Türk devletinin kimyasal suçları BM’de tartışıldı

Türk devletinin Rojava’da kullandığı kimyasal silahların belgelenmesi BM’de tartışıldı. Uluslararası hukuku ihlal eden Türk devletinin yargılanması çağrısında bulunuldu.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi Evrensel Periyodik İnceleme (UPR) Çalışma Grubu’nun Türkiye insan hakları karnesini incelemesi kapsamında, BM Cenevre Ofisinde bir panel düzenlendi.

Maat For Peace, Development and Human Rights, İnsan Hakları İsviçre Derneği ve Cenevre Kürt İnsan Hakları Derneği tarafından düzenlenen panele, konuşmacı olarak Maat For Peace, Development and Human Rights başkanı Avukat Ayman Okeil, Rojava Savunma İnisiyatifi adına İsveçli Dr. Abbas Mansoura, Avukat Hasan Anlar ve gördüğü işkence sonucu Silivri cezaevinde hayatını kaybeden Zaki Mubarak’ın kardeşi Zakaria Mubarak katıldı.

AVUKAT OKEİL: TÜRKİYE'NİN SAVUNMALARI YETERSİZ

Panelde ilk olarak konuşan Maat For Peace, Development and Human Rights Başkanı Avukat Ayman Okeil, “Türkiye’de insan hakları ihlalleri gün geçtikçe ağırlaşıyor” diyerek konuşmasına başladı. BM İnsan Hakları Konseyi’nin Türkiye çalışmalarının önemli olduğunu söyleyen ama yetersiz kaldığını söyleyen Okeil, “Türkiye insan haklarını ciddi bir şekilde ihlal edilmeye devam ediyor. Son yıllarda yaşanan gerçekler bunun en iyi kanıtıdır” dedi.

Hak ihlallerine dönük Türkiye’nin yaptığı savunmaların yetersiz olduğunu vurgulayan Avukat Okeil, “Türkiye’nin bu ihlallere dönük sunduğu hiçbir gerekçe kabul edilemez. Türkiye BM’nin kendisine yaptığı birçok öneriyi dikkate almıyor veya almak istemiyor. Bu noktada Türkiye’nin üzerine gidilmelidir” diye ekledi.

AVUKAT ANLAR: CEZAEVLERİ HAK İHLALLERİYLE DOLU

İnsan Hakları İsviçre Derneği Temsilcisi Avukat Hasan Anlar ise Türkiye’deki cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dönük bir sunum yaptı. “Adalet Bakanı’nın açıkladığı verilere göre, 220.000 kapasiteli 355 ceza infaz kurumunda toplam 286.000 kişi bulunmaktadır. Bu verilere göre 56.000 mahkûm kapasite fazlası olarak cezaevlerinde tutulmaktadır. Bunların yaklaşık 11.000’i kadın 2.500’i ise çocuk mahkûmlardan oluşmaktadır. Annelerinin yanında kalmak zorunda olan çocukların sayısı ise 780 civarıdır” dedi.

‘HER TÜRLÜ HUKUKSUZLUKLA KARŞI KARŞIYALAR’

Cezaevinde yaşanan hak ihlallerine dönük İHD’ye her yıl yüzlerce başvurunun yapıldığını söyleyen Anlar, “2018 yılında derneğimize yapılan başvuru sayısı, 1423’tür. Ağır hasta tutsaklar, ambulansla değil, ring araçlarıyla hastaneye götürülüyor. Tutsakların hastane sevkleri, revir çıkma hakları gibi birçok hakkı elinden alınıyor. Hastane doktorları güvenlik gerekçesiyle tutsakları, kelepçeli bir şekilde muayeneyi dayatıyor. Mahpuslar, sevk sırasında jandarma personelinin tutum ve davranışlarının da onur kırıcı olduğunu beyan etmektedirler. Hastane muayene odasında jandarma da bekleyebilmektedir” şeklinde konuştu.

