Muslim: Suriye meselesini Suriyeliler çözer

PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, “Suriye meselesini, ancak Suriyeliler çözer. Suriyelilerin çözmesi için özgür olmaları gerekiyor. Başkalarından direktif almayacak. Beraber yaşamak için ne gerekiyorsa yapalım” dedi.

PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, Rusya’nın Ankara-Şam arasında ‘zoraki evlilik’ çabası sürerken, MİT’in de Urfa’da ‘Suriyeli yaramazları’ topladığını belirterek, Suriye’deki yeni tahribatlar oluşturacak bu adımların sonuç vermeyeceğini söyledi. 


Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Muslim, Ankara-Şam arasındaki görüşmeler ve Urfa’da Suriyeli aşiretlerle yapılan toplantıya ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

Şam ve Ankara arasındaki görüşmeler epey tartışılıyor. Siz bu görüşme ve tartışmaları nasıl görüyorsunuz, 2011 öncesine dönülmesi mümkün mü?

Biz baştan da bunun zoraki evliliğe benzediğini belirtmiştik. Yakın tarihte olan şeyler, ihanetler ve düşmanlıktan dolayı iki taraf arasında çok büyük çatlaklar var. Bunları kalkıp bir günde bitiremezsin. Muhakkak uzun bir süreç ister. Şimdiki durumda işte Rusya’nın ihtiyacı ve Türkiye’nin seçimleri için aceleye getirerek Erdoğan ve Esad’ı bir karede görülmesiyle fayda olacağını düşünüyorlar. Bu, dikiş tutmuyor. Yanlış bir şeydir.

Aksine çok ters sonuçlar da verebilir. Zaten bunu söylendiği ilk günden gördük. Türkiye denetimindeki grupların nasıl tepki verdiğini gördük. Bu karışık bir durumdur. Bütün Suriye halkı bunu unutamaz. Erdoğan, 2010’dan önce Beşar Esad’la kol kola geziyor, her şeyi yapıyordu. Ondan sonra 2011’de herkes senin ne söylediğini hatırlıyor. Herkes yaşadı, biliyor. Bu yetmiyormuş gibi Suriye’de yarım milyon insanın ölümünden bahsediyoruz. Ne kadar rejimin suçu varsa Türkiye’nin de suçu vardır. Bu kadar çeteyi buraya getirdin. Kürtleri yok etmek için DAİŞ’i yarattın. DAİŞ’i hem içeride hem dışarıda şantaj olarak kullandın ve halen de kullanıyorsun.

GERÇEĞİ BÜTÜN DÜNYA BİLİYOR

Bunu ilk açıklayan da Ruslar oldu. 2015’te Rus uçağını düşürdükten sonra Putin’in neler söylediklerini, neler yaptığını, ilişkilerini nasıl ortaya çıkardığını herkes biliyor. Bu kadar çelişkiye rağmen bu iki kişiyi bir araya getirip bu sürecin üstünü kapatmak olamaz. Zoraki evlendirme dediğimiz budur. Şimdiden çatlama seslerini duymaya başladık. AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, geçen gün ‘Bu görüşmelerin götürülmesi için muhakkak Halep’i ele geçirmek gerekiyor’ dedi. Kalkıp ele geçirmek, işgal etmekten bahsediyorlar. Bir yandan Erdoğan-Esad’ı bir araya getirmekten, diğer yandan Halep’i kontrol ederek göçmenleri oraya yerleştirmekten bahsediyorsun. Avrupa, Amerika, uluslararası güçler Türkiye’nin DAİŞ’le ilişkilerini görüyor ve biliyor. Sen buna rağmen de kalkıp ‘ben bunları yapıyorum burada DAİŞ’e karşı savaşan güçleri bastırmak için bunları yapıyorum’ diyorsun. Herkes bunu kabul etmez.

19-20 Kasım’da yapılan saldırılarda bunu gördük. Buradaki alt yapıyla birlikte tutuklu DAİŞ’lilerin bulunduğu yerleri hedef aldı. Kamplara saldırmak, DAİŞ’i serbest bırakmak için çabalamak tüm dünyayı alt üst etti. Herkes bunları görüyor. Bizim 8 arkadaşımız El Hol’de şehit düştü. Uluslararası Koalisyon üssünün olduğu yerde DAİŞ terörizmine karşı savaşan güçlere saldırdın. İki arkadaşımız orada şehit düştü. Diğer yerlerde de öyle. Hapishaneye saldırdın. Demek sen bu DAİŞ’lileri serbest bırakmak istiyorsun. Bütün dünya buna karşı çıktı.

