Mehmet Sincar davası zaman aşımı tehlikesiyle karşı karşıya

Faili meçhulleri araştırmak ve yaşananlara dikkat çekmek üzere gittiği Batman'da 4 Eylül 1993 günü Hizbullah ve devlet işbirliği ile öldürülen Demokrasi Partisi (DEP) milletvekili Mehmet Sincar davası, 4 Eylül 2023 tarihinde zaman aşımına uğrayacak.

Davanın duruşması 31Mayıs 2023'te görülecek. HÜDAPAR'ın Batman'dan milletvekili çıkardığı bir parlamentoya gidilirken Sincar davasında otuz yıldır sürdürülen failleri koruma tutumunu ve dosyanın son durumunu Sincar Ailesinin avukatı Şaneşin Aydın ANF'ye aktardı.

YARGI ESAS FAİLLERİ KORUYOR

Mehmet Sincar cinayetinin devlet eliyle işlenmiş bir cinayet olduğunu söyleyen Şaneşin Aydın, davanın yalnızca Hizbullah tetikçisi Cihan Yıldız'ın yargılanması üzerinden ele alınamayacağını, Mehmet Ağar, Alaattin Kanat gibi isimlerin cinayetle doğrudan ilişkili isimler olmasına rağmen dosya kapsamında soruşturulmamalarına dair şu değerlendirmede bulundu:

 "DEP milletvekilinin gün ortasında, Batman'ın en işlek caddelerinden birinde öldürülebilmesi bir tetikçi üzerinden ele alınamayacak kadar büyük bir organizasyondur. Tetikçi Hizbullahçıdır, ancak Mehmet Sincar'ın diğer failleri o dönemin İçişleri bakanı, o dönemin valisi, polisi, askeri, bürokratlarıdır. Ailenin ve avukatların bu yönlü defalarca talebi oldu, Susurluk ile ortaya çıkan belgeler oldu, bunlar dönemin Adalet Bakanlığı müsteşarı tarafından raporlaştırıldı, ama bu isimler yargılamaya dahil edilmedi.

Katil Cihan Yıldız'ın yargılanması ve cezalandırılması elbette önemlidir, ancak cinayetinin arkasındaki devlet eli yargılanmadıkça adalet yerini bulmayacak. "

KATİL SERBEST VE DURUŞMALARA SEGBİS İLE KATILIYOR

4 Eylül 2023 tarihinde, yargılamada herhangi bir ilerleme kaydedilemezse Cihan Yıldız dışındaki sorumluların yargılanması açısından davanın düşeceğinin altını çizen Şaneşin Aydın, tetikçi Cihan Yıldız'a dair yargılamanın devam edeceğini, ancak bunun da zamana yayılarak bezdirici bir sürece dönüşebileceğini, davanın heyetinin sürekli değiştiğini, Hizbullah ana davasından ayrılan davalarda hukuki sürecin zamana yayarak sonuçsuz bırakma tarzında işletildiğini belirtti. Tetikçi Cihan Yıldız'ın yargılama sürecine dair ise şu bilgileri paylaştı:

"Cihan Yıldız 15 Ağustos 2008 tarihinde Avusturya'da yakalanıp Türkiye’ye teslim edildi. Eski TCK'ye göre 'Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs' suçlaması ile yargılandı ve ceza aldı. 6 farklı eyleme katıldığı iddianamede yer alıyor. Mehmet Sincar cinayeti bu eylemlerden birisidir. Mehmet Sincar'ı öldürdüğünü hiçbir zaman kabul etmedi. Avukatı 18 Mart 2019 tarihinde 'sanığın mahkumiyetiyle AİHM sözleşmesinin 3'üncü, 5'inci ve 6'ncı maddeleri açısından ihlal edildiği gerekçesi' ile yeniden yargılama talebinde bulundu. 26 Haziran 2019 tarihinde yargılanmanın yenilenmesi kararı verildi ve Cihan Yıldız tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Duruşmalara Batman'dan SEGBİS ile katılıyor. Hakkındaki tek kısıtlama tedbiri yurtdışına çıkış yasağı olmasıdır."

HUKUK MAĞDURLAR İÇİN DEĞİL FAİLLER İCİN İŞLETİLİYOR

Cihan Yıldız ve birçok Hizbullah üyesinin cezaevlerinden topluca tahliye edildiği süreçte Yargıtay ve ceza mahkemelerinin tavrının adaleti tesis etmekten ve kanun gereklerini yerine getirmekten uzak olduğunu belirten Aydın, Hizbullah davalarında tek bir dosyanın emsal gösterilerek tüm tutukluların tahliye edilmesinin Türkiye'de başka bir örneği olmadığını vurguladı. Aydın sözlerini şu şekilde tamamladı:

"Cihan Yıldız bu dosyada hükümlüydü. Ağırlaştırılmış müebbet cezası almıştı. 'İyi hal' indirimi ile cezası müebbete düşmüştü. Kapatılan DGM' lerde yapılan askeri yargılamalardaki hak ihlallerine dair başvuruların yoğunca yapıldığı bir süreçte, yeniden yargılama kararı verilen bir dosya emsal gösterilerek cezaevlerindeki bütün Hizbullahçılar tahliye edildi, bazılarına yeniden yargılama yolu açıldı ama birçoğu hakkında beraat kararı verildi. Tek bir dosya emsal gösterilerek,hiçbirinin dosyası usulen de olsa ele alınmaksızın tahliye edildiler. DGM yargılamalarından en büyük mağduriyeti yaşayan kesim politik tutsaklardı ve doksanlardan bu yana bir kuşak olarak cezaevlerinde tutuldular. AİHM'in hemen hemen hepsinin yargılanmasında hak ihlali kararı olmasına rağmen onlar için yeniden yargılama yoluna gidilmedi, talepler reddedildi. Onlar için hiçbir karar emsal sayılmadı."