Türkiye'nin Fransa'daki vahşetle bağlantıları....

Fransa'da bir tarih öğretmeninin başını keserek katleden Abdullah Anzorov'un, İdlib'teki bir "cihatçı" ile temas kurduğu belirtiliyor. İdlib, Türkiye destekli çete gruplarının denetiminde bulunuyor. Hedef alınan dernekler de Türkiye bağlantılı.

Fransa'da geçen 16 Ekim Cuma günü tarih öğretmeni Samuel Paty'nin sokak ortasında 18 yaşındaki bir Çeçen tarafından başı kesilerek katledilmesinin yarattığı şok sürüyor.

Vahşetin ardından onlarca cihatçı dernek, cami ve kişiye yönelik operasyonlar düzenlendi.

SORUŞTURMADAKİ SON DURUM

Başlatılan soruşturmalarda vahşet ardından öldürülen Anzorov'un bağlantıları araştırılıyor.

Ulusal antiterör savcısı, "Bugün artık açık ki, öğretmen sosyal ağlarda ismen hedef gösterildi" diyerek, bunun Brahim C isimli öğrenci velisi ile İslamcı Abdulhakim Sefrioui tarafından yapıldığını belirtti. Tutuklanan her iki kişi, 6 Ekim'de öğretmene karşı protesto eylemlerine de çağırmıştı.

Soruşturmacılar özellikle öğrenci velisi ile katil arasındaki telefon görüşmeleri ile ilgileniyor. Katil öğretmenin sadece soyadını biliyordu. Kimliğini iki öğrenci sayesinde öğrenildiği belirtiliyor. 14 ve 15 yaşındaki bu öğrenciler de gözaltında. Öğrencilerin 300 ila 350 euro karşılıında öğretmeni gösterdiği ifade ediliyor.

Hükümetin kapattığı radikal islamcı BarakaCity sivil toplum örgütünün başkanı İdris Sihamedi lakaplı Dris Yemmou da Çarşamba akkşamı, gözaltına alındı. Sihamedi, özellikle internet üzerinde Charlie Hebdo'nun eski bir gazetecisini taciz etmekle suçlanıyor. Twitter üzerinde provokatif yüzlerce mesajı da var.

Kapatılan dernekler arasında Fransa İslamofobiye Karşı Kolektif CCIF ve Hamas bağlantılı bir dernek de var. Bunların Türk iktidarı ile yakın bağlantıları da var. Özellikle CCIF'in Erdoğan sempatisi biliniyor. Türk devletinin Fransa'daki bir uzantısı gibi hareket ediyordu.

İDLİB'DE BİR CİHATÇI İLE BAĞLANTI KURDU

Ortaya çıkan son bilgilere göre Anzorov, Suriye'de de bir cihatçı ile bağlantı halindeydi.

Le Parisien gazetesine göre Anzorov, Al_Ansar_270 adıyla, 12 ve 14 Eylül tarihlerinde Instagram üzerinde "12.7X108" adlı bir kullanıcı ile Rusça dilinde iletişim kurdu. Gazete haberini anti terör alt müdürlüğü (SDAT) ile İç Güvenlik Genel Müdürlüğü (DGSI) tarafından yürütülen soruşturmada ortaya çıkan bilgilere dayandırıyor.

12.7X108 adlı kullanıcının IP adresi Idlib bölgesini gösteriyor. Görüşmede Anzorov'un İslam'a ilişkin teolojik sorular sorduğu ve başka bir Müslüman ülkeye "hicret"e ilişkin bilgi istediği belirtiliyor.

Ailesinin gözaltındaki ifadelerine göre Anzorov DAİŞ çetelerinin bayrağını da telefonunun ekran fonunda kullanıyor ve radikalliğini gizlemiyordu.

KAPATILAN DERNEKLERLE TÜRK HÜKÜMETİNİN İLİŞKİLERİ

İdlib'in Türk devleti ile doğrudan ilişki içerisindeki çete gruplarının denetiminde olması, Fransa'daki vahşete ilişkin yeni şüpheler yarattı. Türk devletinin desteğindeki CCIF zaten "cinayete karışmakla" suçlanıyor.

CCIF'in eski sözcüsü Marwan Muhammed, Müslüman Kardeşler bağlantılıydı ve Türk hükümeti tarafından doğrudan destekleniyordu. 2014 yılında Ankara'nın desteği ile AGİT'in Uluslararası İnsan Hakları Bürosu'nda Müslümanlara karşı hoşgörüsüzlükle mücadele ile sorumlu olmuştu. 2016'da Marwan Muhammed bu kurumdan ayrılmış, 2018 yılının başında İstanbul'da Türk devletinin CCIF ile ortak finanse ettiği "islamofobi ile mücadele" konferansında İbrahim Kalın'ın oturarak yer almıştı.

Hamas'ın 2004 yılında İsrail tarafından öldürülen kurucusunun adını alan Şeyh Yasin kolektifi de Macron'a göre "cinayete doğrudan" karıştı.

Kapatılan bir diğer dernek olan BarakaCity 2010 yılında Müslüman Kardeşler tarafından kuruldu. Müslüman Kardeşler dendiğinde bugün akla gelen ilk isim Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oluyor. Türk devletinin bu her üç organizasyonla hem ideolojik hem de siyasi bağları var.

TÜRK HÜKÜMETİ VE MEDYASININ KATİLİ AKLAMA ÇABASI

Ayrıca Türk hükümeti ve medyası, Fransa'daki vahşeti açıkça gerekçelendiren ve neredeyse savunan tek ülke olarak dikkat çekiyor. Erdoğan her fırsatta Fransa ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u "dine saldırmakla" suçlarken, kafa kesenle ilgili tek laf etmekten kaçınıyor. Erdoğan rejiminin denetimindeki medya da yoğun bir şekilde Fransa karşıtı propaganda yapıyor. Rejim medyasında Fransa'da siyasal İslam’a karşı alınan tedbirler "Müslümanlara karşı savaş" olarak yansıtılırken, öğretmenin katledilmesi de "şüpheli" olarak ele alınıyor.