2008 yılında AKP-KDP yakınlaşması sonucunda Güney Kürdistan Bölgesel Yönetiminde bulunan partilerden çok KDP ve Barzani Ailesi ile ilişkiler geliştiren Erdoğan ve çevresindeki iş adamları, Irak'ta başta petrol arama ve taşıma imtiyazı olmak üzere birçok alanda ortak işbirlikleri geliştirdiler. Referandum sonrasında ilişkileri gergin olan Şii kökenli Bağdat hükûmeti ile yakınlaşan Erdoğan, yanına İran'ı da alarak bir dizi ekonomik ve siyasi uygulamayı devreye koyacağının sinyallerini verdi. 2008 yılından bu yana Erdoğan'a yakın duran Ciner, Çalık ve Karamemet Grubu petrol arama işinde imtiyazlar elde ederken, Panama belgelerinde açığa çıkan Powertrans ve Oiltrans şirketlerinin de bir dönem Çalık Grubu'nun CEO'su olan Erdoğan'ın damadı Beraat Albayrak tarafından organize edildiği ortaya çıkmıştı.
Güney Kürdistan'da yapılan referandum sonrasında yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı konusunda AKP'den iki farklı açıklama gelirken, Erdoğan, ekonomik ve gerekirse askeri müdahalenin de yapılacağını açıklayarak, AKP içerisindeki bu tartışmayı bitirdi.
Güney Kürdistan ekonomisi kırılgan bir ekonomi. Merkezi hükûmetin gelirlerinin yüzde 17'sinin aktarılması nedeniyle üretimden çok tüketim ekonomisi hakim. Sanayileşme yok denecek düzeyde. Tarım da zengin ve verimli toprakları olmasına karşın Türkiye ve İran'a bağımlı.
Güney Kürdistan 2014 DAİŞ saldırısına kadar çok şaşalı bir ekonomik model izledi. Yollar, inşaatlar, lüks konutlar ve yapım işlerine ağırlık verdi. Dubai olacak denilerek bir serbest bölgeye dönüştürülen Güney ekonomisinde tarımsal üretim olmadığı için sanayi ve tarıma dayalı imalat sanayi de gelişmedi. Ve sürekli olarak dışa bağımlı hale geldi. Arabistan ve Dubai'den örnek alınan ekonomik model ile tüm yurttaşları kapsayan bir istihdam politikası izlenirken, ticaret ve bazı yatırımlarda siyasal partilerin yöneticilerinin ailelerinin içinde yer aldığı şirketlere imtiyazlar verildi. Bu nedenle de DAİŞ saldırısı sonrasında ekonomi önemli bir darbe alırken, merkezi hükûmet de gelirleri kesti. DAİŞ saldırısı sonrasında memurların maaşları dahi ödenemedi. Yatırımlar yarım bırakıldı. Bu alanlarda çalışan ve büyük bir kısmı Türkiye'den olmak üzere binlerce kişi işsiz kaldı, mağdur oldu. Türkiye'nin bu dönemde petrol gelirlerinden kesilmek üzere 1.2 milyar dolar nakit destek de sağladığı biliniyor. Yine bazı Türkiyeli firmalar merkezi hükûmete nakit parasal kaynak da sağladı.
TÜRKİYE DIŞ TİCARET AÇIĞININ BİR KISMINI BURADAN KAPATIYOR
Türkiye için Güney Kürdistan ekonomik açıdan iyi bir partner. Türkiye'nin ihraç ettiği gıda ürünlerinin önemli kısmı bu ülkeye yapılıyor. Almanya'nın ardından parasal açıdan ihracat yaptığı ikinci önemli bir ülke. Ve üstelik yapılan ithalat yok denecek düzeyde olduğu için dış ticaret açığının kapatılmasında önemli bir yere sahip.
IKBY Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Şirket Tescil verilerine göre, 3 bin 13 yabancı firmanın bulunduğu Kürdistan bölgesinde en çok Türkiye'den şirket bulunuyor. Türkiye'nin bölgede bin 351 şirketi var. Türkiye'yi 341 şirketi ile İran takip ediyor. Lübnan'ın 163, Birleşik Arap Emirlikleri'nin 161, İngiltere'nin 129, ABD'nin ise 118 şirketi faaliyet gösteriyor. Yine Güney Kürdistan petrolü Türkiye üzerinden pazarlanırken, yıllık 250-400 milyon dolar arasında bir gelir de Türkiye'de kalmaktadır. Türkiye'de Erdoğan'a yakın Duran Çalık, Karamemet, Ciner Grubu ile askerlere ait olan OYAK'a da ciddi imtiyazlar tanındı.
