PJAK Eş Başkanı Peyman Viyan, RojNews’e verdiği geniş bir röportajda, İran-İsrail savaşı ve Kürtlerin tutumu ve çözüm yollarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ORTADOĞU’NUN KADERİNİ BELİRLEYEN SAVAŞ
Peyman Viyan, mevcut savaş sürecini nasıl okuduklarını şöyle ifade etti:
“Ortadoğu’da bu savaş çok daha harmanlanabilir, büyüyebilir. Çünkü bu savaş her taraf için Ortadoğu’nun kaderini belirleyen bir savaştır. Bu savaşta hegemonik güçler ve ulus devletler var. Hegemonik güçler ile ulus devletler arasındaki bir savaştır. Öte yandan bir halk var, kendi yönetiminin kendi ellerinde olmasını isteyen bir halk. Bu nedenle ne hegemonik güçler ne de ulus devletlerin kurguladığı gibi ilerlemiyor bu savaş. Çünkü alternatif bir güç de var: Halk gücü… Bu güç, üçüncü çizgi veya güç olarak tanımlanıyor. Halkların iradesi ve öncülüğünü esas alıyor. Bu nedenle bu savaşın çok büyük değişiklikleri beraberinde getireceğini söyleyebiliriz.”
REJİM İTİRAZLARA OLUMLU YANIT VERMEDİ
“2010 yılı itibariyle savaş, devletlere bağlı vekil güçler üzerinden yürütülüyordu. Artık doğrudan devletler arasında savaş başlamış durumda” diyen Peyman Viyan, şunları ekledi:
“İran’a karşı yürütülen bu savaş, İran’ın diktatörlükte ısrar eden, değişime kapalı kalan, sonuna kadar işkence ve idamda ısrar eden, içeride bastırma, dışarıda ise Şii Hilali’ni esas alan -ki bu da kırıldı- despot politikalarının sonucu olarak gelişiyor. Toplum, halklar rahatsız bu politikalardan. Rejim, bu itirazlara olumlu yanıt vermek adına hiçbir adım atmadı.”
İRAN’IN ÖNÜNE İKİ TERCİH KOYDULAR
İran’ın önüne iki tercih konulduğuna dikkat çeken Peyman Viyan, şöyle dedi:
“İran’ın önüne iki tercih koydular: Savaş veya teslimiyet. Tabii İran’ın tam anlamıyla teslim olması isteniyordu. Bu olmayınca da genel baskı ve savaş stratejisini devreye koydular. İran, Ortadoğu demek. Bu yüzden İran’ın dizaynı veya İran’a müdahale, tüm Ortadoğu’nun dizaynı ve Ortadoğu’ya müdahale anlamına geliyor. Bu savaş, bunun sonucu olarak gelişiyor.
Bölgedeki ulus devletler, İslam’ın özü adına neredeyse bir şey bırakmadı. Farklı örnekleri daha var: DAİŞ, Taliban, Suriye’de şimdi yönetime gelenler… Maskeyi yenileyerek yeni plan ve projelerini hayata geçirmek istiyorlar.”
HALKLARIN SORUNLARI SAVAŞLA ÇÖZÜLMEZ
Peyman Viyan, “Bizler, halkların sorunlarının savaşla çözülemeyeceğini düşünüyoruz” diyerek şöyle devam etti:
“Ortadoğu’nun demokratik bir sisteme ihtiyacı var. Ortadoğu, insanlığın, felsefenin ve demokrasinin beşiğidir. Ancak ne yazık ki şimdi savaşların, çatışmaların, göçün ve katliamların yurduna dönüşmüş durumda. Bu da Ortadoğu’ya katliamı getiren ulus devletlerin bir sonucuydu. Ortadoğu’da ulus devletler savaş ve katliamlarla inşa edildi. Şimdi de savaş ve katliamlarla yıkılıyorlar.
HALKLAR SİSTEMİNE İHTİYAÇ VAR
Bizler de diyoruz ki; Halkların çok renkli, çok uluslu, çok dinli ortak yaşamının zamanıdır. Demokratik Konfederalizm sistemi, alternatif bir sistem olarak uygulanabilecek en iyi ilaçtır. Ortadoğu halklarının savaş ve katliamlardan, çatışmalardan kurtulması için bir ‘halklar sistemine’ ihtiyaç var.
ÜÇÜNCÜ BİR ÇİZGİ GEREKİYOR
Ortadoğu’da üçüncü bir çizgi, yeni bir sistem gerekiyor. Bu sisteme en iyi öncülük edecek olan, kendi özgürlüğü ile birlikte toplumun özgürlüğünü de garanti altına alacak olan kesim ise kadınlardır. Ortadoğu’daki ulus devletler, halkların kanı ve katliamları üzerinden kendisini yaşattı.
Şimdi halkların ortaklığı, dayanışması zamanıdır. Bir araya gelinmeli, ortak komiteler oluşturulmalı ve halklar kendi çözümünü kendisi geliştirmelidir. Ne ulus devletlerin ne de hegemonik güçlerin Ortadoğu’daki sorunların çözümüne ilişkin herhangi bir planı var.
Hegemonik güçlerin tek hedefi, Ortadoğu’daki yeraltı ve yerüstü zenginlikleridir. Bu nedenle halklar, şimdiden bir yaşam programı geliştirirse kendi zenginliklerini ve kültürlerini koruyabilirler. Ortadoğu’da artık halkların kendi öncülüğünü yapabileceği zamanın içerisindeyiz.”
