Petrol ve bağımlısı ülkelerin geleceği iç açıcı değil

Petrol fiyatlarında üretimin kısmen azaltılmasına rağmen yeniden başlayan düşüş birçok ihracatçı ülkeyi ekonomik açıdan zorlamaya devam ediyor.

Klasik petrole olan talebin global düzeyde artan enerji ihtiyacına rağmen aynı kalması, bitümlü şeyl olarak bilinen petrol türünün üretiminin artması ve yenilenebilir enerjiler ile kömür ve nükleer gibi türlerin payındaki artış da petrol ihracatçısı ülkeleri zorlayacak etkenlerden.

OPEC’İN ARALIK KARARININ ETKİLERİ KISA SÜRDÜ

Aralık ayında Viyana’da bir araya gelen ve çoğunluğu Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden oluşan OPEC üyesi 24 ülke, petrol üretimlerinin düşürülerek fiyat artışını sağlama konusunda uzlaşmışlardı.

Zirvede, petrol üretiminin günlük 1,8 milyon varil azaltılmasında uzlaşılmış ve bu sayede dünya petrol endüstrisini dibe vuran fiyat düşüşlerinin sonlandırılması hedeflenmişti. Bu sayede geçtiğimiz yılın ilk aylarında 25 dolara kadar gerileyen petrol fiyatlarının bu yıl içinde 55 doların üstüne çıkması sağlanmıştı. Ancak bu artış çok sürmedi ve geçtiğimiz hafta içinde farklı petrol türlerinin kuru 45 ile 47 dolar seviyesine kadar geriledi.

75 DOLARIN ALTINDA OLDUKÇA ÜRETİCİ ÜLKELER KRİZDEN ÇIKAMIYOR

Suudi Arabistan, Kuveyt, İran, Irak, Venezuela ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerin başında geldiği bu ülkeler, büyük oranda petrole bağımlı haldeler.

OPEC üyesi Venezuela’da ciddi ekonomik kriz, Suudi Arabistan’da yüksek bütçe kesintileriyle kendini gösteren petroldeki düşüş, Rusya’da da 2014 sonundan bu yana ciddi olarak hissediliyor.

OPEC üyesi olmayan Rusya’nın da bu bağımlılığı dikkat çekiyor. Büyük kısmı petrolden olmak üzere Rusya’nın ihracatında enerji sektörünün payı yüzde 70’leri buluyor.

Zira birçok petrol ihracatçısı ülkenin ekonomisinin yeniden canlanması ve bütçe zararlarının sonlandırılması için petrolün varil fiyatının en az 75 dolar seviyesinde olması gerekiyor. 2008 ekonomik krizi sonrasında 140 doları bulan, 2013-2014 döneminde ise 90 ile 115 dolar arasında seyreden petrol fiyatlarının kolay kolay böyle bir seviyeye ulaşması ihtimali şimdilik zor.

ABD’NİN BİTÜMLÜ ŞEYL ÜRETİMİ

Ancak petrol fiyatlarındaki düşüşün sadece üretimin azaltılmasıyla sonlandırılamayacağı biliniyor. Global düzeyde enerji ihtiyacı her geçen gün artarken, ABD başta olmak üzere birçok ülkede bitümlü şeyl olarak da adlandırılan kaya petrolü üretiminin artması ve petrol ile gaz rezervi olmayan büyük ekonomilerin yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneldiği bir süreçten geçiliyor. Yine ABD ekonomisinin petrol talebinin artmamasına rağmen üretimin giderek artması ve petrolü çok daha ucuza mal etmesi, OPEC ülkeleri ile Rusya’nın işini zorlaştırıyor.

YENİLENEBİLİR ENERJİLERİN PAYI ARTTIKÇA DİĞER ENERJİLERİN ÜRETİMİ DURAKSAMAYA MAHKUM

Dünya enerji tüketiminde dörtte bire yakın payla önde gelen Çin’in kömür ve nükleerin yanı sıra giderek daha fazla yenilenebilir enerjilere yönelmesi de petrole olan talebin artmak yerine stabil kalmasına neden oldu. 2015 yılına kadar 103 milyar dolarla tüm dünyadaki yenilenebilir enerji yatırımlarında yüzde 17 paya ulaşan Çin, 2016-2020 arasında bu kaynaklardan üretilen elektriğe 361 milyar dolar yatırım kararı almıştı.

Global düzeyde ise güneş ve rüzgar ile hidroelektrik gibi yenilenebilir kaynaklara yapılan yatırımlar 240 milyar doları aştı. Bu yatırımlar önceki yıllara oranla gerilemişse de, bunda teknolojik giderlerin azalmasının payı yüksek. Geçtiğimiz yıl toplam 138,5 gigawatt olan yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi 2015’teki daha yüksek maliyete rağmen 127,5 gigawatt olarak gerçekleşmişti.

Yapılan tahminler, günümüzde elektrikteki payı yüzde 2 civarında olan güneş enerjisinin payının önümüzdeki on yıllarda yüzde 6’ya ulaşabileceği yönünde. Rüzgar, su ve yine nükleerin yanı sıra kömürün payının da artacağı öngörülen tahminler, petrol ve gazın aynı düzeylerde kalacağını gösteriyor.