'Reqa'nın özgürleşmesi DAİŞ ve Erdoğan'ı bitirecek'

Enternasyonalist Özgürlük Taburu Savaşçısı Bakır Cihan, Reqa'nın özgürleştirilmesinin DAİŞ ve Erdoğan'ın sonunu getireceğine dikkat çekti.

Birçok sosyalist, enternasyonalist bileşenden oluşan Enternasyonalist Özgürlük Taburu, üç yıl önce kuruldu. Kuruluşundan bu yana Rojava'da gerçekleştirilen hemen hemen tüm hamlelerde yer aldı.

Enternasyonalist Özgürlük Taburu bileşeni TİKKO savaşçısı Mahir Bakır Cihan da, devrimin başından beri DAİŞ ile mücadeleye aktif olarak katıldı.

YPG, YPJ ve QSD öncülüğünde devam eden Reqa'yı Özgürleştirme Hamlesi'nin de tüm aşamalarına katılan Enternasyonalist Özgürlük Taburu Savaşçısı Mahir Bakır Cihan, ANF'nin sorularını yanıtladı.

Rojava Devrimi'ne ne zaman katıldınız ve hangi hamlelerde yer aldınız?

Rojava'ya Kobanê savaşı döneminde geldim. Ve Kobanê savaşına katıldım. Yine Rubar Qamişlo hamlesine katıldım. Hol ve Şeddade hamlelerine katıldım. Reqa hamlesine de ilk aşamasından beri katılıyorum. Devrimin başından bu yana hemen hemen yapılan tüm hamlelere katıldım.

'DAİŞ'İN YENİLMESİ DESTEKÇİLERİNİN DE SONUNU GETİRECEK'

Reqa hemlesinin farkı nedir? Ayrıca Reqa'nın özgürleşmesinin getireceği sonuçlar için neler söylersiniz?

Reqa DAIŞ'in kendisi için başkent olarak ilan ettiği bir şehir. Yani DAİŞ'in merkezi. DAİŞ'in en güçlü olduğu şehirlerden. Sadece askeri anlamda değil, siyasi olarak da kendini daha güçlü konuma getirmeye çalışıyor. Yine burada kendisi için yeni katılım merkezi olarak da bu şehri kullanıyor. Burada DAİŞ'e vurulacak her darbe DAİŞ'in sonunu getirecektir. Bu anlamda Reqa hamlesi önemlidir. Biz ilk geldiğimizde Rojava Devrimi'ne katılım üzerine geldik. Ancak şu gerçeklik de var. Rojava Devrimi'nin kalıcılığı ancak demokratik bir yaşam çerçevesinde tüm Suriye halklarının birliği temelinde gerçekleşebilir. Yine Rojava Devrimi'nin önündeki en büyük engel DAİŞ çeteleri ve Türk devleti hükûmetidir. Yine Ortadoğu halklarının devrimi de bununla bağlantılıdır. Yani Rojava Devrimi aynı zamanda kendisiyle birlikte Türkiye ve Ortadoğu devrimini de getirecektir. Onun ilk nüveleri de burada hem Rojava'da hem Kuzey Suriye'de atılıyor. DAİŞ gibi gerici bir zihniyetin yenilmesi, aynı zamanda onun destekçisi olan yada onu var eden temel sistem ve zihniyetleri de geriletecek, hatta yok edecek, diyebilirim.

Türk hükûmeti Reqa hamlesi başladığından bu yana Rojava üzerindeki saldırılarını ve tehditlerini artırdı. Türk devletince Reqa oparasyonundan duyulan rahatsızlığın kaynağı nedir sizce? 

Eğer bugün DAİŞ bu kadar güçlenip yayılmışsa bunun bir nedeni de Türk devletinin ona verdiği destekten dolayıdır. Özellikle sol güçler üzerinde yapmak istetiği birçok eylemi, DAİŞ üzerinden gerçekleştiriyor Türk hükûmeti. Yine Türk devleti Rojava ve Suriye'deki petrola sahip olmak istiyor. Kısacası bugün Erdoğan hükûmetinin hayal ettiği Osmanlı projesinin ana merkezi bu topraklardır. Reqa'nın alınmasından bu yüzden bu kadar rahatsız. Zaten saldırılarından belli oluyor. Efrîn'e saldırımaya çalışması, yine Kobanê topraklarına girmeye çalışması ve genel olarak Rojava üzerindeki saldırıları bu nedenledir. Reqa'nın alınması bu anlamda Türk hükûmeti için çok önemli. Tüm bu çabaları Reqa hamlesini durdurmak yada sabote etmektir. Türk devletinin DAİŞ ile çok yakın bir ilişkisi var. Bu ilişkiler zaten büyük oranda açığa da çıktı. Ancak, Reqa'nın özgürleştirilmesi halinde bu daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Verdiği onlarca cephanesi var ve bugün DAİŞ onların cephaneleriyle bize karşı savaşıyor Reqa'da.

