Yeni bir başlangıç olacak

Reqa hamlesinin koordinesinde yer alan QSD komutanlarından Clara Reqa, "Reqa'nın özgürleştirilmesinin askeri ve siyasi etkileri büyük olacak. Bu savaşın seyrini değiştirecek, yeni bir başlangıç olacak" diye konuştu

Reqa hamlesinin koordinesinde yer alan QSD komutanlarından Klara Reqa, "Hamlede kahramanca savaşarak yaşamını yitiren komutanlarımız Şevin, Zozan, Çiya, Sozdar, Adnan Ebu Emced ve tüm şehitlerimizi saygıyla anıyor, onlar anısına Reqa’yı özgürleştirdiğimizi belirtmek istiyorum" dedi. Askeri ve siyasi alandaki engellere ve saldırılara rağmen Reqa’yı özgürleştirdiklerini ifade eden Klara Reqa, "Reqa DAİŞ’in kalesi olarak görülen bir kentti ve bunun özgürleştirilmesinin askeri ve siyasi etkileri büyük olacak. Bu savaşın seyrini değiştirecek, yeni bir başlangıç olacak" diye konuştu.

Komutan Clara Reqa, kentin özgürleştirilmesine ilişkin Yeni Özgür Politika’nın sorularını yanıtladı.

Reqa operasyonu hangi ihtiyaçla başlatılmıştı?

Öncelikle Reqa hamlesinde kahramanca savaşarak yaşamını yitiren komutanlarımız Şevin, Zozan, Çiya, Sozdar, Adnan Ebu Emcet ve tüm şehitlerimizi saygıyla anıyor, onlar anısına Reqa’yı özgürleştirdiğimizi belirtmek istiyorum.

Ortadoğu ve Suriye’de devam eden savaşın en yoğun yaşandığı yer Rojava oldu. Burada Baas’tan Nusra’ya ve diğer örgütlere kadar tüm Kürtler ve diğer halklar üzerinde egemenlik kurmak istedi. Rojava kentlerinin işgal edilmesi amaçlandı. YPG ve YPJ güçleri olarak halkımızı bu saldırı ve işgalden kurtarmak için kesintisiz savaştık ve verdiğimiz büyük bedellerle bugünlere geldik.

Askeri ve siyasi alanda yaşanan bir işgal ve sömürü var. DAİŞ’in işgal ettiği Minbic, Bab, Reqa ve Derazor gibi Fırat nehri kıyısındaki kentler de Rojava çevresinde yer alan kentler. Kürt ve Arap halkı yıllarca bir arada yaşadı ve şimdi de yüzlerce Arap genci YPG ve YPJ saflarına katılıyor. Rojava’daki tüm halkların özgürlüğü hedefiyle savaşıyoruz. Rojava ile birlikte Suriye’nin kuzeyindeki tüm kentler özgürleşmeden bunu sağlamamız mümkün değil. İşgal ve saldırı tehdidini bertaraf etmek ve bu topraklara özgürlüğü, barışı ve refahı getirmek için diğer hamlelerle birlikte Reqa hamlesinin de yapılması kaçınılmazdı. Ceza, Şedade, Hol, Heseke ve diğer kentlerden yüzlerce Arap genci aynı amaç etrafında birleşerek YPG/YPJ saflarına katıldı. YPG/YPJ sadece Kürt halkının değil, buradaki tüm halkların savunma gücü haline geldi. Hatta daha sonra dünyanın diğer halklarından katılımlarla bugün dünya halklarını buluşturan bir savunma gücü oldu.

Ceza, Hol, Şedade ve Minbic hamleleriyle birlikte DAİŞ aşamalı olarak bu topraklardan temizlendi. Her hamlede buradaki halkların isteği ve katılımıyla gücümüzü daha da büyüttük, halkın güvenini kazandık. Bu adımlar daha sonra aynı amaç uğrunda savaşan tüm kesimlerin birleştiği QSD’nin (Demokratik Suriye Güçleri) ilanını beraberinde getirdi.

