Paris katliamının izlerini taşıyan MİT’çi Paris’te büyükelçi!

Fransa’da bir televizyon kanalında MİT Tırlarına ilişkin yayınlanan özel bir programla birlikte, gözler Türkiye’nin Fransa’daki büyükelçisi İsmail Hakkı Musa’ya çevrildi. MİT tırlarının yanısıra Paris katliamındaki izler de Musa’ya götürüyor.

İsmail Hakkı Musa, 5 Ocak’ta Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Elysée Sarayı’nda kabul edildiğinde Erdoğan’ın yanındaydı. MİT’in 1 numaralı ismi de aynı şekilde Erdoğan’la birlikteydi.

MİT Tırları, MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın yetkisi altında çetelere silah taşıyordu. 2014 yılında yapılan bu silah sevkiyatının görüntüleri yayınlandıktan sonra, bu olaya dokunan ya cezaevine atıldı, ya sürgün edildi ya da tasfiye edildi.

France 2 televizyon kanalı, 29 Mart günü MİT tırlarına ilişkin özel bir program yayınlandı. Konuya ilişkin araştırmayı gazeteci Laurent Richard yaptı. Araştırma çerçevesinde eski MİT sorumlusu büyükelçi İsmail Hakkı Musa ile de bir röportaja yer verildi.

MİT TIRLARI, MUSUL’DAKİ REHİNE OLAYI, ŞAH İSMAİL TÜRBESİ

Röportaj Slate.fr sitesinde de yayınlandı. Bu haberde, Musa’nın geçmişten bu yana icraatlarına dikkat çekerek “her şeyden haberi olan bir büyükelçi” tanımı yapıldı. İsmail Hakkı Musa, büyükelçi olarak atanmadan önce MİT’in iki numaralı ismiydi. 1980’li yılların sonlarında Fransa’da üniversite eğitimi görmesi için gönderildi. Sonra da farklı düzeylerde görevler aldı. 2012 yılında MİT müsteşar yardımcılığına atandı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın seçimlerde aday olmak için istifa etmesi üzerine, bu kez 10 Şubat 2015 tarihinde MİT Müsteşarlığı'na vekaleten atandı. Bu görevini 10 Mart 2015 tarihine kadar devam ettiren Musa, 11 Kasım 2016 tarihinden itibaren MİT müsteşarlığını yapıyor.

Musa’nın MİT sorumluluğu yaptığı dönemler ile Paris’e büyükelçi olarak atandığı dönemler, MİT’in sorumlu olduğu ağır suçların işlendiği dönemlere denk geliyor.

MİT’in Tırlarla sevkiyat yaptığı silahlardan bir kaç ay sonra, Musul Konsolosluğu’nda DAİŞ ile yapılan pazarlığı Musa yürütmüştü. Resmi açıklamalara göre DAİŞ konsoloslukta 40 dolayında Türk’ü rehin aldı ve bunlar Türk devletinin “başarılı” operasyonuyla serbest bırakıldı. Ancak daha sonra ortaya çıkan bir çok belge ve tanıklık, Musul’da DAİŞ ile pazarlık yapıldığını gösteriyordu. DAİŞ’in Musul’u işgal ettiği sırada yaşanan bu olayı çözme görevi Musa’ya verilmişti. 2014 yılının başında, DAİŞ tehdidi altında olduğu iddiasıyla Suriye topraklarındaki Süleyman Şah türbesinin taşındığı sırada MİT’in iki numaralı ismiydi.

CASUSLUK FAALİYETLERİ

Musa, Temmuz 2016 darbe girişiminden sadece dört ay sonra Paris’e büyükelçi olarak atandı. Musa’nın büyükelçi atandığı dönem aynı zamanda Türk devletinin, camiler dahil bir çok alanda istihbarat örgütlemesini güçlendirdiği bir dönemi ifade ediyor. 2017 yılında Almanya istihbarat servisleri, Türk Diyaneti’ne bağlı imamları casusluk yapmakla suçlamış ve altı imamı Türkiye’ye göndermişti. Benzer casusluk mekanizmalarının Belçika, Hollanda ve İsviçre’de de hayata geçirildiği ortaya çıkmıştı. Fransız medyasına göre, Diyanet’in yerel kolları vasıtasıyla Fransa’da benzer faaliyetler yürütüldü.

