‘Newroz Kürt kadınının özgürleşmesi ile doruğa ulaştı’

Newroz'a ilişkin ANF'ye konuşan, Erzincan, Garzan ve Deniz, 1990 yılı ile birlikte Kürdistan’da halkın PKK etrafında örgütlenmesi, birleşmesi ile mücadelenin kitleselleştiğini söyledi.

21 Mart günü vesilesiyle ajansımıza değerlendirmelerde bulunan KJK Koordinasyonu üyesi Besê Erzincan, KJK Koordinasyonu Üyesi Doktor Jiyan Garzan ve PAJK Koordinasyonu Üyesi Eylem Deniz, 1990 yılı ile birlikte Kürdistan’da halkın PKK etrafında örgütlenmesi, birleşmesi ile mücadelenin kitleselleştiğini söyledi.

Erzincan “Bu günkü sur direnişinde yer alan gençler, kadınlar, halkımızın ruhu, 1990 yılında Zekiye Alkan arkadaşın özgürlük ateşi ile birleşmiş ve daha gür biçimde yanmaktadır” derken, Deniz ise, bu baharın, bu Newroz’un halklar, Kürt halkı için diktatörlerin, faşistlerin, yalancıların tarihe gömüleceği bir bahar olacağını söyledi. Garzan da Newroz’un sönmemek üzere var olan bir ışık, bir ateş olduğunu vurguladı.

‘NEWROZ KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜK BAYRAMIDIR’

Ortadoğu Coğrafyası ve halkları açısından Newroz’un anlam ve önemine değinen KJK Koordinasyonu üyesi Besê Erzincan “Kürtlerin tarihinde Newroz bayramı çok eskilere dayanır. Muhtemelen Mezopotamya topraklarının da en eski bayramlarından biridir. Kürtlerde bu bayram toprağa bağlılık kutsallık derecesinde ele alınır ve kutlanır. Tarihsel olarak Kürtler Newroz bayramını, egemenlik altında tutulup sömürüldükleri dönemler de bir başkaldırı, özgürleşme, yeniden uyanış günleri olarak ele almışlardır. Kürtler için Newroz toprağa, anayurda, ana dile bağlılık, direniş günleridir. Dolayısı ile yüzyıllardan beri Kürtler Newroz günlerini özgürlük duyguları ile bayram havasında kutlamışlardır. Newroz Kürtlerin özgürlük bayramıdır” diye konuştu.

‘BAŞKALDIRI RUHU CANLANDI’

Kürdistan’da sömürgeci devletler kendi ekonomik, siyasi çıkarları için 1900’li yılların başlangıcı ile bölünüp parçalandığını söyleyen Erzincan, şunları kaydetti: “Egemen ve sömürgeci güçler bu imha soykırım politikalarını Kürdistan’ın dört parçasında ayrı faşist uygulamalara tabi tutular. Kürt halkının, tüm özgürlük, direniş ruhunun tamamı ile bitirilmesi ve tarihsel bir ölüm uykusuna yatırılması hedefleniyordu. Başkan Apo ile başlayan PKK öncülüğünde Kürt halkının uyanışı tüm bu soykırım politikalarını boşa çıkardı. Kürt özgürlük hareketinin ortaya çıkması ve mücadelesi ile birlikte Newroz’un özgürlük, direniş ve başkaldırı ruhu Kürdistan da yeniden canlandırıldı. Newroz bayramları Kürdistan’ı mutlak bir sömürü sistemi içinde tutmak isteyen devletler karşısında yeniden özgürlük bilincini, kendi içinde ki birlik ruhunu geliştirmenin başkaldırı bayramları olarak direniş tarihi içinde somutlaşıp, görünür hale geldi.”

‘KİTLESELLEŞME KADIN ÖNCÜLÜĞÜ İLE OLDU’

1990 yılı ile birlikte Kürdistan’da halkın PKK etrafında örgütlenmesi, birleşmesi ile mücadelenin kitleselleştiğini vurgulayan Erzincan, “Bu kitleselleşme de Kürt kadınlarının öncü rol ve misyonu çok belirginleşti ve belirleyici oldu. Kadının Kürdistan devriminde öncü rolü ve misyonun belirginleşmesin de, Kürt kadının öncülüğünün yaratılmasında Başkan Apo’nun kadın özgürleşmesini genel mücadele içinde stratejik bir rol atfetmesi ve mücadelenin rengini ve karakterini buna dayandırması çok tarihidir. Kürt kadınlarının özgürleşmesinin öncülüğü bu temelde gelişmiştir. 