Yine Kürdistan bölgesinde Ziraat Bankası, Vakıfbank, İş Bankası, FETÖ'ye ait olduğu için el konulan Bank Asya ve Albaraka firmalarına özel izinle bankacılık yapmalarının yolu açıldı.
KDP ŞİRKETLERİ TÜRKİYE'DE
Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ilişkiler bununla sınırlı değil. Barzani ve diğer etkin ailelere ait çok sayıda firma Türkiye'de kuruldu. Bu firmaların bir kısmı Barzani'ye yakın aileler üzerinden kuruldu. 2010 yılına kadar devletin istihbaratının ve ilgili ekonomik kurumlar tarafından izlenen ve hatta bunlar üzerine çeşitli raporlar hazırlanan bu firmalar, AKP'ye yakın bazı firmalara Güney Kürdistan'dan bazı imtiyazlar verilmesi ve sonrasında gelişen KDP-AKP ilişkileri nedeniyle de rahat nefes aldılar. Gümrük Bakanlığı tarafından 2005 yılında hazırlanan ve ilgili kurumlara gönderilen raporla baktığımızda bunu görmekteyiz.
Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu'nun 2005'te hazırladığı raporda, Barzani'nin Güney Kürdistan’da kurulu iki sigara fabrikasına Mersin Serbest Bölge'de kurulu 7 şirket aracılığıyla başta makine olmak üzere sigara üretiminde kullanılan her türlü maddenin gönderildiğine dikkat çekti.
Raporda, bölgede kurulu, Panama orjinli Golden Universal'in Al-Tahir ve Dolphin şirketleri tarafından Mersin Serbest bölgeden. Dohuk'ta bulunan ve Başbakan Neçirvan Barzani'ye ait olduğu bilinen Kany Company olduğu ortaya konuluyor.
Bunun dışında Mersin Serbest Bölgede. AL-BARZANJİ, HÜDA Dış Ticaret Ltd, HARDİ Ltd. Şirketi, DİLSHAT Dış Ticaret, Mesud Barzani’nin yeğeni Neçirvan Barzani’nin ortak olduğu Antep merkezli EMİN DIŞ TİCARET PETROL VE TARIM ÜRÜNLERİ TİCARET LTD ve İstanbul ZAGROS İnşaat ve Dış Ticaret Şirketi bu raporlarda yer aldı.
Mersin'de bulunan ve KDP yöneticilerine ait firmalarla taşeronluk ilişkisi bulunan 'Golden Universal, Feder Dış Ticaret, Dolphin Dış Ticaret, Sunset Adviser, Teknotaş, Sönmezler Nakliyat, As Pazarlama' firmaları da o dönem fişlenerek Bakanlığın raporuna girdi.
REFERANDUM SONRASINDA ERDOĞAN KDP'YE SIRT ÇEVİRDİ
Erdoğan'ın Güney Irak'a ve Barzani'ye yönelik hakaretlerini sürdürmesi sonrasında yandaş medya da devreye girerek Barzani Ailesi'nin şirketlerini haberlerine taşıdı. Fakat Beraat Albayrak tarafından bir dönem yönetilen Çalık, Ciner, Karamemet gruplarına verilen enerji imtiyazlarına ise haberlerde yer verilmiyor. .
Her iki ülkenin ailesel çıkarlar nedeniyle aldığı imtiyazlar, Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı devreye girdiğinde ortalğa saçıldı. Bazı gazeteler KDP yöneticileri ve ailelerine ait 300-400 firmadan bahseder oldular.
2014 yılının son ayında Irak merkezi yönetimi ile IKBY petrol ihracı noktasında bir anlaşmaya varmışlardı. Anlaşma IKBY’nin kendi petrolünün 250 bin varilini Irak Milli Petrol Şirketi (SOMO)vasıtasıyla Türkiye üzerinden ihraç etmesini ve Kerkük petrollerinin de 300 bin varilini Bağdat’a göndermesini içeriyordu. Buna karşılık Bağdat’ın da IKBY’nin yüzde 17’lik bütçesini göndermesi ve ek olarak Erbil’e bir milyar dolarlık para ayırması kararlaştırılmıştı.
Bu anlaşma da öncekiler gibi kağıt üstünde kaldı. IKBY Temmuz ayında Bağdat’ın bu anlaşmaya uymadığını ve gereken parayı yollamadığını, dolayısıyla memur maaşlarını ödeyemediğini belirterek, kendi petrolünü kendisi satmaya başladı. Türkiye ise toprakları üzerinden yapılan bu satışa karşı çıkmamış ve sessiz kalmayı tercih etmiştir.
Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış’ın “Potus ve Beyefendi” kitabında yer alan belgelere göre, Powertrans şirketi, 2011’de Kürt bölgesindeki petrolü taşıma işini üstlendi. Powertrans’ın ve saklanan uluslararası ortaklarının peşine düşen Tanış, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Yönetim Kurulu Başkanlığını Ahmet Çalık'ın yaptığı Çalık Holding’in o dönemki CEO’su Berat Albayrak’ın da dahil olduğu ilişkiler zincirine ışık tutmuştu. Bu yüzden de yazdığı kitap nedeniyle yargılanmaktadır.
BAKANLAR KURULU KARARIYLA DAMADA İMTİYAZ
Türkiye’nin Kürt Bölgesel Yönetimiyle yakınlaşması siyasetin yanında “seçilmiş şirketler” için ekonomik anlam taşıyor. Erdoğan 3. kez Başbakanlığı kazandığı 2011 seçiminden sonraki ilk kabine toplantısında bölgedeki petrolün taşınması için imtiyazlı bir karar çıkarttı. 61. Hükûmetin ilk Bakanlar Kurulu'nda 18 Temmuz 2011’de yürürlüğe girecek “Ham petrol ve Jet Yakıtı’nın Türkiye üzerinden kara ve demir yoluyla taşınması' kararı alındı.
"İşin yürütmesi” ise Gümrük ve Ticaret Bakanı’na verilmişti. Yani Erdoğan ve ailesi Türkiye’de kurulu şirketlere ham petrol ve jet yakıtının Türkiye üzerinden transit geçirme izni verme hakkına kavuşmuştu. İşin başına da en güvendiği isimlerden Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı’yı koymuştu. 11 Kasım 2011 Karar 28109 sayılı Resmi Gazete’den yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu imtiyaz perde arkasında sahiplerinin tam olarak bilinmediği Powertrans şirketi'ne verildi. 21 Aralık 2011 Powertrans şirketi gerekli altyapıyı kurmak için sermaye artırımına gitti. 50 bin TL olan kuruluş sermayesini 10 milyon TL’ye çıkardı.
POWERTRANS NASIL KURULDU?
8 Ağustos 2008'de yurt dışında birbiriyle bağlantılı 3 şirket kuruldu. İkisi Singapur, biri Karayipler’deki off shore cenneti British Virgin İsland’da. Powertrans adlı şirket Esentepe’deki Maya Akar Center C Blok’ta yer alan 4/24 numaralı ofiste 50 bin TL sermaye ve 770581 sicil numarasıyla kuruldu. Faaliyet konusu kuruluş sözleşmesinde şöyle belirtilmişti:
'Türkiye içinde ve dışında petrol boru hatları inşa etmek; ettirmek; inşa edilmiş petrol boru hatlarını devralmak, satın almak veya kiralamak, petrol boru hattı veya diğer taşıma araçlarıyla ülkeler arası ve transit olarak petrol nakliyatı faaliyetinde bulunmak.'
Kurucular ise yüzde 50’yle Singapur merkezli Grand Fortune Ventures (Büyük servet girişimleri) ile İstanbul Ümraniye’de oturan Ahmet Muhassıloğlu gözüküyordu. Her iki ortak da İsmail Kınoğlu adlı avukat tarafından temsil ediliyordu. 21 Nisan 2011 Powertrans firmasının yüzde 50 ortağı gözüken Ahmet Muhassıloğlu aradan bir ay geçmeden hisselerini bir diğer Singapurlu şirkete, “Lucky Ventures”a devretti.
Ortaklar iki ayrı şirketmiş gibi durumasına karşın, ikisi de aynı gün 8 Ağustos 2008’de kurulmuştu. İkisi de Singapur Muhasebe Müdürlüğü (ACRA) kayıtlarına göre aynı adresteydi: 112 Robinson Road 12-01 Singapur 068902. Danışmanlık şirketleri de (Sovereign Trust), muhasebe şirketleri de (Red Dot Consult) aynıydı.
Powertrans’ın Türkiye’deki ticaret sicil kaydında aynı isim yetkili gösterilmişti: Yong Ngiat Sim. Powertrans yöneticileri bu iki şirketi farklıymış gibi göstermeye çalıştı. Hatta Grand Fortune gösterilen adres, ACRA kayıtlarına göre şirketlerin faaliyet gösterdiği yer aynıydı. Gösterilen sahte adres ise Singapur’da barlar sokağında, eğlence mekanı olarak işletilen bir binaydı. Singapur’daki şirketler daha sonra bugün gizlilik seviyesi İsviçre’den bile fazla olan British Virgin Islands’a taşındı. Singapur’daki şirketler kabuk şirket (shell company) olarak kullanılıyor.
