‘Herkes kendi dilinde ‘HAYIR’ demelidir’

HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü: Kürdistan’da yüksek bir ‘Na’ sesi, Arap halkının yaşadığı yerlerde yüksek bir ‘La’ sesi, Türkiye’nin batısından da yüksek bir ‘Hayır’ sesi bekliyoruz.

ANF’ye konuşan HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, halk oylaması ve demokratik bir seçim için hiçbir elverişli şartın olmadığı dönemde referandum yapılacağına dikkat çekti. Kürkçü, ifade özgürlüğü ve adil yargının askıya alındığı bir yerde halk oylaması yapılmasının, hükümetin karşısında olanların otomatikman baskı altına alınması demek olduğunu ifade etti.

Kürkçü, “Ortaya çıkacak ihlallerin de adil yargı olmadığı için denetlenemeyeceği anlamına geliyor. Bu Yüksek Seçim Kurumu’nun da il ve ilçe seçim kurumlarının da baskı altında olacakları demektir. Bütün bunlara rağmen referandum, Recep Tayyip Erdoğan rejiminin diktatörlük arayışı içinde gelişmiyor. Halk bir referandum taklidi bile olsa, bu referandumda sandıklara gidip tutumunu belli etme kararlılığında görünüyor’’ ifadelerini kullandı.

HDP’nin bu nedenle en etkin ‘Hayır’ kampanyasını Mart itibariyle başlatacağını aktaran Kürkçü, bu referandumun Türkiye’de en antidemokratik koşullarda gidilen seçim olduğunu söyledi. “Kürdistan’da özellikle sokağa çıkma yasakları, baskı ve şiddet devam ederken bu şartlarda bir halk oylaması nasıl yapılabilir” diye soran Kürkçü, “Gerçekten ciddi ve vahim bir durumdur. Buna rağmen ülkenin bütünü itibariyle, Erdoğan’ın diktatörlüğünü onaylatma seçimini geri püskürtmemiz gerekiyor. Ben her şeye rağmen referanduma katılmak ve Hayır demenin çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

‘FAŞİST DİKTAÖRLÜĞE GİTMEDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ’

16 Nisan’da yapılacak referandumun “tam boy faşist diktatörlüğe gitmeden önceki son çıkış” olduğuna dikkat çeken Kürkçü, şunları aktardı: “Erdoğan’ı yenebilirsek, ‘halk beni istediği için buradayım’, ‘halk bana destek verdiği için ben sizin diktatörünüzüm’ diyemeyeceğinden bu referanduma katılmak çok önemli. 17 Nisan sabahı Hayır oyu çıktığında bir anda ülkede her şey değişerek iyiye gitmeyecek ama diktatörlük manevi avantajlarının hepsinden yoksun bırakılmış; istenmediği, bize layık olmadığı, toplum tarafından kabul edilmediği bütün dünyanın yüzüne haykırılmış olacak. Sonrası yine siyasi mücadele işidir; ama bir avantaj kazanmak için Erdoğan’a, kendisinin nasıl göründüğüne dair bir fotoğrafı sunmak ve bütün dünyaya teşhir etmek açısından çok önemlidir. Tayyip Erdoğan ve iktidarının diktatörlüğü son bulmayacaktır; ama bizim mücadelemize güç katacaktır. Herkes kendi dilinde ‘Hayır’ demelidir. Kürdistan’da yüksek bir ‘Na’ sesi, Arap halkının yaşadığı yerlerde yüksek bir ‘La’ sesi, Türkiye’nin batısından da yüksek bir ‘Hayır’ sesi bekliyoruz.”

‘AVRUPA’DA MORALLER YÜKSEK’

HDP’nin Avrupa’daki çalışmalarına ilişkin bilgi veren Kürkçü, Türkiyeli ve Kürdistanlıların örgütlenme ve morallerinin giderek yükseldiğini söyledi. Türkiye’deki kısıtlamalar karşısında siyasi göçmenlerin, Alevilerin, işçilerin, Türkiye’deki mücadeleye destek vermek için çok ciddi bir çaba içerisinde olduklarını hatırlatan Kürkçü, ‘’HDK-Avrupa kuruldu. 12 Mart’tan beri ilk kez Türkiyeli ve Kürdistanlı halkların bir araya geldikleri mücadele merkezinin oluşması açısından önemliydi. Avrupa’ya dönük bir mücadele zemini oluşturuyor, bu açıdan moraller yüksekti. Türkiye ve Kürdistan’da yaşananlardan ötürü endişeliler ama mücadele için daha çok araç ve imkanları oldu şimdi’’ şeklinde konuştu.

‘HALKLAR, NA, LA, HAYIR DEMELİLER’

Halkların kaderinin değişiminde bu referandumun çok önemli olduğunun altını çizen Kürkçü, “Eğer Öcalan’ın paradigması hala geçerliyse, ortak bir kurtuluş politikası içerisinde yürüyorsak, bu 16 Nisan aşamasında ‘Hayır’ı örgütlemek bir görevdir, özgürlükçü bir görevdir. Bu bize çok şey kazandırmayacak olsa bile diktatöre çok şey kaybettireceği için bizler açısından çok önemli bir adımdır. Bizin Hayır oyu kullanmamız bugünkü Anayasaya ‘Evet’ demek değil, bu Anayasa’dan daha korkuncuyla yaşamaya bir fren koymaktır. Şüphesiz 17 Nisan’dan başlayarak, Türkiye’nin demokratik ve özgürlükçü yeni bir rejime kavuşması, Kürdistan’ın yeniden sömürgeleştirilmesine karşı mücadeleye güç verilmesi için ortak çaba göstermeye devam edeceğiz. Ama önce halklarımızdan Na, La, Hayır demelerini bekliyoruz” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.