‘Tecrit duvarları ancak halkın serhildanıyla yıkılabilir’

Strasbourg’da 50’inci günündeki açlık grevi direnişçileri adına yapılan açıklamada, ‘sessizlikten beslenen faşizmin’ dayattığı tecridin ancak halkın serhildanıyla kırılabileceği vurgulanırken, tarihi dönemdeki görevlerin yerine getirilmesi istendi.

Kürt Halk Önderi’ne yönelik tecride karşı süresiz-dönüşümsüz açlık grevinin 50’inci gününde eylemciler adına açıklama yapan Mustafa Sarıkaya, eylemin Kürtler açısından olağanüstü günlerin yaşandığı bir döneme denk geldiğini söyledi.

Sarıkaya, “Halk olarak, bölge olarak, insanlık olarak Önder Öcalan’ın sürece dahil olması gerektiğine kesin olarak inandığımız bir noktada duruyoruz. Aynı zamanda halk olarak, kimlik olarak, herşeyimizin yaratıcısı Önder Öcalan üzerinde 20 yıldır uygulanan tecridin büyük bir hakaret, büyük bir haksızlık olarak kabul ediyoruz” diye konuştu.

Bugüne kadar tecridi kıramamış olmanın mahcubiyetini yaşadıklarını söyleyen Mustafa Sarıkaya, HDP Milletvekili Leyla Güven’in de buna karşı bir çığlık olduğunun altını çizdi. Kendilerinin de bu amaçla ‘Strasbourg’dan ses yükselttiklerini’ söyleyen Sarıkaya, Öcalan’a milyonlarca kişinin bağlı olduğunu ve bir halkın ulusal önderi olduğunu hatırlattı.

‘TECRİT BİZİM İÇİN MAHCUBİYET GEREKÇESİDİR’

Öcalan üzerindeki tecridin ‘çok uzadığını’ söyleyen Sarıkaya, muazzam imkanları olan bir halk olarak tecridi yıkamamış olmalarının kendileri açısından bir ‘mahcubiyet gerekçesi’ olduğunu dile getirdi. Sarıkaya, şöyle dedi: “Bunun şimdiye kadar aşılması gerekiyordu; aşılamaz birşey değildi. Önderlik üzerindeki tecridin aşılamamasını biz kendi açımızdan ‘düşmanın marifeti’ olarak görecek konumda değiliz. Düşman elbette her zaman düşmanlığını yaptı, yapacak. Ama biz de muazzam bir tarihsel, toplumsal deneyim yaşayan bir halk gerçekliği yaşıyoruz. Muazzam birikimleri olan, fırsatları olan bir halk gerçekliğimiz var. Buna rağmen bugüne kadar tecridin bir işkence, bir cehennem işkencesi olarak boynumuzda olması bizim açımızdan bir mahcubiyet gerekçesidir” diyerek, özeleştirilerini sundu.

‘TECRİT DUVARLARI ANCAK HALKIN DİRENİŞİ VE BAŞKALDIRISIYLA YIKILABİLİR’

Açlık grevlerinin tecridi kırmak açısından önemli bir fırsat olduğunun altını çizen Sarıkaya, “Açlık grevi hamlesiyle tecridi kırmak, faşizmi parçalamak ve halkımızı ve ülkemizi özgürleştirme, dolayısıyla da Önder Öcalanla özgür ortamda buluşmak, kucaklaşmak için tam da zamanı diyoruz. Bu bir fırsat, hem zamanı geldi hem de bir gecikmeyi ifade ediyor” diye belirtti.

Sarıkaya, Leyla Güven’in cezaevinde iken başlattığı, Nasır Yağız’ın katıldığı, Strasbourg’da, zindanlarda, Galler, Toronto ve birçok Avrupa şehirlerinde yayılan açlık grevlerinin tek başına yeterli olmayacağını vurguladı. “Elbette birçok kez ispatlandığı gibi, ancak halkımızın direnişi ve başkaldırısıyla tecrit duvarları yıkılabilinir. İmralı cehennem işkence azabı yakamızdan düşebilir” diyen Sarıkaya, tecridin kırılmasıyla yeni bir sürece girilebileceğini dile getirdi.

‘FAŞİST-SÖMÜRGECİLİĞİN GÜCÜ HEP SESSİZLİKTEN BESLENDİ’

Özgür ülke, özgür halk gerçekliği ancak İmralı’dan geçer; Önder Öcalan’ın özgürlüğünden geçer. Buna kesin olarak inanıyoruz” diyen Sarıkaya, eylemlerinde başarma iddialarının büyük olduğunu vurguladı.