Bu şirketlerin bir yandan kuruluşları tamamlanırken, diğer yandan AKP-KDP ilişkileri de gelişti. 61. Hükûmetin ilk Bakanlar Kurulu'nda 18 Temmuz 2011’de yürürlüğe girecek “Ham petrol ve Jet Yakıtı’nın Türkiye üzerinden kara ve demir yoluyla taşınması' kararı alındı. “İşin yürütmesi” ise Gümrük ve Ticaret Bakanı’na verilmişti. Yani Erdoğan ve ailesi Türkiye’de kurulu şirketlere ham petrol ve jet yakıtının Türkiye üzerinden transit geçirme izni verme hakkına kavuşmuştu.
POWERTRANS AKTİFLEŞTİ, ABD MÜDAHALE ETTİ
Ahmet Şadi Güngör şirketin genel müdürlüğünü üstlendi. Bu isim 2007’de AKP’nin Kocaeli milletvekili adayıydı. Şevket Acar da mali işler genel müdürlüğüne getirildi.
Temmuz 2011 Sermaye artırımı, ekip değişimi, lisans süresi ardından Powertrans çalışmaya başladı. Ortakları arasında Mehmet Emin Karamehmet ile Mehmet Sepil’in bulunduğu Genel Energy’nin Kürt Bölgesi’nde Tak Tak’taki petrolünü Türkiye’ye taşımaya başladılar.
Bağdat Yönetiminden ilk itiraz 2012’nin sonlarında duyuldu. Tankerlerin sayısı çok çoğalmıştı. 11 Aralık 2012'de tartışmalar Washington’a sıçradı. ABD’liler kamyonlarla başlayan petrol ticareti yüzünden yaşanan Ankara-Bağdat ihtilafında Irak yönetiminin yanında durduklarını söylediler. Ocak 2013'te Irak Petrol Bakanlığı Türkiye’ye petrol taşıyan Powertrans tankerleriyle ilgili açıklama yaptı. Irak devlet şirketi SOMO’nun Irak’tan petrol ihracına yetkili tek kurum olduğunu, bu kuralı ihlal eden şirketlerin kargolarına el koyulacağını duyurdu. Aralık 2013'te 'Kuzey Irak’tan Türkiye’ye ham petrolü taşıyan kamyonların dışında bir de boru hattı yapılacağı' konuşulmaya başlandı. ABD durumdan hoşlanmadı.
POWERTRANS ÇALIK'IN AMA ALBAYRAK YÖNETİYOR
Kürt Bölgesi'nde imtiyazlı haklara sahip olan Powertrans şirketinin ortaklarından Ahmet Muhassıloğlu, 2011’de Powetrans’ın kuruluşunda yer alan ve sonra hisselerini Singapur’daki Lucky Ventures’a satan isim. 1998-2000 yıllarında Çalık’ın Türkmenistan’daki yatırımlarında çalıştı. Ahmet Şadi Güngör, 2012’de Powertrans’ın genel müdürü oldu. Daha önce Çalık Holding’e bağlı ÇEP Petrol’de koordinatördü. 2007-2011 AKP Milletvekilliği yaptı. Şevket Acar, Powertrans’ın önce mali işler müdürü, 2013’te Yönetim Kurulu Başkanı. Daha önce Çalık Holding’de Arnavutluk’taki ALBtelecom’un CEO’su.
KDP-ÇALIK ORTAKLIĞININ DİĞER ŞİRKETİ: OİL TRANS
1 Aralık 2009’da, İstanbul’da Oiltrans Petrol Taşıma Sanayi ve Ticaret Limited şirketi kuruldu. 716551 sicil numaralı şirketin hissedarları arasında ise Powertrans’tan tanıdık olan yüzde 25 ile Lucky Ventures yine yüzde 25’le Grand Fortune Ventures vardı. Diğer yüzde 50 ise, Ankara’daki Yazıcı Hukuk Bürosu’nun, 1998’den beri başta petrol, doğalgaz ve enerji projelerinde çalışan avukatlarından Nihal Berker. Singapur’daki şirketlerin hisselerini avukat İsmail Kınoğlu’nun temsil ettiği Oiltrans’ta Berker’in rolü sadece göstermelikti.
