KCK’den mücadeleyi yükseltme çağrısı

KCK: 7 Haziran ruhuna ve amaçlarına karşı yapılan darbe ve saldırının yıldönümünde tüm halklarımızı ve demokrasi güçlerini AKP iktidarına ve faşist ortaklarına karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.

AKP ve Saray’ın ilan ettiği OHAL’a ilişkin açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Kürt halkı ve Özgürlük Hareketimiz 24 Temmuz’dan bu yana yürütülen ağır saldırılara karşı direnmiş, AKP faşizmi ve müttefiklerinin öngördükleri amaçlarına ulaşmasının önüne büyük oranda geçmişlerdir. AKP iktidarının gerçek yüzünü ortaya çıkarmış; AKP'ye karşı ortak demokratik mücadelenin zeminini var etmiştir” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı Türk devletinin 24 Temmuz’da tırmandırdığı yüzlerce sivilin, 500 gerilla ve 2500 asker ve polisin ölümüne mal olan, onlarca Kürt şehir ve kasabasının yıkılmasıyla sonuçlanan savaşın üzerinden bir yıl geçtiğini belirtti. Bu savaşın demokratikleşme umudunun yükseldiği 7 Haziran seçimlerinden sonra gerçekleştirilmesinin trajik bir durum olarak tarihe geçtiğini vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Tarihte olduğu gibi Kürt sorununda çözüm politikası olmayanlar Kürtlerin özgürlük ve demokrasi talebini şiddetle bastırmaya yönelmişlerdir. Kürtlerin sadece Bakurê Kurdîstan’da değil, Rojava, Başur ve Rojhılat Kurdîstan’da da güçlendiğini gören soykırımcı sömürgecilik Kürt’ün bu güçlenmesini ezmek için Türkiye'de tüm faşist güçlerle ittifak kurarak Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı ağır bir saldırı yürütmüşlerdir.

1 KASIM’DAN SONRA SAVAŞ ŞİDDETLENDİRİLDİ

7 Haziran’da Kürtlerle demokrasi güçlerinin birlikte hareket ettiğini gören faşist güçler ilk önce Suruç ve Ankara katliamlarıyla Türkiye halklarının bir araya gelişine saldırmışlardır. Böylece kendilerine karşı muhalefet edecek güçlerin birliğini zayıflatmayı hedeflemişlerdir. Yürüttükleri savaşa siyasal meşruiyet kazandırmak için düzenlenen 1 Kasım seçimlerinden sonra Kürt halkına karşı yürütülen savaş Türkiye tarihinde görülmedik düzeyde şiddetlendirilmiştir. AKP faşist müttefikleriyle birlikte yürüttüğü bu savaşla Kürtlerin iradesini kıran ve Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye eden güç olarak otoriter hegemonik sistemini hakim kılmayı hedeflemiştir. Bu nedenle yüzlerce sivilin öldürülmesi ve tüm şehirlerin yakılıp yıkılmasını öngören bir saldırı yürütülmüştür.

24 Temmuz 2015 topyekun saldırısı sonrasında yaşananlar bir yıl önce planlanan çöktürme planının gerçekleşmesi olmuştur. Bu nedenle hiçbir tereddüt gösterilmeden bu çöktürme planının öngördüğü biçimde siviller katledilmiş, Kürt şehirleri tankla, topla ve her türlü konvansiyonel ağır silahlarla yıkılmıştır. Asayişi ve kamu güvenliğini sağlama adına şehirler dümdüz edilmiş, halk da bu ağır saldırılar altında göçertilmiştir” dedi.

AKP iktidarının bu ağır saldırıları yürütebilmek, bu ağır saldırılar ortamında içten ve dıştan gelen baskıyı etkisizleştirmek için ittifak kurduğu faşist güçlerin önünü açtığı, onların tam desteğiyle bu saldırıları sonuca götürmek istediğini belirten KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklamasında şunlara dikkat çekti: “Bunun için PÖH ve JÖH denilen güçlere her türlü zulmü yapacak ve kirli savaşı yürütecek inisiyatif verilmiştir. Bu kirli savaşçıların yargılanmaması için dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyecek biçimde bir koruma zırhı sağlanmıştır. Sadece böyle bir yasanın çıkarılması bile Kürdistan'da nasıl bir insanlık dışı kirli savaşın yürütüldüğünün itirafı olmuştur. Zaten tüm dünyanın gözü önünde yapılan katliamlar ve gerçekleşen yıkım bu savaşın nasıl ağır insanlık suçları işlenerek yürütüldüğünü tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.