Kürdistan’daki serhildanlarda kadınlar çok büyük bir kahramanlık ve cesaretle öncü olarak rol oynadılar. Özgürleşen kadınlar tüm Kürdistan halkını etkiledi. Kürdistan da direnişin kitleselleşmesi kadın öncülüğünde kadın kahramanlığı temelinde giderek gelişmiş ve büyümüştür” dedi.

‘ÖZGÜRLÜK DUYGULARININ TEMSİLCİSİ BERİVAN’

1990 yılında Cizre’de Berivan öncülüğü ile başlayan serhildanların Kürt halkı ve Kürt kadınları açısından tarihsel bir dönüm olduğunu belirten şunları belirtti: “Şehit Berivan arkadaşın duruşu, çalışma tarzı, yaşamı ve sömürgeciliğe karşı verdiği savaşta direnerek şehit düşmesi başta Cizre halkını çok etkiledi. Daha sonra da tüm Kürdistan’ı uyanış temelinde etkiledi. Halk da Kürt kimliğine sahip çıkma temelinde kendine güven gelişti. Özgürlük duygularının güçlü temsili Berivan arkadaş şahsında serpildi. 1990 Newrozlarındaki görkemli direnişlerde Berivan arkadaşın kahramanca, yiğitçe duruşu halk ayaklanmalarının esin kaynağı oldu.”

Zekiye Alkan’ın eylemine dikkat çeken Erzincan, “21 Mart Newroz ateşi en iyi insan bedeni ile yanar” şiarı ile asimilasyon politikalarından geçmiş, ancak PKK’yi tanımakla hem kadın özgürlük bilincinde hem de Kürt kimliğinde bir uyanış ve bilinçlenme hakikati yaşadığını söyledi.

‘SUR DİRENİŞİNİ ZEKİYE MAYALADI’

Amed’in Sur ilçesinde sürdürülen öz yönetim direnişinin Kürt halkı açısından daha farklı bir anlam taşıdığına da dikkat çeken Erzincan, “Özgürlük bilinci ile yoğrulmuş Kürt halkının ve Kürt kadınlarının yaşamın tüm alanlarında kendi kendisini idare etmesi, statü elde etme mücadelesini içeren öz yönetim direnişimiz tüm emeklerimizin görünür bir somutluğa, bir bedene kavuşmasını hedefliyor. Buna öncülük eden kadın şehitlerimizin başında da Zekiye Alkan arkadaşımız gelmektedir. Bugünkü Sur direnişinde yer alan gençler, kadınlar, halkımızın ruhu, 1990 yılında Zekiye Alkan arkadaşın özgürlük ateşi ile birleşmiş ve daha gür biçimde yanmaktadır” dedi.

DENİZ: NEWROZ’A ÖNCÜLÜK EDEN KADINLAR ANILDI

KJK yöneticilerinden Eylem Deniz ilk yaşadığı Newroz bayramını ve onda oluşan izlenimleri şu şekilde anlatıyor: “Bende iz bırakan ilk Newroz 93 Newroz’u olmuştur. Bir de 1994 yılında Ronahi ve Berivan arkadaşların bedenlerini ateşe verişleri ve ondan sonra da Kürt halkının sokaklara akışı çok görkemli olmuştu. Kürt halkının o isyan duygusuyla sokakları, caddeleri, yolları doldurmaları Newroz’un özünü bedenlerinin ateşiyle tazeleyen iki Kürt kadınının direnişlerine cevap olmuştur. Bu gün vesilesi ile Mazlum’dan başlayarak Zekiye, Rahşan, Ronahi, Berivan Sema ve daha onlarca yoldaşın şahadetleriyle Newroz’u direnişin bayramı yapan yoldaşları saygı ile anıyor, mücadelelerine bağlılık sözü veriyorum.” 

