Soykırım mağduru bir Ermeni’nin gözünden Efrîn...

Efrin halkının Şehba’da zor koşullarda çok büyük bir direniş sergilediğini ifade eden Mustafa Abdülkerim, “Topraklarımızdan uzaklaşıp kaybolduk ama Efrinliler topraklarının kıyısından ayrılmayıp direnişini sürdürerek Efrin’e yeniden dönecekler” dedi.

Ortadoğu’nun kadim halkları Ermeniler, Süryaniler, Kürtler kapitalist dünya sisteminin çıkar ilişkileri nedeniyle her zaman Türk devlet faşizmine kurban edildiler.

Bu halklardan en önce kurban edilen Ermeni halkı, geçtiğimiz günlerde Ermeni soykırımının 103. yıl dönümünü karşıladı. Soykırım sırasında Suriye’ye sürülen Ermeni toplumunun birçok ferdi katliamın ve yurtsuzluğun acılarının hafızalarında her zaman taze olduğunu belirtiyor. Osmanlı ve torunlarının bugün yüzyıl önce Ermenilere yaşattığı acıları Kürtlere ve onlar şahsında tüm Suriye ve Ortadoğu halklarına da yaşatmak istediğini söylediler.

Ailesinin babası dışında bütün fertlerini kaybetmiş ve Suriye’de dünyaya gelmiş olan Dr. Mustafa Abdülkerim de bunlardan birisi. Mustafa Abdülkerim Derik’te Ermeni soykırımın dan kurtulmuş bir baba ve Kürt bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Bugün Qamişlo’da doktorluk yapıyor ve Heyva Sor’un ücretsiz sağlık hizmetlerine de destek sunuyor. Babasının anlattığı Ermeni soykırımı hatıralarıyla büyüyen Abdülkerim, babası şahsında halkının yaşadığı travma ve yurtsuzluğu hissettiğini söylüyor.

Dr. Abdülkerim soykırımdan kurtulan babasının hikayesini anlatarak, Ermeni halkına reva görülen kaderin 1938’de Dersim’de, 2014’te Şengal’de, 2018’de de Efrin’de Kürt halkına da reva görülmek istendiğini dile getiriyor.

‘KATLİAMDAN SADECE BABAM KURTULMUŞTU’

Dr Mustafa Abdülkerim babası ve ailesinin 1915’de başlayan Ermeni soykırımındaki acılı hikayesini şöyle anlatıyor: “Babam 1908 yılında Bursa’nın Gemlik ilçesinde bir Ermeni ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. 1915 yılında soykırım başladığında babam henüz 7 yaşındadır. Babam bize 1915 soykırımı başladığında babasının kendilerine ‘Hepimiz aynı yöne gitmeyelim herkes bir tarafa gitsin ki kurtulma imkânı daha fazla olsun dediğini anlatırdı. Bu nedenle her biri ayrı bir yöne gidiyorlar. Babamın kız kardeşi, eniştesi ve onların çocukları ayrı bir yöne gitti. Babam, dedem ve ninem de Suriye’ye doğru yola çıkıyorlar. Yolda dedemi de öldürüyorlar, annesi ve babam kalıyor. Babam yolda hep annesinin elini tutmuştur.

Babam ve annesi Suriye sınırına yaklaştığında daha babam annesinin elindeyken annesini öldürüyorlar. Babam babasının öldürülmesinden çok annesinin öldürülmesinden etkilenmişti. Daima ‘Annemin elini tutuyordum, annemi öldürdüler’ derdi. Hep sanki bu anı yaşardı, her zaman stresliydi. Suriye’ye geçince kendisinin bir aile tarafından görüldüğünü ve o ailenin üzerini arayınca annesinin sakladığı altınları bulup aldığını ve kendisine gitmesini söylediklerini anlatıyordu.

Babam, ‘İçlerinde bir kadın vardı gitti ve Seyit Muhammed isimli bir şeye bir Ermeni çocuğu bulduklarını söyledi. Seyit Muhammed’de beni eşinin yanına götürdü’ derdi. Orda Seyit Muhammed eşine, ‘Al Allah sana bir oğul vermedi ama hazır bir oğul yolladı’ diyor. Orada babamın ismini Petros’tan Salih olarak değişiyorlar. Orda artık onların çocukları gibi büyütülüyor. Seyit Muhammed’in soyadını alıyor. Bugün bu nedenle adım Mustafa Salih Abdülkerim’dir.”

