Reqqa’dan izlenim: Büyük Savaş’ın bir saati

Kamerayı severler ama fotoğraflarının yayımlanmasını istemezler. Yaşamı seviyorlar ama ön cephede olup DAİŞ’le savaşmayı istiyorlar.

DSG savaşçılarının anlattıklarına göre Reqqa’daki Büyük Savaş’ın şartlarında ön cephelere gidip gelmek zor; çünkü boş alanlar var ve çeteler oralara keskin nişancılarını yerleştirmiş durumda. Biz şehrin girişinde panzeri bekliyoruz. Panzer gelir gelmez etrafımızdaki savaşçılar bir anda koşup panzerin kapısı açtılar. Bir YPJ savaşçısı yaralanmıştı ve onu panzerden alıp ambulansa taşıdılar.

Bir grup gazeteciydik. Savaşçılar panzere binip savaşın ön cephelerine geçmemize izin verdiler. Panzere bindik. Biner binmez içinde ilk dikkatimi çeken şehitlere ait fotoğraflardı, panzerin sürücüsü fotoğrafları göz önüne asmıştı. Reqqa’da öğlenleri sıcak olur ama panzerin içi daha sıcak olur. Qadısıye Mahallesi'nde savaşçıların bulunduğu noktalarda indik. Buraya gelmeden bir gün önce burada zorlu bir çatışma yaşanmıştı. DAİŞ çeteleri bomba yüklü bir araçla DSG savaşçılarına saldırı düzenlemişti. Sonrasında da çeteler gruplar halinde Hitin ve Qadisiye mahallerine saldırmışlardı. Savaşçıların aktarımlarına göre bu saldırılarının hepsi de kırıldı ve saldırganların çoğu öldürüldü. Bulunduğumuz nokta Qadisiye ve Hitin arasında.

İsmi geçen iki mahallenin ismini Baas Rejimi koymuştu. Bu iki isim de tarihsel iki savaşın ismi. Bir YPJ savaşçısı bizi karşıladı. Ona Hevala Şervin deniliyordu. Bu savaşçı tabletiyle fazla ilgileniyordu. O savaşı koordine ediyordu. Savaş koordinatlarını koalisyona güçlerine iletiyordu. Biz de merak edip üzerine eğildik. Bir savaşçının fotoğrafı tabletin üzerinde duruyordu. Fotoğrafının sahibini sordum.

"O benim şehit komutanımdır, yüreğimdedir ama fotoğraflarla hep göz önümde olsun istedim.’’

İki sivil kadın savaşçıların bulunduğu noktaya geldiler. Savaşçılar etraflarını sardılar, her biri bir soru soruyordu... O iki kadının evi bulunan noktalara yakındı. Israrla evlerinden çıkmak istemediklerini söylediler ve savaşçılar da anneleri kırmayıp onları evlerinden çıkartmadı.

O arada kurşun sesleri geldi. Çetelerin keskin nişancıları olduğunu söylediler ve sürekli ateş ediyorlar. DSG savaşçıları da Deri Mahallesi'ne doğru cevap veriyordu. Diğer taraftan savaşçılar hazırlayıp yemeklerini yiyorlardı ve yine şakalaşıp gülüşüyorlardı. Hiç kimse savaşçılar kadar anlamlandırmaz yaşamı ve aynı zamanda hiç kimse onlar kadar yaşamı bir oyuncağa dönüştürmez. Kamerayı severler ama fotoğraflarının yayımlanmasını istemezler. Yaşamı seviyorlar ama ön cephede olup DAİŞ’le savaşmayı istiyorlar.