‘Gün, Aslı, Zana, İnan olma zamanıdır’

Aslı Erdoğan için Bakırköy Cezaevi önünde süren Özgürlük Nöbetini ziyaret eden Yüksekdağ, “Siyasi iktidarı ülkeyi sürüklediği bataklığa karşı bugün Zana, Aslı, inan olma günüdür. Bugün gerçeği söyleme günüdür" dedi.

HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, DBP Eşbaşkanı Sebahat Tuncel ve HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit tutuklu yazar Aslı Erdoğan için Bakırköy Cezaevi önünde süren Özgürlük Nöbetini ziyaret etti. Aslı Erdoğan’ı ziyaret eden CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın basını bilgilendirdiği nöbete söz alan Yüksekdağ, “Siyasi iktidarı ülkeyi sürüklediği bataklığa karşı bugün Zana, Aslı, inan olma günüdür. Bugün gerçeği söyleme günüdür. İçerdeki arkadaşlarımızla omuz omuza daha da mücadele etme günümüzdür" dedi.

Özgür Gündem gazetesi yazarı olduğu için tutuklanan Aslı Erdoğan'ın serbest bırakılması için Bakırköy Kadın Cezaevi önünde başlatılan Özgürlük Nöbeti devam ediyor. HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, DBP Eşbaşkanı Sebahat Tuncel ve HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit’in de ziyaret geldiği özgürlük nöbetine, Barış İçin Akademisyenler, Barış Anneleri, Aslı Erdoğan'ın arkadaşları, Demokratik İslam Kongresi Kadın Meclisi, siyasi parti temsilcileri, HDP ve CHP milletvekilleri ile çok sayıda kişi ve gazeteci, akademisyen, yazar, aydın katıldı. Aslı Erdoğan’ın fotoğrafının yer aldığı "Bizler hala varız, buradayız, yazıyoruz", "Kalemimiz sesimizdir, özgür basın susmayacak", "Zana, Aslı, İnan yalnız değildir" yazılı pankartların yanı sıra "Özgür Gündem susturulamaz", "Kalemlere özgürlük" ve "Özgür düşünce susturulamaz" dövizlerinin açıldığı eylemde, Aslı Erdoğan'ın kitapları taşındı, hep bir ağızdan, “Özgür Gündem susturulamaz”, “Özgür basın engellenemez” sloganları atıldı.

YAZARLAR BİAT ETMEZ

Özgürlük nöbetinde ilk sözü Aslı Erdoğan’ı ziyaret eden hukukçu CHP Milletvekili Mahmut Tanal aldı. Aslı Erdoğan’ın selamlarını ileten Tanal, Aslı’nın kendisine aktardığı hususları şöyle anlattı: “Aslı Erdoğan evinde yapılan baskında polisin el koyduğu 3 bin kitabın içerisinde delil olarak dört kitabın gösterildiğini söyledi. Hakkında hiçbir toplatılma kararı olmayan bu kitaplardan bir tanesinin 1930 yıllarındaki Ağrı isyanları ele alırken, diğer bir kitabın üzerinde Kürt kelimesinin bulunmasının dosyada suç delili olarak alınması için yeterli sayıldığını aktardı. 25 yaşında kadar fizikçi olan ve 25 yaşından 49 yaşına kadar yazarlık yapan Aslı Erdoğan, bugüne kadar herhangi bir siyasi partiye üye olmadığını, çok sayıda eserinin yabancı dile çevrildiğini ve insan hakları aktivisti olduğunu beyan etti. 25 yaşından 49 yaşına kadar yazdığı yazılar hakkında kendisine tek bir soruşturma açılmadığını da beyan etti. Aslı Erdoğan şunu açıkça söyledi ‘ben aydınım, yazarım ve yazarlar biat etmez.’ Yazarların bağımsız olduğunu söyledi.”

DEVLETİN BÜTÜNLÜĞÜ KALEMLE Mİ YIKILACAK?

