Kasırga: İsveç'in özür dilemesi için Kürtler ortak tutum almalı

Stockholm Belediyesi Sosyal Demokrat İşçi Partisi Grup Başkanı Kadir Kasırga, 34 yıl sonra kapatılan Palme cinayetinden sonra İsveç'in Kürtlerden özür dilemesi için tüm Kürt parti ve kuruluşlarının ortak tutum alması gerektiğini söyledi.

10 Haziran 2020 sabahı İsveç tarihi günlerinden birini yaşadı. Başsavcılık, eski başbakanlardan Olof Palme hakkında 34 yıldan beri sürdürdüğü soruşturmanın kapatıldığını açıkladı.

Cinayet sırasında olay yeri yakınlarında bulunan Skandia şirketine ait bir binada çalıştığı için “Skandia Adam” olarak adlandırılan Palme karşıtı politikacı Stig Engström'ün Palme'nin katili olduğu belirtildi.

Ancak 20 yıl önce yaşamını yitiren birine böylesi bir suçun yüklenmesi kimsenin vicdanını rahatlatmaya yetmedi. Palme cinayetinden en fazla zarar gören ve büyük travmalar yaşayan Kürt halkından özür dilenmemesi ve yapılan haksızlıkların giderilmesi için adım atılmaması da tepkilere neden oldu.

Bazı kurum ve kuruluşlar, İsveç devletinden Kürt halkına yönelik suçlamalarından dolayı özür dilemesini ve terör örgütü olarak damgaladığı PKK'ye yönelik suçlamaları geri almasını talep etti.

Sosyal Demokrat İşçi Partisi eski milletvekili ve Stockholm Belediyesi Sosyal Demokrat İşçi Partisi Grup Başkanı Kadir Kasırga, 1990 yılına Kuzey Kürdistan'dan İsveç'e gelerek siyasi iltica talebinde bulunan bir Kürt genci.

Geldikten sonra Kürt Kültür Derneği içinde yer aldığı gibi Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin gençlik örgütü SSU ve sendikal hareket içinde aktif görevlerde bulundu.

PALME SOSYAL DEMOKRASİ İÇİNDE ETKİN BİR LİDERDİ

Palme cinayetini açıklayabilmek için 1960, 70 ve 80'li yıllara bakılması ve Palme'nin o dönemde sosyal demokrasi ve sosyalizm için yaptıklarının değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Kasırga, şunları kaydetti:

“Palme 1969 yılından 1986 yılına kadar Sosyal Demokrasi içinde etkin bir liderdi. 1960 ve 70'li yıllar sosyalizmin ve halk hareketlerinin geliştiği yıllardı. Palme, ABD emperyalizminin Vietnam ve Uzak Doğu’daki işgallerine tutum aldı. Dünyada ilk kez Avrupalı bir bakan ABD karşıtı bir yürüyüşe Vietnam'ın büyükelçisiyle birlikte katıldı. Dünya Palme'yi bu eylemiyle tanıdı.”

Palme'nin ABD'yi işgalci olarak nitelendirdiğini ve ABD tarafından gerçekleştirilen insanlık suçlarına karşı çıktığını hatırlatan Kasırga, “Güney Afrika'da ırkçı aparheid rejimine de karşı çıktı. Filistin Kurtuluş Örgütü'ne destek verdi. Küba'ya giderek Fidel Castro ile görüşen ilk Batılı liderdi. Dünya, Palme sayesinde de İsveç'i tanıdı. Palme dünyayı İsveç'e getirdi. Dünyanın her tarafından ezilen halklar İsveç'te kendine yer bulabildi” dedi.

PALME'NİN KATLEDİLMESİ TÜRK SOSYALİST VE KÜRT HAREKETİ İÇİN BÜYÜK BİR KAYIP

Palme'nin 1986 yılında katledilmesinin Türk sosyalist ve Kürt hareketi için de büyük bir kayıp olduğunu söyleyen Kasırga şunları belirtti: “Palme'nin katledilmesi İsveç'te büyük travmalara neden oldu. İsveç'in modern tarihinde ilk kez bir başbakan cadde ortasında katledildi. Cinayet soruşturması 34 yıl sürdü. Binlerce kişinin ifadesi alındı. Kürtler ve Güney Afrika yönetimi cinayetin sorumluları olmakla suçlandı. Birçok teori ortaya atıldı ama gerçek anlamda cinayet aydınlatılamadı.”

