Rojava Devrimi...

Duvarlarının harcı insanların yiğit, cengaver, kahraman insanların kanı ile karıldı. İnsan kanı, emeği ve güzel yüreği ile büyütüldü. O yüzden bu devrim daha da büyüyecek. Tüm bölgenin devrimi olacak er yada geç.

Rojava’ya 10 Aralık 2012’de geçtiğimde devrim henüz yeni olmuştu. Derik’e girerken ilk asayiş noktasına vardığımda sivil kıyafetli asayiş elemanları arabamızı durdurup arabayı ve kimliklerimizi sordu. Asayiş yani kontrol noktası Suriye Rejiminin Ketibe denilen ve kısa süre önce çıkarıldıkları askeri karargahlarının önüne kurulmuştu. Ertesi gün devrimin emektarları, yaratıcıları ve onun için mücadele edenlerin mezarlarının olduğu şehitliği ziyaret ettim. Devrimin emektarlarından biri Xebat Derik’ti. Gittiğim şehitlikte o ve farklı zamanlarda Kuzey Kürdistan dağlarında şehit düşmüş dört arkadaşının mezarları vardı...

'DEVRİMİ NASIL BÜYÜTECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUZ' DEDİ...

Şehit ziyaretinden sonra Qamişlo’ya geçtim. İlk karşılaştığım ve yanında Rojava'daki ilk geceyi geçirdiğim Haki Amed, -o dönem Qamişlo YPG komutanıydı- “devrimimiz henüz altı aylık bir bebek. Şimdi hepimiz yeni doğmuş ve altı aylık olmuş bebek olan devrimimizi nasıl her taraftan azgınlaşmış bir şekilde saldıran düşmandan koruyup büyüteceğimizi düşünüyoruz. Bunun için ne yapmamız gerektiğini, savunmak, korumak için neler yapmamız gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Ertesi gün Qamişlo’da yeni yapılan Delil Saruxan Şehitliğini ziyaret ettim. Delil Saruxan ile üç arkadaşının mezarı vardı şehitlikte.

İlk önce Ekim 2012'de Haki Amed’in henüz altı aylık bir bebek diye tanımladığı devrime Asifet Şimal adındaki, Türkiye tarafından kurulan grup, Efrîn’in Qestel Cindo köyü üzerinden saldırdı. Yoğun ve kapsamlı saldırıya rağmen altı aylık bebek korunup savunuldu. Saldırganlar saldırdıkları alandan çıkarıldı.

DEVRİM BÜYÜYOR, EGEMENLER SALDIRIYORDU

Aradan bir ay geçmeden Halep’ten Antep’e, oradan Urfa Ceylanpınar’a geçen çeteler, 11 Kasım 2012’de bu kez Serêkani’ye saldırdı. Çetelerin saldırdığı sırada rejim uçakları da Serêkani’nin Hawarna Mahallesi'ni bombaladı. Altı sivil yaşamını yitirdi. Serêkani sanayi bölgesi denilen iki sıra dükkanın olduğu bölge dışındaki her yer çetelerin eline geçti. Serêkani’de elde kalan sanayi bölgesi savunmak içinde sadece 7 savaşçı kalmıştı. Derik, Qamişlo, Derbesiyê’de toplanan halk silahlanıp YPG güçleri ile birlikte Serêkani'ye hareket etti. Çetelerle başlayan savaşta Serêkani’deki iki Kürt mahallesi çetelerin elinden çıkarıldı. 15 Aralık'ta çeteler yeniden saldırdı. Ama Serêkani’ye mevzilenen halktan milisler ve YPG, Serêkani’de yedinci ayına giren devrimi savundu. Her geçen gün devrim biraz daha büyüyordu.