Aslı Erdoğan’ın Özgür Gündem gazetesinin danışma kurulunda bulunmanın hiç bir suç unsuru taşımadığını vurgulayan Tanal, "Bir devletin birlik ve bütünlüğü silahla, tankla mı yoksa kalemle mi yıkılır? " diye sordu. Tanal, Aslı Erdoğan'ın tutuklanmasına da tepki göstererek, "Aslı Erdoğan kimdir denirse Aslı Erdoğan bir yazardır. Bu tutuklamayı veren hakim Google'ye girip baksaydı Aslı Erdoğan kimdir diye baksaydılar burada tutuklu olmayacaktı" dedi. Aslı Erdoğan'ın tecrit odasından normal koğuşa alındığını aktaran Tanal, Aslı Erdoğan'ın sağlık durumunun da pek iç açıcı olmadığına işaret etti. Aslı Erdoğan cezaevinde tutulduğu tecritte 24 saat su ve yemek verilmediğine anlatan Tanal, “İnsanları tutuklayabilirsiniz, cezaevine atabilirsiniz ama bu şekilde eziyet verici, insanlık dışı muamele yapamazsınız” diye tepki gösterdi.

KAYA: ERDOĞAN KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜKLERİNE DESTEK VERDİĞİ İÇİN İÇERİDE

Mahmut Tanal’ın ardından HDP Milletvekili Hüda Kaya söz aldı. 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana bütün dünyaya “Biz darbecilerle baş ettik, darbe girişimini halkın iradesiyle engellendik, hakimiyet milletindir” diyenlerin tüm muhalif kesimlere zulüm yaşattığını vurgulayan Kaya, “İnsanlar bodrumlarda katledildi, evleri, mahalleleri dümdüz edildi, yazarlar, gazeteciler tutuklandı. Darbe döneminde bile yapılmayan vahşetlere imza atılıyor” dedi. Bugün gelinen noktada insanlar sadece barış, özgürlük istedikleri için tutukladığını hatırlatan Kaya, darbelerin sadece apoletliler tarafından değil, sivil etiketli diktatörler tarafından da yapıldığını vurguladı. Aslı Erdoğan’ın, barış akademisyenlerin şahsında Kürt halkına verilen desteğin kriminalize edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Kaya, “Aslı Erdoğan’ın bugün içerde olması sadece bir medyanın sesinin kesilmesi olayı değildir, esas mesele Kürtlerin özgürlüklerine destek olmasından dolayıdır” diye konuştu.

MUNGAN: RESMİ SÖYLEMİN PAPAĞINI OLMAYACAĞIZ

Barış Akademisyenleri adına konuşan Esra Mungan duygularını, "Aslı Erdoğan'ın gözaltına alınarak tutuklandığında çok sarsıldım. Bunu kabullenmek çok zor” diyerek özetledi. Mungan, “Biz 2011'de devletin söylemi ile Fethullahçıların yargıda güçlü olduğu zaman öğrencilerimiz için eylemdeydik. Şimdi ise yazarıma dokunma diyoruz. Bugün bu kez öğrenciler hocama dokunma eylemlerine başladı şimdi de yazarıma dokunma eylemleri başladı. Biz ıslarla neyi düşünüyorsak onu söylemeye devam edeceğiz. Biz ısrarla resmi söylemin papağanı olmayacağız. Biz hepimiz düşünen, tartan insanlarız ve olup bitenler hakkında kendi vicdanımızlar değerlendirmek istiyoruz. Baskı ve sindirmelerle bunu değiştiremezler. Aslı Erdoğan'da bunu düşünüyorlar" dedi. Aslı Erdoğan'ı Kürt olmayıp, Kürt halkının yanında olduğu için içeriye atıldığını vurgulayan Mungan, “Kürtleri yalnızlaştırmak istiyorlar bir kez daha. Biz bütün özgürlük mücadelelerinin yanında olacağız" diye konuştu.