Yine Erdoğan Türkiye de bugün açık bir şekilde DAİŞ zihniyetini yaymayı planlıyor. Erdoğan halkın dini duygularını sömürerek bugün toplum içinde de kendisini var etmeye çalışıyor. Bunu kısmi olarak yapmış da. Gerek baskıyla, gerek dini duyguları kullanarak bir yol katetmiştir. TC devleti hem ekonomik, hem de toplumsal olarak DAiŞ ile bir bütünen bağlanmıştır.

Reqa'nın alınması Erdoğan hükûmetine büyük bir darbe olur. Ancak şunu da belirtmek gerekir; bu sadece silahlı olarak yapılacak bir mücadele değildir. Bunun bir de zihniyet boyutu var. Bir bütünen bu zihniyetten toplumu kurtarmak da çok önemli. Bu da güçlü ve ortak bir örgütlenmeyle mümkün olur. 

'KAYBETMEYE MAHKÛM'

Reqa operasyonunda son durum ne?

Operasyonun 60. gününü geride bıraktık. Şehir merkezinde güçler ilerliyor. DAİŞ'in birçok stratejik yerleri alındı. Zaten iki cepheden ilerleme devam ediyor. Artık diyebiliriz ki DAİŞ bir bütünen sıkışmış bir durumda. Bu nedenle de kendisine zaman zaman nefes borusu açmak için farklı yöntemlere başvuruyor. Mayınlama çok fazla yapmış. Patlayıcı arabaları devreye sokmaya çalışıyor, suikast yöntemine başvuruyor. Zaten şehrin altında onlarca tünel kazmış. Ancak tüm bu çabaları her zaman boşa çıkıyor. Tüm çabalarına rağmen DAİŞ kaybetmeye mahkûm. Hatta çok ahlakdışı yöntemler kullanıyor. Örneğin sivilleri önüne koyarak bizi engellemeye çalışıyor. Bu nedenle zaman zaman siviller zarar da görüyor. Bu aynı zamanda hamlenin yavaşlamasına da neden oluyor. Çünkü bizim için sivillerin zarar görmemesi çok önemli. Gerekirse günlerce bir noktada beklenilir, yeter ki siviller zarar görmeden güvenli alanlara getirilsinler.

'TÜRKİYE DEVRİMCİLERİ İÇİN ROJAVA BİR OKUL'

Türkiye solunun bir bölümü 7 yıldır, bu devrime sessiz kaldılar. Bunun üzerine ne diyebilirsiniz?

Türkiye'de devrimci olarak kendini tanımlayan ancak şu ana kadar herhangi bir şekilde mücadele içine girmemiş olan birçok devrimci grup için için şunları belirtmek istiyorum:

Eğer gerçekten enternasyonalist olarak kendilerini tanımlıyorlarsa, Rojava Devrimi ile özdeşleşmeleri gerekir. Sadece destek vermek değil. Bu devrimin içinde yer almak ve bu devrimde gericiliğe karşı savaşmak, aynı zamanda enternasyonalist devrimci olmanın da gereğidir. Özellikle Türkiye sol hareketlerinin bu devrime katılmaları çok önemli. Çünkü Türkiye'nin devrimi de ancak Rojava Devrimi ile gerçekleşebilir. Hâlâ geç kalmış sayılmazlar; gelip içinde yer alabilirler.

Rojava Devrimi aynı zamanda tüm devrimci hareket ve gruplar için bir okul konumundadır. Özellikle Türkiye komünistleri için Rojava Devrimi çok büyük bir eğitim sahası olabilir. Bu anlamda Türkiye komünistlerinin zaman kaybetmeden katılmaları gerektiğini belirtiyorum. Nasıl ki Filistin halkı yıllarca İsrail'e karşı savaştıysa, bugün dört parça Kürdistan'da Kürt halkı faşizme karşı büyük bir mücadele yürüttü ve yürütüyor. Çok fazla katliamdan geçmiştir. Filistin halkına ağlayan devrimcilerin, yanı başındaki Kürt halkına ve Kürt topraklarına da seyirci kalmamaları gerekir.