Savaşa böyle gidenler asla yenilmezler-1

Dillerinde Öcalan’a ve YPG’ye sevgi ve bağlılıklarını ifade eden slogan ve türküler, morallerle ve halaylarla savaşan giden YPG savaşçıları onların bu görüntüleri devletlerin ordularını düşüren DAİŞ’i yenmelerindeki sırrı ortaya koyuyor.

4 aydır süren Cizre’nin Fırtınası Hamlesi devam ediyor. DAİŞ’in elinde kalan alan çok sınırlı fakat bu hamlenin bundan sonraki aşamasının kolay olacağı anlamına gelmiyor. Çünkü kalan alanlarda çete sayısının çok fazla olduğuna dair bilgiler geliyor.

QSD bünyesindeki YPG de güçlerini buna göre yeniden düzenliyor. Uzun süredir hamlede olan güçleri değiştirip yerine yenilerini ya da var olanlara ek saldırı güçlerini alanda mevzilendiriyor.

Güçler saha saha örgütleniyor. Bunlardan biri de Qamişlo sahası güçleri. Bu alayların Arap ve Kürtlerden oluşan savaşçılarının bazıları daha önce de hamlenin diğer aşamalarında yer almış bazıları ise hamleye yeni dahil oluyor.

Fakat hepsinin umudu, mücadelesi, morali ortak. Bu güçler her ne kadar savaş güçleri olsa da onların yaşam ve duruşlarında ırkçılığın, militarizmin panzehrini ve demokratik ulusun nasıl vücut bulduğunu rahatlıkla görebiliyorsunuz.

3 gün önce bu güçleri ziyaret etme şansını buluyoruz ve ağırlıkta Qamişlo Şehit Lewend taburunu takip ediyoruz. Şehit Lewend taburunun saldırı öncesi cephedeki bir gününü, yoldaşlıklarını, askeri sistemlerini, birbirlerine olan bağlılıklarını, diğer güçlerle nasıl ilişkilendiklerini ve saldırıya nasıl gittiklerini izledik.

Yazımızın 1. bölümünde savaşçılar içinde tanık olduklarımız ve sohbetlerimizi anlatacağız…

DEVRİMİN İLK YPG TABURLARINDAN BİRİ…

Kuzey Suriye’de DAİŞ’e karşı yürütülen son hamle olan Cizre’nin Fırtınası Hamlesi 4 aydır devam ediyor. YPG, YPJ ve QSD savaşçıları soğuk hava, toz, alışık olmadıkları çöl koşulları, DAİŞ’in yoğun mayınlama ve intihar saldırılarına rağmen ilerliyorlar.

Güçler hamleye saha saha katılıyor, saldırı ve alan tutulması konusunda buna göre örgütleniyor. Qamişlo sahası da hamlenin başından beri yerini almış. Fakat güç yıpranmasın diye zaman zaman güçler değiştiriliyor. Güçler birbiriyle yer değiştirebiliyor. Ayrıca ihtiyaca ve alana göre takviyeler alınabiliyor.

3 gün önce Qamişlo’dan böyle büyük bir güç geliyor Dêra Zor’a. 3-4 tabur şeklinde örgütlenen birkaç alaydan oluşan bir tugay dahil oluyor hamleye. Güçlerin bazıları daha önce de hamlenin çeşitli aşamalarında yer almış, bazıları ise henüz yeni.

22 savaşçıdan oluşan Şehit Lewend taburu da bunlardan birisi. Şehit Lewend taburu 2012 sonlarında yani devrimin başlangıcında kurulmuş. Çok eski Arap ve Kürt YPG savaşçıları var bu taburda. Bunun yanı sıra henüz 8 aydır YPG’ye katılmış savaşçılar da var.

Şehit Lewend YPG öncesi ilk guruplar olan YXK’ye ve bu tabura çok emek vermiş en eski YPG savaşçılarından birisi olduğunu anlatıyor savaşçılar. 2013’te Serêkaniyê savaşında arkadaşları Levent’in şehadete ulaşmasıyla taburlarının bu ismi aldığını, taburlarına ismini veren yoldaşlarına layık olmaya çalıştıklarını ifade ediyorlar.

‘ÇETELER SİZDEN, SİZDE KAMERALARDAN KAÇIYORSUNUZ…’

QSD güçleri tarafından 22 Ekim’de özgürleştirilen El Omer petrol sahasında geldikleri günün öğleni ziyaret ediyoruz Şehit Lewend taburunu. Tabur komutanı oldukça genç görünen Egît isimli savaşçı. Kulağındaki cihazı fark ediyorum. Minbic savaşında çetelerin yakınlarında bir araç patlatması sonucu yaralanmış ve kulağı ağır darbe almış.

Savaşçıların sohbeti oldukça güzel. Fakat kamerayı açınca ilk etapta hepsi birden dağılıyorlar. Egît komutan savaşçılarına gülerek, “Gelin gelin çeteler sizden, siz de kameralardan” kaçıyorsunuz diyor.

Sonra yeniden toplanıyor savaşçılar. Fakat Egît kendisi de kamera önünde konuşmaktan kaçıyor. Bu da bir şaka konusu oluyor savaşçılar içinde.

MORALSİZ SAVAŞA GİDİLMEZ…

Bir süre sohbetimiz devam ettikten sonra bir savaşçı koşullarımız uygun olduğunda “Hemen her gün cephede toplanır türküler söyler ve halay çekeriz” diyor. Sonra arkadaşları içinde Devrim isimli savaşçının sesinin güzel olduğunu söylüyorlar. Devrim bizi kırmayarak güzel sesiyle şehit bir gerilla üzerine bestelenen Merwano isimli şarkıyı söylemeye başlıyor.

