Dünyamızı Geri İstiyoruz Konferansı: Devrim için yeni araçlar üretmeliyiz

“Dünyamızı geri istiyoruz” konferansının 4’üncü gününde konuşan, Adriana Guzmán Arroyo, Örgütlenmeler içindeki eğitim bizim için çok önemli. Her şeyden önce cinsiyetçi yaklaşımı yok etmeliyiz. Artık biz kadınların konuşma zamanıdır” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirleri ışığında ‘Kapitalist Moderniteye Meydan Okumak’ şiarıyla ‘Dünyamızı Geri İstiyoruz’, ‘Diren, Geri Al ve Yeniden İnşa Et’ ‘Otonom Eğitim Yap ve Örgütlen’ başlıklı konferanslar serisi 4’üncü gününde ‘Dünyamızı geri istiyoruz-ve işte nasılı!’ konulu panel ile devam etti.

Edinburgh Üniversitesi'nde Küresel Ortaçağ Tarihi alanında aktivist, araştırmacı ve öğretim görevlisi Nik Matheou moderatörlüğünde yapılan oturumda “Direnmek, geri kazanmak ve yeniden inşa etmek için örgütlenelim” konusu tartışıldı. Panele HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay, Amparo'nun kızı ve Teresa ile Elena'nın torunu Aymara, feminist, popüler eğitimci, Feminismo Comunitario Antipatriarcal ve Feministas de Abya Yala örgütünün üyesi Adriana Guzmán Arroyo, Meksika'da yerli Nahuatl halkından geleneksel tıp şifacısı ve insan hakları aktivisti Meksika Ulusal Yerli Kongresi (CNI) üyesi María de Jesús Patricio Martínez (Marichuy), Amerika’daki hareketlerde aktivist ve popüler eğitimci Hekim Manuel Rozental katıldı.

ÖRGÜTLÜ TOPLUM KAPİTALİST SİSTEMİN KABUSUDUR

Panelde konuşan HDP Milletvekili Ebru Günay, örgütlü toplumun kapitalist sistemin kâbusu olduğunu belirterek, örgütlü bireyin, örgütlü toplumun kapitalist saldırılara karşı direnişinde ve özgürlüğün inşasında örgütlenmenin rolüne değindi. Günay, örgütlendikçe güçlenen toplumun kendisine ait olanı geri alacağını söyleyerek, “Baskı ve kuvvete rağmen varlığını sürdüren direniş ve örgütlenme özgürlük umudu vermektedir. Hiçbir baskı ve yasak özgürlük mücadelesine engel olamayacaktır. Tüm zorluklara rağmen bugün özgürlük direnişçilerinin azmiyle bu konferansı gerçekleştiriyoruz. Örgütlü toplumlara en büyük saldırılar kapitalist sistemde yaşanıyor. İktidarlar yüzyıllardır örgütlü toplumu yok etmek istiyor. Kapitalizm direnişten ve dayanışmadan yoksun bireyler yaratıyor. Kapitalist moderniteye alternatif olarak demokratik moderniteyi öneren Abdullah Öcalan, tüm yaşadıklarımızın ulus devlet saldırısı olduğuna dikkat çekiyor. Günümüzdeki tüm sorunlar gün geçtikçe derinleşiyorsa bir toplum kırım halini yaşamaya başladık demektir. Ulus devletler tehlikeyi büyütüp çözümü daha da uzaklaştırıyor. Direniş geleneği ulus devlete karşı örgütlü toplumların mücadelesiyle devam ediyor. Kapitalist modernite toplumun kendini yönetme kabiliyetini elinden alıyor. Öz yönetim yeteneği elinden alınmış bir toplum sömürge ve asimilasyon politikalarından kurtulamaz” dedi.

HDP ORTAK MÜCADELE ZEMİNİ YARATTI

Günay, HDP’nin Türkiye’de son 20 yıldır kutuplaştırılan, ötekileştirilen kesimlerin bir arada siyaset yapılan bir parti olduğunu ifade ederek, “HDP ortak mücadele zemini yarattığı için devletin her türlü saldırısına maruz kalıyor. İktidar belediyelere kayyumlar atayarak toplumun kendini yönetmesini de engellemeyi hedefledi. Son yaşanan depremde toplumun kendisini nasıl yönettiğini ve dayanışmanın yaraları nasıl sardığını bir kez daha gördük. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmayı esas alan Kurdistan illerinin hemen örgütlenip her yere yardım göndermesi çok etkileyici ve umut vericiydi. Devlet ise toplumsal dayanışmayı engellemek için elinden geleni yaptı. Ama yaşadığımız deneyimler özgürlüğün direniş ve örgütlenme ile mümkün olduğunu gösterdi. Bizim için tek yol direniş, tek yol örgütlenmedir” diye konuştu.

KAPİTALİST SİSTEM EN ÇOK KADINLARA ZARAR VERİYOR

Diğer bir panelist Adriana Guzmán Arroyo ise, kapitalist sistemin en çok kadınlara zarar verdiğini belirterek, “Kadın kırımından bahsetmeden eko kırımdan bahsedemeyiz. Bu ataerkil sisteme vereceğimiz en büyük cevap direnmek olacaktır. Bizler devrim için yeni araçlar üretmeliyiz. Örgütlenmeler içindeki eğitim bizim için çok önemli. Her şeyden önce cinsiyetçi yaklaşımı yok etmeliyiz.  Artık biz kadınların konuşma zamanıdır. Biz feministlerin projesi devleti değil, toplumu esas alır. Ana araçlarımız, özyönetim ve örgütlenmedir. Dünyayı değiştirme fikrini kadınlar olarak başkalarına veremeyiz. Ataerkil toplumun yıkımı için fikirlerimizle geliyoruz” dedi.

KURDISTAN KADIN ÖZGÜRLÜK HAREKETİ MEKSİKA KADINLARINA MORAL OLUYOR

María de Jesús Patricio Martínez (Marichuy) ise Meksika halklarının temsilcileri olarak burada bulunmaktan mutluluk duyduklarını söyleyerek, “Topraklarımız yüzyıllardır kapitalist güçler tarafından yağmalanıyor. Yerli halklar olarak özerklik hakkına sahibiz ve avukat arkadaşlarımızla birlikte bunun mücadelesini veriyoruz. Meksika'da 100 binden fazla kayıp var, kadın cinayetleri ve şiddet çok üst boyutlarda. Bizler ise bütün bu yaşananlara karşı direnmeye devam ediyoruz. Kendi özerklik alanlarımızı inşa etmek için örgütleniyoruz. Topraklarımızın yanı sıra zihnimizin de sömürgeleştirildiğinin farkına varmamız lazım. Gerçek şu ki kadınların birçoğu hala baskıcı erkek egemen zihniyetten kendini kurtarmış değil. Bu anlamda Kurdistan kadın özgürlük hareketindeki yoldaşlarımızın mücadelesi bize ilham oluyor” şeklinde konuştu.

Diğer bir panelist Manuel Rozental da halklar arasında gelişim ve dayanışmanın önemli olduğunu belirterek, “Hayatta kalmak için tek umudumuz direnmektir. Kürt halkı ve diğer halklar da bunu esas alıyor. Biz ezilen halklar buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz. Kapitalist sistemin bizden aldığı her şeyi geri alacağız” dedi.