Sonuç olarak; Reqa da özgürleştirdiğimiz diğer kentlere komşu, Fırat nehri kıyısında olan tarihi bir kent. Ticari yolların geçtiği, tüm bölge için stratejik önemi bulunan bir kent. Ekonomik olarak da altyapısı bulunan bir kent. Halep, Heseke ve diğer kentlerde olduğu gibi bu kentte de Kürtler ve diğer halklar birlikte yaşıyor. Halklarımıza yönelik tehlikeleri bertaraf etmek, değerlerimizi korumak ve bu toprakları özgürleştirmek için Reqa hamlesini gerçekleştirmemiz gerekiyordu. Kuzey Suriye Federasyonu’nun gerçekleştirilmesi ve dile getirdiğimiz halkların kardeşliğinin sağlanması için bu adım atılmalıydı.

DAİŞ için Reqa’nın önemi neydi, burada nasıl bir sistem kurmak istiyordu?

DAİŞ kendisini geçmişte Reqa’da yaşayan ve İslamiyet’in yayılması için çalışan Harun Reşit’in devamı olarak da görüyor. Reqa ve diğer kentleri işgal ederken bu söylemlerle de hareket ettiler ve Reqa’yı merkezleri haline getirdiler. Şengal ve Rojava’nın diğer kentlerine yönelik saldırılar da Reqa merkezli olarak gerçekleşti. DAİŞ bu saldırıları yaparken bir özel savaş da yürüttü. Kobanê zaferi öncesi yürütülen işgalde kendisini yenilmez bir güç olarak lanse etti. Bu işgali sürdürürken yaptığı şiddet ve vahşetin dozajını sürekli arttırarak halk içinde korkuyu yaydı. Kobanê zaferiyle bu algı ve korkuyu kırdık. Reqa da DAİŞ’in kalesi olarak bilinen bir kentti. YPG, YPJ ve QSD güçleri olarak bu kenti özgürleştirmemiz de burada yaşayan halkların hayaliydi. Reqa’daki herkesin DAİŞ uygulamalarından kaynaklı yaşadığı büyük acılar var. Kimisi katledildi, kimisi her gün bu vahşetin korkusunu ve acısını yaşıyor. DAİŞ sisteminde ya kölelik ya ölüm dayatılıyor. Reqalılar DAİŞ işgalinin sürdüğü her gün öldürüldü, işkence gördü, kadınlar tecavüze uğradı, çocuklar bu uygulamalara alet edildi. Bunun halk içinde yarattığı psikolojik, sosyolojik etkiler ve büyük bir aşınma var.

Reqa’da DAİŞ’in askeri olarak da yıllardır yaptığı hazırlıklar vardı. Tüm teknikleri kullanarak savunmasını oluşturdu, yeraltı sistemine ağırlık verdi, altyapısını oluşturdu. Reqa hamlesinin başlatılmasıyla birlikte, DAİŞ kentte mayınlama sistemine ağırlık verdi. Elektrikle çalışan otomatik silahlar da hazırlanmıştı. Ayrıca insansız keşif uçakları ve bomba yüklü araçlar devreye konuldu. Hamlede yer alan güçlerimize karşı her türlü teknik kullanıldı. Hamlede hava desteği de oldu ama yoldaşlarımızın ortaya koyduğu azim ve irade olmadan bu başarının sağlanması mümkün değildi. Ev ev yürütülmesi gereken şehir savaşının da getirdiği zorluklar vardı. Fakat bu engellerin tümünü aşarak Reqa’yı adım adım özgürleştirdik. Elbette Reqa hamlesini başlatırken, şiddetli bir savaşın yaşanacağını biliyorduk ve buna karşı hazırlıklıydık. Bu operasyon 4 ay devam etti, Reqa’nın özgürleştirilmesi için kahramanca savaşın onlarca yoldaşımız şehit düştü.

Size karşı kullanılan tekniklerden söz ettiniz, bunlara karşı nasıl savaştınız?