İRAN’IN İKİ ZAYIF NOKTASI: KÜRTLER VE KADINLAR
İran’ın iki zayıf noktası olduğuna dikkat çeken Peyman Viyan, şöyle sıraladı:
“İran’ın iki zayıf noktası var: Birincisi Kürtler, ikincisi kadınlar. Bu iki kesim, rejimi altüst edebilme potansiyeline sahip. Dikkat edersek, İsrail İran’ı vuruyor; ancak İran hâlâ ‘başörtüsüne dikkat edin’ diye kadınlara karşı mesajlar paylaşıyor. Tüm korkusu, kadınlar öncülüğünde yeni bir isyanın başlamasıdır.
Öte yandan diğer büyük korkusu Kürdistan’ın kendisidir. Rejim, Kürdistan’ın tüm sınırlarını Devrim Muhafızları ile militarize etmiş. Amaç, devrim potansiyelinin patlamasının önüne geçmek. Bu nedenle, yeni bir sürecin İran’ın tüm halklarının süreci olabileceğini söylüyoruz.”
DEĞİŞİME ÖNCÜLÜK EDEBİLECEK TEK TOPLULUK KÜRTLER
Peyman Viyan, “Ortadoğu’da değişime öncülük edebilecek tek topluluk Kürtlerdir. Kürdistan’ın tüm parçalarında olduğu gibi Doğu Kürdistan’da da bu böyledir. Doğu Kürdistan’da alternatifi olan tek güç ise PJAK’tır. Herkes, PJAK’ın halk için öncülük edebilme potansiyelini ve buna hazır olduğunu da görüyor. Tüm dış devletler bu hakikati iyi bilmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Şu ana kadar ABD ve İsrail, sizlerle doğrudan bir diyalog kurma talebinde bulunmadı mı?” şeklindeki bir soru üzerine Peyman Viyan, “Hayır, doğrudan böyle bir görüşme talebi olmadı” yanıtını verdi.
TÜRKİYE SÜREKLİ SORUN ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR
Türk devletinin özellikle Kürt ve Azeri halkların yaşadığı bölgelerde çelişkiler yaratmak istediğine dikkat çeken Peyman Viyan, şöyle konuştu:
“Doğu Kürdistan’ın bazı kentleri çok ulusludur. Azeriler, Ermeniler, Asuriler ve Kürtler iç içe yaşamaktadır. Halklar arasında bir parçalanmayı geliştirmek istiyorlar. Özellikle Kürt ve Azeri halkların ortak yaşadığı bölgelerde çelişkiler geliştirilmek isteniyor.
Doğrudan Türkiye’nin bu meselede eli var. Türkiye, Doğu Kürdistan’da Kürtlerin statü sahibi olmaması için en büyük korkuyu yaşayan ülke. Kürtler ve Azeriler arasında çelişki yaratıyor. İran’da Pan-Türkizm’i geliştirmeye çalışıyorlar. Türkiye’ye bağlı Pan-Türkistler, halklar arasında devamlı sorun çıkarmaya çalışıyor.
Bunu özellikle Urmiye dolaylarında geliştirmeye çalışıyorlar. Halklar arasındaki dayanışmayı dağıtmak istiyorlar. Bu nedenle bazı tehlikeler elbette ki var. Ancak bizler hazırlıklıyız.
Halk, her zamankinden daha bilinçlidir. Halk, kimin kendisine öncülük edebileceğini biliyor. Dediğim gibi, bazı müdahalelere açık tehlikeler var. Ancak buna karşı çok yüksek potansiyel taşıyan bir güç de var burada.”
ÇOK HASSAS VE TARİHİ BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ
Peyman Viyan, Kürt kamuoyuna yönelik son olarak şu mesajı verdi:
“Çok hassas ve tarihi bir süreçten geçiyoruz. Kader tayin edici bir süreçtir. Kendisini örgütleyemeyen, birliğini sağlamayan bu tarihi süreci kaçırır. Bir daha rejim veya rejime müdahale eden güçler güçlenirse halkları yeniden baskı altına alacaklardır. Bu nedenle halkımızdan temel beklentimiz evinde, sokağında, tüm yaşam alanlarında birlik olmalarıdır. Kendilerini nasıl savunabileceklerini öğrenmeliler. Savunma komitelerini kurarak kendilerini nasıl savunabileceklerini tartışmalılar. Sağlık komitelerini oluşturarak sağlığını nasıl koruyacağını bilmelidir. Siyasetini belirlemeli, tercih ettiği gücün nasıl bir alternatifinin olduğunu bilmelidir. Şu an halkımızın 24 saat boyunca mücadele içerisinde olması gerektiği bir süreçteyiz; buna hazırlıklı olmalıdır. Halkın kendi kendisini yönetmesine ihtiyacı var. Demokratik sistemini inşa etmeli. Demokratikleşmesi için de komünlerini, komitelerini inşa ederek temelini atmalıdır. Halk bunu yaparken bizim de hazırlıklı olduğumuzu bilmeli. Bizler bu süreci zaferle taçlandırmak için her anlamıyla halkımızın yanında olduğumu ifade ediyorum.”