Bir Kobanê hikayesi: Aziz canlarını bizim için feda ettiler...

Kobanê savaşının tamamında kalan Osman Ehmed, DAİŞ'in 25 Haziran 2015'teki katliamında ailesinden dört kişiyi kaybetti. "Bugün biraz gün yüzü görmüşsek onların aziz canlarını feda etmesi sayesindedir" dedi.

Son birkaç yıl içerisinde Kürt halkının yaşadığı birçok katliamdan biri de 25 Haziran 2015 tarihinde DAİŞ'in Kobanê'de siviller yönelik gerçekleştirdiği katliam oldu.

Kente giren büyük bir grup DAİŞ çetesi, Kobanê'nin Berxbotan ve kent merkezinde sivilleri hedef aldı. Saldırılarda çoğu çocuk ve kadın 242 sivil ile 30 YPG/YPJ savaşçısı ve İç Güvenlik Güçleri üyesi şehit düştü.

Kobanê zaferinden hemen sonra yönlerini Girê Spî'ye çeviren YPG/YPJ savaşçılarının 15 Haziran 2015 tarihinde kenti alması Suriye savaşında önemli bir dönüm noktası oldu.

DAİŞ ilk defa elindeki bir kenti kaybederken, Türkiye ise DAİŞ ile arasındaki en önemli ticaret yollarından birini kaybettiği için çok öfkeliydi. Havuz medyası "PYD, DAİŞ'ten daha tehlikeli" ve "Güneyimizde büyük bir tehlike var" manşetlerinden sonra Türk devleti, saldırılara başladı.

Kobanê katliamında da kente giren DAİŞ çetelerinin bir grubunun Türkiye üzerinden kente girmesi ikilinin katliamdaki işbirliği ve gelecekte yapacakları Ankara, Suruç ve Antep katliamlarının habercisiydi.

Katliamda ailesinin dört ferdini kaybeden Osman Ehmed isimli Kobanêli, o vahşet günlerini şu sözlerle dile getiriyor: "DAİŞ Kobanê'den sonra Girê Spî yenilgisini aldı. Bunu hazmedemeyen ve savaşçılarımız karşısında duramayan çeteler sivilleri katlederek intikam almaya çalıştı."

Çoğu çocuk ve kadın 242 kişinin vahşice katledildiği saldırıyı gözleri dolarak anlatan Osman Ehmed, "Kobanê zaferinden sonra halk evine dönüp yaşamlarını yeniden kurmaya çalıştığı bir anda DAİŞ, sivilleri hedef alan bu saldırıyı yaptı. Saldırıda yüzlerce sivil katledildi. Onlardan dördü de bizim ailemizdendi" diyor.

"İki kardeşim, annem ve gelinimiz katledildi. Büyük abim Ebdulrehman ve eşi Rojdar, üniversite son sınıf öğrencisi kardeşim Yûsif ve annem Şemsê'yi kaybettim" diyen Ehmed, o günden beri evlerinin boş kaldığını söylüyor.

Özgürlükleri için çok büyük bedeller ödediklerini kaydeden Osman Ehmed, "Kendi toprakları ve ülkeleri için şehit düştüler. Eğer bizler bugün biraz gün yüzü görmüşsek de onlar ve onlar gibi binlerce kişinin aziz canlarını feda etmesi sayesindedir" diye ekliyor.

"Katliamlara rağmen topraklarımızı terk etmedik. Onlar gelip geçti fakat yüzyıllardır olduğu gibi bizler yine bu topraklardayız" diyen Osman Ehmed, her zaferin acıları olduğunu ifade ediyor.

Osman Ehmed, aynı zamanda DAİŞ'in 15 Eylül 2014 tarihinde Kobanê'ye yönelik büyük saldırısı başlayınca Beyrut'taki işini ve evini ardında bırakıp 24 saat içerisinde Şam'dan Efrîn'e, oradan Antep'e ve oradan da Urfa üzerinden Kobanê'ye geçerek tarihi direnişe katılanlardan.

Kobanê savaşının tamamında kalan hatta 29 Kasım 2014 tarihinde DAİŞ'in kenti düşürmeyi hedeflediği Mürşitpınar Sınır Kapısı saldırısında en kapıyı tutmak için koşanlar arasında en önde yer alan, şimdi ise Kobanê'de küçük bir dükkan işleten Osman Ehmed, son söz olarak şunları söylüyor: "İnsanın ülkesi namusudur, kenti namusu ve onurudur. Ne zaman ülke ve toprak savunması üzerimize görev düşse her zaman hazırız."