‘ÖNDER APO DARBEYE KARŞI UYARMIŞTI’

AKP, Kürt düşmanlığı üzerinden Türkiye'nin dış politika dengelerini bozduğu gibi, içte de Kürt ve demokrasi düşmanlığı üzerinden bir kutuplaşma yaratarak iç politikada bir tıkanmayı, hatta diğer siyasi güçlerle politik bir iç savaş durumunu ortaya çıkarmıştır. İşte böyle bir ortamda Kürt sorununun çözümsüzlüğünün sonucu ortaya çıkan iç ve dış sorunları kendine gerekçe yapan ordu içindeki bir kesim bir darbeyi yapabilecek düzeyde rahat örgütlenme imkanı bulmuştur. Darbenin emir komuta sistemi içinde olmaması, ancak böyle bir darbeyi örgütleyecek ortam ve zaman bulmakla mümkün olabilir. İşte bu imkan ve zamanı Kürt halkına karşı savaşta kendilerine her türlü inisiyatifi veren AKP iktidarı altında bulmuşlardır. Önder Apo'nun Kürt sorunu çözülmediği takdirde darbe mekaniği devreye girer değerlendirmesi ve tespiti bir daha doğrulanmıştır.

AKP iktidarının Kürt direnişini ezdim ve Kürt Özgürlük Hareketi'ni zayıflattım dediği bu kirli savaşın ilk somut ürünü darbe biçiminde ortaya çıkmıştır. Yoksa dünyanın hiçbir yerinde şehirlerin yerle bir edilmesinin, bir halkın tümden göçertilerek bir yere bayrak dikilmesinin bir başarı olarak görülemeyeceği açıktır. Aksine bir halka karşı böyle bir savaş biçimi yürütülmesi yenilgi ve uygulanan politikanın iflasından başka bir anlama gelmemektedir. Soykırımcı sömürgecilik Kürt halkının iradesini en sert biçimde kırma ve Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etme saldırı yürütmüş, ancak özyönetim alanlarında gösterilen direnişler bu saldırıları başarısız kılıp yenilgiye uğratmıştır. Kürt halkının özgürlük iradesi, halkın direnişi, şehit düşen savaşçıların direniş ölçülerini yükselterek özgür ve demokratik yaşamın mutlaka kazanılacağını ortaya koyması, Kürt halkının özgürlük mücadelesi tarihi açısından yeni bir düzeyin ortaya çıkarılması anlamına gelmektedir. AKP iktidarı çok yoğun yürüttüğü psikolojik savaşla Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye ettiği yalanını ortaya atsa da, halkımızın AKP iktidarı karşısında gösterdiği duruş ve Özgürlük Hareketimizin yürüttüğü mücadele, AKP iktidarının uğursuz amaçlarının boşa çıkarıldığını çok açık biçimde göstermektedir.

AKP iktidarının yürüttüğü kirli savaş, hegemonik iktidar olmak isteyen başka bir gücün darbe yapması durumunu yarattığı gibi, Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı yükselttiği savaş ve yarattığı cepheleşme demokrasi mücadelesinin yükseltilerek AKP iktidarının aşılması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Gerçekleşen cunta darbesinin demokrasi güçlerinin siyasete müdahale edememesinin sonucu gerçekleştiğini söylemek gerekmektedir. Darbecilerin tüm siyasi partilerin dış politika ve iç politika konusunda yönelttiği eleştiriler üzerinden darbe bildirisini hazırlaması, darbecilerin kendilerine göre gördüğü siyasi boşluğu değerlendirmek üzere harekete geçtiğini ortaya koymaktadır.”

‘DARBE YAPANLAR HALKLARA AĞIR SORUNLAR YAŞATTI’

Kuşkusuz bir askeri darbe yapmanın hiçbir gerekçesi olamayacağını, siyasal ve toplumsal sorunları gerekçe yaparak darbe yapanların halklara daha ağır sorunlar yaşattığı ve bedeller ödettiği tarihin kanıtladığı bir gerçeklik olduğunu da kaydeden KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Ancak darbeye yol açan politikaları eleştirmek, yeni darbelerin olmaması için gerekli politik adımları ortaya koymak da halklarımıza karşı sorumluluk duyan herkesin görevi olmaktadır.

Darbenin yapıldığı günün sabahı açıklama yaparak tutumumuzu ortaya koymuştuk. Ancak gerçekleşen darbenin Kürt halkına karşı yürütülen savaşla bağı olduğundan, savaşın tırmandırılmasının, darbeyi ortaya çıkaran etkenlerin ve darbe sonrası durumun ortaya konulması halkımız ve Özgürlük Hareketimizin bundan sonraki mücadelesi açısından önemli olmaktadır.

