KCK: Irak’ta sorunlar diyalog ve demokratikleşme ile çözülmeli

KCK: Özgürlük Hareketi olarak Kerkük’te çatışmalar başlamadan önce belirttiğimiz gibi tüm Irak'ta sorunların diyalog ve demokratikleşme temelinde çözülmesi temel yaklaşımımızdır. Bundan sonra da tutumumuz bu yönde olacaktır.

Kerkük başta olmak üzere Güney Kürdistan’daki gelişmelere ilişkin bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı, “Ortadoğu merkezli süren Üçüncü Dünya Savaşında yeni güç dengelerinin ve statükonun belirleneceği bir aşamaya varılmıştır. Bu nedenle Kürt karşıtı güçler Kürtlerin yeni dengelerde etkili yer almaması ve statüler kazanmaması için saldırılarını arttırmış bulunuyorlar” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı açıklaması şöyle:

“Kerkük’te ve Şengal’de sorunları diyalog yoluyla çözmek yerine askeri güç kullanarak çözme yaklaşımını kınıyor, Özgürlük Hareketi olarak halkımıza yönelik bu tür saldırgan tutumları kabul etmeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.

Ortadoğu merkezli süren Üçüncü Dünya Savaşında yeni güç dengelerinin ve statükonun belirleneceği bir aşamaya varılmıştır. Bu nedenle Kürt karşıtı güçler Kürtlerin yeni dengelerde etkili yer almaması ve statüler kazanmaması için saldırılarını arttırmış bulunuyorlar. Ortadoğu'nun temel sorununun Kürt sorunu olduğu yakın zamandaki gelişmelerle bir daha gözler önüne serilmiştir. Türk devletinin Bakurê Kurdîstan’da soykırım politikaları ve saldırıları yürütmesi, Rojava Kürtlerine düşmanlık yapması, Kürtlerin Rojava’da özgür ve demokratik yaşama kavuşmasını engellemek için sürekli saldırması, Kürtlerin Kerkük’ten çıkarılmak istenmesi, IŞİD saldırılarıyla 74. soykırım uygulamasıyla karşılaşmış Êzidîxan’a Irak ordusuna bağlı Haşdi Şabi milislerinin saldırması bu gerçekliği tüm açıklığıyla ortaya koymuştur.

Başurê Kurdîstan'da ulusal birliğe, halkın iradesi olan meclise dayanmadan dar parti çıkarlarına endeksli hesapsız, kitapsız, tedbirsiz gerçekleştirilen referandum gerekçe yapılarak Kerkük’e saldırı yapılmıştır. Türk devleti ve AKP iktidarının iki aydır Kürt karşıtlarını bir araya getirme, Kürtleri ve özellikle Kerkük’ü hedef gösterme politikası ilk uygulamalarını Kerkük’e saldırıyla ortaya koymuştur.

Bu saldırgan yaklaşımlar karşısında Başurê Kurdîstan Federe yönetimi ve peşmergeler direnmeden Kürtlerin yaşadığı birçok şehri ve Kerkük’ü bırakmışlardır. HPG gerillaları ve Kerkük halkından sivil gönüllüler şehri son ana kadar bırakmamışlar ve halkı savunmuşlardır. Ancak bu direnişe ağır silahları olan Başurê Kurdîstanlı güçler destek vermemişlerdir. Bir gün sonra da Şengal içinde ve çevresinde YBŞ ve HPG gerillalarının çatışmamak için daha önce KDP'ye bıraktığı yerler de hiçbir direniş gösterilmeden Haşdi Şabi güçlerine terk edilmiştir. KDP, tüm bu adımlar atılırken Kürt halkının öz savunma gücü olan gerillalar ve Özgürlük Hareketimizle hiçbir görüşme ve diyalog içinde olunmamıştır.

Ortadoğu'da yaşanan Üçüncü Dünya Savaşının yarattığı askeri ve siyasi ortamda Suriye ve Irak'ta Kürtleri yakından ilgilendiren durumların yaşanması, Bakurê Kurdîstan'da süren şiddetli savaş, Kürtlerin ulusal birliğini ve ulusal tutumunu acil hale getirmiştir. Bırakalım ulusal kongrenin ve ulusal birliğin gerçekleşmesini, önemli konularda diyalog, ortak görüş ve tutum oluşturulmaması Kürtler için büyük bir zaaf yaratmakta ve olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bu açıdan Kürt siyasi gruplarının acilen bir araya gelerek Kürtler için tehlike yaratacak durumlar ve olası gelişmeler konusunda ortak görüş ve tutuma ulaşmaları gerekmektedir.