2013'ün Şubat ayı başında önce Kobanê’ye, oradan da Efrîn’e geçtim. Kobanê devrim çocuğunun doğduğu yerdi. Ama elektriksiz, susuz, ateşsiz bırakılmıştı. Tabii sadece Kobanê değil, Derik, Qamişlo, Girkê Legê, Amudê, Derbesiyê ve yeni saldırılardan nefes almış Serêkani ve köylerinin hepsi elektriksiz, ateşsiz ve susuzdu. Çünkü tüm yollar yeni doğan devrim adlı çocuğun üzerine kapatılmıştı. Başûrê Kurdistan yönetimi kapıyı kapatmış, Başur-Rojava sınırı üzerinden hendekler kazmaya başlamıştı. Türkiye sınırları boydan boya kapatmış, sınırlardan geçmeye çalışanlar vuruluyordu. Çeteler Rojava’yı kuşatmış, dışarıdan gelen her şeye el koyuyorlardı. Rejim yolları kapatmış, hiçbir şeyin girmesine izin vermiyordu. Üstüne bir de Türkiye’den taciz ateşi açılıyordu, öte yandan çeteler durmadan her gün başka bir yere saldırıyordu.

Adeta devrimi öldürmek için kuşatmaya almışlardı. Havasız, susuz, ışıksız, ekmeksiz bırakıyorlardı. İnsanların günlerce ekmek bulamadığı günler oluyordu. Yada birkaç ekmek almak için saatlerce kar, yağmur, çamur demeden fırınların önünde sıra bekliyorlardı. Tek bir amaçları vardı; devrimi koruyup, savunup büyütmekti. Bütün bunlara rağmen devrim direniyor, ışıksız, ateşsiz, susuz, ekmeksiz de olsa yaşamaya çalışıyordu.

23 Şubat 2013’te bir gece yarısı Efrîn’e ulaştım. Sabah uykudan gözlerimi açtığım gibi ilk iş şehitlikleri ziyaret etmek oldu. İlk önce Botan’da, Cudi’de şehit düşenlerin olduğu Şehit Refik Şehitliğini ziyaret ettim. Şehit Refik ve Kuzey Kürdistan’da şehit düşen yaklaşık on arkadaşının mezarı vardı. Şehit Refit Şehitliğinden sonra Cindires ilçesine bağlı Kazıklı köyündeki Şehit Seydo Şehitliğine gittim. Şehit Seydo Cindiresli ama Dersim’de şehit düşmüştü. Şehitlikte Şehit Seydo ile kendisi gibi Kuzey Kürdistan dağlarında şehit düşen altı arkadaşının mezarı vardı sadece.

Çeteler, devrime Efrîn’de de saldırıyorlardı. Efrîn ile birlikte Halep’teki Şeyh Maksut ve Eşrifiye Kürt mahalleleri ile Şehba’nın Tel Aran ve Tel Hasıl, Naman, Ehraz Beldeleri ile Bab ile Cerablus’taki Kürt köylerine de saldırıyorlardı. Ama tüm bu saldırılara karşılık vererek devrimin büyütülmesi için analar her tarafta oğul ve kızlarını süsleyerek cepheye gönderiyordu. 'Bu hepimizin, tüm insanlığın çocuğu' diyorlardı.

DEVRİM DAİŞ VE ERDOĞAN'IN HEDEFİNDEYDİ

2013 yılı bahar aylarından itibaren devrimin başına yeryüzünün en vahşi, en barbar, insanlık düşmanı DAİŞ adındaki organize cinayet şebekesi musallat edildi. Bu kez yeryüzündeki tüm katillerin, barbarların bileşkesi olan DAİŞ ile mücadele başladı. Ve günümüze dek sürüyor. DAİŞ belası bertaraf edildi bir biçimde. Ancak bu kez DAİŞ’e her türlü maddi, manevi destek veren hocası, savunucusu Recep Tayyip Erdoğan saldırdı. Efrîn’de katliamlar yaptı. Ama devrimin büyümesini engelleyemedi. Çünkü o ve onun gibi tüm diktatörlere rağmen insanlığa ve özelilkle de bölgeye umut olan Rojava devrim çocuğu savunuluyordu. Savunulmaya devam ediyor.