Şehir savaşının incelikleri ve zorlukları var. Büyük bir sabır ve itina gerektiriyor. Düşmana karşı savaşırken, kent içinde bulunan sivillerin zarar görmemesi için bunun tam bir ustalıkla yapılması gerekiyor. Savaş hata kabul etmiyor. Geçmiş hamlelerden elde ettiğimiz bu tecrübelerin tümünü kullandık. Savaşın kurallarını ve gizliliği esas aldık. Pusulama, çembere alma, saldırı ve sızma tüm tekniklerini kullandık. Operasyonun başladığı günden itibaren her anımız çatışmalarla geçti. Sivilleri çatışma bölgesinden çıkarmak için de özel operasyonlar düzenledik. Sivillerin, kadın ve çocukların zarar görmemesi için eğitilmiş özel birimlerimizi devreye koyduk. Hatta çoğu zaman sivillerin zarar görmemesi için yoldaşlarımız kendisini siper ederek, şehit düştü. Örneğin sivilleri kurtardıkları esnada bomba yüklü bir araçla saldırı gerçekleştirilmesi sonucu 4 yoldaşımız şehit düştü. Şüphesiz, bu direniş ruhunun da ortaya çıkardığı değerler var. Tüm engellere karşı umutla, sabırla savaştık. Bu hamlede yer alan herkes büyük bir cesaret, irade ortaya koydu ve bu sayede başardı. Amacımız sadece düşmanı yenmek, fiziki olarak bu topraklardan temizlemek değil, bu toprakları hak ettiği özgürlüğe ve değerlerine kavuşturmak.

Bu savaşı yürütürken Reqa halkı sizi nasıl karşıladı?

DAİŞ çetelerinin halka yönelik baskılarla birlikte bize karşı yıllardır yürüttüğü karalama ve anti propaganda var. Reqa’nın özgürlüğü için canını ortaya koyan, halkı savunmak için siper olan yoldaşlarımız bunu etkisiz kıldı. Halk, yoldaşlarımızın bu savaştaki fedakarlığı ve kahramanlığına tanıklık ettikçe bunun gerçek olmadığını gördü. Her köyü, her mahalleyi özgürleştirerek, kısa sürede halkın kendi evine geri dönmesini sağladık. Bu hamleyi Reqa halkının talebiyle başlattık. Reqa özgürleştirilmeden önce Reqa Halk Meclisi oluşturuldu, Reqa’daki tüm kesimler ve aşiret temsilcilerinin yer aldığı toplantılar gerçekleştirildi. Hamle esnasında basına yansıyan görüntülerde de halkın QSD, YPG ve YPJ güçlerini nasıl sevinçle karşıladığı yansıdı. Reqa halkından büyük bir destek gördük. Hamle ardından özgürleştirilen alanlardan yüzlerce Reqalı Arap genci bu savaşta yer almak için QSD’ye katıldı, onlarcası şehit düştü. Halk yıllarca bu anı bekledi. Bu nedenle özgürlük imkanı ortaya çıktığında buna değer verdi, destek sundu. Bu hamlede halkın desteği de oldukça önemliydi.

Bundan sonra Reqa’yı nasıl bir gelecek bekliyor?

Hamlenin başladığı günden itibaren bu soruyu sıkça duyuyoruz. DAİŞ işgali ardından nasıl bir sistem oluşturulacağı merak ediliyor. Bizi rejim sistemi ve DAİŞ işgalinden ayrı kılan bir yaşam felsefemiz var. Özgürleştirilen diğer kentlerde de bunun sonuçları görülüyor. Reqa öncesi özgürleştirilen Minbic buna en iyi örnek olarak verilebilir. Kuzey Suriye Federasyonu hedefimiz var. Minbic özgürleştirildiğinde Minbic Halk Meclisi ve Askeri Meclis oluşturuldu. Amacımız, sadece bu toprakları özgürleştirmek değil, aynı zamanda halkı eğitmek, yeni bir toplum inşa etmek hedefimiz var. Halkı Baas rejimi ve DAİŞ’in etkisinden kurtarmak elbette zaman gerektiren bir süreç. Ama halkın desteğiyle bunu yaratacak gücümüz ve inancımız var. Artık kentin yönetimi Reqa Halk Meclisi devr alacak. Kentin savunmasını da Reqa Asayiş Güçleri yapacak. Halkın demokratik sistemle kendi kendini yönetmesi esas alınacak. Öncelikli hedefimiz bu olacak.

Reqa operasyonunun askeri sonuçlarıyla birlikte, Reqa’nın özgürleştirilmesinin yarattığı siyasi sonuçlar nelerdir?

