Yoldaş taşıyor, can taşıyor, kan taşıyor!

Ramazan Muhammed, Kobanê’de en acı günleri yaşadı; evini işini, arkadaşlarını kaybetti. Bir yıldır Reqa cephesinde ambulans şöförlüğü yapıyor.

Reqa zaferine sayılı sayılı günler kaldı. Artık kentin özgürlüğüne saatler kaldı. QSD ev ev kenti DAİŞ çetelerinden arındırıyor, sivilleri güvenlikli alanlara ulaştırıyor. Reqa’da şimdiye kadar hep hamleyi, savaşı anlattık, biraz da cephenin gerisine de bakmak lazım.

Savaşın, işte o görünmeyen kahramanlardan biri de Ramazan Muhammed. Kobanê ve Eyn İsa’dan sonra Reqa cephesinde yer alan Muhammed burada ambulans şoförlüğü yapıyor. İşi çok zor; yaralılara ilk müdahaleyi yapmak, acilen hastanelere ulaştırmak…

Ramazan Muhammed, Kobanê’li… 37 yaşında. Kobanê’de en acı günleri yaşadı; evini işini, arkadaşlarını kaybetti, ‘Kobanê düştü, düşecek’ denildiği anlarda, sınırda kendi hayatının geçtiği şehiri izledi uzaktan. Kobanê’nin özgürleştirilmesine sayılı günler kala YPG saflarına katılarak devrimin bir parçası olmayı seçti.

Emektar Ramazan, cephenin sağlık çalışanlarından, ilk yardım noktasında ambulans şoförlüğü yapılıyor. En zahmetli ve bir o kadar da tehlikeli görevlerden biri. Ramazan Muhammed ile tarihe tanıklık ettiği Reqa cephesindeki yaşamını konuştuk…

YPG’ye katılmadan önce ne iş yapıyordunuz?

Çiftçilik yapıyordum; sezonluk ürettiklerimizi satarak aileme geçindiriyordum. Çok çalışıyordum, yaşantım hep tarlalarda, bahçelerde geçti. Toprakta bir şeyler üretmek, doğaya sahip çıkmak ordan beslenmek ve insanları beslemek beni ben yapan hayatımı kurduğum alandı.

Neden YPG’ye katıldınız?

DAİŞ’in saldırıları başladığında çok korkmuştuk; doğup büyüdüğüm kente saldırdı; evlerimizi harap etti, göç etmek zorunda kaldık. YPG benim için bir umut oldu, şehirimizin özgürleştirilmesine kısa bir süre kala YPG ye katılmaya karar verdim. Çünkü umutlandım, hem kentimiz DAİŞ’ten temizlenecek hem de Rojava’yı kurtaracaktık. Bende bu devrimde yerimi almak istedim.

YPG’de hangi görevlerde yer aldınız, nerelerde bulundunuz?

Daha çok lojistikte görev aldım. YPG nerede ihtiyaç duymuşsa; yiyecek, içecek dağıtımından tutun araç tahsisine kadar lojistiğin her alanında yer aldım. Kobanê, Eyn İsa’da hamlelerinde yer aldım. Reqa hamlesinin başından bu yana ise burada ambulans şöförlüğü yapıyorum.

Rojava’lı bir Kürt olarak bir Arap coğrafyasında Arab savaşçılar ile DAİŞ’e karşı savaşmak nasıl bir duygu?

Cephedeki Arap kardeşlerimizi, bizden farklı görmüyorum. Onlarda bizim gibi savaşıyor; canlarını veriyorlar, emek sarfediyorlar. Hep birlikte bir insanlık savaşı veriyoruz, bu mücadelede emeği olan herkesi ben eşit görüyorum. Aslında bunca zamandır yakınlaşma gösteremediğimiz Arap yoldaşlarımız ile Reqa’da omuz omuza savaşmak çok anlamlı. Bu aynı zamanda birlik olunacağının, dışardan gelecek saldırılara birlikte cevap verebileceğimizin de göstergesidir. Bu coğrafyada halklar birlik olmayı başarırsa, bu coğrafyaya huzur gelir. Bunu da YPG öncülüğünde QSD güçleri içerisinde gayet güzel sağlamış bulunuyoruz. Burada, aynı mevzide birlikte ölüme gidiyoruz. Bence dış güçlerin en çok korktuğu şey ise birlik olmamızdır, bu açıdan burada sağladığımız birlik çok anlamlıdır.

