GÖRÜNTÜLÜ

Gelsinler, tarihin en büyük bozgununu yaşayacaklar!

Cemil Bayık: Güya son dönemde işte bilmem Kandil’e operasyon falan yapacaklarını söylüyorlar. Yapabilirler gelsinler. Kürt halkı onları çiçeklerle karşılamayacaktır. Tarihte belki de en büyük bozgunlarını yaşayacaklardır.

 KCK Yürütme Konsey Eşbaşkanı Cemil Bayık, Türkiye’deki son gelişmeleri, AKP ve MHP ortaklığı üzerinden geliştirilmek istenen faşist rejimi ve HDP’li milletvekillerinin tutuklanmasını, ANF’ye değerlendirdi.

AKP ve MHP ortaklığında HDP’li milletvekillerinin tutuklanmasıyla büyüyen faşizm dalgasına dikkat çeken KCK Yürütme Konsey Eşbaşkanı Cemil Bayık şunları belirti: “Türkiye'de, Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli el ele vermişler. Türkiye'de faşizmi geliştirip, kurumlaştırmaya çalışıyorlar. Onun için önlerinde ne engel varsa bu engelleri ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Devlet Bahçeli’nin faşist siyaseti, onun düşünceleri, Erdoğan tarafından pratikleştiriliyor. Zaten onun için Erdoğan ve Bahçeli, her konuda hemen hemen birlikte hareket ediyorlar. Eğer HDP milletvekillerini yakalayıp zindana atıyorlarsa, HDP merkezini işlemez hale getiriyorlarsa, HDP’li birçok insanı yakalayıp zindanlara atıyorlarsa, yine kayyum adı altında Kürdistan’daki belediyelere el koyuyorlarsa, şehirleri yakıp yıktılarsa, yüz binlerce insanı yerlerinden ettilerse, tutukluları işkencelerden geçiriyorlarsa, her türlü hakareti Kürt insanına, yine demokrat ve aydın çevrelere yapıyorlarsa, yaralıları katlediyorlarsa, katlettiklerini teşhir ediyorlarsa, arabaların arkalarında sürüklüyorlarsa, kadınların çıplak bedenini güya teşhir amacıyla sokaklarda bekletiyorlarsa, katlettikleri insanların hayvanlar tarafından cesetlerinin parçalanmasını sağlıyorlarsa, bütün bunlar aslında faşizmi kurumlaştırmak içindir. Kurumlaştırmak için basını, aydınları ve sanatçıları susturmak gerekiyor. Onun için bunlarla birlikte Türkiye’de kendilerine hizmet etmeyen basına yöneldiler, kapattılar ve el koyup içeri attılar. Çünkü tek yönlü bir propaganda yürütmek istiyorlar. Herkesi de yürüttükleri propagandaya inandırmak istiyorlar. Milliyetçilikle dinciliği birleştirerek faşizmin toplumsal temelini oluşturmaya çalışıyorlar. Hitler de Almanya’da din ve milliyetçiliği birleştirerek faşizmi geliştirmişti. Erdoğan ile Bahçeli bunu esas alıyor ve geliştiriyorlar. Kendilerine hizmet etmeyen ne varsa hepsine yöneliyorlar, ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Türkiye'de faşizmi kurumlaştırmaları için Kürt düşmanlığını esas alıyorlar. Herkesi bu temelde yanlarına çekmeye ve istedikleri faşizmi Türkiye'de oturtmaya çalışıyorlar. Onun için hiçbir Kürt’ün, hiçbir demokratın, aydının, sanatçının ve yazarın, kısaca faşizme karşı olan hiç kimsenin Erdoğan-Bahçeli politika ve uygulamalarına destek vermemeleri gerekiyor. Destek verenlerin Kürtlüğünden, demokratlığından, aydınlığından şüphe etmek gerekiyor. Kesinlikle AKP-MHP politikalarına destek olanları faşizme destek verenler biçiminde anlamak gerekiyor ve bunlara karşıda tavır takınmak gerekir. Erdoğan Bahçeli politikalarına, uygulamalarına ses çıkarmayan, hele hele bu politikalara destek verenlerin kesinlikle yurtsever olarak, demokrat olarak, sosyalist olarak, liberal olarak, aydın, yazar ve sanatçı olarak kabul edilmemesi gerektiğini herkesin çok net anlaması gerekiyor.’

