Sur'daki sokağa çıkma yasağı 66'ıncı gününe girerken 6 gün boyunca ilçenin 9 mahallesinde uygulanan yasak süresince evler, işyerleri ve tarihi mekanlar saldırıların hedefi oldu.

Tarihi dengbej evi, Tacettin Cami, iş yerleri, evler ve daha birçok yer Sur'un 9 mahallesinde 6 gün süren kuşatma ve yasak boyunca kullanılamaz hale getirildi. Top atışları ve kullanılan ağır silahlara rağmen evlerini terk etmeyen halk “Devlet güçleri burayı işgal etmeden mahallemiz huzurluydu. Buradan ancak ölümüz çıkar” diye konuştu.

Yaşadıklarını ''Ben Suriçinde yaşıyorum, burası huzurlu bir mahalledeydi ta ki devlet güçleri işgal edene denk. Bir gün gittim evimden hemen kapımı kırmışlar'' cümleleriyle anlatan Salih Tümürtaş, “Kim gelirse gelsin buradan ölüm çıkar. Ben zaten kendi mahallemden çıkarsam ölü bir insanımdır” dedi.

Ortadoğu’da bütün zulümlerin Kürt halkına yapıldığını vurgulayan Tümürtaş şunları ekledi: “Ben Kürdüm. Kürt doğdum bu benim seçimim değildi ama Kürdüm bu yüzden ölmem mi gerek, sadece insan gibi yaşamak istiyoruz hepsi bu. Biz buradayız evimizdeyiz ve bir yere gitmeyeceğiz, bu durumda zaten en güvenli yer bizim mahallemizdir.”

'AYLARCA CENAZELERİN YERDE KALDIĞI BİR DEVLET SADECE FAŞİST BİR DEVLETTİR'

Cenazelerin sokaklardan alınamadığına dikkat çeken Şerif Orhan, “Bunu yapan devlet faşist bir devlettir. 2 aydır kendi mahallemizde sokağa doğru düzgün çıkamıyoruz. Çocuklarımızın psikolojileri bozuldu bu top ve silah seslerinden. Benim dükkanım Suriçi’nde 2 aydır o da kapalı evime çocuklarıma bakamayacak duruma geldim. Şehrin bütün çalışmaları Suriçi’nde olduğu için esnaf bitmiş burada” dedi.

AKP iktidarının bu şekilde iç savaşa doğru gittiğini de belirten Orhan şunları vurguladı. “Kürt halkının üzerinde bir soykırım var. Cizre, Silopi, Sur'da panzerlerle dolaşmak, çocukları katletmek bir soykırımdır. Aylarca cenazelerin yerde kaldığı bir devlet sadece faşist bir devlettir.”