Avrupa kurumlarının başına iki kadın öngörülüyor

Avrupa Parlamentosu seçimlerinin 26 Mayıs’ta yapılması ardından, gözler Avrupa kurumlarının başına kimlerin geçeceğine çevrildi. Pazarlıklar başladı. 28 ülke bu kez kurumlardan ikisinin başına kadınların seçilmesinden yana görünüyor.

28 Mayıs Salı günü Brüksel’de yapılan zirvenin gündeminde de Avrupa kurumlarının başına kimlerin atanacağı vardı. Toplantı basına kapalı yapıldı ve bilgi sızdırılmadı.

26 Mayıs’taki seçimlerde kartlar yeniden dağıtıldı. Bir yandan iki tarihi parti Avrupa Halk Partisi (PPE) ve Sosyal Demokratlar (SD), diğer yandan liberaller ve yeşiller var.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Komisyonu Başkanı’nın grup başkanları arasından seçilmesi prosedürüne karşı çıktı. Macron ayrıca PPE’den Alman Manfred Weber’i komisyonun başında istemiyor. Macron, akşam yemeği ardından yaptığı açıklamada “Güçlü tecrübelere sahip güçlü Avrupalı yöneticilere ihtiyacımız var” dedi. “Tecrübe nedir?” diye soran Alman Başbakanı Angela Merkel, “herkesi hoşgörülü olmaya” çağırdı.

Dört kilit göreve adaylar belirlenecek: Avrupa Komisyonu Başkanlığı, Avrupa Konseyi Başkanlığı, Avrupa Parlamentosu Başkanlığı ve AB Dış Politik Yüksek Temsilciliği. Bu son temsilcilik, diğer bir ifadeyle AB dışişleri bakanlarının başkanı oluyor.

Son yıllarda yönetim konseylerinde kadın-erkek eşitliği arayışı yavaş yavaş alan kazandı. Mevcut durumda 28 AB ülkesi de bu yönde eğilim gösteriyor. Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, yöneticilerin çoğunun kurumlardan ikisinin başına kadınların geçmesini istediğini söyledi. Tusk, “Bu hedefe ulaşmak bu benim niyetim ve kişisel arzum” dedi.

Bu hedefin gerçekleşmesi, Avrupa kurumlarının geçmişle kopuşunu ifade edecek. Mevcut durumda sadece Federica Mogherini, kadın olarak Dış Politik Yüksek Temsilciliği görevini yapıyor. Ayrıca, 28 Avrupa komiserinin sadece 9’u kadınlardan oluşuyor. Tusk, tarafların görüşlerini bir birine yakınlaştırmak için istişarelere başlayacak. 28 AB ülkesi bu görevi Tusk’a verdi.