Türkiye tarihinde darbelerden en fazla Kürt halkı ve demokrasi güçleri zarar görmüşlerdir. Bu nedenle Kürt halkı ve demokrasi güçleri her zaman darbelere karşı olmuşlar ve mücadeleleriyle darbe karşıtı bir siyasi kültürün ortaya çıkmasında belirleyici rol oynamışlardır. Darbe girişiminin başarısızlığında; AKP'nin darbe girişimine karşı basını, siyasi çevreleri ve toplumun bir kesimini harekete geçirmesinde bu darbe karşıtı kültürün varlığı çok önemli etken olmuştur.

Darbe esas olarak demokrasi eksikliğinden ortaya çıktığı halde, esas olarak demokrasi güçlerine ve Kürt halkına karşı kullanılacak Olağanüstü Hal’in ilan edilmesi, bu darbenin ve darbeye karşı olduğunu söyleyen AKP iktidarının tutumunun iki otoriter hegemonik güç arasındaki mücadele olduğunu göstermektedir. AKP iktidarının bu darbe sonrası bu darbeyi kendi otoriter faşist karakterini gizleyip tüm demokrasi güçlerini ve Kürt halkını ezmek için kullanmak istemesi nasıl bir politika ve zihniyet içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Olağanüstü Hal ilanı kesinlikle 24 Temmuz’da tırmandırılan saldırıların bu darbe vesilesiyle yeni bir aşamaya vardırılması anlamına gelmektedir. Bu açıdan OHAL yasasını çıkaran zihniyet ve amacın 24 Temmuz’da savaşı tırmandıran ve darbeye yol açan zihniyet ve politika olduğu görülerek bu Olağanüstü Hal’e karşı çıkmak ve buna karşı mücadele etmek demokratik ve devrimci bir görev olarak görülmelidir.

24 Temmuz zihniyetinin halkımıza ve halklarımıza karşı nasıl bir zulüm ve katliam gerçekleştirdiği bilinmektedir. Suruç ve Ankara katliamları, özyönetim alanlarında sivillerin katledilmesi ve şehirlerin yakılıp yıkılması tamamen Kürt ve demokrasi düşmanı bu güçlerin politikası sonucu gerçekleşmiştir. Bu açıdan tüm demokrasi güçlerinin ve halklarımızın Olağanüstü Hal’le birlikte bu yönlü saldırıların artırılmasına karşı durulmalıdır.

‘OHAL’İN İLANI AKP’NİN HANGİ İSTİKAMETTE POLİTİKA İZLEYECEĞİNİ GÖSTERDİ’

Kürt halkı ve Özgürlük Hareketimiz 24 Temmuz’dan bu yana yürütülen ağır saldırılara karşı direnmiş, AKP faşizmi ve müttefiklerinin öngördükleri amaçlarına ulaşmasının önüne büyük oranda geçmişlerdir. AKP iktidarının gerçek yüzünü ortaya çıkarmış; AKP'ye karşı ortak demokratik mücadelenin zeminini var etmiştir. Ama AKP iktidarı darbe girişimini kullanarak 24 Temmuz’da tırmandırdığı savaşla ulaşamadığı amaçlarına bu darbeye dayanarak ilan ettiği Olağanüstü Hal ortamında ulaşmak istemektedir. Darbe girişiminden sonra ilan ettiği Olağanüstü Hal ile demokrasi güçleri ve Kürt halkı üzerindeki baskı ve zor uygulamalarını daha fazla geliştirmeyi amaçlamaktadır. Darbeden sonra demokratikleşme yönünde adım atmak yerine, OHAL’i ilan etmesi, AKP iktidarının hangi istikamette politika izleyeceğini ve nasıl uygulamalarda bulunacağını gözler önüne sermektedir.

Bu gerçeklik Türkiye'de en geniş demokrasi cephesinin kurulmasını zorunlu hale getirmiş bulunmaktadır. Bu açıdan AKP faşizmine karşı direnen Kürt halkıyla tüm demokrasi güçlerinin asgari bir program etrafında demokrasi ittifakı temelinde mücadele birliğini ortaya çıkarmaları çok önemli olmaktadır. Halklarımızın birliği ve demokrasi özlemini ifade eden 7 Haziran ruhuna ve amaçlarına karşı yapılan darbe ve saldırının yıldönümünde tüm halklarımızı ve demokrasi güçlerini AKP iktidarına ve faşist ortaklarına karşı mücadeleyi yükseltmeye, bir daha darbelerin olmayacağı demokratik Türkiye'yi yaratmaya çağırıyoruz” dedi.