HALKLAR SAHİP ÇIKTI

2013 yılı yaz aylarına doğru enternasyonalistlerin de devrime sahip çıkmak için Rojava’ya gelmeye başladıklarını duydum. Çok geçmeden Serkan Tosun adındaki enternasyonalist çetelerin yeniden saldırmaya başladığı Serêkani’de şehit düştü. İşte o an, devrimin büyüyeceğini çünkü dünyanın her yerinden insanların bu devrimi kendileri için de bir umut olarak görmeye başladıklarını söyledim. Serkan Tosun’un şehadetinden sonra dünyanın her yerinden enternasyonalistler kendileri ve insanlık için umut olarak gördükleri Rojava devrim çocuğunu sahiplenmeye başladılar. Akın akın devrimi savunmak için yönlerini Rojava’ya çevirdiler. Çünkü Rojava Devrimi onlar için de yeni bir umuttu. Yeni bir gelecek. Yeni gelecek hayallerini temsil ediyordu. Yeni bir yaşam ve yeni bir dünya demekti. Ayrı bir yaşam, başka bir dünya demekti. O yüzden geleceklerini, yeni yaşamı, başka bir dünyayı savunmak için akın akın geldiler Rojava’ya. Onlarcası çocuğun savunulup büyümesi için kanlarını döktü.

Şehitliklerle birlikte altı aylık devrim çocuğu büyüdü şimdi yedi yaşında!

Haki Amed’in "devrimimiz henüz altı aylık bir bebek" dediği günlerde gördüğüm ve içinde büyük komutanların da mezarlarının olduğu ve en fazla on mezar olan şehitliklerde şimdi binlerce şehidin mezarı var. Dört parça Kürdistan’dan yiğit Kürt kızları ve delikanları ile dünyanın birçok ülkesinden enternasyonalist, Rojava Devrimi'ni savunmak için şehit düştüler, bu şehitliklere gömüldüler. Devrimin yaşaması için kan dökülmedik hiçbir yer kalmadı. Bedel olarak can verilerek devrim çocuğu yaşatılıp büyütüldü. Altı aylıkken bile yaşatılmaması düşünülen devrim, Rojava toprağının her karışına kan dökülürek büyüdü. Şimdi yedi yaşında. İlk ad konulduğunda belki daha bebekti. Halbuki o bebeğin kökleri toprağın derinliklerindeydi. Bin yılların tarihinden süzülüp gelmiş bir insanlık, kardeşlik, demokrasi, özgürlük mücadelesinin bir ürünüydü. Kendisinden önceki tüm mücadelelerin bir bileşkesi olarak ortaya çıkmıştı. Kürtlük mücadelesinin büyük bedeller ve emekle verilen zorlu son kırk yıllık mücadelesinin bir ürünüydü. O yüzden şehitliklere gömülen yiğitlerin canlarıyla büyütülürken onunla insanlığın geleceğinin de tayin edileceği devrim de onunla büyütüldü. Bunun için Rojava için 'insanlık, kardeşlik, güzel ve özgür gelecek ile bölgenin kurtuluşu devrimi' denildi. Şimdi uluslararası büyük güçler başta olmak üzere uluslararası ve bölgesel tüm güçler bu devrimi görmeden bir şey yapamıyor. Çünkü temelleri insan hem de en güzel insanların bedeni ile atıldı. Duvarlarının harcı insanların yiğit, cengaver, kahraman insanların kanı ile karıldı. İnsan kanı, emeği ve güzel yüreği ile büyütüldü. O yüzden bu devrim daha da büyüyecek. Tüm bölgenin devrimi olacak er yada geç.

Tüm insanlığın geleceği olan bu devrime tüm ezilen halklardan, ötekileştirilenlerden, cinslerden, kültürlerden, özgürlük ve demokrasi isteyenlerden bir şeyler katıldı. O yüzden bu devrim daha da büyüyecek. Çünkü yeni bir yaşam, yeni bir dünya, yeni ve güzel bir umuttur bu devrim.