AB dev kurtarma planında uzlaştı

AB’nin içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkış için önerilen tartışmalı kurtarma planı üzerindeki müzakereler 4 gündür sürerken, uzlaşının sağlandığı bu sabah duyuruldu.

Covid-19 salgınının neden olduğu ekonomik krizle mücadele amacıyla Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin aylardır tartıştığı ve 6 yıllık süreçte 1,9 milyar Euro’yu bulacak kurtarma planında uzlaşma sağlandı. Cuma gününden bu yana 4 günlük müzakerelerde uzlaşıya varıldığı bu sabah AB Konseyi Başkanı Charles Michel tarafından duyuruldu.

Başlangıçta tüm ülkeler tarafından geri ödenecek 500 milyar Euro sübvansiyon ve geri ödemesini faydalanıcı ülkelerin yapacağı 250 milyar Euro kadar kredilerin öngörüldüğü 750 milyar Euro değerindeki fonlar değiştirilmişti. Müzakereler sonucunda hangi ülke faydalanırsa faydalansın tüm ülkelerin ortak borcu olacak olan sübvansiyonların 390 milyar Euro’ya çekilmesinde uzlaşıldı.

Ayrıca faydalanıcı ülkelerin geri ödeyeceği kredilerin miktarı ise 250 milyardan 360 milyar Euro’ya yükseltildi. Bunda Hollanda, Avusturya, Danimarka ve İsveç gibi aylardır ‘tutumlular’ olarak nitelendirilen ülkelerin bastırması etkili oldu.

2000 yılındaki Nice Zirvesi’nden bu yana gerçekleşen en uzunu olan Brüksel’deki AB Liderler Zirvesi’nde kabul edilen kurtarma planı, birliğin 2021-2027 yılları arasındaki 6 yıllık bütçesine ek olarak öngörülüyor. 2021-2027 için toplamda 1 trilyon 74 milyar Euro öngörülüyor.

Üzerinde uzlaşılan kurtarma planı, AB tarihindeki en yüksek miktardaki sübvansiyon ve kredileri içermesi nedeniyle önemli görülüyordu.

GÜNEY-KUZEY ANLAŞMAZLIKLARI AYLARCA SÜRDÜ

Genel olarak ekonomiyi kurtarma programlarına karşı çıkmasa da yardım paketine karşı en sert muhalefeti yürüten Hollanda Başbakanı Mark Rutte olmuştu. Hollanda’nın yanı sıra Avusturya, Danimarka ve İsveç ile kısmen Finlandiya’nın itirazları vardı.

Bu ülkeler özellikle AB’nin dayattığı ‘reform’ politikalarını hayata geçirmemeleri nedeniyle güney Avrupa ülkeleri İtalya, İspanya veya Yunanistan gibi ülkelerin daha büyük oranda faydalanacakları sübvansiyonların neden olacağı borçları üstlenmek istemiyordu. Zira İtalya ve İspanya, sırasıyla 172 milyar ve 140 milyar Euro civarındaki sübvansiyon ve kredilerle en fazla destek görecek olan AB üyeleri.  

Güney Avrupa ülkeleri ise kurtarma planına karşı çıkan ülkeler ile Almanya’nın AB bütçesine yaptıkları payın azaltılması yönündeki maddeyi ikna amaçlı kullanıyorlardı. İtalya hükümeti, yardım planına karşı çıkılması halinde bu maddeyi veto edeceklerini duyurmuştu.

‘KRİZİ AŞMA’ ARGÜMANIYLA DAYATILMIŞTI

AB ülkelerinin üzerinde uzlaştığı kurtarma planına yönelik tartışmalar aylardır sürüyordu. Avrupa Merkez Bankası’nın (BCE) devletler, bankalar ve şirketlere destek için borç satın alma programı olarak bilinen PEPP’yi hayata geçirmek istediği biliniyor. Bu kapsamda 2021’e kadar 1 trilyon 350 milyar dolarlık bir destek söz konusu.

Geçtiğimiz hafta konuşan BCE Başkanı Christine Lagarde, AB ülkelerinin acilen 750 milyar Euro tutarındaki kurtarma planına onay vermeleri çağrısında bulunmuştu. Lagarde, krizle mücadelede gecikilmemesi için planın acilen onaylanması gerektiğini savunmuştu.

LİDERLERE GÖRE ‘TARİHİ ÖNEMDE’

AB Zirvesi’nde uzlaşılan dev kurtarma planının kabul edilmesinin ardından yapılan açıklamalarda, planın önemine vurgu yapıldı. AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Twitter’dan sadece ‘Deal (uzlaşı)’ sözcüğünü paylaşırken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise ‘tarihi önemde’ bir anlaşmanın sağlandığını söyledi.

Belçika Başbakanı Sophie Wilmes de uzlaşının sağlanmasının büyük bir başarı olduğunu savundu.

KRİZİN BOYUTLARI ÇOK BÜYÜK

AB Komisyonu’nun iki hafta önce yayınladığı bir raporda, birliğin ekonomisinin bu yıl yüzde 8,3 gerileyeceği öngörüsüne yer verilmişti. Komisyona göre, 2021’de ise yüzde 5,8’lik bir büyüme mümkün olabilecek. Mayıs ayındaki tahminlerde ise bu yıl yüzde 7,4’lük bir küçülmeye karşılık, 2021’de yüzde 6,1’lik bir büyüme öngörülmüştü.

Milli gelir kaybının İtalya, İspanya, Hırvatistan ve Fransa gibi ülkelerde yüzde 10’un üzerinde, İsveç, Macaristan ve Almanya gibi ülkelerde ise yüzde 5-7 aralığında olması bekleniyor.