Yeni büyükelçi, röportaj sırasında “herkesin kendi işini yapması talimatını” verdiğini iddia ediyor. Diğer bir ifadeyle, geçmişteki casusluk sisteminin yeniden uygulamada olduğunu savunuyor.

PARİS KATLİAMININ İZLERİ

Eski MİT sorumlusunu ilgilendiren temel dosyalardan biri ise Paris katliamı dosyası. 9 Ocak 2013 tarihinde Paris’in merkezinde PKK sorumlularından Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve Kürt gençlik hareketi temsilcisi Leyla Şaylemez başlarına sıkılan üçer kurşunla katledilmişlerdi. Slate.fr’de yayınlanan röportajda bu davaya da dikkat çekiliyor. Zira, katil zanlısı Ömer Güney’e ilişkin yürütülen soruşturmada, MİT sorumlularının talimatıyla katliamın gerçekleştiği açık bir şekilde, belgeleriyle ortaya konulmuştu. Ömer Güney cezaevinden kaçış planları yaparken de bir muhatabıyla şifreli konuşurken MİT’e yönlendirmişti. Çizdiği kaçış planının da MİT’e ulaştırılmasını istemişti.

PARİS KATLİAMINDA İSMAİL HAKKI MUSA’YA GÖTÜREN İZLER

Fransız medyasındaki haberlerde yer verilmese de, ne tesadüf ki Musa’nın MİT müsteşarı yardımcısı olarak atandığı dönem Paris’te bu katliamın gerçekleştiği döneme denk geliyor. Musa, 1 Kasım 2011-15 Ekim 2012 tarihlerinde Brüksel büyükelçisi olarak görev yaptıktan sonra MİT müsteşar yardımcılığına getirildi. Musa Brüksel’deyken, Ömer Güney özellikle Fransa, Almanya ve Belçika arasında örülen casusluk ağı içerisinde gidip geliyordu. Bu sırada Türkiye’ye de çok sayıda gizli ziyaret gerçekleştirerek MİT yetkilileri ile suikast planları yapmış ve talimatlandırılmıştı. Ömer Güney, Almanya’dan Paris’e gelerek 18 Kasım 2011’de bir Kürt derneğine üyelik kaydı yaparak ilk sızma teşebbüsünde bulunmuştu.

GİZLİ İBARELİ BELGE...

Ekim 2012 başında Türkiye’ye yaptığı bir ziyarette, MİT yetkilileri ile masaya oturarak yapacağı suikastleri tek tek planlamıştı. 2014 yılı Ocak ayında sızan MİT belgeleri ve bir ses kaydında bu planlar deşifre olmuştu. Ömer Güney’e Sakine Cansız’a yönelik suikast talimatının verildiği gizli ibareli belge 18 Kasım 2012 tarihliydi. Bu tarih de Musa’nın MİT müsteşar yardımcılığına atandığı döneme denk geliyor.

Röportajda İsmail Hakkı Musa’ya bu katliam hatırlatıldığında resmi söylemi kelime kelime tekrarlıyor: “PKK içerisindeki bir iç hesaplaşma olabilir. Ve başta Gülenciler olmak üzere Kürtlerle yürütülen barış sürecine karşı çok sayıda insan vardı...”

Musa’nın kullandığı ilk argüman, katliamdan hemen sonra Türk hükümeti yetkilileri tarafından öne sürülmüştü ancak, daha ilk saatlerde bunun siyasi bir cinayet olduğu anlaşılmıştı. İkinci argüman da, Erdoğan’ın eski ortağı Gülen’e savaş açmasından sonra ortaya atılmıştı. Bu argümanlar ikna edici olmadığı gibi, sonrasında yaşanan gelişmelerin tümü katliamın Türk devletinin organizesiyle gerçekleştiğine işaret ediyordu. İddianamede de ilk kez bir devletin gizli servisleri savcılık tarafından zan altına alındı. Mart ayı ortalarında ANF’ye konuşan Kürt ailelerin avukatı Antoine Comte “Bu davada farklı olan, bu suçlardan bu ülke tarihinde ilk kez yabancı bir devlet sorumlu tutulmasıdır. Fransız adaleti, bu suçların arkasındaki faillere tepki gösterdi” diyordu.