Ortadoğu halkaları açısından Newroz’un anlam ve önemine vurgu yapan Deniz, “21 Mart, Ortadoğu’da birçok halk tarafından, yeni yıl, baharın başlangıcı, baharın ilk günü ve bir bayram günü olarak kutlanır. Bayramlar toplum yaşamında, toplum kültürlerinde, o toplumun bir bütünü açısından bir sevinci ifade eden, o toplumun yaşamında bir değişime vesile olan, toplumun yararına bir dönüm noktası olan günlerin anlamlandırılarak sürekli hatırlanması, diri tutulması, toplum hafızasına kaydedilmesidir. Newroz bayramını kutlayan her halkın şüphesiz bugüne yüklediği farklı farklı anlamlar vardır. Kürtlerde de yeni yıl, baharın başlangıcı gibi anlamları içermekle beraber, tarihinden günümüze kadar her zaman bugünün bir direniş yönü olmuş, zulme karşı bir başkaldırı ile özdeşleştirilmiştir. Efsanelerinde de ön plana çıkan zulme başkaldırı olmuştur. Yani salt bir bayram havasında ele alınmamış böyle kutlanmamıştır. Demirci Kawa efsanesinde Kürtler kendilerine zulmeden, gençlerinin yani geleceklerinin beynini, hafızasını yiyen, onları belleksiz, kültürsüz bırakmaya, halk olarak onları yavaş yavaş ortadan kaldırmaya çalışan bir krala, bir despota baş kaldırarak toplumsal hafızalarını, var oluşlarını koruma savaşımına girerler. Direnerek bu savaşı kazanır ve bu güne özgürlüklerini elde etme anlamını yükleyerek ateşle simgeleştirip kutlarlar” dedi. 

‘NEWROZ PKK OLMUŞ, PKK NEWROZ’UN ÖZÜ OLMUŞTUR’

“Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen Dehaklar bitmemiş diyen Deniz şöyle konuştu: “Her çağda Dehaklar halkın toplumsal hafızasını ortadan kaldırarak, dilini, kültürünü tarihten silmek, belleksizleştirmek, asimilasyonla, varlığından uzaklaştırarak sömürgeleştirme savaşını daha da acımasızlaştırarak yürütmektedirler. Kürt halkı tüm bu yönelimlere karşı her zaman bir direniş ve kendini koruma mücadelesi içinde olmuştur. Her Newroz direnişle daha bir görkemli hale gelmiştir. Her Newroz PKK ile beraber halkın tarihinde bir dönüm noktası olarak yer etmiş, tarihini tekrardan yazma, kaybedilmeye çalışılan tarihi gün yüzüne çıkarma mücadelesiyle anlamlandırılmıştır. PKK’nin çıkış yıllarında, tarihe gömülmüş bir halkın, dirilmeye çalıştığını büyük bir korku ve panik içerisinde görmeye başlayan sömürgeci güç, bu uyanışı, kalkışı baştan ezme, yok etme, bir daha çıkmasın diye daha derin gömme azmiyle vahşice, faşistçe yönelmiş binlerce insanı insanlık dışı yöntemlerle katletmiştir. İşte bu sürecin Newroz direnişçisi, özün hatırlatıcısı, dönüm noktasının ilk adım atıcısı Çağdaş Kawa Mazlum Doğan yoldaş olmuştur. Bu fitil bir defa ateşlenmiştir, Newroz PKK olmuş, PKK Newroz’un özü olmuştur. Ve nitekim her Newroz Mazlum Doğan yoldaşın ardılları olan PKK’li kadın ve erkekler ‘en güzel özgürlük ateşi insan bedeni ile yakılanıdır, en güzel tarih bu özgürlük ateşiyle yazılan tarihtir’ şiarıyla bir daha asla unutulamayacak bir tarihe, toplumsal kültüre, hafızaya damga vurdular. Her Newroz bir toplumsal hafıza bir toplumsal kültür yarattı. Her yıl, her Newroz Kürt halkını yeniden var ederek toplumsal bilincini oluşturdu.”

‘YENİ GÜNE YENİ TOPLUMSALLIKLA GİRİLMİŞTİR’

Bugün Kürt halkı toplumsal hafızasını ve bilincini kazanmış, kaybedilmek istenen tarihine dört elle sarılmış tespitinde bulunan Deniz, “Kürt Özgürlük Hareketi kendi toplumsallığını kendi iradesinde oluşturma mücadelesine girişmiştir. Bu toplumsallığın oluşmaması için karşısında her türlü kirli, çirkin, insanlık dışı savaşı TC devleti bu direniş iradesi karşısında kaybetmeye mahkumdur. Bu Newroz’da bunun dönüm noktası, bunun adımı olacaktır. Kürt halkı, tüm bu insanlık dışı uygulamalara, katliamlara karşı cevabını en güçlü direnişle yine Newroz’da verecektir. Bu bahar bu Newroz halklar için, halkımız için böyle bir anlama sahiptir, diktatörlerin, faşistlerin, yalancıların tarihe gömülecekleri bahar olacak bu bahar. Zulme başkaldıran halklar bu Newroz’a bu amaçla, bu anlamla yürüyecek. Bu Newroz’u bu şekilde anlamlandıracak olan halkımızın Newroz bayramını Cizir, Sur, Nusaybin, İdil, Gever, Şırnak, Silopi direniş ruhuyla selamlıyor, kutluyorum.