TÜRK DEVLETİ PALME CİNAYETİNİ PKK VE KÜRTLERE KARŞI KULLANDI

Kasırga, Palme cinayetinin Kürtler açısından olumsuz sonuçlara yol açtığı için oldukça önemli olduğuna ve Türk devletinin bu cinayeti Kürt Özgürlük Hareketini karalamak için uzun yıllar kullandığına şu ifadelerle dikkat çekti:

“2018 yılına MİT'e ve AKP'ye yakınlığıyla bilinen SETA'nın raporunda PKK ve Kürtler Palme cinayetinin zanlısı olarak gösterildi. Artık bu cinayet dosyasının kapatılması Kürt Özgürlük Hareketi açısından bir rahatlamaya neden oldu. Başsavcı yaptığı açıklamada katil zanlısı olarak gösterilen Stig Engström'ün bu cinayeti işlediğini ispat etmesinin güç olduğunu söyledi. Bu bulgularla mahkemeye gitseydik Engström beraat ederdi dedi. Bana göre de Engström'ün mahkum edilmesi imkansız. Ortada ne silah ne de teknik kanıt var.”

Yapılan açıklamalardan sonra Türk derin devletinin Palme cinayetini artık Kürtlere karşı kullanmasının mümkün olmadığını belirten Kasırga, “Türkiye, 1986 yılından 2018 yılına kadar Kürt Özgürlük Hareketini suçlamak ve terörize etmek için Palme cinayetini kullandı. Başsavcı yaptığı basın toplantısında bu cinayetle Kürtlerin ilgisi olmadığını söyledi” dedi.

PEK ÇOK İNSANIMIZ MAĞDUR EDİLDİ

Kasırga, Palme cinayetinden hemen sonra hedef gösterilen Kürtlerden mağdur olanlar olduğunu belirterek yaşananları şöyle aktardı:

“1986 ve 1987 yıllarında Polis Şefi Hans Holmer ve ekibi Türkiye’de derin devletin etkisinde kalarak Kürtlere yöneldi. Pek çok insanımız mağdur edildi. Kürt Özgürlük Hareketi terörist damgası yedi. Tabi bunun öncesini de konuşmamız gerekir. 1984 ve 1985 yıllarında Avrupa sahasında Kürtler arasında bazı istenmeyen olaylar yaşandı. Bu olaylarda Kürt Siyasi Hareketlerinin adları da geçti. Bu, Hans Holmer gibi polis şefleri tarafından MİT'in de teşvikiyle kullanıldı. Sahipsiz ve devletleri olmayan bir halk olduğu için Kürtleri suçlamak kolaydı. Sorumluluğu kolayca Kürt halkına ve Özgürlük Hareketi'ne yıktılar.

Cinayetten sonra Kürt Özgürlük Hareketi terörist damgasını yedi. Türk devleti bu damgayı sadece PKK'ye karşı değil tüm Kürtlere karşı kullandı. Türkiye barış masasını devirdiğinde de PKK'ye yönelik terörist suçlamasını kullandı.”

KÜRT ÖRGÜTLERİ BİRLİKTE HAREKET EDERSE ÖZÜR GELEBİLİR

Kasırga, İsveç'in siyasal tarihi incelendiğinde özür dilemelerin pek görülmediğini belirttikten sonra “Burada devlet mekanizması ve makamlarının resmi olarak özür dileme kültürü yok. İskandinavya'nın yerli halkı Samilere bin yıldır haksızlık yapıldı. Hala da yapılıyor ama buna rağmen devlet özür dilemedi” şeklinde konuştu.

İsveç Dişileri Bakanı Ann Linde ile Kürt örgütleri arasında geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirilen toplantıda Palme cinayetinin gündeme geldiğini hatırlatan Kasırga, “Sayın bakan o dönem Kürtlerin Palme cinayetiyle ilşkilendirmeleri ve zan altında tutulmaları büyük bir talihsizlikti demesini önemsiyorum” dedi.

İsveç devletinden resmi bir özrün gelebilmesi için İsveç'te bulunan Kürt örgütlerinin birlikte ortak tutum almalarının zorunluluğuna vurgu yaptı.

Kürdistan'ın her tarafındaki örgüt ve partilerin İsveç'te şube ve taraftarlarının bulunduğuna dikkat çeken Kasırga, “Benim gözlemlerime göre başta Kürt Federasyonu olmak üzere Kürt örgütleri bu konuda somut adımlar atmak istiyor. Bu, Kürtler açısından bir fırsat ve birlikte hareket etmeleri durumunda İsveç'ten bir özür gelebilir” şeklinde konuştu.