‘DEVLETLER ÇIKARLARI İÇİN ERMENİ SOYKIRIMINA GÖZ YUMDU’

Abdülkerim, 1. Dünya Savaşı sürecinde kendi çıkarları için Osmanlının Ermenileri kırımdan geçirmesine göz yumduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “1. Dünya Savaşı sürecinde Almanlarla, Türkler ittifak yapmışlardı. Bu nedenle Almanlar’da Ermeni Katliamına ortak oldu. Ermeniler üzerine Rusya’yla birlikte hareket ettikleri suçlaması vardı. Diğer devletler niye konuşmuyorlar. Aslında o dönemden soykırımı biliyorlar. Amerika diğer devletler özellikle de Fransa ve İngiltere bu katliamın belgelerine sahipler. Göz yumdular çünkü o dönemde çıkarları öyle gerektiriyordu.

Fakat halen bile ABD gibi büyük devletler 100 yıl önce gerçekleşmiş olan bu katliamı itiraf etmiyorlar. Nedir Katliam olmuş mu? Oldu tabi, delil biz kendimiziz. İşte biz bakın bugün Müslüman olmuşuz, Kürt olmuşuz. Sadece ben değil, binlerce benim gibi Ermeni var. Bir mıntıkayı her şeyiyle yok ettiler. Bütün kiliselerimizi kaldırdılar. İsimlerimiz bile değişti.”

‘HER ZAMAN HALKLARI KATLETMEK İÇİN GEREKÇE YARATTILAR’

Osmanlı ve Türk devletinin var oluşunun işgalciliğe dayandığını ifade eden Dr. Mustafa Abdülkerim, anlatımlarını şöyle sürdürdü: “Zaten şu anda Türkiye’nin olduğu topraklar Türklerin değildi. Onlar Orta Asya’dan geldiler, zaten gelişleri işgalci temeldeydi. Türkiye toprakları Yunanların, Ermenilerin, Kürtlerindi. Nasıl aldılar bu toprakları katliamla aldılar. Önce Yunanlılara saldırdılar, sonra Ermeniler, Süryaniler, Asuriler ve en sonda Kürtlere saldırdılar.

Osmanlıdan bu yana herşeyi kendilerine tehlike olarak algıladılar. Niye çünkü esasta kendilerinin işgalci olduğunu ve bu toprakların kendilerine ait olmadığını biliyorlardı. Osmanlılar katliam yaptıktan sonra yerine gelen Kemal Atatürk’te aynı Osmanlı zihniyetindeydi ama onun biraz daha modern, laik, bilimsel haliydi. Bugünde Erdoğan aynı Osmanlı zihniyetindedir. Yine 100 yıl önceki zihniyettedir.

Her seferinde kendilerine bir işgal ve katliam gerekçesi yarattılar. Bugünde Erdoğan ve AKP şahsında bu durum devam ediyor. Sözde ‘PKK var’ diyerek Afrin’e girmediler mi? Ama bu söyledikleri doğru değil. Biz bugün burda Suriye halkları olarak varız. Bu topraklar bizimdir. Bir gün bile Rojava tarafından Türkiye tarafına bir mermi bile atılmadı. Her zaman halkları katletmek için bir gerekçeleri aradılar.”

‘ERMENİ KATLİAMI GİBİ AFRİN İŞGALİNE DE GÖZ YUMDULAR’

Dr. Mustafa Abdülkerim Suriye’de yaşanan iç savaş sürecinde en sakin, huzurlu ve barış ortamının olduğu yerin Afrin olduğuna fakat Türk devleti tarafından dünyanın gözleri önünde sudan gerekçelerle yıkıldığına dikkat çekti: “Ne Amerika ne koalisyon güçleri ne Rusya Afrin’de yapılan katliam ve yıkıma karşı devreye girdi. Hiçbir devlet Afrin üzerine yürütülen saldırı hakkında konuşmadı, tavır göstermedi. Çünkü bu devletlerin birbirlerinden çıkarları vardı. Afrin’i Erdoğan’a vereceklerdi, bazı diğer yerleri de bazılarına vereceklerdi. Her şey bunun üzerine kuruluydu.

