Önder Apo’nun 27 Şubat’ta yaptığı tarihi “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından PKK, 12. Kongresini gerçekleştirerek Kürt sorununun demokratik çözümüne dair tarihi nitelikte kararlar aldı. Kongre kararları uluslararası alanda yankı bulmaya devam ediyor. Uluslararası kamuoyunda yapılan değerlendirmelerde, PKK’nin aldığı kararlar memnuniyetle karşılanarak; Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözümüne dair atılan bu tarihi adımın, Türk devleti tarafından ciddiyetle ele alınması gerektiğine özellikle vurgu yapılıyor.
İtalya’nın önder gelen avukatlarından Ezio Menzione, konuya ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
ERDOĞAN SORUMLULUK ALMALI
PKK’nin Kongre kararlarını Kürt sorununun demokratik çözümü açısından çok olumlu bulduğunu belirten Av. Menzione, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da buna karşı somut adımlar atması gerektiğini söyledi.
Av. Menzione, şöyle devam etti: “Bence PKK’nin kongre kararları çok olumlu. Silahlı mücadeleden siyasi mücadeleye geçmenin zamanı gelmişti. Artık siyasi mücadelenin zamanı.
Bu kararlar bence çok anlamlı. Sayın Öcalan'ın açıklamasını takip ediyor; o da aynı yöndeydi. Ama tabii ki beraberinde bazı soru işaretleri doğuruyor. Çünkü böyle bir durumda sahada iki taraf var; bir tarafta Kürt halkı ve PKK, yani PKK’nın feshi söz konusu, diğer tarafta da elbette Türk hükümeti var. Barış yapmak karşılıklıdır. İki kişi (taraf) gerekir.
PKK bu yönde tavrını ortaya koydu. Türk hükümetinin amacının ne olduğunu doğrulamamız gerekiyor. Onların da barış yönünde ilerlediklerinden pek emin değilim. Bugüne kadar henüz pek bir gelişme görmedik. Kürt tarafında birçok açıklama var. Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece Bahçeli'nin açıklamalarını hatırlattı, kendisi bir açıklama yapmadı.
Ben bütün ülkenin cumhurbaşkanının, Kongre’nin yaptığı açıklamayla aynı yönde net sözler sarf etmesini beklerdim. Ve Türk hükümetinden de aynı yönde adımlar atmasını bekliyorum.”
ÖCALAN SÜRECİN GARANTİSİDİR, ÖZGÜR OLMALI
PKK’nin kongre kararlarına rağmen Önder Apo’nun hala tutsak edilmesinin kabul edilemez olduğuna dikkat çeken Av. Menzione, “Sayın Öcalan bu sürecin güvencesidir. Derhal serbest bırakılmalıdır” dedi. Av Menzione devamla şunları kaydetti: “Sürece rağmen, Sayın Öcalan’ın içinde bulunduğu koşullar gerçekten hiçbir medeni standartla uyuşmuyor. Bu, başka hiçbir ülkede olmayan bir durum. 26 yıl boyunca tecritte kalmak düşünülemez bir şey. Bence temel mesele Sayın Öcalan’ın durumu. Türk hükümetinden beklediğim iki eylemden biri, Öcalan’ın derhal serbest bırakılması. Çünkü yalnızca Öcalan, Kongre'nin aldığı kararın adil olduğunu ve başarıya götürülmesini garanti edebilir. Yalnızca Öcalan, Kongre’nin kararlaştırdığı şekilde fesih sürecine rehberlik edebilecek zekâya, cesarete ve dengeye sahip. Bu nedenle Sayın Öcalan’ın özgürlüğü birkaç gün içinde derhal gerçekleşmeli.”
TÜRK TARAFI NEYİ BEKLİYOR?
“Türk tarafı neyi bekliyor? Neyin olmasını umuyor?” diye soran Av. Menzione, devamla şunları ekledi: “Tekrar ediyorum. Sayın Öcalan serbest bırakılmalı. Bahçeli’nin de talep ettiği gibi, parlamentoya gitmeli. Ve iki taraf arasında barışa, uzlaşmaya doğru belki de uzun sürecek olan yolculuğun gerçek güvencesi Sayın Öcalan olmalı. Bir diğer önemli konu ise, bütün siyasi tutsakların serbest bırakılması. Bu durum bir yıl içinde değil, bir hafta içinde olmalı. Genelde, iki taraf barışa vardığında, tutsak değişimi olur. Önceki duruma geri dönülür. Şimdi, PKK artık var olmayacak bir yapı haline geliyor. Ve artık insanları hapiste tutmayı haklı çıkaracak bir tehdit ya da tehlike de olmayacak. Binlerce insanın gerçekten tehlikeli olduğuna veya bir tehdit oluşturduğuna inanmıyorum. Onlar sadece hükümete muhalifler. Bu insanların çoğunluğu siyasi zeminde hükümete karşı muhaliflik yaptı. Hemen serbest bırakılmalılar. Eğer bu gerçekleşirse, Türkiye’nin gerçekten Kürtlerle barışmak istediği anlamına gelir. Ve hükümetin, yalnızca bir kesimin değil, tüm ülkenin hükümeti olmak istediğini gösterir. Yoksa bu, ülkesinin bir kısmıyla düşman kalmak istediği anlamına gelir.
SAMİMİYETİN GÖSTERGESİ ORTAYA KONMALI
Barışı tartışıyorsak, neden hala binlerce insan cezaevinde. Avukatlar, gazeteciler, belediye başkanları, seçilmişler... Örneğin Selahattin Demirtaş neden hala hapiste? Eğer barışı istiyorsak, bu tutsaklıkların ne anlamı var? Mesele sadece Demirtaş ve bazı önde gelen isimler de değil. PKK üyesi olduğu veya onunla bir şekilde bağlantılı olduğu düşünüldüğü için hapiste olan herkes özgür olmalı. Eğer, PKK artık var olmayacaksa, bu yapı bir ‘tehdit’ oluşturmayacaksa, o zaman bu tutsaklıkların hiçbir anlamı yok.
Bu yüzden Türk devleti ilk olarak derhal iki somut atmalı. Sayın Öcalan ve PKK ile bağlantılı olduğu iddia edilen herkes serbest bırakılmalı. Eğer bu iki adım atılırsa, bu, Türkiye’nin gerçekten barışa doğru ilerlediği ve samimi olduğu anlamına gelir; tıpkı PKK Kongresi'nin ilan ettiği gibi...”
AVRUPA TAVRINI DEĞİŞTİRMELİ
Avrupa ve ABD’nin PKK’ye karşı tavrının da artık değişmesi gerektiğini vurgulayan Av. Menzione, “Avrupa’nın PKK kararı, ABD’nin tutumundan sonra gerçekleşti. Şimdi artık Avrupa kurumları, PKK'ye; yani eski PKK’ye karşı tavrını değiştirmeli. Çünkü bu yapı artık geçmişte kalacak, eski bir gerçeklik olacak. Artık Kürtleri temsil eden barışçıl bir yapı mevcut karşılarında” dedi.