ÖMER GÜNEY’İN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ VE DİKKAT ÇEKİCİ TARİH

Musa’nın Paris büyükelçisi olarak atandığı dönemde bu davaya ilişkin bir gelişme daha yaşandı. Musa’nın Ankara’dan Paris’teki büyükelçiliğe taşınmasından bir ay kadar sonra, Ömer Güney 17 Aralık 2016’da cezaevinde öldü ya da öldürüldü. Güney’in ölümüyle birlikte dava da fiilen düştü.

Ancak, katledilenlerin aileleri ve Kürtler davanın bu şekilde sonuçlanmasını kabul etmediler. 2017 yılında yeni bir suç duyurusu yapıldı ve bu çerçevede bir ön inceleme yapıldı. 12 Mart 2018’de Güney’in olası suç ortakları ve katliam planlayıcılarının belirlenmesi ve yargılanması için yeni belgelerle bir suç duyurusu daha yapıldı. Bu kez daha geniş bir casusluk ağı ve suikast planlarını içeren belgeler sunulmuştu.

ALMANYA-BELÇİKA-FRANSA HATTINDAKİ SUİKAST TİMLERİ

ANF’ye konuşan avukat Comte, “Almanya’da Türk istihbarat servislerinin casusluk faaliyetlerine ilişkin Almanya’da soruşturmalar var. Belçika’da Kürt sorumlulara karşı potansiyel saldırı nedeniyle bir soruşturma var. Belçika’da yaşananlar ile Fransa’da yaşanmış olanlar arasında bağ var” diyordu.

Comte, 15-16 Mart tarihlerinde Paris’te Türk devletinin suçlarını yargılamak üzere kurulan Daimi Halk Mahkemesi’ndeki tanıklığında da bu davanın kapanmadığını söylemişti. Comte, “Katil zanlısının ölümü ardından dava kapanmadı” dedikten sonra, “Çünkü yargılanmadı, kim yardım etti, kim finanse etti, kim bilgi verdi?” diye sormuştu.

ÖMER GÜNEY’E KİM YARDIM ETTİ?

“Kim yardım etti, kim finanse etti?” gibi sorular sorulduğunda da akla gelen isimlerden biri İsmail Hakkı Musa oluyor. Slate.fr’deki haberde Antoine Comte, Fransa’nın “işlenen suçların yüklendiği Türk istihbarat servislerinin bir sorumlusunun büyükelçi olarak atanmasına izin vermesine” tepki gösterdi.

PARİS’TE TETİKÇİLER BİR ARAYA GELDİ, KİM KOORDİNE ETTİ?

Musa’nın büyükelçi olduğu dönemde, başka kuşkulu gelişmeler de yaşandı. 15 Mart 2018 tarihinde Le Monde gazetesinde yayınlanan bir haberde, Avrupa adaletinin Kürtlere yönelik suikastlarda bulunmak üzere yolladığı tetikçilerden duyduğu endişeye yer veriliyordu.

Jacques Follorou imzalı bu haberde, geçen yıl Paris’te aralarından biri eski polis ve biri tetikçi olmak üzere bir çok Türk ajan arasında görüşme gerçekleştiğine dikkat çekiliyordu. Habere göre bu faaliyetlerdeki koordinasyon rolünün Paris’teki üst düzey bir Türk diplomat tarafından yürütüldüğünden şüphe ediliyor. Haberde herhangi bir isim verilmiyor. Ama bir soruya işaret ediyor: Suikast birimlerinin koordinatörü de İsmail Hakkı Musa mı?