Tuncel: Çöktürme planına en iyi yanıtı diren halk veriyor

Tuncel, AKP hükümetinin ‘Çöktürme Planı’ ile kentte uyguladığı zorla göçertme ve insansızlaştırma politikalarına en iyi yanıtı çadırlarda direnen kent halkının verdiğini ifade etti.

Şırnak’ta evleri yıkıldıktan sonra kentin çevresinde kurdukları çadırlardan da bugün polis ve askerlerce çıkarılan aileleri engellemelere rağmen ziyaret eden Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, Demokratik Bölgeler Partisi (DTP) Eş Başkanı Sebahat Tuncel ve HDP milletvekilleri Besime Konca ile Ali Atalan'ın da aralarında bulunduğu heyet, ziyaretlerinin ardından Kumçatı (Dêrgul) beldesine geri döndü. Beldeye gelen heyet, HDP ve DBP belde örgütlerinin yer aldığı bina önünde, ziyaretlerine dair açıklama yaptı.

Heyet adına yaptığı açıklamada DBP Eş Başkanı Sebahat Tuncel, "Bildiğiniz üzere birlikte geldiğimiz heyetle hukuksuz bir şekilde durdurulduk. Tek amacımız halkımızla bir araya gelmekti, fakat buna bile engel oldular, Bizi korumak adına bahaneler uydurdular, aslında devletin bir kez daha yalan konuştuğuna şahit olduk. Biz Şırnak Valiliğinin bu tutumunu bir kez daha protesto ediyoruz. Bir partinin eş başkanına böyle bir tutum uygulanması aslında Kürt halkının siyasi düşüncesine olan bir saldırıydı. Aslında yapılan tamamen bizi halkla bir araya getirmemek ve halkın tepkisini üzerimize çekmektir. Buradan da anlıyoruz ki halkın gösterdiği bu direnişten çok fazla rahatsız olmuşlar" diye belirtti.

Şırnak halkının çok uzun bir süre direniş sergilediğini ve bu direnişini de hala sürdürdüğünü dike getiren Tuncel, bu direnişlerinden dolayı kent halkını kutlayıp, devamında şunları söyledi:

“Bu direniş bize güç veriyor. Aslında ileriki süreç için bizlerin de nasıl hareket edeceğimizin önünü açıyor. Şırnak halkını göçe zorlayan, evlerini yıkan zihniyete karşı halk çadırlarda, barakalarda yaşayarak topraklarını terk etmedi. AKP hükümetinin ‘Çöktürme Planı’ olan zorla göçertmeyle bir şehrin demogratif yapısını bozma ve insansızlaştırma politikalarına en iyi cevap halkın çadırlardaki direnişidir. Halkımızın bu direniş politikası karşısında saygı ile eğiliyorum. Halkın bu direnişini kırmak isteyen devlet, zorla çadırlara kepçelerle girerek yaşam alanlarını yıkıyor. İnsanlara nereye gideceklerini söylemiyorlar, ‘nereye giderseniz gidin yeter ki buradan çıkın’ deniliyor. Bu bile devletin faşizan söylemini ortaya koyan bir durum.” 

Halkın barınma hakkının temel ve hukuksal bir hak olduğunun altını çizen Tuncel, hem uluslararası sözleşmelerde hem de Türkiye yasalarında barınma ihtiyacının bir sorumluluk olarak devlete yüklenmiş olunmasına rağmen, bırakalım barınma ihtiyaçlarının giderilmesini, devletin Kürt halkının evini başına yıkmış duruma geldiğini söyledi.

Tuncel, “Hak hukuk yok, sadece Ankara’dakilerin söylemleri üzerine burada saldırlar düzenleniyor. Muhatap bulamıyorsun, Valiye ulaşamıyorsun. İçişleri Bakanı bile halkımızın sorunları için yarattığımız alternatiflere engel oluyor. En az 3 aydır milletvekillerimiz kış gelmeden halkımızın ihtiyaçları için İçişleri Bakanı ile görüşmek istiyor. Devletten bir şey istemiyoruz, sadece diyoruz ki halkımız için yaptığımız çalışmaları engellemeyin. Aslında bu engellemeler halka karşı olan düşmanlığının devam ettirmesinin bir göstergesidir" diye konuştu.

Sözlerinin devamında “Devlet ‘yurttaşım’ dediği Kürtleri yurttaşlıktan saymadığı için bunca saldırıyı gerçekleştiriyor” diyen Tuncel, bu saldırılara karşı ise tüm Türkiye halklarına dayanışma çağrısında bulundu.

Tuncel, şunları dile getirdi: "Bütün bu yaşadıklarımız AKP hükümetinin Kürtler için devreye koyduğu çöktürme ve düşmanlık planıdır. Kürt halkının kazanımlarına sahip çıkmak istiyor. Kürt halkı kendi kimliğini dilini istediği için cezalandırıyor. Bugün yaptığı aslında ‘yurttaşım’ dediği halkı yurttaş olarak kabul etmediğinin bir göstergesidir. Biz bu politikalara karşı direneceğiz ve her yerde tavır koyacağız. Tüm yurttaşlarımıza, sadece Kürt olan değil, Türkiye halklarını ve bu hukuksuzluğa karşı vicdanı olan duyarlı vatandaşlarımıza çağrı yapıyorum. Bu hukuksuzluğu ortadan kaldıralım. Şırnak'a ses verelim. Şırnak, Türkiye'nin geleceğini belirleyecek bir durumda. Aslında Türkiye de demokrasi insan hak özgürlük konusunda mücadelemizin hangi evrede olacağını çok net göstereceğini gösteriyor. Onun için Şırnak'taki sorunlar sadece bu halkın değil, hepimizin sorunudur. Kürdistan'daki tüm kurumlarımız bundan sorumludur. Biz kendi üzerimize düşeni yapacağız. Ama dayanışmanın zamanıdır. El ele verirsek her türlü sorunu aşacağız." 

Şırnak Cezaevinde başlatılan süresiz dönüşümlü açlık grevine de değinen Tuncel, direnişi selamladığını ifade etti. Bu süreçte çok arkadaşlarının gözaltına alınıp, tutuklandığını belirten Tuncel, “Cezaevlerinde ciddi derecede hak ihlalleri yaşanılıyor. Buna karşı Şırnak Cezaevi’nde bulunan arkadaşların açlık grevi ise devam ediyor. Arkadaşlarımız cezaevinde yapılan hukuksuzluğa karşı direniyorlar. Buradan onların direnişini selamlıyorum” dedi.

“Bir yandan direniş devam ederken bir yandan da sürgün politikaları devrede. Bu politikalara karşı tüm halkımız dur demeli” diyen Tuncel, sözlerini “Biz de hukuk komisyonlarımızla devreye giriyoruz. Fakat devlet öyle ki, vekillerimizin cezaevine girmelerine dahi izin vermiyorlar. Adalet Bakanı diğer vekillerin gitmesine izin verirken bizimkilerin gitmesine müsaade etmiyor. Yerinde hukuksuzluğu tespit etmeleri devletin işine gelmiyor. Buradan soruyoruz siz neyi gizliyorsunuz? Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit de devam ediyor. Biliyorsunuz arkadaşlarımız açlık grevine başladı, sadece tek bir görüşülme yapılabildi. Tüm bu hukuksuzluğun ortadan kalkması için ses verelim" diyerek noktaladı.