Akıllı kent projeleri etiğe saygılı olmak zorunda

Google’ın büyük iddialarla giriştiği Toronto’daki ‘akıllı kent’ projesinden ‘kriz’ bahanesiyle vazgeçerken, projenin bireysel ve toplumsal özgürlüklere getireceği kısıtlamalara dair eleştiriler de önemli boyutlardaydı.

Ekonomik ve sosyal getirilerinin yanı sıra özel yaşama dair kaygıların giderilmediği eleştirilerinin hedefinde olan ‘akıllı kent’ projelerinden biri, Covid-19 salgını bahanesiyle terk edildi. ‘Dünyanın en akıllı mahallesi’ olacağı iddiasıyla girişilen ve yarım kilometrekarelik bir alanda öngörülen proje sayesinde, ‘Google City’ adı altında geleceğin şehirlerine örnek teşkil edeceği savunuluyordu.

Google’un da bağlı olduğu Alphabet grubunun şirketlerinden olan Sidewalk Labs, 2017 yılında Kanada’nın Toronto şehrindeki yeniden dönüştürme ihalesini aldıktan sonra ofis, mağaza ve evleri radikal bir şekilde bir araya getiren ‘Quayside’ adlı bir proje sunmuştu.

NASIL İŞLEYECEKTİ?

Proje, trafik ve atık yönetimi gibi konularda da yüksek teknolojili çözümler öneriyordu. 1 milyar doları aşan bütçesiyle ekolojiye saygılı olacağı iddia edilen, yeni materyaller ve hizmet veren robotların öngörüldüğü ‘akıllı kent’ 5 bin kişiyi barındıracaktı.

Quayside adlı kent içinde marşandiz transferinin kamyonlar yerine bir yeraltı hattı üzerinden planlandığı projeye göre, çöpler de bu hattan taşınacaktı. Ayrıca akıllı kentteki yolların trafiğin yoğunluğuna göre genişlemesi veya daralması; toplu taşımanın da bu şekilde ihtiyaca göre planlanması mümkün olacaktı. Tümü internete bağlı olan hizmetler arasında bisiklet yollarının ısıtılması dahi bulunuyordu. 

Tümüyle ‘ekolojik’ olmakla övünülen akıllı kentte enerji tüketimi jeotermi, güneş enerjisi ve sıcaklıkların yeniden değerlendirilmesi yöntemiyle karşılanacaktı. Tüm binaların ağaçlardan elde edilen dayanıklı malzemelerle inşa edilmesi planlanan kentin atmosfere gaz salınımlarını yüzde 89 oranında azaltacağı da iddia ediliyordu.

PROJENİN SONLANMASINA NEDEN OLAN ENDİŞELER MİYDİ?

Ancak Google’la bağlantılı şirkete göre, projeden vazgeçilmesi yaşanan Covid-19 salgınının neden olduğu ‘belirsizlik’ ortamında bir zorunluluk oldu. Bu gerekçe ise ikna edici bulunmuyor.

Adı Google ile anılan birçok takip uygulamasında olduğu gibi bu projenin de ‘aşırı gözetim’ nedeniyle özel yaşamın gizliliğini ihlal edeceği endişeleri paylaşılıyordu. Bunlar arasında özel şirketlerin bireylere ait en özel bilgilere erişim olanağı sağlanması bulunuyordu.

Kentin birçok yerine gözetim kameraları ve sensorların öngörülmesi, yaşayan bireylerin dijital profillerinin kayıt altına alınması ve bu kayıtların nasıl kullanılacağı konusunda şeffaf olunmaması gibi eleştiriler vardı. Birçok dernek, Google tarafından toplanacak bilgilerin daha sonra ticari amaçlı satılacağını savunuyordu.

ETİK KURALLAR ÖNCEDEN KONMALIYDI!

Google’un ‘Quayside’ adıyla sunulan projeden vazgeçilmesi üzerine toplumun talep ve endişelerini dikkate almadan girişilen bu iddialı projelerin başarısız olduğu daha net anlaşıldı. Fransa’da yayınlanan Echos gazetesinde birçok akademisyen tarafından kaleme alınan imzalı metinde, etik e demokrasiye saygı gösterilmediğine dikkat çekilmişti.

Metinde, “Toronto’daki Quayside projesinin başarısız olması bir sinyal olarak algılanmalıdır. Bu projelerdeki oyun kuralları ile bu modernitenin etiğinin önceden belirlenmesi gerekiyordu ve bu ihmal edildi” denilmişti. Aynı metinde, bir kentte yaşayanların genel çıkarının bir tek ‘çok uluslu şirkete teslim edilmemesi gerektiğinin’ altı çizilmişti.

NERELERDE DEVAM EDİYOR

Akıllı kent projeleri farklı biçimlerde birçok ülkede devam ediyor. Bunlar arasında Kosta Rika’nın San José kentinde Inter tarafından ve İspanya’nın Madrid kentinde IBM tarafından hazırlanan akıllı kent projeleri sürüyor. Ayrıca Çin’de ülke genelinde 500 kadar akıllı kent projesi öngörülüyor.