Bu görüşmelerde Rusya nasıl bir başrol üstleniyor?

Putin, her iki tarafa da hükmediyor. Erdoğan zaten Putin’in elinde, ne isterse onu yapmak mecburiyetindedir. Hatta NATO’ya bile karşı çıkabiliyorlar. Burada Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar, Türkiye’ye karşı uygulanmadı. Sen NATO üyesisin. Sen oradaki kararları uygulamak zorundasın, uygulamıyorsun. Şimdi de sanırım Çavuşoğlu 16 Ocak’ta Washington’a gidiyor. Suriye Dışişleri Bakanı’yla görüşmeden önce Washington’a gidiyor; orada tartışacaklar, kulağını çekecekler.

Rejimle görüşmeye en çok itiraz eden de Amerikalılardı. ‘İşte bu normalleştirmeye karşıyız’ diyorlar. Açıkça söylemediler ama dile getirdiler. Bu, uluslararası güçlerin BM’nin 2254 nolu kararını tam çöpe atıyor. Sen bunlara karşı çıkıyorsun. Oradaki uluslararası güçlerin BM’nin kararı vardır. Sen bunları kabul etmiyorsun ve şimdiye kadar da bunu engelleyen Türkiye’dir. Şimdi de bundan kurtulmak için Şam’la yakınlaşırım kurtulabilirim diyor. Onun için geçeceğini sanmıyorum. Muhakkak geçmeyecek ve kriz şeklinde devam edecektir.

Türkiye’deki seçim süreci tartışmaları, mevcut durumun neresinde?

Türkiye’deki seçim süreci her şeyi karıştırıyor. Biz iki sene önce bu seçim söylentileri çıkar çıkmaz ‘Tarihte hiçbir diktatörün normal bir seçimle gittiğini düşünmüyoruz, olmamıştır. İlk olacaktır’ dedik. Gerçekten demokratik bir seçimi kabul ederse bu diktatörlüğün ve despotun giderilmesine yol açacaksa müsaade etmez. Ne yaparsa yapsın bunu engelleyebilir. Bu sıkı yönetimle de olabilir, bir savaş da çıkartabilir. Yani her şeyi yapabilir. Bunun çabasını İstanbul/Taksim komplosunda gördük. 

Seçimlerde zafer elde etmek için yeni saldırılar da düzenleyebilir mi?

Çeşitli bahanelerle bir saldırı da yapabilir. Gerçekten kimse daha önceden tahmin edemez. Sadece seçimleri kazanmak için bütün dünyayı mahvedebilir. Zaten içerideki tartışmalarla şimdiden kızışmıştır. Anayasa değişikliğinde üçüncü kez aday olmaktan falan bahsediliyor. Sanırım git gide de kızışıyor. Önümüzdeki 4-5 ay çok önemlidir. Hiç beklenmedik şeyler de olabilir. Despot bir rejim. Kendini sultan sanan bir adam, çok karışık bir durum da çıkartabilir. Bundan en fazla Türkiye halkları zarar görecektir. Dışarıdakiler de başta biz olmak üzere bu manzaraları görebiliriz. Dengesiz bir şey yaparsa buradaki halk da zarar görür. Dediğim gibi Suriye-Türkiye meselesinin, bu faşist mantaliteyle ve pragmatik duruşla bir sonuca götüreceğini sanmıyorum. 

Saldırı tartışmalarının olduğu bu süreçte birkaç gün önce MİT’in Suriyeli bazı aşiretlerle Urfa’da toplantı yaptığı bilgisi yansıdı. Konuya ilişkin size ulaşan bilgiler var mı?