Newroz’un Kürt halkının tarihinden bu gününe, direnişin adı olarak tekrar getiren ve bununla silinmek üzere olan bir tarihi canlandıran, özgürlük mücadelesinin mimarı Başkan Apo’nun Newroz bayramını kutlayarak bu Newroz’un halkımızın özgürlük bayramı olacağını belirterek kutluyorum” dedi. 

GARZAN: NEWROZ DEMOKRATİK ÖZERKLİĞİN KÖK HÜCRESİDİR

KJK Koordinasyonu Üyesi Doktor Jiyan Garzan da, halkların yapısının doğayla benzerlik arz ettiğini ve çok çeşitli olduğuna dikkat çekerek, tek tipleşmenin ulus devlet sistemine ait olduğunu bunlarında toplumların ve evrenin doğasın aykırı olduğunu vurguladı.

“Baharın gelişi ve Newroz’un doğuşunda evren kendisini değişim dönüşüme hazırlar. Evren canlıdır. Evren, canlılığını koruyarak hareket eder. Evrendeki güç kendisini her bahar yeniler. Yeni bir doğuştur bahar da yaşanan yenilenmelerdir. Bahar demek yeniden var olmak demektir. Bahar demek yeniden oluşmak demektir. Bahar demek eskimişliği ortadan kaldırmak demektir. Bahar demek çeşitlenerek çoğalmak demektir. Her insan tıpkı evren gibi baharın gelişini bekler çeşitlenip çoğalmak için. Bu çeşitlenmeyi yayarak çoğalır durmadan. Evreninin harikalarından biri olan devinim baharla birlikte yaşanır. Canlının varlık nedenidir devinim. Bahar ise evrenin ve doğanın dilinde özgürlüğün adı olmaktadır. Evrenin tek amacı olan anlamlaşmak istemi baharın özgürlük vaat eden özelliğiyle bütünleşir. Evrenin dört temel elementlerinden biri olan ateş ile doğa ve insanlık oluşmaktadır. Ateş özgürleşme ile yakından bağlantıdır. Anlamın derinliğine varmak için ateşte kavrulup pişmek gerekmektedir” diyen Garzan insanın hakikate varabileceği son aşama ateşin yakıcılığında aydınlanma olduğunu da söyledi. Ateşin bedeni temizlediğini, ruhu huzura ve özgür bir yarına taşıdığını da vurgulayan Garzan, ateş ile özgürlüğün etle tırnak gibi bağlı güçlü oluşlarının da bundan kaynaklandığını belirtti. Ateşin özgürlüğe yakınlaştırdığı kadar özgürleştirdiğini söyledi.

“Kürtlerle sembolleşen Newroz yeni bir baharın başlangıcı olduğu için karanlık güçlere karşı aydınlığın ateşi anlamına da gelmektedir” diyen Garzan şunları ekledi: “Çünkü ateş aydınlıktır. Sönmemek üzere var olan bir ışıktır ateş. Ocaklarda tüttürülen, ayakta tutan, güç aşılayan bir oluşumdur ateş. Kıvılcım ile başlar gittikçe yaygınlaşarak her tarafı sarar. Söndürmek imkânsızlaşır. Söndürmek isteyenleri de alazları arasına alarak kendini küllerinden yaratma şansını verir. Ya kendisini ateşle yıkar ya da karanlığa yenilerek yok olur. Ortada kalmak yoktur ateşin felsefesinde. Ya direnişe ya da karanlığa, ikilemidir ateş.” 

“Ehriman ile Ahura Mazda şahsında ifadesini bulan karanlık ile aydınlığın savaşı evrendeki ikilem gerçeğinin dile getiriliş halidir” diyen Garzan bunun da evrenin dili ve dualitesi olduğunu belirtti. 