Reqa hamlesine başlarken, sömürgeci komşu devletlerin siyasi ve askeri saldırılarıyla karşı karşıya kaldık. Türk devleti DAİŞ’e nefes aldırmak ve hamlenin başarısını engellemek için bu saldırılara öncülük etti. Reqa’nın özgürleşmesinin yaklaşması ile birlikte Efrîn kantonuna yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Askeri ve siyasi alandaki engellere ve saldırılara rağmen Reqa’yı özgürleştirdik. Reqa DAİŞ’in kalesi olarak görülen bir kentti ve bunun özgürleştirilmesinin askeri ve siyasi etkileri büyük olacak. Bu savaşın seyrini değiştirecek, yeni bir başlangıç olacak. YPG/YPJ halkların kardeşliğini esas alarak Rojava’daki savaşını yürüttü. Ulusal haklarını talep ederken, bunu tüm halklar için de istedi. İşgal altındaki toprakları özgürleştirerek, halka teslim etti. Bu yürüttüğümüz savaştın tarzı ve temel ilkesi oldu.

Uluslararası alanda ortaya çıkardığı etkiler de oldu. DAİŞ vahşetine büyük bir direnişle karşı koyan güçler olarak dünya halklarından destek gördük. Savaşla beraber yürüttüğümüz inşa çalışmaları ve oluşturulan sistem diğer halklara da umut verdi. Bu sonuçlar bize karşı yürütülen birçok politikayı da boşa çıkardı.

Türkiye savaşın başından itibaren DAİŞ çetelerini destekledi. Bu yönüyle Reqa’nın düşürülmesi Türkiye açısından ne ifade ediyor?

Reqa hamlesi başlatılırken Türk devleti Gire Sîpî, Efrîn ve diğer bölgelere yönelik saldırılarını artırarak, bir biçimiyle DAİŞ’e bir kez daha destek vermek istedi. Erdoğan bizzat verdiği destekle DAİŞ’in altyapısını hazırladı, DAİŞ’i her yönlü besledi. Yıllardır gönderilen silah, lojistikle bu yapıldı. Sağlık alanında çetelere destek sunuldu, yaralıları tedavi edildi. Bir taraftan DAİŞ’i beslerken, DAİŞ’in yer aldığı bir devletle komşu olmak istedi. Reqa’nın özgürleştirilmesi DAİŞ’ten ziyade Türk devletine vurulmuş bir darbe olacak. Reqa hamlesinde planlarını gerçekleştiremeyen Türk devleti, bugün İdlib ve Efrîn’e yönelik saldırılarla sonuç almak istiyor. Türk devleti çetelerini orada toplayarak, bu yenilgisini aşmak istiyor.

YPJ Reqa’nın özgürleştirilmesi hamlesinde sadece cephede değil, savaşın koordinesinde de vardı. Reqa’nın özgürlüğü esir alınan Êzîdî kadınların getirildiği bir yer olarak da ayrı bir anlam taşıyor. YPJ’nin üstlendiği bu göreve yönelik ne diyebilirsiniz?

Sadece Reqa hamlesinde değil, Minbic, Kobanê ve diğer tüm hamlelerde YPJ öncü komutanlarıyla büyük bir rol oynadı. Reqa, Êzîdî kadınların toplanıp pazarda satıldığı bir yer olduğu için YPJ olarak bu hamlede yer almamızın ayrı bir önemi var. YPJ sadece bir savunma gücü olarak değil, ortaya koyduğu direniş, savunduğu düşünce ve yaşamda yarattığı etkiyle bir yaşam felsefesi oldu, bununla kimlik kazandı ve halktan kabul gördü. YPJ’nin ordulaşması ve bugünkü gücüne ulaşması aynı zamanda geçmişten bugüne kadına dayatılan erken egemen sistemi, bunun son temsilcisi DAİŞ’e verdiğimiz bir yanıt, intikamdır. Sadece Kürt kadınları adına değil, tüm kadınlar için savaşıyoruz. YPJ savaşçıları içinde birçok halktan kadınlar var. Erkek egemenlikli sisteme karşı, halkların, kadınların haklarını savunan demokratik bir sistem oluşturmak için tüm halkların kadınlarını buluşturmak istiyoruz. Sürekli erkek şiddetinin mağduru olan kadınların, Ortadoğu gibi bir alanda savaşta yer alması, halklar için savaşması ve bu savaşa öncülük ederek, koordinesini yapması bir mucize olarak görülüyordu. Kürt kadınının özgürlük mücadelesi ve YPJ bu mucizeyi gerçekleştirdi.