Kürtlerin bugün Kerkük’te, Şengal’de, Rojava’da yaşadıkları sorunlarla bundan sonra daha başka yerde de karşılaşacakları açıktır. Ortadoğu'nun temel sorunu Kürt sorununun çözülmemesi olduğundan, Üçüncü Dünya savaşının yeni dengeleri netleştirme sürecine girdiği dönemde birçok sorunla karşılaşılacaktır. Bu açıdan Kürtler arası ilişki ve diyalog bu durumda her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.

Kürt sorununun Ortadoğu'da çözülmemesi ve Kürtlere yönelik saldırılar esas olarak da Ortadoğu'nun demokratikleşmemesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla sorunların çözümü de esas olarak demokratikleşmekten geçmektedir. Milliyetçi, ulus devletçi yaklaşımlar sorunları çözmekten çok ağırlaştırma karakterine sahiptir. Başurê Kurdîstan'da gerçekleştirilen referandum milliyetçi ve devletçi yaklaşımlarla sorunların çözüme kavuşmayacağını ortaya koymuştur. Irak'ın tüm sorunlarını çözecek proje, Başurê Kurdîstan’ın demokratikleşmesi ve Irak'ı demokratikleştirme mücadelesi olarak görülmelidir. Demokratik yaklaşım, ülkelerin demokratikleşmesi ve bu temelde bir bütün olarak Ortadoğu'nun demokratikleşmesi dışında sorunlara çözüm aramak yanılgıdır ve sorunları ağırlaştırmaktan başka sonuç vermez. Bu açıdan özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenler ve sorunları çözmek isteyenler demokratik ulusa dayalı demokratikleşmeyi esas almalıdırlar. Bu, Kürtler için geçerli olduğu gibi, tüm bölge ülkeleri ve halkları için de geçerlidir.

Kerkük sorunu da demokratik ulus anlayışı ve özerklikle çözülebilecek bir sorundur. Kerkük; Kürt, Arap ve Türkmenlerin yaşadığı bir şehirdir. Kerkük şunlara, bunlara aittir demeden Demokratik Ulus ve halkların kardeşliği temelinde özerk demokratik bir sistemle tüm Irak ve Başurê Kurdîstan için model olabilir. Kerkük, çatışma değil de barış ve istikrar etkeni olacaksa en iyi model budur.

Kerkük’e Irak ve Haşdi Şabi’nin saldırılarıyla birlikte önemli bir Kürt nüfusu şehri terk etmeye zorlanmıştır. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Kürt halkı mutlaka Kerkük’e dönmeli, hiçbir siyasi güç ve Irak devleti de buna engel olmamalıdır. Kerkük’ü Kürtsüzleştirme politikası yürütülürse, bu, sürekli gerilim ve çatışma anlamına gelir. Bu da Kürtler dahil hiçbir halkın ve siyasi gücün hayrına olmayacaktır.

Kürt Özgürlük Hareketi olarak Kürt halkının Kerkük’te Arap, Türkmen ve Süryani halkıyla birlikte kardeşçe özgür ve özerk olarak yaşamasından yanayız. Her zaman Kürt halkının ve Kerkük halkının böyle bir yaşama kavuşması için çaba göstereceğiz ve bu konuda üstümüze düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Kerkük’ün Kürtsüzleştirilmek istenmesi hiçbir zaman kabul edilmeyecektir. Bu konuda başta Kürt halkı olmak üzere tüm demokratik kamuoyu ve insanlığın duyarlı olması gerekmektedir.

Özgürlük Hareketi olarak Kerkük’te çatışmalar başlamadan önce belirttiğimiz gibi tüm Irak'ta sorunların diyalog ve demokratikleşme temelinde çözülmesi temel yaklaşımımızdır. Bundan sonra da tutumumuz bu yönde olacaktır.

Şengal’de Êzidî halkımız IŞİD’in 3 Ağustos 2014 saldırısıyla bir soykırımla karşılaşmıştır. Êzidî halkımız ne Irak merkezi hükümeti ne de Başurê Kurdîstan yönetimi tarafından korunmuştur. Şengal’de artık eskisi gibi merkezi bir yönetimin olması Êzidîler için yeni fermanlarla karşılaşma tehlikesini ortadan kaldırmayacaktır. Bu açıdan Êzidîxan öz meclisi ile özerk olmalı ve öz savunmasını Êzidî savunma güçleri yapmalıdır. Kürt Özgürlük Hareketi olarak şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Êzidîxan’ın özerk olması ve öz savunmasını kendisi yapması konusunda üzerimize düşen sorumluluk yerine getirilecektir.

Halkımız Kürt halkına yönelik tüm saldırılarda duyarlı olmalıdır. Bu açıdan Kerkük’te halkımızın ve halkların özgür ve demokratik yaşama kavuşması konusunda duyarlılığını süreklileştirmelidir. Acil olarak da Êzidîxan’a yönelik saldırılar karşısında Êzidî halkımızla dayanışma içine girilmeli ve her yerde Êzidî halkımıza sahiplenmek için ayağa kalkılmalıdır.”