Êzidî Dernekleri Merkezi (NAV-YEK), Êzidî Kadın Meclisi Çatı Örgütü ve Civaka Azad, “Şengal: Soykırımdan Öz Yönetime-Êzidîler Kendi Kaderlerini Kendi Ellerine Alıyor” şiarıyla, 13 Ekim’de Almanya’nın Başkenti Berlin’de kentinde konferans gerçekleştirecek

Konuya ilişkin yapılan açıklamada, DAİŞ çetelerinin Şengal’e saldırdığı tarih alan 3 Ağustos 2014, Êzidî toplumunun hafızasında bir travma oluşturduğu belirtilerek, “Şengal ve çevresinde yasayan Êzidîler, o tarihte silahsız ve hiç bir askeri koruma olmaksızın DAIS çetelerin saldırılarına maruz kaldılar. Bu saldırı sonucu binlerce Êzidî infaz edildi, binlerce Êzidî kadını kaçırıldı ve daha sonra köle pazarlarında satıldı. Çocukları, zorla İslamlaştırarak, zorunlu asker olarak kullandılar. Êzidî toplumuna karşı gerçekleşen, 73 ferman bu şekilde başladı ve devam etti” denildi.

12 Kasım 2015 tarihine kadar Şengal’in DAIS’in kontrolünde olduğu belirtilen açıklamada, binlerce Êzidî’nin, o tarihe kadar çeteler tarafından kuşatıldığı ve kıt kaynaklarla yaşamını sürdürdüğü ifade edildi. “Yaşanan soykırım ve cins kırımı, Êzidîlere var olmalarının tek garantisinin kendi kendilerini yönetmek ve savunma olduğu göstermiştir” denilen açıklamanın devamında, bu amaçla Şengal Meclisi ve Şengal Kadın Meclisinin oluşturuldu kaydedildi.

Êzidî savunma güçlerinin, karmaşık bir ortaklıkla, hem uluslararası koalisyon, hem Halk Savunma Güçleri hem peşmerge ile ortaklaşa Şengal ve etrafını özgürleştirdiği vurgulanarak, “Ancak bununla Êzidîlerin yaraları henüz sarılamadı. Yaklaşık 4 bin Êzidî kadın ve çocuk hala DAIS’in elinde, hala bulunmayı bekleyen çok sayıda toplu mezar var, hala insani yardım ulaşmamış çok sayıda Êzidî var” diye belirtildi.

Binlerce Êzidînin ölüm tehlikesine rağmen Avrupa yoluna düştüğü hatırlatılan açıklamada, şunlar ifade edildi: “13 Ekim’de gerçekleştireceğimiz, konferansımızla 3 Ağustos 2014 soykırım saldırılarına göz atıp, ardından gelişmelere ışık tutmak istiyoruz. Konferansa, akademisyenler ve siyasetçiler, soykırım saldırısından sora Şengal’de yaşamın nasıl mümkün olduğu ve Êzidîlerin geleceğine dönük öngörüleri tartışmak istiyoruz. Uluslararası topluluğun sorumluluğunu da konferansımızda işleyeceğiz.”