Birbirini yok etmenin olmadığı, tam tersine birbirinden güç alarak yeni bir oluşuma evrilmek gerektiğini de belirten Garzan, “Egemenlerin yazdığı tarihsel gerçeklikte çeşitlenme durdurulduğu gibi ikilemler çatıştırılarak birbirini yok etmekle egemenler güç elde eder. Bununla da egemenlik oluşur. Dualitenin öldürülmesi amaçlanır. Bu yüzden sınıfları, dilleri, dinleri, insan rengini bile çatıştırarak sürekli bir kaos yaratılır. Yaratılan kaosun temelinde evrenle savaş yatmaktadır. Yok ederek, talan ederek, tek tipleştirerek toplum çeşitliliklerini ortadan kaldırmaktadırlar. Ancak öte yandan buna dur diyen bir toplumsal realite de vardır. Binlerce yıldır tarihin dehlizlerinden kulvarları yaratarak günümüze kadar gelmeyi başarmış çok güçlü bir gerçeklik de vardır. Çeşitlenmeyle oluşan halkların ortak yaşamı, dillerin bileşkesinden oluşan zenginlikler, cinsiyetlerin eşitliğinden doğan özgür eş yaşamlar, dinlerin çoğulluğundan oluşan çok kültürlülükler toplumsal yaşamın birlik içerisinde yaşamasını da kendisiyle getirmektedir. Bu yüzden çatıştırarak değil çeşitliliği esas alarak çoğaltmak temel yaşam felsefesi olmalıdır. Bu da demokratik özerkliğin ta kendisidir. Farklılık içinde birlik demek demokratik özerklik temelinde yaşamak demektir. Çünkü egemenler gibi çeşitliliği yok etmek için değil yaşatıp yaygınlaştırmak için mücadele etmektedir” diye konuştu. 

‘NEWROZ BAHARDIR, BAHAR DA MÜCADELEDİR’

Baharın bir mücadele aşaması olduğunu ve baharla birlikte oluşan yenilenmeyi koruma gerçeği olduğunu vurgulayan Garzan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Değerleri korumak için mücadele etmek. Taşırmak için mücadele etmek. Yaygınlaştırmak için mücadele etmek. En önemlisi de yaşatmak için mücadele etmek. Bu da demek oluyor ki bahar demek yeni bir mücadele ruhunu yakalamak demektir. Bahar mücadele ile özdeştir. Yani baharın bir diğer adı da mücadele olmaktadır. Hem de seferberlik ruhuyla mücadele alanlarına hazırlanmak gerekmektedir. Böyle olunca da mücadele ile elde edileni yenilmez kılar. 

Newroz’un bir bahar bayramı olarak kutlanmasının temel nedeni direniş ruhuyla birleşip mücadele alanı haline geldiği gerçekliğindendir. Baharın doğuşu olduğu kadar toplumların çeşitliliğini korumadaki mücadele ruhudur aynı zamanda. Bu yüzden direniştir. Bu yüzden özgürlüktür. Bu yüzden zaferdir. Her mücadelenin sonunda elde edilen zaferdir.” 

‘KAWA’NIN DİRENİŞ TOHUMLARI BUGÜN DE DEVAM EDİYOR’

Kawalarla başlayan direniş ateşinin yakılması zindanlarda Mazlumlar, Sur kalelerinde Zekiyelerle devam edip Evrim Demirlerle sönmeyeceğini ve söndürülmeyeceğini de çarpıcı bir şekilde tüm dünyaya gösterdiğini de vurgulayan Garzan, “Şimdi de sokaklarda, mahallelerde, şehirlerde bu direniş ruhu kendisini aleni bir şekilde ortaya koymaktadır. Sur’da, Cizre’de, Şırnak’ta, Nusaybin’de, Hezex’da Newroz ateşini söndürmeyen halkımız Kawaların, Mazlumların, Zekiyelerin izinde yürüyerek adımlarını takip etmektedirler. 

Kürdün dirilişi olan gerçeklik Kawa’nın 612 yılında yaktığı ateş parlaklığından hiçbir şey eksik etmeyerek günümüze kadar gelmiş ve Kürtlerin öncüleriyle bu devam etmektedir. 1404 yıl sonra Kawa’nın Dehakına karşı tüm sistem Dehaklarıyla mücadele sonsuzlaşmıştır. Her tohum kendi topraklarında yeşerir. Kawa’nın direniş tohumları bu gün de devam etmekte Sur’da, Cizre’de, Şırnak’ta yeşermektedir” dedi.