İmralı'da komplo derinleşiyor

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, uluslararası komplo ile rehin tutulduğundan beri, toplumsal ve siyasi karşılığıyla, Ortadoğu halklarının lehine paradigmalarıyla, Türk devletinin evrensel hukuku da çiğneyerek tecride sığınmasına yol açtı.

Önemli son bir gelişme ise Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine gerçekleşti. Bursa 1. İnfaz Hakimliği, Öcalan ve İmralı’daki diğer tutsaklar Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş hakkında yeni bir karar verdi. 6 Eylül 2018 tarihinde verildiği belirtilen kararda, avukatların müvekkilleri ile görüşmesi 6 ay boyunca yasakladı. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Bursa 1. İnfaz Hakimliği’ne yaptığı başvuruda, Öcalan hakkında 2005 ve 2009 yılları arasında verilmiş olan 11 ayrı hücre cezası ve 2009 yılındaki 156 sayfalık mektubuna dair disiplin kurulu kararını yasak talebine gerekçe olarak gösterdi.

Savcılık, bir diğer gerekçesinde de şu iddiaları ileri sürdü: “(…) örgüt mensubu olan bu hükümlülerin önceki tarihlerde avukatları ile olan görüşmelerin basına sızdırıldığı, yine hükümlü olan Abdullah Öcalan’ın bu görüşmelerde verdiği talimatlarla örgütünü yönettiğine ilişkin kamuoyunca gündem oluştuğu, hükümlüler ile avukatlar arasındaki görüşmelerde avukatların örgüt veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiklerine ilişkin iddialar, hükümlü Abdullah Öcalan’ın avukatları ile yapmış olduğu görüşmelerde talimatlar niteliğinde suç unsuru…”

Türk yargısı, “yine hükümlünün aynı ceza infaz kurumunda kalan diğer hükümlüler aracılığı ile de talimat verebileceği anlaşıldığından....” diyerek, Öcalan ve diğer tutsakların avukatları ile görüşmesinin 6 ay yasaklanmasını istedi. Bursa 1. İnfaz Hakimliği de bu talebi kabul etti. Hakimliğin kararına karşı Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edildi ancak bu da reddedildi.

2011'DEN BERİ GÖRÜŞME YOK

Asrın Hukuk Bürosu avukatları, 27 Temmuz 2011'den beri müvekkilleri Öcalan ile görüştürülmüyor. 2017 yılında yapılan 100 avukat ve 44 aile ziyareti talebinin tamamı Bursa İnfaz Hakimliği'nin hukuk dışı kararı gerekçe gösterilerek keyfi bir şekilde reddedildi. Bu duruma bağlı olarak İmralı Ada Hapishanesi'ne nakledilen Öcalan dışındaki diğer üç mahpusun, İmralı Ada Hapishanesinde oldukları günden bugüne kadar aile ve avukatları ile görüşememe durumları da devam etti.

HDP heyeti ile 5 Nisan 2015'te gerçekleştirilen görüşmeden sonraki tek temas ise, ancak 50'ye yakın Kürt siyasetçinin gerçekleştirdiği açlık grevinden sonra 11 Eylül 2016 tarihinde yapılan aile görüşmesi oldu. Bu görüşmeden sonra Öcalan ve diğer üç müvekkilden mektup, telgraf ya da faks dahil hiçbir şekilde haber alınamadı, aynı şekilde dışarıdan kendilerine posta yoluyla da ulaşmak mümkün olmadı.

YILLARCA TEK BAŞINA TUTULDU

Öcalan, İmralı'da 16 Şubat 1999-17 Kasım 2009 tarihleri arasında tek başına tutuldu. Daha sonra diğer cezaevlerinden 5 tutsak buraya sevk edildi ancak tek başına tutulmaya devam ediyordu. Haftada yalnızca beş saate kadar diğer tutsaklarla görüşme olanağı vardı. Bu durum, tecridin son bulmasından ziyade, tecridin biçim değiştirdiği veya artık başkalarını da kapsadığını işaret ediyordu.

CAN GÜVENLİĞİ TEHDİT ALTINDA

Son dönemde Öcalan'ın sağlığı ve güvenliğine dönük tehdit ve kuşkular da arttı. Öcalan'ın yaşamına ilişkin Ekim 2017'de kuşkulu ifadeler kamuoyuna yansıdı. 13 Ekim'de Bursa Cumhuriyet Basşsavcısı Uğurhan Kuş imzası ile yazılı açıklama yapıldı. Açıklama, bilgi açısından tatmin etmiyordu. Öcalan'ı 'sıradan bir tutsak' gibi yansıtan dili sebebiyle de ciddiyetten uzak bir nitelikteydi. KCK ise bu yönlü haberlerin doğru olmadığının netleştirilmesini isteyen bir açıklama yaparken, "Ailesinin, avukatların ve kamuoyunun Önder Apo’nun sağlığı konusunda haber alması en temel haklarıdır" dedi.

ULUSLARARASI HEYET DE YANITSIZ BIRAKILDI

Avukat ve ailenin dışında, aralarında değişik ülkelerden Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, sendikacı, akademisyen ve insan hakları aktivistlerinin yer aldığı uluslararası bir heyet de Adalet Bakanlığı’ndan randevu talep etti. İmralı Hapishanesi'ni 17-18-19 Şubat 2017 tarihlerinde ziyaret etmek istedi fakat bu başvuruları yanıtsız bırakıldı.

AİHM: İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

Öcalan'ın koşulları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) İkinci Daire tarafından, 14 Mart 2014 tarihli kararda 'işkence ve kötü muamele' olarak tanımlanmıştı. Asrın Hukuk Bürosu da aynı fikirdeydi; "Sayın Öcalan, 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun kendisine tanıdığı haklardan hiçbir şekilde yararlanmamış; bu haklar topyekûn engellenmiştir."

CPT'NİN SORUMSUZLUĞU

İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ise İmralı tecridine-işkencesine dair sorumluluğunu yerine getiren bir performans sergilemedi. Kurum, Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin organı olan ve üye devletlerdeki hapishaneleri ziyaret etme, tespit ettiği hak ihlallerine ilişkin rapor hazırlama yetkisine sahip. 28-29 Nisan 2016 tarihlerinde İmralı Hapishanesi'ne bir ziyaret gerçekleştiren CPT, daha önceki 6 ziyaretin aksine bu ziyaretine ilişkin tespit ve önerilerini içeren raporu Türkiye’nin onayının alınamadığı gerekçesiyle yayımlamadı. Yaptığı daha önceki ziyaretlere ilişkin raporlarında İmralı Hapishanesi’ne dair birçok hak ihlali tespitinde bulunup bunların giderilmesine dönük çeşitli tavsiyelerde bulunan CPT’nin, bugün artık mutlak haber alamama durumuna karşı sessiz kalması tepki çekiyor.