HERKESİ TESLİM ALMAK İSTİYORLAR

Türkiye'de ki faşist rejime karşı olan tüm muhalifleri bastırmaya çalışan Erdoğan-AKP politikalarına destek olunmamasına vurgulayan Bayık, “Erdoğan ve Bahçeli’nin yaptığı 12 Eylül faşist rejiminin de ötesindedir. 12 Eylül faşist rejimi Kenan Evren cuntası bile bu kadar topluma yönelmedi. Bu kadar toplumun örgütlülüğüne muhalefetine yönelmedi. Bunlar tamamen herkesi susturmak istiyor, herkesi teslim almak istiyorlar. Kendilerine hizmet etmeyen herkesi düşman olarak görüyor üzerine gidiyorlar. Onun için bu kadar radyo, televizyon, gazete dergileri kapattılar. Onun için bu kadar sivil toplum örgütlerini kapattılar. Ortada dernek diye, örgütlenme diye bir şey bırakmıyorlar. Yoğun bir psikolojik savaş yürütüyorlar. Çok zayıflar, onun için yoğun psikolojik savaş yürütüyorlar, onun için bu kadar dernekleri, basını, partileri herkesi susturmaya çalışıyorlar. Eğer güçlü olsalardı bunu yapmazlardı. Bazı hainler var, çıkıp televizyonlarda PKK’nin bitirildiğini, sıranın Kürtleri kazanmaya geldiğini, söylüyorlar. Buna hiçbir Kürt’ün inanmayacağı açıktır. Çünkü AKP ve MHP’nin yaptıkları herkesin gözleri önündedir. Bu kadar şehirleri yakıp yıkan, bütün Kürtlerin değerleriyle oynayan, herkesi tutuklayan, işkenceden geçiren, hakaret eden, cenazelere bile tahammül etmeyen bir politikayı, bunun uygulayıcılarını hiçbir Kürt ve aklı başında Türkiyeli yurtsever, demokrat, sosyalist, liberal, aydın ve yazar destekleyemez. Bu mümkün değildir. Ancak faşizmde çıkarı olan destekleyebilir. Ben insanım, ben vicdan sahibiyim, ben demokrasi, özgürlük ve adalet değerlerine bağlıyım diyen hiç kimse AKP ve MHP politikalarına destek olamaz, olmaması gerekiyor” dedi.

KİMSE KARAMSARLIĞA DÜŞMEMELİ

Bayık konuşmasında devamla şu ifadelere yer verdi:

“AKP ve MHP birlikte Kürdistan’da işbirlikçiliği, hainliği örgütlemeye çalışıyor. Koruculuğu, bekçiliği bunun için geliştirmeye çalışıyor. Bu temelde işbirlikçi, hain bir güç oluşturmak bunları Kürtler üzerine sürmek istiyor. Böylelikle Kürt sorununu Kürtler ile devlet arasından çıkarıp Kürtler arası bir çatışmaya dönüştürmek istiyorlar. Bütün Kürtlerin bunu anlaması gerekiyor. Özellikle de kimsenin koruculuğa, bekçiliğe özenmemesi, AKP MHP politikalarına destek vermemeleri gerekir. Kendi halkına ve insanlığa karşı suç işlememeleri gerekiyor. Yine toplumun içerisinde MİT’ten kaynaklı AKP ve MHP destekli, yine bazı Kürt ve işbirlikçi hainlerinde desteklediği bir propaganda yürütülüyor. Bu propaganda ile insanların beyinleri darmadağın edilmek isteniyor. Kararsızlığa düşürmek isteniyor, mücadelesizliğe itilmek isteniyor. Buna toplumun dikkat etmesi gerekiyor. Bu tip propagandalara kesinlikle kulak vermemeleri gerekiyor. Bu propagandaların amacı Kürt toplumsallığını dağıtmaktır. Türkiye'de ki demokratik ve sosyalist güçlerin örgütlülüğünü dağıtmaktır. Karşılarında örgütlü bir güç istemiyorlar. Onun için bu kadar yöneliyorlar. Onun için sübjektif bir üslup geliştiriyorlar. Daha çok karamsarlığı, inançsızlığı, mücadelesizliği geliştiriyorlar. Buna hiç kimse itibar etmemelidir. Hiç kimse bu üslubu kullanmamalıdır. Herkes faşizme ve soykırıma karşı nasıl durabileceğini nasıl örgütlenip mücadele edebileceğini düşünmeli ve tartışmalıdır. Aksi taktirde sorunları sadece gündeme getirirse, bu tip sorunlar var derse, çözümü yönünde çaba göstermezse tam da AKP faşizmine, MHP faşizmine hizmet eder. Kimsenin karamsarlığı işlememesi gerekir. Karamsarlığa düşmemesi gerekir. Tam tersine bunların ne kadar zayıf olduğunu, bunun için bu kadar topluma değerlerine yöneldiklerini görerek, bunlara karşı örgütlenip mücadeleyi yükseltmeyi gerektiriyor.

ALTERNATİF BİR MÜCADELEYİ GELİŞTİRMEK GEREK

 Özellikle bu konuda gençliğe ve kadına çok büyük görev düşüyor. Aydınlara, sanatçılara, yazarlara akademisyenlere, basıncılara ve emekçilere çok büyük görevler düşüyor. Yine Türkiye’de yaşayan Alevilere ve diğer halklara, kültürlere, Sünni demokrat kesimlere çok büyük görevler düşüyor. Bu rejimden rahatsız olanların el ele vermeleri, kendi aralarında ittifak kurup, bu rejime karşı örgütlenip mücadele vermeleri gerekiyor. Eğer bunu yaparlarsa bu rejim çökecektir. Bu rejimin uluslararası desteği yoktur, içerde de desteği çok azdır. Sanki desteği varmış gibi gösteriliyor ama öyle değildir. Kimse buna aldanmamalıdır. Eğer destekleri güçlü olsaydı, belirttikleri gibi PKK’ye darbe vurmuş olsalardı, bu kadar basına, derneklere, partilere ve muhalif güçlere yönelmezlerdi. Korktukları için her gün iktidardan düşeceklerini, zindanlara düşüp yargılanacaklarını düşündükleri için bunları yapıyorlar. Bunların herkesçe böyle bilinmesi ve anlaşılması gerekiyor. Erdoğan, AKP’yi yeni rejimin kurucu partisi, kendisini de yeni rejimin kurucu önderi haline getirmek istiyor. Kesinlikle bu bütün halklar ve dinler için büyük bir baskıdır, tutuklamadır, işkencedir, hakarettir ve katliamdır. Bunun herkesçe böyle anlaşılması gerekiyor. Onun için de bu rejimin Türkiye’de gelişmesini istemeyen, yani milliyetçiliğin ve dinciliğin birleştirilerek faşizmin geliştirilip kurumlaştırılmasını istemeyen her kesimin buna karşı alternatif bir mücadeleyi geliştirmeleri gerekiyor.