Bazılarını orada toplaması durumu var. Onlar aşiretler değil de daha çok bu durumlardan faydalanacak insanlardır. Hiçbir zaman aşiretleri temsil etmiyorlar. Bazı pragmatist oportünist kişilerdir. Halkların kanı üzerine pazarlık yapmak ve Erdoğan’a oyun oynamak için oradalar. Bu ilk değildir. 4-5 seneden beri öyledir. Bunların amacı en fazla burayı karıştırmaktır. Burada bulunan aşiretler kurulan sistemin bir parçasıdır, ortaklarıdır. Hem yönetim de hem savaşta vardır. Bunu pratik olarak 10 senedir görüyoruz. İpini koparmış birkaç kişiyi orada toplamak hiçbir şey ifade etmez, yapmaz. Bu ilk çaba da değildir. Daha çok sahtekârlıklarla ilgilidir. Buradaki aşiretlerden kopmuş ve koparılmış kişilerdir. Bir sonuç vermez. 5-6 seneden beri bunları görüyoruz. Şimdiye kadar sonuç vermedi, bundan sonra da vermeyecektir. En fazla Urfa’daki bazı Arapların, bazı kişiliklerin katılımıyla olabilir. Bu, MİT’in organizesidir. Sonuç vereceğini sanmıyorum, çünkü sahada yoklar. Kimse onları dinlemez. Herkes onların kendilerini nasıl sattığını biliyor. Birçoğu da pişman olmuş dönmüştür. Sanırım kalanlar hiçbir işe yaramaz. Yaramazların toplantısıdır diye düşünüyorum.

Suriye’de çözümün sürekli dışarıda aranması durumu bir sonuca varacak mı?

Suriye meselesini, ancak Suriyeliler çözer. Suriyelilerin çözmesi için oradakilerin veyahut konuşan Suriyelilerin özgür olmaları gerekiyor. İradesi, düşüncesi özgür olacak. Başkalarından direktif almayacak. Şimdi mesela Suriye’deki Türkiye gibi güçler neyle yapıyorlar? Yanında bazı Suriyelileri kandırıp birbiriyle çatıştırıyorlar. Bu yarım milyon insan nasıl öldürüldü? Bazıları rejimin, bazıları grupların yanında, bazıları Türkiye’nin direktifleriyle. Onun için özgür Suriyeli olmazsa bunu çözemezsin. Düşünce ve kararında mutlaka özgür olacak. Herkese söyledik, söylüyoruz; beraber yaşamak için ne gerekiyorsa onu yapalım. Erdoğan’ın, Beşar Esad’ın, Amerika’nın, Rusya’nın talimatıyla değil, bize ne lazımsa gelin birlikte yapalım.

Bizim PYD ve Özerk Yönetim olarak kararımız kendi elimizdedir. Hiçbir zaman kimsenin direktiflerini falan uygulamadık. Bizim için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz ama karşımızda öyle iradeli kimseleri bulamadık. Hatta Kürtler arası çabalarda bazıları geliyor. Biz Kürt’üz, Kürtler ve Kurdistan için varız, ne gerekiyorsa yaparız ama sen kalkıp birisinden aldın mı bunu yapamazsın. Aynı şey Suriyeliler için geçerlidir. Gelip benimle oturuyor ama gözü arkasındadır, başkası ne söyleyecek diye. Böyle bir karara varamayız. Gelip beraber vatanımız için düşünelim, ne gerekiyorsa onu yapalım, nerede yanlışlıklar varsa düzeltelim.

1963’ten beri devam eden iktidarın getirdiği sonuç ortada. Onun için yeni pratikler gerekiyor. Oturup beraber konuşalım. Şam’daki yönetimin yapması gerekeni beraber düşünelim, beraber kararlaştıralım. 

BARIŞ İÇERİSİNDE GEREKENİ YAPALIM

Suriye’nin her yanındaki halklar, Kürtler, Araplar, Asuriler hepsi orada alınan siyasi kararda ortak olacaktır. Aksi takdirde tam ters teper. Bu işler sona kadar da devam eder. Kavgalı olacağımıza barış içerisinde ne gerekiyorsa yapalım. Bu, özgür irade ister. Özgür fikir ister. Biz karşımızda şimdiye kadar böyle göremedik. 

Süreç, Suriyeliler için çok bulanıktır. Neler olacağını bilmiyoruz. Bütün Suriye halkı ve kendimiz için özgür ve kararımız elimizde olursa süreci kısaltabiliriz. Yoksa gözümüz dışarıda olursa, kim bizden ne istiyor diye bakarsak çok sürer; hepimiz kaybederiz.