DBP ve HDP’den TV ve radyoların kapatılmasına tepki

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), AKP iktidarının KHK ile muhalif 10 TV ve radyo kalını kapatmasını kınadı.

DBP ve HDP, Erdoğan-AKP iktidarının KHK'lerle 10 basın kuruluşunun yanını durmasını kınayarak, "Milletvekilleri, yerel yönetimlere, demokratik siyaset alanına, demokratik kurum ve kuruluşlara yönelik geliştireceği kapsamlı saldırılar öncesinde, kendisi açısından mıntıka temizliği yapmaktadır. Bir ülkede ifade ve düşünce özgürlüğü, haber alma ve iletişim özgürlüğü yoksa ve engelleniyorsa, o ülkede her gün her şey yapılabilir demektir" dedi. Konuya ilişkin yapılan açıklamalarda Basın Konseyi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve basın yayın kurumları bu hukuksal dayanağı olmayan uygulamanın geri alınması için her türlü hukuki girişimde bulunmaya çağrıldı.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), yaptıkları yazılı açıklamayla AKP iktidarının KHK ile muhalif 10 TV ve radyo kalını kapatmasını kınadı. 

Azadi TV, Denge TV, Hayatın Sesi TV, Jiyan TV, TV 10, Van TV, Zarok TV, Ses Radyo, Dünya Radyo, Yön Radyo'nun kapatılmasının özgür basına darbe olduğu belirtilen DBP açıklamasında, Zarok TV'nin çocuklara yönelik Kürtçe, Jiyan TV'nin Türkiye'de Dimilki yayın yapan tek kanallar olduğu vurgulandı. TV 10'nun ise Alevi toplumunun kültür, gelenek ve yaşamına ilişkin yayın yaptığı belirtilen açıklamada, "Bu karar, toplumun haber almasın ve basın özgürlüğüne yönelik bir darbedir. Kanun hükmünde kararnamelerle toplum tek tipleştirmeye, en küçük muhalif ses bile bir tehdit olarak algılanmaya başlanmış durumdadır" denildi.

Türkiye’de uzun süredir havuz medyası dışındaki diğer medya gruplarının sistematik bir biçimde baskıya maruz kaldığı, bu baskılar sonucu 100’ün üzerinde gazeteci ve yazarın tutuklandığı ifade edilen açıklamada, KHK ile ülkeyi yöneten zihniyetlerin, kanalları karartmakla, toplumun geleceğini karartmayı hedeflediği vurgulandı. 

HDP: AKP DİZ ÇÖKTÜREMEDİĞİNİ YOK ETMEYİ HEDEFLİYOR

MGK'nin OHAL'i uzatma kararını aldığı gün, 10 TV ve radyo kanalının kapatılmasının darbe olduğu vurgulanan HDP açıklamasında ise "Kürtlerin, Alevilerin ve demokratların televizyon ve radyo kanalları bir Başbakanlık Kararnamesi ile Türksat uydusundan atılarak karartıldı. Bu yetmezmiş gibi, bu kurumların sermaye ve mal varlıklarına da el konuldu. Bu, tam anlamıyla bir yok etme girişimidir" denildi. 

KHK'lerle ve OHAL bahane edilerek, basına yönelik bu uygulamaların ne iç hukukta ne de uluslararası hukukta yeri olduğunu belirtilen açıklamada, şu sözler vurgulandı: "Başbakanlık’ta yer alan bir komisyon aracılığıyla yapılan bu uygulama hiçbir hukuka dayanmamaktadır. Bu televizyon kanallarının Türksat ile ticari anlaşmaları bulunmaktadır. Kendilerine herhangi bir bildirim bile yapılmadan Türksat uydusundan çıkarılmaları ticaret hukuku açısından da korsanca bir uygulamadır. Üstelik bu uygulama RTÜK'ün bile denetim yetkisinin Başbakanlık tarafından gasp edildiği bir şekilde yapılmıştır."

Erdoğan-AKP iktidarının, bağlı bulunduğu iç ve dış hukuku hiçe sayarak, kendisine muhalif hiçbir sese tahammül edemediği ifade edilen açıklamada, kapatılan kanalların iktidara ispiyonculuk yapmadıkları, biat etmedikleri, diz çökmedikleri ve baş eğmedikleri için; emeğin, demokrasinin, Kürt halkının, Alevi toplumunun haklı taleplerinin sesi oldukları için hedef alındıkları kaydedildi. 

'ERDOĞAN-AKP SALDIRILARI İÇİN MINTIKA TEMİZLİĞİ YAPIYOR'

Özgür ve muhalif yayıncılık yapanların susturulmak istenmesi, tüm toplumsal kesimlere yönelik baskı ve sindirme politikalarının hız kazanacağının açık bir işareti olduğu vurgulanan açıklamada şunlar vurgulandı: "Erdoğan-AKP iktidarı milletvekillerimize, yerel yönetimlere, demokratik siyaset alanına, demokratik kurum ve kuruluşlara yönelik geliştireceği kapsamlı saldırılar öncesinde kendisi açısından mıntıka temizliği yapmaktadır. Bir ülkede ifade ve düşünce özgürlüğü, haber alma ve iletişim özgürlüğü yoksa ve engelleniyorsa, o ülkede her gün her şey yapılabilir demektir. Bu hukuksuz kararı ve uygulamayı kınıyoruz ve protesto ediyoruz. Başta Basın Konseyi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere tüm basın yayın kurumlarını bu haksız ve hukuksuz uygulamanın geri alınması için her türlü hukuki girişimde bulunmaya çağırıyoruz. Yaygın medyayı, televizyon, gazete ve web sitelerini bu hukuk dışı uygulamaya karşı seslerini yükseltmeye çağırıyoruz."