KURUMLAŞTIRMAK İSTEDİKLERİ FAŞİZMİN ANAYASADIR

Erdoğan ve Bahçeli el ele vermiş bir komisyonda kurmuş, güya kendilerine göre bir anayasa oluşturacaklarmış. Bu geliştirmeyi ve kurumlaştırmayı istedikleri faşizmin anayasasıdır. Erdoğan eğer başkanlık sisteminde ısrar ediyorsa bunun için ısrar ediyor. Başkanlık sistemiyle faşizmi kurumlaştıracak, yani milliyetçilikle dincilik temelinde rejim oluşturacak. Bunun için başkanlık sisteminde ısrar ediyor ve bunun içim MHP’yle birlikte ortak komisyon kuruyor, yeni anayasa oluşturmak istiyor. Bunun için önünde engel olabileceklere yöneliyor. Herkesi zindanlara tıkıyor, herkese suçlar icat ediyor. Ortada herhangi bir şey yokken herkes için suçlar ortaya çıkartıyor, bunu da herkese kabullendirmeye çalışıyor. HDP’ye yönelirken demokratik siyaseti yürütmediğini, demokratik siyasetin olanaklarını PKK’nin hizmetine sunduklarını söylüyorlardı. Bu temelde Türkiye halklarını, uluslararası güçleri aldatmaya çalışıyor. Ama aldatamadıkları çok açıktır.”

OHAL’İN HİÇBİR MEŞRULUĞU YOKTUR

Erdoğan’ın OHAL’i bir silah haline getirdiğini söyleyen Bayık, “15 Temmuz olaylarından sonra, ondan da yararlanarak Olağanüstü Hal diye bir uygulama geliştirdiler. Olağanüstü Hal uygulamasını yapacaklarının meşruluğunu sağlamak için geliştirdiler. Erdoğan, Olağanüstü Hal silahına sarılarak bütün bunları yapıyor. Güya bununla da yaptıklarının meşru olduğunu, hem uluslararası güçlere hem de Türkiye’deki güçlere yutturmaya çalışıyor. Olağanüstü halin hiçbir meşruluğu yoktur, olamaz. Kimse de bunu meşru olarak kabul edemez. Erdoğan’ın olağanüstü hale dayanarak, adım üzerine adım atması, toplumu nefessiz bırakması kimse tarafından meşru görülemez. Bunun meşruluğu yoktur. Tam tersine buna karşı mücadele etmenin meşruluğu vardır. Artık Olağanüstü Hali ve onun uygulamalarını tanımamak gerekiyor. Buna karşı mücadele etmek gerekiyor. Kenan Evren de Olağanüstü Hal ilan etmişti. Sıkıyönetimler ilan etmişti. Buna dayanarak dernekleri, partileri kapatmıştı. Basını kapatmıştı. Zindanları doldurmuştu. İşkenceleri en yüksek düzeye çıkarmıştı. Bütün bunları olağanüstü hale sıkıyönetimlere dayanarak yapmıştı. Güya bununla meşruluk sağlıyordu. Bunların meşru olmadığı daha sonra herkes tarafından çok net bir biçimde ortaya konuldu. Erdoğan’ın olağanüstü hali de meşru değildir. Yaptıkları hiçbir şey de meşru değildir. Hiç kimsenin bunları kabul etmemesi gerekiyor. Buna karşı mücadele etmesi gerekiyor” diye belirtti