KOÇYİĞİT: ASLI İLE TUTUKLANAN, BARIŞ UMUDUDUR

HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Aslı Erdoğan’ın tutuklanmasının mazlumların yanında olanların tutuklanması olarak okunması gerektiğini vurguladı. "Aslı yoldaşımızın tutuklanması sadece onun tutuklanması değil, şu anda tutuklanan bizim barışımız, Kürtlerin ve Türklerin bu ülkedeki barış umudunun tutukladılar" diyen Koçyiğit, bugün bu ülkede savaşa karşı ses çıkartan herkese dönük çok acımasız bir yöntem izlediğini söyledi. Özgür basın nezdinde Gündem gazetesinin hedef haline getirilmesine tepki gösteren Koçyiğit, "Neden mi Özgür Gündem hedef haline getirildi ? Çünkü iktidarın yaptığı bütün anti-demokratik uygulamaları açıkça yazıldığı için. Cizre bodrumları, Sur'un duvarları, Şırnak, Nusaybin Özgür Gündem'in sayfalarında yer alıyor. Onun için Özgür Gündem'i susturmak istiyorlar, bunun için Özgür Gündem’in yazarlarını tutukluyorlar " diye konuştu.

TUNCEL: ÖZGÜR GÜNDEM TÜRKİYE’NİN ASIL RESMİDİR

DBP Eşbaşkanı Sebahat Tuncel, "Burada kaçıncı nöbettir tutuyoruz. Önce barışı isteyen akademisyenler, şimdi de barışı kalemlerine taşıyanlar için buradayız” diyerek sözlerine başladı. Bir ülkenin demokratik olup olmadığını gösteren en önemli hususun medya olduğunu hatırlatan Tuncel, “Basın üzerinde her hangi bir baskı olmadan yazıyorsa o zaman demokrasi vardır. Bizim ülkeye baktığınızda ise iktidarı övenler basın oluyor, halkın istediklerini söyleyenler ise tutuklanıyor” dedi. Özgür Gündem’in herhangi bir basın olmadığını vurgulayan Tuncel, “Özgür Gündem 90'lı yıllardan bu yana hakikatte ısrar etmiş ve bedelin ödemiştir. Bir gelenekten bahsediyoruz. Özgür Gündem Türkiye'nin asıl resmidir” diye konuştu. Özgür Gündem gazetesine yönelik gerçekleştirilen bu saldırının sadece Özgür Gündem gazetesine yönelik değil, tüm muhalif kesimlerine yapılmış bir saldırı olduğunu kaydeden Tuncel, Özgür Gündem geleneğinin hiç bir zaman boğun eğmeyeceğini altını çizdi. "Üç arkadaşımız tutuklandı. Neden, bu ülkede gerçekleri yazdıkları için cezaevindeler. Barışın sesi oldukları için zindanda, dört duvar arkasındalar. Ama unutmasınlar ki bu ses asla susmayacaktır” diyen Tuncel, “Gazetecileri tutuklayarak, gazete binalarını kilitleyerek sorunu çözemezsiniz. Demokrasi ortadan kaldırıldıkça, Kürt halkının temsilcileri yok sayıldıkça bu ülkede şiddet ortaya çıkıyor" diye konuştu.