Her savaş kendisiyle birlikte yaşamı, halkların kardeşliğini yaratamaz. Oysa ki savaşırken yıllardır bu topraklarda birlikte yaşayan halkların kardeşliğini, barışını da yeniden diriltiyoruz. Bu aynı zamanda kadının bu savaşta yer almasının ortaya çıkardığı bir sonuç ve bizi farklı kılan da bu. Yürüttüğümüz savaş sadece DAİŞ çetelerine karşı verilen bir savaş değil. Bunun arka planı, kadının direniş ruhu ve bu savaştaki etkileri de iyi görülmeli. Ahlaki-politik bir toplumun oluşturulmasını hedefliyoruz. Bu direnişte yoldaşlık ruhu, kahramanlık, halkın savunmasını var ve bu kendisiyle birlikte yeni bir toplumu yaratıyor. Şevin, Sozdar, Zozan gibi nice yoldaşımızı Reqa hamlesinde şehit verdik. Onların anısına bu kentin, bu toplumun yeniden inşasını bir yurtseverlik görevi, tarihi bir görev olarak görüyoruz.

 

 

Reqalı bir YPJ savaşçısı olarak bu hamlede yer aldınız. Klara Reqa kimdir? Burada bulunmak sizin için ne ifade ediyor? Savaşırken yaşadığınız duyguları anlatabilir misiniz?

Ailem Kobanêli Kürt bir aile fakat çocukluğumdan itibaren Reqa’da büyüdüm. 2004 yılında Qamişlo direnişinin başlaması ile birlikte, öğrencilik döneminde Kürt özgürlük hareketiyle tanıştım. Baas rejimin baskıları nedeniyle gözaltına alındım. Her geçen gün rejimin baskılarına yönelik öfkem büyüdü. 2011 yılında YPG’nin kuruluşu ardından askeri güçlere katıldım ve ardından YPJ saflarında yer aldım.

Reqa’da okula gittim, ilk arkadaşlıklarımı burada edindim, yaşamı burada tanıdım. Reqa’nın bu sokaklarında geçen yüzlerce anım var. Bu nedenle iki zamanı bir arada yaşıyorum; hem geçmişte, hem bugündeyim. Bu savaşta yer alırken, çocukluk anılarımla bugün arasında sürekli gelgitler yaşadım. Bir Kürt kadını, YPJ savaşçısı ve Reqa hamlesinin koordinesinde yer alan bir kadın olarak çocukluğumun geçtiği kentin özgürleştirme hamlesinde yer alıyorum. Bu duyguları tarif etmek oldukça zor.

Baas rejimi döneminde de yaşadığımız baskılar oldu. Dilimiz, Newrozumuz, sevincimiz yasaklandı, Kürtler yok sayıldı. Bir halk olarak sevincimiz sürekli engellendi. Şu an bizden çalınan o sevinci yaşıyorum ve bizden ne demek olduğunu şimdi anlıyorum.

Elbette çocukken Reqa için hiç zaman böyle bir hayalim olamazdı ama şu an en büyük hedeflerimden biri Reqa’nın özgürleşmesi. Reqa halkının yaşadığı acıların üzüntüsüyle birlikte, özgürlüğüne kavuşmasının mutluluğunu de yaşıyorum.

Demirci Kawa’nın özgürlük meşalesini, tüm halkların özgürleşmesi hedefiyle bugün Reqa’daki savaşçılar devraldı. Günümüzün Dehaklarına karşı büyük bir direniş verdik. Bu burayla, bugünle sınırlı kalmayacak. Bunu yaşamın her alanına taşırmalıyız. Kürt ve Arap gençleri omuz omuza vererek Reqa’daki Büyük Savaş’ta özgürlük hamlesinde yer aldık. Bunun da ayrı bir anlamı var. Reqa’nın özgürlüğünü tüm şehitlerimize adıyor, tüm şehit aileleri ve halklarımıza kutlu olsun diyoruz.