Tecridi kırabilmek için 50’inci günündeki açlık grevi vesilesiyle halka ‘sessizliği kırma’ çağrısı yapan Mustafa Sarıkaya, “Sessizlii yıkmamız gerekiyor. Düşmanımızın gücü en çok bizim sessizliğimizden besleniyor. Faşizm hep böyle oldu; işgal ve sömürgecilik hep böyle oldu. Kurduğu korku imparatorluğuyla kendisini yaşattı. Sessizlikten beslendi” dedi.

Kürtlerin artık sessiz kalamayacağını söyleyen Sarıkaya, “Sessizliğin neye yol açtığını çok iyi bilen bir halkız. Bu süreçte de en çok faşizmi ürküten ve korkutan, İmralı’nın işkence duvarlarını yıkacak olan da sessizlikten çıkmaktır” dedi.

‘BEDEL ÖDENECEĞİNİN BİLİNCİNDEYİZ’

50’inci günündeki açlık grevinde fiziksel olarak yaşadıkları sağlık sorunlarına değinen Mustafa Sarıkaya, Leyla Güven ve Nasır Yağız başta olmak üzere tüm eylemcilerin artık kritik aşamaya geldiklerine işaret etti. Tüm açlık grevcilerinin duygusal atmosferle sınırlı kalmayacağının altını çizen Sarıkaya, “Biz sonuçta ne yaptığımızı, ne istediğimizi biliyoruz. İstediğimiz şey yapılana kadar da bu eylem ısrarla ve kararlılıkla sürecektir. Bizim bir daha bazı şeyleri tekrarlamaya kesinlikle hakkımız kalmadı. Biz bir daha İmralı işkence, tecridiyle yaşamak istemiyoruz. Bu kesin bir karardır. Bedeli ne olursa olsun-bunu da iş olsun diye söylemiyoruz- bir artık bu utançla yaşamak istemiyoruz. Utanan insanlarız. Utanmak en insani duygulardan birisidir ve biz artık bu utançla yaşamak istemediğimiz için neye mal olursa olsun bu tecrit duvarını yıkmak zorundayız. Bu kararlılıktayız ve bu tecridi yıkacağız” diye konuştu.

Eylemlerinde bedel verilebileceğini hatırlatan Mustafa Sarıkaya, Kürt halkının çok büyük bedeller ödediğini söyledi. “Halkımızın tüm kazanımlarının altında çok değerli bedeller var. Çok değerli yoldaşlarımızın canı, kanı ve emeği var. Dolayısıyla bunun bilincinden geliyoruz. Bunun bedelinin ne olacağını da biliyoruz. Ve bunu kesinlikle bilerek yola çıkmış bir topluluğuz” diye ifade etti.

‘ARTIK HALKIMIZIN GÜNDEMİNİ YAŞAMAK İSTİYORUZ’

Herkesin kendisini başarıya olan inanca göre mücadele etmesi ve sürece sahip çıkmasını isteyen Sarıkaya, işgalci Türk devletinin gündemi yerine artık kendilerinin gündemi belirleyeceğini söyledi.

“Bir anlamda biz Önder Öcalan’ın gündeminden koptuk. Biz şimdi Onu gündemimizin merkezine koyuyoruz. Ne zaman Önder Öcalan’la aramızda mesafe oluştu, biz herşeyimizi zora soktuk. Ne zamanki onunla doğru buluştuk, büyük kazanımlar elde ettik. Bu eylem de, inanıyoruz ve gözlemlidiğimiz kadarıyla da, bizi kendi gündemimize getirdi. Biz eylemci kendi gündemimizi, halkımızın gündemini yaşamak istiyoruz. Her 4 parça Kürdistan’ın gündemini yaşamak istiyoruz” diyen Sarıkaya, bunun başarılması halinde zaferin kesin olduğunu ifade etti.

‘BAŞARMAMIZIN ÖNÜNDE HİÇBİR ENGEL YOKTUR’

Türk devletinin en zayıf dönemini yaşadığını ve bu yüzden de çılgınlaşıp saldırganlaştığını söyleyen Sarıkaya, “Dolayısıyla biz ciddi anlamda yüklenebilirsek, bu İmralı tecrit duvarını Erdoğan’ın ve sömürgeci-soykırımcı rejimin başına yıkabiliriz. Bunu başarmaya da en yakın olduğumuz andayız. Eğer doğru tercih, yönelim ve mücadelemizi geliştirebilirsek bunu başarmamızın önünde, kendimizden başka, hiçbir engel yoktur” diye konuştu.

HALKA ‘TARİHİ GÖREVLERİNE’ SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI

Halkın görevlerine sahip çıkması çağrısını yineleyen Sarıkaya, Strasbourg eylemcileri olarak bir kez daha halkımıza anın ve tarihin görevlerine sahip çıkma çağrısı yaparken, herkese şimdiden kazanacaklarına, zafere ulaşacaklarına dair inancımızı iletmek istiyoruz” diye ekledi.