Türk-Alman DAİŞ'li konuştu

DAİŞ'in Almanya vatandaşı Türk elemanı Ergün Orhan, Dêrazor'daki hamleyle birlikte YPG'ye teslim oldu. Çifte pasaportlu DAİŞ elemanı, DAİŞ-TC ilişkileriyle ilgili konuştu.

Efrîn'i işgal girişimi sonrası verilen soru önergesine “Türkiye’nin DAİŞ ve Nusra gibi terörist örgütlerle birlikte hareket ettiğine dair bir bulgu ve belge yok" diyen Alman Hükümeti'ne, vatandaşı Ebubekir Almani kod adlı Ergün Orhan’ın anlatacakları var. YPG'nin elindeki Orhan, Türkiye-DAİŞ ilişkileri konusunda bazı bilgiler paylaştı.

28 yaşındaki Ergün Orhan, Almanya’da doğup büyümüş Ispartalı bir Türk. Hem Almanya hem de Türkiye’den çifte vatandaşlığa sahip. 2013'te gittiği Köln'deki Ebu Bekir Camisi'nin imamı aracılığıyla DAİŞ ile tanışmış. Bir sene o camiye gidip geldikten sonra eşiyle birlikte DAİŞ’e katılmış. Kod adı Ebu Beydeydi olan imam Faslıydı.

TÜRKİYE ÜZERİ DAİŞ'E YOLCULUK

Ergün Orhan, Almanya’dan önce Antalya'ya, Antalya’dan Antep’e, buradan da çok olağan bir biçimde kendisi gibi gelenlerle birlikte bir servisle çok rahat bir biçimde Cerablus’a sınırından Suriye’ye geçmiş. Ergün Orhan, sınırda ne kadar rahat hareket ettiğine ilişkin "Sınır tamamen açıktı" diyor.

MİNBİC'TEYKEN TÜRKİYE DOSTLUĞU

DAİŞ'li Almanya vatandaşı Türk Ergün Orhan, içinde kaldığı süre boyunca farklı alanlarda ve farklı görevler alıyor. Cerablus’ta eğitimden sonra Minbic’e geçiyor. Minbic’te askeri idarede çalışıyor. Bu dönem, DAİŞ'in Kobanê'yi işgal için saldırdığı dönemdir. Orhan, o döneme ilişki şunları söylüyor: "Kobanê sürecinde Türkiye, DAİŞ’e sınırından geçip saldırması için yol açmıştı. DAİŞ’e silah gönderiyordu. DAİŞ’in bekleme noktaları, evleri Türkiye içinde sınır hattında çoktu. Sınırlar DAİŞ’e tamamen açıktı. Türkiye DAİŞ’e baya yardım etti. Minbic’te askeri idarede çalışırken yaralı ve hasta DAİŞ’liler izin almak için emirime geliyorlardı. Bazıları Türkiye’ye hastanelere gidiyorlardı ve tedavi oluyorlardı. Çoğuna da izin verildi. Türkiye hiçbir engel çıkmıyordu. İstanbul’da ve Suriye sınırında hastane vardı. DAİŞ’e hizmet etmek için.”

DAİŞ VE TÜRK EMNİYETİNİN ELEMANI

Orhan'ın anlattıklarına göre; DAİŞ’in Antep Grubu içerisinde yer alan Ciheman'a bağlı Hilafetin Atlıları ekibinin başı Fudel'di. Ciheman, Minbic'deki askeri idarenin başında, Fudel de yardımcısıydı. HDP’ye karşı Adana ve Mersin'de yapılan saldırılar ile Ankara ve Suruç’taki katliamların tetikçileri bu ekiptendi. Çetebaşı Fudel hem Türkiye hem de DAİŞ istihbaratında çalışan biriydi. Ciheman da Türk'tür. El Kaide üyesi olarak Afganistan’da da görev yapmış olan Ciheman Minbic Hamlesi sürecinde öldürüldü. Mustafa Şami (Orhan'ın Bab'daki son emiri), Fudel'in Türkiye’ye geçip Türk Emniyeti'ndeki işine devam ettiğini söyledi. İki tarafta da çalışıyordu.

KESKİN NİŞANCILIK DA YAPMIŞ

Ergün Orhan, Minbic'den sonra Bab'da da polis örgütlenmesi ve gardiyanlık yapıyor. Bir süre sonra polis örgütlenmesinden ayrılarak keskin nişancılar birliğine geçiyor ve orada yaralanıyor. Cizîr’de DAİŞ’in malzeme deposu sorumlusu oluyor. Ergün Orhan, "DAİŞ’i bırakıp Türkiye’ye gidenlerin tutuklanmadığını aksine iş sahibi olduklarını duydum. Şimdi birçoğu Türkiye’ye gitti ve serbestçe geziyorlar" diyor.

Şedadê'nin ardından Dêrazor'a geçen Orhan, Cizîr Fırtınası Hamlesi başlayınca eşiyle birlikte kaçıp YPG'ye teslim oluyor. Ergün Orhan, DAİŞ’ten kaçıp Türkiye’ye gidenlerin ceza almadığını duymasına rağmen neden kaçarak Türkiye’ye gitmediğini ise şöyle açıklıyor: "Ben kendim ailemle birlikte DAİŞ’ten kaçtım. Türkiye’ye gitmek istemedim, çünkü çifte vatandaşlığım olduğu için askere gitmek istemiyordum. Türkiye DAİŞ’e çok yardım etmişti, o yüzdende oraya gitmek istemedim. DAİŞ bizim hayatımızı mahvetti."