KÜRT HALKI ONLARI ÇİÇEKLERLE KARŞILAMAYACAKTIR

Son dönemlerde Medya Savunma Alanlarına yönelik operasyon yapılacağı yönündeki gelişmeleri de değerlendiren Cemil Bayık, Erdoğan’ın alabileceği desteklere rağmen PKK’yi yenemeyeceğini söyledi. Bayık devamla şunları belirtti: ”Erdoğan diyor ki, ‘ben PKK’yi ortadan sileceğim.’ Bununla Türkiye’deki milliyetçiliği, şovenizmi, faşizmi güçlendirmeye çalışıyor. Buna dayanarak güya Kürt soykırımını gerçekleştirmek istiyor. Türkiye’deki laik çevreleri ortadan kaldırmak, sosyalistleri, demokratları ortadan kaldırmak istiyor. Türkiye’de milliyetçiliğe ve dinciliğe dayanarak bir rejim oturtmak istiyor. Bunun da güya kurucusu olmak istiyor. Onun için hep PKK’yi Kürtleri, işte uluslararası güçlere, Türkiye’deki güçlere öcü gibi göstermeye çalışıyor ve ortadan sileceğini söylüyor. Amacı elbette ki PKK’yi ortadan silmektir. Eğer PKK’yi ortadan silebilirse Kürt soykırımını gerçekleştirebilecektir. Kendi faşist rejimini kurumlaştıracaktır. PKK’yi silmeden ne Kürt soykırımını gerçekleştirebilir, ne de istediği faşist rejimi kurumlaştırabilir. PKK’yi büyük bir engel olarak görüyor. Onun için büyük bir öfkeyle, PKK’ye saldırıyor. PKK ile ilişkili olan herkese saldırıyor. Erdoğan bununla kendi sonunu getirecektir, aynı Hitler gibi. PKK’yi ortadan silemez, buna gücü yetmez. Bütün Türkiye’nin olanaklarını kullansa da, uluslararası bazı güçler, bölgesel bazı güçler, hatta Kürtlerden bazıları destek verse de buna gücü yetmeyecektir, yetmez. Çünkü PKK milyonlara mal olan bir harekettir. Öyle dar bir kadro hareketi falan değildir. Sadece öyle bir gerilla hareketi falan değildir. PKK topluma mal olmuş bir harekettir. Bütün Kürt insanlarının, demokratların, yurtseverlerin,  sosyalistlerin, beyninde, yüreğinde yer edinmiş bir harekettir. Bütün ezilenlerin umududur. Sadece Türkiye’de değil, Türkiye dışında da ezilenlerin umududur. Erdoğan PKK’yi silmek istiyorsa, bütün Kürtleri katliamdan geçirmesi gerekir. Bütün ezilenleri katliamdan geçirmesi gerekir. Türkiye’de PKK’ye gönül veren aydın, demokrat, yazar, sanatçı, herkesi ortadan kaldırması gerekir. Buna gücü yetmez. Onun için hiç kimse Erdoğan’ın bu palavralarına inanmaz. Güya son dönemde işte bilmem Kandil’e operasyon falan yapacaklarını söylüyorlar. Yapabilirler gelsinler. Kürt halkı onları çiçeklerle karşılamayacaktır. Tarihte belki de en büyük bozgunlarını yaşayacaklardır. Bunu herkesin böyle bilmesi gerekir.”

PKK ASLA VE ASLA ERDOĞAN-MHP FAŞİZMİNİN KURUMLAŞMASINA MÜSAADE ETMEYECEKTİR

Herkesin bu mücadeleye destek vermesi halinde başarıya ulaşılacağını belirten KCK Konsey Eşbaşkanı Bayık sözlerini şöyle bitirdi: ‘Hiç kimse Erdoğan ve MHP’nin yalanlarını yutmuyor. Onun için her geçen gün yaptıklarıyla bataklığa batıyorlar görevimiz onları daha da bataklığa batırmaktır. Türkiye bunlardan kurtulmadıkça, Türkiye’de demokrasi, özgürlük adalet yaşanamaz. Hiç kimsenin geleceği güvence altında olamaz. Yarın kimin tutuklanacağı hangi cezayla yargılanacağı belli değildir. Onun için hiç kimsenin güvencesi yoktur. Eğer herkes geleceğini güvence altına almak istiyorsa, Erdoğan Bahçeli faşizmine karşı mücadele etmelidirler bunun dışında başka bir yolu düşünmemeleri gerekiyor. Tek yol mücadele etmektir bunun yolu her geçen gün herkese görünmektedir.  Eğer bu olanak doğru kullanılırsa büyük bir destek sağlanacaktır hem ülke içinde hem uluslararası anlamda. Ve bu faşizm kısa sürede yerle bir edilebilecektir. Bu konuda herkesin şunu bilmesi gerekiyor PKK asla ve asla Erdoğan MHP faşizminin Türkiye’de kurumlaşmasına müsaade etmeyecektir. Bu konuda elinden ne geliyorsa yapacaktır. Bunun herkesçe bilinmesi gerekir. PKK sadece kendisi için Kürtler için mücadele etmiyor. İnsanlık için demokrasi özgürlük adalet için mücadele ediyor bu herkesin mücadelesidir. Herkesin bu mücadeleye destek vermesi gerekiyor o zaman başarı kesin olacaktır. Bu temelde herkese üstün başarılar diliyorum.”