Berlin-Ankara hattında Ozan Canê krizi

Erdoğan rejiminin rehinelerinden Alman vatandaşı Ozan Canê’nin serbest bırakılması Berlin yönetiminin birçok kez Türk yetkililerle görüştüğü, ancak başarısız olduğu ortaya çıktı.

Köln’de yaşayan Kürt sanatçı Ozan Canê, 24 Haziran seçimlerinde HDP’ye destek vermek için Türkiye’ye gitmişti. HDP’nin Edirne’deki mitingi sırasında 23 Haziran 2018 günü gözaltına alınan Ozan Canê, DAİŞ’e karşı YPG/YPJ’nin verdiği mücadeleyi anlatan bir filmde oynadığı için suçlanmıştı.

6 yıl 3 ay hapis cezası alan Ozan Canê’nin özgür kalması bir yana geçtiğimiz Mayıs ayında annesini ziyaret etmek için Türkiye’ye giden kızı Dilan Örs İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmış, ardından da hakkında “yurt dışına çıkış” yasağı konulmuştu. Sol Parti milletvekili Gökay Akbulut’un girişimiyle Kürt sanatçı ve kızının durumu Federal Meclis’e taşındı.

ALMANYA’NIN GİRİŞİMLERİ SONUÇSUZ KALMIŞ

Ozan Canê serbest bırakılması ve kızının Almanya’ya tekrar gelebilmesine ilişkin Federal Hükümet’in girişimlerini soran Akbulat’a Angela Merkel’in başbakanlığındaki hükümet adına Dışişleri Bakanı müsteşarı Michelle Müntefering yanıt verdi. ANF’nin elinde bulanan yanıtta Müntefering, İstanbul’daki Alman konsolosluğunun şimdiye kadar Ozanê Canê’yi 7 kez cezaevinde ziyaret ettiğini belirterek şu bilgileri verdi:

“Söz konusu Alman vatandaşının serbest bırakılması için Federal Hükümet birçok kez konuyu Türk muhataplarıyla gerçekleştirdiği siyasi görüşmelerde gündeme getirmişti. Federal Hükümet’in talebi insani nedenlerden dolayı söz konusu vatandaşın serbest bırakılması yönündeydi. Ancak Türk tarafı Türk yargısının bağımsız olduğunu belirterek talebimizi ret etmiştir.”

25 Mayıs’ta gözaltına alınıp serbest bırakılan ve hakkında “yurt dışına çıkma” yasağı konulan Dilan Örs ile de aynı şekilde İstanbul’daki Alman konsolosluğunun ilgilendiğine dikkat çeken müsteşar Müntefering konuya ilişkin devamla şu bilgileri verdi: “Federal Hükümet yurt dışına çıkış yasağının kalkması için Türk yetkilileriyle yoğun şekilde girişimlerde bulunuyor.”

Sol Parti milletvekilli Akbulut’un Türkiye’ye gitmeden önce Dilan Örs’e yönelik Alman Dışişleri Bakanlığı’nın bir seyahat uyarasının olup olmadığı yönündeki sorusuna ise müsteşar Müntefering kaçamak cevaplar vererek şunları söyledi: “Bu konuyla bağlantılı olarak Türkiye için seyahat uyarıları yenilenmiş değil. Alman vatandaşlarına yönelik uyarılar Dışişleri Bakanlığı’nın internet sayfasında yer alan uyarılardır.”

Erdoğan rejiminin Alman vatandaşı rehineleri arasında bulanan Kürt sanatçı Ozan Canê başbakan Angela Merkel’e gönderdiği bir mektupta, cezaevinde kötü koşullarda tutulduğunu bildirmişti. Dışişleri bakanı Heiko Maas ise Türkiye’deki cezaevlerinde tutulan vatandaşların serbest bırakılması için girişimlerde bulunma sözü vermiş, fakat bu sözler Erdoğan’ın geçtiğimiz Eylül ayında Almanya gezisi sonrası unutulmuştu.

ALMANYA’DA YAŞAYANLARA YÖNELİK KORKUTMA SİYASETİ

Alman Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgilere siyasi amaçlı suçlamalardan dolayı Türkiye’de şu anda 5 Alman vatandaşı cezaevinde. Ancak bu sayının daha fazla olduğu belirtiliyor. Çünkü çoğu zaman Türk makamları gözaltına alınan veya tutuklanan Alman vatandaşları hakkındaki bilgileri çok geç Alman hükümetine bildiriyor.

Ayrıca en az 35 Alman vatandaşı hakkında da Türk makamlarının yurt dışına çıkma yasağı verdiği ifade ediliyor. 2017 yılından bu yana Erdoğan rejimi Berlin’e karşı rehine siyasetine devreye sokmuş ve birçok taviz koparmıştı. Alman vatandaşlarını cezaevine atma siyasetinden vazgeçen Erdoğan rejimi, son dönemlerde özellikle Almanya’da yaşayan Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmenleri karşı korkutma girişimlerini başlatmıştı.

Geçtiğimiz Mart ayında Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Almanya’da yaşayanların tatil için Türkiye’ye gittiklerinde gözaltına almakla tehdit etmişti. Soylu’nun "Avrupa'da, Almanya'da öyle terör örgütünün toplantılarına katılıp da ondan sonra gelip Antalya'da, Bodrum'da, Muğla'da tatil yapanlar var ya, onlar için de tedbir aldık şimdi. Hadi gelsinler bakalım havalimanlarından içerisi girsinler" şeklinde tehditlerini Berlin yönetimi sadece eleştirmekle yetinmişti.