Renner: Tecrit sonlandırılmalı

Tecride karşı açlık grevlerine destek amacıyla Strasbourg’a gelen Alman Sol Parti (Die Linke) Milletvekili Martina Renner, taleplerin Almanya ve Avrupa düzeyinde kabul görmesi için çabaladıklarını söyledi.

Partinin Kürt Milletvekili Gökay Akbulut ile birlikte Fransa’nın Strasbourg şehrinde 50’nci gününü geride bırakan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemini ziyaret eden Martina Renner, aynı zamanda Alman Federal Meclisi İçişleri Komisyonu üyesi.

Ziyareti sırasında son günlerde sağlık durumu kötüleştiği için müşahade altında olan Yüksel Koç ve diğer eylemcilerle çok kısa görüşebilen Renner, tecridin kaldırılması başta olmak üzere Kürtlerin talepleri hakkında konuştu.

‘TECRİDİN KALDIRILMASINI İSTİYORUZ’

Sol Parti (Die Linke) olarak açlık grevi eylemcilerinin taleplerini desteklediklerini söyleyen Martina Renner, HDP’li siyasetçilerin tutukluluklarına son verilmesi ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılmasını istediklerini belirtti.

Türk devletinin Rojava’nın da içerisinde yer aldığı Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı tehditlerine dikkat çeken Martina Renner, Türkiye’nin DAİŞ ve türevi çetelerle işbirliği içinde olduğuna işaret etti. Avrupa ülkeleri hükümetlerinin sesini duymamalarının Avrupa’daki Kürtleri tedirgin ettiğini dile getiren Renner, kendilerinin de buna karşı dayanışmalarını sunmak için Kürtlerin yanında olduklarını söyledi.

ALMANYA’NIN TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİNİN SONLANDIRILMASI TALEBİ

Kürtlerin taleplerinin kendi talepleri olduğunun altını çizen Die Linke Milletvekili Martina Renner, kendilerinin tüm bu talepleri sıklıkla Alman Federal Meclisi gündemine getirdiklerini ve getirmeye devam edeceklerini bildirdi. Türkiye’ye silah satışlarının durdurulması, her türlü askeri, polisiye ve istihbarat işbirliğinin sonlandırılması gibi talepleri sıralayan Renner, aynı zamanda Kuzey Suriye halklarına destek olduklarını göstermek amacıyla da Strasbourg’a geldiklerini söyledi.

Türkiye’de ve Avrupa’da demokratik hakları savunan ve direnen insanlara yönelik kamuoyunda belirli bir sessizlik olduğunu kabul eden Renner, bunda özellikle dünyanın birçok yerinde devam eden çok sayıda çatışmanın olmasının etkili olduğunu savundu. Almanya’da 25 yılı aşkın bir süredir yürürlükte olan PKK yasağı ve Alman devletinin Kürtleri sürekli olarak diskrimine etmesine de dikkati çeken Renner, bunun toplumda Kürtlerin davasına yönelik sempatinin daha yaygın olmasını engellediğini ifade etti. Renner, Kürtlere yönelik ‘terörizm’ söyleminin halk olarak taleplerinin Alman kamuoyunda daha görünür kılınmasını engellediğini söyledi.

‘AVRUPA BİRÇOK ŞEYE GÖZ YUMUYOR’

Kürt Halk Önderi’ne yönelik tecride karşı sessiz kalınmasına ilişkin bir soruya da cevap veren Renner, Almanya ve birçok Avrupa ülkesinin ‘Mülteci Anlaşması’ gibi iç politik nedenlerin yanı sıra NATO üyeliği gibi dış politik nedenlerle Erdoğan rejiminin yanında yer aldığını söyledi. Öcalan’a yönelik tecride karşı açlık grevcilerinin de sunduğu taleplerin en temel evrensel insani haklar olduğunu kaydeden Martina Renner, Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskılar, siyasi yargılamalar gibi birçok ihlal ve baskıya Avrupa’nın göz yumduğunun görüldüğünü söyledi.

Türkiye’deki tüm bu sorunların ve Kuzey Suriye’ye yönelik saldırı tehditleri gibi birçok konunun Avrupa düzeyinde çözülmesi gereğine işaret eden Renner, bunun için de Alman hükümetinin ‘Erdoğan’ın Avrupa’da desteğinin olmadığını’ açıkça göstermesi gerektiği çağrısını yaptı.

‘GEÇ OLMADAN’ DEMOKRATİK KESİMLERİN HAREKETE GEÇMESİNİ İSTEDİ

Avrupa kamuoyundaki suskunluğun bozulması için kendilerinin eylemcilerin yanında olduklarını söyleyen Martina Renner, Avrupa ve Türkiye’de insanların ‘neden eylemlerde olduğunun’ daha iyi anlaşılması için çaba sarfedilmesi gerektiğini vurguladı. Renner, çatışmaların yoğunlaştığı dönemlerde Almanya’da Kürtlere yönelik yasakçı zihniyetin ve Türkiye politikasının tartışmaya açılmadığına da dikkati çekerken, bu nedenle geç olmadan demokratik kesimlerin harekete geçmesini istedi.

SADECE SOL PARTİLERLE SINIRLI DEĞİL

Die Linke’nin başta Avrupa Parlamentosu (AP) olmak üzere birçok düzlemde Kürt sorununa dikkat çektiğini söyleyen Martina Renner, Avrupa’daki sol partilerin on yıllardır bu konuda duyarlı olduğunu belirtti. Avrupa’da birçok ülkede sol-sosyalist partilerin azınlıkta olduğunu ve bu anlamda seslerinin yeteri kadar duyulamadığını söyleyen Renner, buna karşın sosyal demokratlar, Yeşiller ve hatta sağ muhafazakar partilerin de kısmen olumlu tavrı olduğunu belirtti. Renner, buna örnek olarak Almanya’da iktidar ortağı Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) özellikle Rojava’ya saldırıları engellemek amacıyla ‘uçuşa yasak bölge’ talep etmesinin önemli olduğunu dile getirdi. Renner, Kürtler konusunda sadece sol partilerle sınırlı kalınmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.