YÜKSEKDAĞ: DAYANIŞMA RUHUNU YOK ETMEK İSTİYORLAR

HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, yaşanan baskı boyutunu “ Artık demokrasi mücadelesini nöbetleşerek sürdürüyoruz, biz nöbetleşe dışarda duruyoruz” diyerek özetledi. Tüm baskılara rağmen özgürlük nöbet yerlerini hiç boş bırakmadıklarını vurgulayan Yüksekdağ, "Bu koşulları bize dayatanlar şunu çok iyi bilsinler ki yerlerimizi hiç boş bırakmadık. Hapsedilen, tutsak edilen her bir arkadaşımızın yerine dışarda onun boşluğunu dolduran nice arkadaşımız özgürlük mücadelesini geliştirmeyi başardılar. Kırmaya, dağıtmaya çalıştıkları dayanışma ruhunu her gün kararlıkla büyüyor. Bu dayanışma ruhunu kırmak ve karartmak, katledip, yok etmek istiyorlar. Biz bir yıldır en güçlü değerimiz olan dayanışma değerimizi ayakta tutmak için mücadele veriyoruz” diye konuştu. Dayanışmanın bir topluluğu bir güç haline getiren bir gerçek, bir olgu olduğunu ifade eden Yüksekdağ, “Bunun için biz bütün bedenleri göze alarak, bu dayanışma ruhunu büyütüyoruz" dedi. Aslı Erdoğan’ın Kürt halkıyla dayanıştığı için bedel ödeyen bu insanlardan birisi olduğunu belirten Yüksekdağ, “Aslı Erdoğan bir edebiyatçı, bir yaşam, bir direniş ustasıydı. Kimliği ile duruşu ile bu kavramların hakkını veren bir arkadaşımızdı. İşte bugün ki karanlık iktidarda tam da bu insanlara karşıdır, bu duruşa tahammül edemedikleri gibi, o insanların temsil ettiği dayanışmayı ruhunu hazmedemez. Bugün hazmedemedikleri iki noktaya birden saldırdılar. Bir Özgür Gündem gibi gerçekleri yazan, diğeri ise mücadele ruhunu savunan Aslı Erdoğan'a saldırdılar. Ama biz vazgeçmeden, yılmadan bu özgürlük mevzilerimizi savunmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

‘YARIN, BARIŞ DİYENLER KAZANACAK’

Bu siyasi iktidarının sonunu örülen özgürlük ve dayanışma mevzilerinin getireceğini kaydeden Yüksekdağ, “Bir avuç insanın sonunu getirmeye çalışanlara bugün kendi sonlarını görüyorlar. Barış, demokrasi isteyenlerin sonunu getirmek için bu ülkeyi kana boğanlar bugün kendi sonlarını getiriyorlar. Yarınlarının kabusu ile boğuşuyorlar. Biz yarınlarımızı biliyoruz, yarınlarımızdan eminiz. Yarın da bizler varız, barış diyenler var. Her Savaş bir gün biter, her savaşın sonu gelir ve o gün barış özgürlük diyenler var ve kazanmayı başaracak" dedi.

Türk askerinin Cerablus’a işgaline de değinen Yüksekdağ, şöyle tepki gösterdi: "Bugün var olma zemini, inancı ortadan kaldırılmış durumda. Türkiye halklarını yeni bir bataklığa götürüyorlar. Yeni savaş mevzileri ile ortaya çıkıyor. Cerablus, Kürde tahammül edemeyenlerin girdikleri bir bataklıktır. Aslı Erdoğan, Zana, İnan bunu yazdıkları için içerdeler. Devletin o yalan çarkının içerisine çomak sokacak çok kişi var. Bütün Türkiye ve Ortadoğu halklarının o bataklığa sürüklenmesine izin vermeyeceğiz. Onların yalan, savaş çarkı ile asla yan yana yaşamayacağız. Yalan karşısında gerçeği, savaş karşısında barışın yılmayan temsilcileri olacağız. Bütün halklarımıza çağrı yapıyorum. Bugün Zana, Aslı, inan olma günüdür. Bugün gerçeği söyleme günüdür. İçerdeki arkadaşlarımızla omuz omuza daha da mücadele etme günümüzdür. Taş duvarlar bizi ayıramayacak. Özgür bir yaşama kavuşma umudumuzu kaybetmeyeceğiz ve derhal arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyor ve dayanışma mücadelesinin büyütülmesi çağrısı yapıyorum.” 

...