Ama bugün internet var, siteler var. Herkes bunları okuyor, neler oluyor biliyor. 100 yıl önce Ermenilere yaptıkları katliamı Afrin’de de yaptılar. Bu kadar medyanın aktif ve güçlü olduğu, dünyanın bu kadar gelişmiş olduğu bir süreçte herkesin gözü önünde Afrin’de bunları yaptılar. Biz görüntülerde bir sivili nasıl traktörünün üzerinde öldürüp attıklarını gördük. Kadınları nasıl alıp onlara YPJ elbiseleri giydirip ‘Bunlar YPJ’li ‘dediklerini gördük.”

‘BİZ TOPRAKLARIMIZDAN UZAKLAŞTIK EFRİNLİLER UZAKLAŞMASIN’

Türk devleti Afrin’e gerçekleştirdiği saldırı ve işgalle aynı 1915’de Ermenilere yaptığı gibi halkı katliamla korkutup kaçırtmak ve bununla demografyayı değiştirmek istediğini ifade eden Mustafa Abdülkerim, bu konuda şunları söyledi: “Nasıl ki Ermeni soykırımını gerçekleştirip Ermenilerin yaşadığı coğrafyanın demografisini değiştirdiler bugünde Afrin demografisini değiştirmeye çalışıyorlar.

Ama maalesef o süreçte Ermeniler için direnmek çok zordu hiçbir yardım yoktu ve Ermeniler direnemedi. Ama bugün benim Efrin halkından istediğim Şehba ve Til Rıfat mıntıkasında Efrin’e yakın kalmalarıdır. Efrin’den asla uzaklaşmasınlar. İnsan topraklarından uzaklaşınca kaybediyor. Biz Ermeniler olarak uzaklaştık, kaybettik, kaybolduk.

Bugün ben Efrin Direnişi’nde yer almış herkesi selamlıyorum. Bugün Efrin etrafında zor koşullarda, temel ihtiyaçların eksik olduğu koşullarda direnen ve Afrin’e dönmek isteyen herkesi selamlıyorum. Bu en büyük direniştir. İnanıyorum ki direnerek Efrin’e geri dönecekler.

Zaten onlar isteğimiz budur. Eğer uzaklaşırlarsa yarın Türk devletinin getirdiği çeteler ‘burası bizim vatanımız’ diyecekler. Türkler Ermenilerin başına getirdiklerini Afrinlilerin başına da getiremesinler. Bun gün biz topraklarımızdan bahsettiğimizde ‘Orda neyin var. Baban ve sen uzaklaştın’ diyorlar. Bugün Afrinliler dirensin ve bizim düştüğümüz konuma düşmesin.”

‘ERMENİ HALKI EFRİN HALKIYLA DAYANIŞMALI’

Son olarak Ermenilere Efrin halkıyla dayanışma çağrısı yapan Mustafa Abdülkerim, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz 7 yıldır halkların kardeşliği içinde yaşıyoruz. Bugün Kürtçe, Arapça, Süryanice yazılabiliyor, hepsi birlikte yaşayabiliyor. Ermeniler, Türkmenler, Çerkezler de bunun içinde. Biz demokratik bir Suriye istiyoruz, Suriye’yi parçalamak değil. Suriye’yi parçalamak isteyen Erdoğan’ın kendisidir. Suriye’yi parçalayıp bir parçasını kendine almak istiyor.

Benim tüm dünya insan hakları kuruluşlarına, halkların kurumlarına ve devletler topluluklarına sesleniyorum: Herkes Efrinlilere sahip çıkmalıdır. Siz Ermenilere sahip çıkmadınız ama bu defa Efrinlilere sahip çıkın.

bir Ermeni olarak Ermeni hükümetine de sesleniyorum. Diplomasi olur, uluslararası alan olur Efrinlilere yardım etsinler. Seslerini duyursunlar. Bugün katliam sadece Kürtler üzerine değil yarın kim katledilecek belli değil. Hep birlikte yeni Osmanlılara haddini bildirelim.