Arkadaşları daha sonra Mahsun Korkmaz isimli savaşçıyı işaret ediyorlar. O da sesinin şarkı söyleyecek kadar güzel olmadığını söyleyerek, “Önümüzde bir savaş var, hamleye giriyoruz. Başarılıyız ve başaracağız” diyor. Sonra hep birlikte Qamişlokê isimli parçayı söylüyorlar.

Şarkıyı söyleyen Devrim’i tanıyoruz. Henüz bir yıl önce katılmış YPG’ye ve Reqa Hamlesi’nde de yer almış Devrim, “Reqa Hamlesi’ne katıldık, iyi geçti. Dêra Zor Hamlesi’ne de geldik. Önümüze ne çıkacak bilmiyoruz. Fakat Dêra Zor’u çetelerden kurtaracağız. Elbette yaralanma ve şehadetler olacak ama bunlar bizi kıramaz, engelleyemez. Arkadaşlarımızın, şehitlerimizin emeğini unutmuyoruz” diyor.

Savaşçılar kendilerini çok zor koşulların ve zorlu bir mücadelenin beklediğinin farkında ama onlar bağlılıkları, bilinçleri ve moralleriyle kendileri yaralansa ve şehit de düşse bu mücadelenin zafere ulaşacağına emin. Belki bundan ki bu kadar büyük bir moral ve coşkuyla gidiyorlar yüzyılın en vahşi gücü DAİŞ çetelerinin üzerine…

ARAP SAVAŞÇILARDA EN AZ KÜRTLER KADAR SEVİYOR HALAYI

Daha sonra araçlarının müziğini açarak halaya başlıyorlar. Arap ve Kürt savaşçılar devrimin başında olduğu gibi bugünde savaşta ve halayda omuz omuza. Arapça ve Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekiliyor. Halayın coşkusu bambaşka.

Coğrafyamızın insanları seviyor halayları. Özellikle de Kürtler ve Araplar. Arap savaşçılarda Kürt savaşçılar kadar sıcak kanlı. Kürtler halaylarıyla tanınır ama daha önce ve burada tanık olduklarım Arapların da en az Kürtler kadar halayı sevdiklerini gösteriyor.

Diğer taburlardan da misafirleri var. Şehit Lewend taburundaki savaşçıların. Hep birlikte halay çekmeye devam ediyorlar. Onlar halay çekmeye devam ederken ateş yakılıyor ve çay bırakılıyor ocağa. Bazı savaşçılar yorularak oturuyor ateşin başında. Halayda ısrarlı olanlar bu defa ateşin başında oturan arkadaşlarının etrafında devam ediyorlar…

GÖREVDEN GELEN ARKADAŞLARINI İLGİYLE DİNLİYORLAR

Artık halay tümden sonlanınca taburun en morallilerinden biri ve halayın başında da sempatik hareketleriyle dikkat çeken Çiya ile sohbet etmeye çalışıyoruz. Arkadaşları Çiya’nın taburlarındaki tek evli arkadaşları olduğunu söylüyorlar. Ona soru sorduğumuzda zorla çıkan sesiyle “Bana yaklaşmayın allah aşkına” diyor gülerek ve hep birlikte gülüyoruz. Çiya soğuk almış ve sesi zorla çıkıyor.

Sonra taburun üyesi olan birkaç savaşçı geliyor görevden ve komutan Agit’e görevleri hakkında bilgi veriyorlar. Cep telefonlarına gidecekleri alanın haritasını savaşçıların ve çetelerin yerini gösteren haritayı yüklemişler. Şervan Amed kod adlı savaşçı çetelerin ve savaşçıların yerlerini tek tek gösteriyor. Komutan Agid’e. Diğer savaşçılarda merakla haritaya bakıyorlar.

Ardından çayımız hazır oluyor. Yokluktan değil ama cam bardakları taşımak istememelerinden dolayı plastik şu şişelerini bardak yapmışlar kendilerine…

GÜNÜ ÖCALAN’A BAĞLILIK SLOGANIYLA KAPATIYORLAR

Ve taburumuz hazır olan üyeleri toparlanarak günü içtima adını verdikleri taburun şiarını atarak sonuçlandırıyorlar. Hepsi silahları ve raxtlarıyla askeri düzene geçiyor. Ferhat Kobanê isimli saldırı kol komutanı içtimayı alıyor. Hepsi gür sesleriyle, “Bican bixwin em bi terene ey Serok” sloganıyla halkların Önderi Abdullah Öcalan’a bağlılıklarını haykırıyor.

İçtima ardından askeri düzende “tekmil” olarak adlandırılan günün askeri düzen, yaşam, yoldaşlık ilişkileri, görevlerin yerine getirilmesi noktasında değerlendirildiği kısa toplantılarını gerçekleştiriyorlar.

Savaşçılar tekmillerinde günlerini değerlendiriyor ve askeri açıdan eksiklik yaşadığını düşündükleri arkadaşlarını eleştiriyorlar. Çünkü onlar kendi tecrübeleriyle biliyorlar ki askeri kuralların zayıflatılması şehadetleri ve kaybetmeyi beraberinde getirir.

Tekmil ardından yeniden askeri düzenle içtima sahasını terk ediyorlar.

Biz de savaşçılarla saldırıya gidecekleri ertesi gün yeniden bulaşmak sözüyle yanlarından ayrılıyoruz.