‘2019 VERİLERİNE GÖRE 1334 HASTA TUTSAK VAR'

“İHD’nin Nisan 2019 verilerine göre, hapishanelerde 458’i ağır olmak üzere 1334 hasta mahpus bulunmaktadır” diyen Anlar, “2019 yılında hapishanelerde 40 mahpus ağır hastalık sebebiyle yaşamını yitirmiştir. Bu sayının bundan daha fazla olduğu bilinmektedir. Yaşamını yitirenlerin tamamı İHD’nin hasta mahpus listesinde bulunan kişilerdir. Bu kişilerin tahliyesi konusunda defalarca kez Adalet Bakanlığı uyarılmıştır. Ama dikkate alınmamıştır” diye ekledi.

Türkiye’nin yasada var olan tutuklu haklarının hiçbirini yerine getirmediğini söyleyen Anlar, Birlemiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi Evrensel Periyodik İnceleme (UPR) Çalışma Grubu’nun çalışmasını eleştirdi. Yapılan bu incelemenin eksikliklerle dolu olduğunu söyleyen Anlar, sivil toplum kuruluşlarının raporlarının dikkate alınmasını gerektiğini vurguladı.

DOKTOR MANSOURA: KİMSAYAL KULLANIM KANITLANDI

Daha sonra Rojava Savunma İnisiyatifi adına İsveçli Dr. Abbas Mansoura söz aldı. Türk devletinin Rojava’ya kullandığı kimyasal silahlarla ilgili 10 Ocak 2020 tarihinde Rojava Savunması İnisiyatifi tarafından hazırlanan bir rapor yayımlandığını hatırlatarak konuşmasına başladı.

Türkiye’nin Uluslararası Kimyasal Silahları Yasaklayan Kurum (OPCW) ve BM’nin yasakladığı beyaz fosforun ve birçok kimyasalın Rojava’da kullanıldığına raporda yer verildiğini ifade eden Doktor Mansoura, bu raporun aynı zamanda OPCW’ye verildiğini hatırlattı.

Türkiye’nin 9 Ekim’de Rojava’ya dönük başlattığı saldırılarda kullandığı birçok bombanın aynı zamanda kanserojen madde içerdiğini ifade eden Mansoura, bundan kaynaklı çok sayıda sivilin öldüğü ve ağır bir şekilde yaralandığının altını çizdi. Mansoura, “Bu tür ölümler ve yaralanmalar daha çok Serêkaniyê ve Gri Spi’de yaşandı” dedi.

Yaralılardan alınan parçaların Avrupa’daki hastanelerin laboratuvarlarında incelendiğini söyleyen Doktor Mansoura, “Bu inceleme sonucunda kimyasal silahların kullanıldığı açığa çıktı ve belgelendi. Bu silahların kullanılması uluslararası hukukun doğrudan ihlalidir. Türkiye işlediği bu suçlardan kaynaklı yargılanmalıdır” şeklinde konuştu.

‘ULUSLARARASI MAHKEMELERDE YARGILANMALI'

“Yaptığımız bütün medikal araştırmalar ve yaptırdığımız inceler Türk devletinin kimyasal silahlar kullandığını ortaya koymuştur. Bu dönük bütün deliller ve raporlar mevcuttur” diyen Doktor Mansoura, Türkiye’nin işlediği savaş ve insanlığa karşı suçlardan kaynaklı uluslararası mahkemede yargılanması gerektiği çağrısında bulundu.

MUBARAK: KARDEŞİMİN ÖLÜMÜNDEN ERDOĞAN SORUMLU

Son olarak Silivri cezaevinde gördüğü işkenceler sonucunda hayatını kaybeden Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşı Zaki Mubarak’ın kardeşi Zakaria Mubarak’in kardeşi söz aldı.

Kardeşinin yaşadığı hak ihlallerine dikkat çeken Mubarak, “Yetkililer, kardeşimin Türkiye’de örgüt kurmakla suçlanarak gözaltına alındığını ve tutuklandığını söyledi. Daha sonra kardeşimin cezaevinde intihar ettiği bize söylendi. Ama adli tıp raporları kardeşimin işkence sonucunda öldüğünü ortaya koydu. Buna dönük birçok çalışma yapmamıza rağmen, hiçbir sonuca varamadık. Benim Türkiye’ye girişime izin verilmiyor. Türkiye, özellikle Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan kardeşimin ölümünden sorumludur” diye konuştu.