Çünkü asıl önemli olan kişi, kuruluş sözleşmesinde Berker’in hisselerini temsil etmek üzere şirket müdürü olarak atandığı belirtilen Irak uyruklu Muhsen M. Nazer Amen Amen’di. Bakanlar Kurulu’nun 22 Mayıs 2013’te aldığı bir kararla Türk vatandaşlığına geçip Muhsin Nezir adını alacak olan iş adamı. Şirket kurulduktan On bir gün sonra, 14 Aralık 2009’da İstanbul’da Muhsen M. Nazer Amen Amen’in yüzde 50 ortaklığıyla başka bir şirket daha sessiz sedasız faaliyete geçti. Beş bin lira sermayeyle kurulan, 717758 sicil numaralı “Yüksek Enerji Limited”in diğer ortağı da yine Irak uyruklu Adeeb Mohammednadheer Ameen Ameen’di.
Ve bu kişinin sicil memuruna verdiği “282/40 Ainka- wa St. Erbil, Irak” adresi ise UB Holding’in Erbil’deki ofisinin bulunduğu yerdi. Sınırın öteki tarafındaki ortakta, Barzani Ailesi’ne çok yakın olan ve 1990’lardan beri İstanbul’da iş yapan Nezir Ailesi.
Bu firmaların Türkiye’deki iştiraklerinin finansal sonuçları 31 Temmuz 2013 itibarıyla 673 milyon 953 bin 800 dolarlık bir gelire işaret ediyor. Meçhul kişilere Bakanlar Kurulu kararıyla verilen imtiyazdan ortaya dev bir kazanç çıktı. Bu iki firmanın yıllık bir milyar kazanç elde ettiği de tahmin ediliyor.
2014-2016 yıllarında Irak hükûmetinin onayı olmadan petrol boru hattından pompalanan Kürt petrolü, ağırlıklı olarak Lübnan'da bulunan şirketler tarafından pazarlanmış, elde edilen gelir ise Halk Bankası üzerinden Kürt hükûmetine aktarılmışltı. Bu nedenle merkezi hükûmet Kürtlere verdiği paya ambargo koyarak yeni bir krizi yaratmıştı.
PERSONELİ ALBAYRAK BELİRLİYOR
Redhack tarafından yayımlanan epostalarda Bakan Albayrak'ın Powertrans şirketinin personeline ve yapılan sözleşmelere kadar söz sahibi olduğu ortaya çıkmış ve Albayrak tarafından tekzip edilmemişti. Bilindiği gibi, Beraat Albayrak 2004’te Tayyip Erdoğan’ın kızı Esra ile evlendi. 2007’de, 26 yaşında Çalık Holding’in CEO’su oldu. 2015 yılında milletvekili ve kabinede Enerji Bakanı olarak görev aldı.
KÜRTLER ÜRETİME YÖNELİRSE AMBARGO BOŞA ÇIKAR
Türkiye ile Güney Kürdistan arasında başlayan referandum geriliminde Erdoğan'a çok güvenen KDP, Erdoğan'ın ihanetine de uğradı. KDP'ye yakın firmalar ile Erdoğan ailesine yakın firmalar üzerinden 10 yıldır, değişik isimlerle kurulan firmalar üzerinden yapılan ticari faaliyetler, Erdoğan'ın Başkan olma preojesi nedeniyle askıya alınmaya başladı. En yakın destekçisi MHP'ye 2019 başkanlık seçimlerine kadar ihtiyaç duyan Erdoğan, KDP yerine kendisine MHP'yi partner olarak seçti. Güney Kürdistan'a yönelik askeri, siyasi ve ekonomik ambargo için Erdoğan, düne kadar kanlı bıçaklı olduğu Irak merkezi hükûmeti ve İran ile ortaklaşmayı seçerken, KDP çok güvendiği Türkiye'nin ihanetine uğradı bile.
Bir dönem Rus ve ABD şirketlerinin Erbil çevresindeki tarım alanlarında üretilen buğdayı İstanbul ve Avrupa'ya taşımak için imtiyazlı demiryolu projesi hakkı almak için Osmanlı ile pazarlığa otururken, bugün Güney Kürdistan tarımda kendine yetmeyen bir ülke konumunda bulunmaktadır. Kürtler zengin petrol yataklarının yanında, tarımsal üretime yönelirse birkaç yılda bu açığı kapatabilir. Kürdistan'ın tarımsal üretimde dışarıya bağımlılığı da biter. Bugün Kürtlere karşı kurulan troykanın, Kürtlerin birlikteliklerini sağlaması durumunda birkaç yıla kalmadan dağılacağı da bir başka gerçeklik.