NAV-DEM, Alman polisinin ev baskınlarını kınadı

NAV-DEM, Alman polisinin, Türk Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan gelmeden önce Kürdistanlılara yönelik düzenlediği ev baskınlarını kınadı.

Yazılı bir açıklama yapan NAV-DEM, Alman polisinin Oldenburg ve Lohne’de iki Kürdistanlının evine yönelik yaptığı baskını kınadı.

Bugün sabah saatlerinde Oldenburg ve Lohne kentlerinde iki Kürdistanlının evinin polis tarafından basıldığını belirten NAV-DEM, şunları belirtti: “Bu baskınlar 28-29 Eylül’de diktatör Erdoğan’ı karşılamaya hazırlanan hükümetine bağlı polislerin bu uygulaması yeni değildir ve merkezi Alman devletinin politikalarından bağımsız değildir.”

Alman devleti ve onun polis teşkilatının Kürt demokratik örgüt, kurum ve kişilerine yönelik dönemsel ve de sistematik bir biçimde faşist Türk devletiyle sürdürdüğü kirli ilişkilere bağlı olarak saldırdığına da dikkat çeken NAV-DEM, Almanya’nın Kürt kurum ve kişilerini kriminalize ettiğini, hatta kendi yasalarını da ayaklar altına alarak bu tür baskılar yaptığını belirtti.

“Son zamanlarda meşru, demokratik Kürt kültür kurumlarımıza ve kurum üyelerimize yönelik hiçbir hukuki gerekçesi olmayan bu anti demokratik baskılar haddini aşmıştır. Bu tür saldırılarla hiçbir yere varılamayacağını defalarca belirtmemize rağmen, bugün yine Alman polisinin Oldenburg ve Lohne’deki dernek üyelerimizin evlerini basıp arama esnasında evlerindeki eşyaları darmadağın ederek Kürtleri ve kurumlarını kriminalize etme politikasını sürdürmekte ısrar ve tekrar ettiğini gösterdi” denilen açıklamada anlamsız ve gerekçesiz bir şekilde baskınların, Kürt renkleri ve sembollerinin yasaklanmasının sindirme politikası olarak nitelendirildi. Bu saldırıların gün geçtikçe arttığını da ifade eden NAV-dem, “Almanya devletinin kendi hukuk sistemini de hiçe sayarak, Kürt kurumları üzerinde baskı ve engelleme politikasıyla, Kürt halkının giderek tansiyonunu yükselterek, sabrını taşırmaktadır” dedi.

Türk devletinin Efrîn’e yönelik düzenlediği saldırılarda Alman devletinin verdiği panzer ve mühimmatı kullandığını da hatırlatan NAV-DEM, şunlara dikkat çekti: “Dünya kamuoyu nezdinde bütün ipliği pazara çıkmış, teşhir olmuş TC ve AKP/MHP faşizmine bu kadar yaltaklanmanın tek bir gerekçesi vardır. O da savaşın yaratmış olduğu ekonominin dünya emperyalist sistemin yönetici kartelleri ve silah tüccarlarının iştahını kabartmasıdır. Bunlardan biri de kuşkusuz ki Almanya’nın savaşa sürdüğü panzerlerdir. Bu nedenle kendi yasalarını da hiçe sayarak en küçük demokratik hak olan yürüyüş miting ve buna bağlı olarak da semboller ve renkleri yasaklayarak dünya kamuoyunu manipüle etme çabalarının esas amacı karlarına kar katmak ve bu uğurda ellerinden gelen bütün çabayı sarf etmektir.

Diktatör Erdoğan’ı karşılamaya hazırlanan Almanya, yine faşist Erdoğan’ın in sırtını sıvazlayarak Kürtlerin evlerini keyfi bir şekilde basmıştır. Bu tutumlarıyla adeta kirli ilişkilerini ve silah satışı anlaşmalarını güncelleyerek karşılıklı sadakatlerini tekrar göstermişlerdir.

Avrupa devletler arasında ‘demokrasi’ havariliğine soyunan Alman devleti söz konusu stratejik müttefiklerin çıkarı olduğunda hak ve hukuku hiçe sayarak emperyalist saldırgan dişlerini basta biz Kürtlere, emekçilere, ezilenlere, ötekileştirilenlere açıktan göstermekten çekinmediğini bilmekteyiz. Bir ittifak ve kirli anlaşmaların sonucu olarak baskıya maruz kalan Kürt yurtseverleri, kurumları ve yasaklanmak istenen Kürt sembollerine karşı anlaşılması gereken şudur: Kürtler Ortadoğu’da bütün dengeleri bozmuştur. IŞİD denilen katil çetenin durdurulması kuşkusuz ki bu çeteyi besleyen başta çetebaşı Erdoğan ve onun destekçisi güçler tarafından kolay hazmedilecek bir durum değildir.

NAV-DEM olarak Alman devletinin Kürt demokratik kurumlarımızın üyelerini kriminilize etmeye yönelik bu baskıları kınıyoruz. Başta Kürt halkı olmak üzere tüm demokratik kamuoyunun Kürt toplum merkezlerine desteğe çağırıyoruz.

Kürt kurumlarına, yurtseverlere yapılan saldırılar artık durdurulsun ve bir daha tekrarlanmasın!

28 Eylül’de Almanya’da Erdoğan ile yapılacak görüşmelerde kirli ittifaklar sonucunda kirli pazarlıklar yapılarak, demokratik hak ve özgürlüklerin hiçe sayılacağı başta Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu halkları zayiata uğrayacaktır, zarar görecektir. Türk devletinin Kürt halkının varlığını ortadan kaldırmaya yönelik savaş konseptine karşı Almanya hükümetinin tavrını netleştirip, Kürtleri öldüren Alman silahlarını Türkiye'nin elinden almalıdır.

28 Eylül’de Berlin ve 29 Eylül´de Köln’de 100’e yakın örgüt bir araya gelerek büyük bir sokak gösterileriyle yürüyüşler düzenlenecektir. Bu yürüyüşlere başta demokratik Kürt kurumları, aktivistleri, göçmen kökenli demokratik kitle örgütleri, Türkiyeli devrimci kurumlar, bireyler ve Alman ilerici, devrimci, anti-faşist, barışsever örgütleri güçlü katılmaya çağırıyoruz.”