‘Dirilenler direnenlerin yanındadır her zaman’

14 Martta başlayan sömürgeci Türk devletinin saldırına yakinen şahit olan Qamişlo halkı, direnişin ilk gününden beri Nusaybin sınırında direnenlere destek vermek için toplanıyor.

Her gün gerçekleştirilen protestolarla Nusaybin başta olmak üzere Kuzey Kürdistan’daki direnişlere sahip çıkıyor ve “Kuzey halkı yalnız değildir” diyor.

Daha öncesinde de belirli aralıklarla gerçekleştirilen Kuzey’e destek yürüyüşleri ve eylemleri, Qamişlo halk meclisinin 25 Mayısta aldığı kararla birlikte her akşam saat 17.00’de Qamişlo-Nusaybin sınırında bulunan Zeytuniye mahallesinde yapılıyor.

Peki, Qamişlo halkı neden böyle bir karar aldı? Buradaki eylemciler, kimi zaman direnişçilerin üzerine kullanılan kimyasal silahların değişik renklerdeki dumanlarını gördü, kimi zaman Türk savaş uçaklarının bombardımanlarına tanık oldu, kimi zaman da patlama sesleriyle uyandı. Yani yaşanan vahşete şahit oldu. Şahit olmakla kalmadı, AKP çetelerinin Nusaybin’e attığı havan ve silahların namluları zaman zaman Qamişlo’ya dönerek şehir rastgele bombalandı. Bu bombalamalar sonucunda insanlar katledildi, yaralandı ev ve tarlaları tahrip oldu.  Bu durum Qamişlo halkının içindeki öfkenin büyümesine sebep oldu ki halk her gün eylemlerle direnişe sahip çıkıyor. Ve Kuzey halkı zafere ulaşana kadar alanlardan inmeyeceklerini belirtiyor.

Rojava halkları DAİŞ çetelerinden çok çekmişti, çetelere akıl hocalığı yapanın da çetelerin her türlü ‘yardım çağrılarına’ hızır gibi cevap verenin de AKP devleti olduğunu hiç unutmamışlardı. Çünkü devletler faşistlere, dirilenler de direnenlere destek olurlar.

Gerçekleştirilen bu eylemlere sadece Kürtler değil, Araplar, Ermeniler ve Süryanilerde katılıyor. Çünkü onlar da iyi biliyor ki devlet denilen şey halklar için değildir. Çünkü biliyorlar ki Kuzey’de yaşam alanı açmak için gerçekleştirilen özyönetim direnişleri bütün halkların kardeşliği içindir.

Qamişlo’nun bütün halkları yaşanan vahşete karşı insani, dini, ahlaki, ulusal, kişisel her açıdan bakıldığında vicdanları bu vahşete sessiz kalmayı kabul etmiyor. Onlarda, yılların despotluklarından çekmişliği ile Kürt halkının yaşadıklarını derinden hissediyor. Zaten DAİŞ çetelerine bakınca hemen akıllarına AKP devleti geliyor, bir bildikleri var demek ki…

Rojava devriminin gelişimiyle beraber somut yaşam alanı bulan demokratik özerklik sistemi ile halk, yaşadığı sorunlara kendisi çare buldu. Etrafında olan bitenden her şeyden kendini sorumlu gördü, olup biten hiçbir şeye seyirci kalmadı. Halkın kendini yönetime aktif bir şekilde katması Kürdistan’ın her parçasında yaşanan sorunlara karşı çözüm aramayı bir görev haline getirdi. Çünkü egemenler, halkları yönetmek için kendilerini birer ‘çoban’ yapıp bilmeyen, görmeyen, duymayan topluluklar yaratmaya çalıştı. Ancak Kürt halkı 40 yıllık mücadelenin yaratığı bilinçle kendi sistemini kurdu. Bu da ahlaki ve politik bir toplumu oluşturan demokratik özerklikti.

Qamişlo halkı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği ve Rojava’da hayat bulan demokratik özerkliğin, Kürdistan’ın dört parçasında hayata geçmesi gerektiğinin farkında. Çünkü artık Kürtler eski Kürtler değil. Çünkü artık Kürtler egemenlerin dilini, kültürünü, baskısını, askerini, polisini ve benzeri kendine ait olmayan ve ait olmaktan çıkartan hiçbir şeyin  ‘zorunluluğunu’ yaşamak istemiyor. İşte bu yüzden Kuzey Kürdistan’ın birçok yerinde gerçekleşen özyönetim direnişlerine Qamişlo halkı sahip çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Tıpkı Kobanê’de olduğu gibi… Kürt halkı sınırları tanımadı. Çünkü artık biliyordu ki, bütün parçalar birdi. Ve yine egemenlerin kendi hayallerince çizdikleri sınırları yıkmak için oradaydılar, Nusaybin sınırında...

...