Reqa hamlesi süresince size en çok zorlayan şey ne oldu?

Hamle içerisinde çok dostluklar kurduk; cephedeki dostlukların yerini hiçbir şey tutmuyor. Ekmeğinizi bölüştüğünüz, birlikte ölümden döndüğünüz, yaşamınızı her an ölecekmişcesine samimice paylaştığınız dostlarınız oluyor. Arkadaşlarımın yaralı olarak bulunduğum ilk yardım noktasına gelmesi; onları hastaneye yetiştirmenin telaşı ve bazen de ölüm çok acı verici.

Burada geçirdiğim her gün, her an bir macera… Eyn İsa hamlesinden bu yana en yakın dostlarımdan birisi, Reqa hamlesinin ilk günlerinde başından vurulmuştu. İlk yardım noktasına getirildiğinde çok fazla kan kaybediyordu, aslında şehit düşmüştü. İnanmak istemedim ve bana battaniyeyi açıp göstermelerini istemiştim; battaniye açtıklarında o acı tabloyla karşılaşmıştım. Her zaman gülen gözleri bu kez kanlar içindeydi. Onu, öyle gördüğüm o anı, hayatım boyunca unutamam.

Yaralıları yetiştirmek için her an hedef olabileceğiniz, pusulara düşürülebileceğiniz yolları katediyorsunuz. Bize bu zorlu yolculuğu anlatabilir misiniz?

Yolculuğumuz çok zor ve tehlikeli; örneğin ana yolları değil, ara yolları kullanmamız gerekiyor. Geceleri de düşman sızma yapabiliyor ve yollara pusu kurabiliyor. Bu coğrafyada düzgün yollar yok; zaman zaman toprak arazide veya tepelik bölgelerde aracımızı hızla kullanıp yaralıyı en erken şekilde hastaneye ulaştırmaya çalışıyoruz. Sürekli stres altındayız, bizim için önemli olan yaralı arkadaşımızı ulaştırmaktır. Evet yol çok riskli, fakat arkadaşımızı kurtarmaya yönelik olduğu için elimizden geleni yapıyoruz.

Reqa cephesinden yaralıları hangi hastanelere götürüyorsunuz?

Cephedeki ilk yardım noktasında gerekli müdahale yapıldıktan sonra yaralıları, Kobanê, Hesekê, Gre Sipi ve Qamişlo hastanelerine yetiştirmeye çalışıyoruz. En uzak ve en tehlikeli yol aslında Hesekê yolu gidiş ve dönüşü toplam 5 saat alıyor. Aslında dönüş yolunda çok hızlı ve dikkatli olmamız lazım. Yeterli ambulansımız yok burada başka bir yaralı bekliyor olabilir ve arkadaşlarımızın hayatı söz konusu, kaybedecek tek bir dakikamız bile yok. Aslında buralarda da imkanlar çok kısıtlı.

Avrupa’da binlerce Kürt’ün de gözü burada. Reqa cephesinden mesajınız nedir?

Bizler burada savaşı artık sonlandırdık; canımızı kanımızı verdik, DAİŞ’e karşı zaferi kazandık. Artık bu saatten sonra savaş için değil ama sosyal yaşam için çok büyük bir mücadele ve destek gerekiyor. Avrupa’daki tüm Kürtlere çağırım; lütfen bizlere yardım eli uzatsınlar. Kentlerimizi yeniden inşaası etmemiz lazım, binlerce evi yıkılan insan var, çocuklar için ve hastanelere ihtiyacımız var… Yapacakları her türlü yardım bu alanda çok önemli, duyarlılık göstermeleri gerekiyor.

EREM KANSOY/YENİ ÖZGÜR POLİTİKA