Haruna eyleminin destanı

Bir halkın özgürlük mücadelesini yürüttükleri için en çok eylem anıları, kahramanlıklar yer alır gerilla günlüklerinde. “Yaşanılanları anımsamak, unutmamak ve tarihe aktarmak” için kelimeler satırlara, satırlar hikayelere dönüşür. Tıpkı bu okuyacağınız gü

Gerillanın dünyasını en iyi günlükler yansıtır dersek yanlış olmaz. Günlükler deyip geçmeyin. Kocaman bir dünya. Bazen bir eylem anısı, bazen felsefik tartışmalar, bazen güncel ve duygu dolu  yaşanmış hikayeler, bazen öfkeye dönüşen duyguların, günlüklere dökülen notların eksik olmadığı renkli bir dünya. Günlüklere yazılanlar daha çok anılar ve anıları süsleyen kahramanların sözleri, yaşamları, geleceğe dönük umutları... Tarihe notlar düşülüyor, tarih yazan kahramanların hikâyeleriyle, anılarıyla…

Bir halkın özgürlük mücadelesini yürüttükleri için en çok eylem anıları, kahramanlıklar yer alır gerilla günlüklerinde. “Yaşanılanları anımsamak, unutmamak ve tarihe aktarmak” için kelimeler satırlara, satırlar hikayelere dönüşür. Tıpkı bu okuyacağınız günlükteki anılar gibi.

Kendal Zana; 2012 yılında Kürt Özgürlük Hareketinin başlattığı “Devrimci Operasyonlarla” başlayan savaş sürecindeki gerillaların tarihe bir kez daha not düştükleri Haruna eylemini anlatan “Haruna Eyleminin Destanı” isimli günlüğünde geleceğe aktarılması gereken bir eylemin notları yer almaktadır.

Zana, Haruna Eyleminin Destanı’nın girişine “2012 yılı binlerce yıldır devam eden isyanlı halaylardan en ateşli halay olmuştur” notunu düşmüş. Böyle başlamış Zana, Haruna Destanı günlüklerine. Ve Zana’nın günlüğünde yer alan notlardan bazı kesitler.

“DEHAQ’IN BEYNİ TEKRAR PARÇALANMALIYDI”

“2012 yılı binlerce yıldır devam eden isyanlı halaylardan en ateşli halay olmuştur. Binlerce yılın acılı kadehini intikam duygularıyla içen gerillanın vahşete karşı arenaya çıktığı bir yıl olmuştur. 2012 yılında Devrimci Halk Savaşı tüm yurdu ateşiyle sarsmıştı. 2624 yıl önce Demirci Kawa’nın yaktığı ateş bu sene daha da alevlendi. Bir kor ateşi gittikçe büyüyordu. Ve Dehaq’ın beyni tekrar parçalanmalıydı. Sayısız kahramanlarla dolu olan Mezopotamya’nın kahramanlar kervanına bu yılda onlarcası, yüzlercesi katıldı. Mehmet Goyi, Rojin Gevda, Delil Amed, Behçet Urfa, Bawer, Remzi, Sadık, Mahir, Rubar gibi tarihin kızıllığıyla yeşeren güller, kutsal toprağa tohumlarını atıp ardından kutsal yolculuklarına gizemli sırlarıyla yola çıktılar.

BU YILDA DA EFSANELER TEKRARLANIYORDU

Bu sene PKK’nin uzun süren onurlu savaşı için ayrı bir yıl oldu. İhanetin kadehinden içen kanlı paşalar, ölümsüzlüğün denizinde yıkanan nice yiğitlerin karşısında kaçacak bir fare deliğini arıyorlardı. Bu yılda da efsaneler tekrarlanıyordu. Tarihin mitoloji lanetinden kurtulan yiğitlerin, savaş meydanlarında vahşete karşı Spartaküsvari bir mücadele ruhu yüreklerinde atıyordu…

HADES’İN CELLATLARI KORKUYA BOĞULMUŞTU

Rüstemlerin, Çiçeklerin, Alişerlerin, Xebatların, Arjinlerin ve Rozerinlerin kavgalarının devamı olmak için onların toprağa attıkları tohumlarda çatlayıp yeşermek için yürekleri göğüs kafesini patlatırcasına atıyordu. Bu engin dağlardan, yüksek uçurumlardan, kayalıklardan yankılanmanın sesi hala kulakları çınlatıyordu. Kan emicilerin yasalarında illegal olarak yazılan savaşçılar, intikamlarını yasak pankartlarla insanlık ve sosyalist duygularına kazmışlardı. Bu yüzden yürekleri bu sene her zamankinden daha fazla atıyordu. Ne Sovyetler, ne Çin Komünizmi, ne de bugünkü Vietnam, sosyalizme ve özgürlüğe bu kadar fedai bir ruhla bağlı kalmışlardır. Harpagos’un ilk ihaneti, Beko’nun hainliği hala unutulmamıştır. Celladın ölüme olan korkusunu artık görmeyen kalmamıştı. Cehennem tanrısı Hades artık işlevsiz kalmıştı. Hades’in cellatları korkuya boğulmuştu. İşte böylesi bir yılda Hareketimiz, Devrimci Halk Savaşı’nı başlatmıştı. Bu hamle tüm yakıcılığıyla Şemzinan’da başladı.

HERKES KENDİNİ SALDIRI İÇİN DAYATIYORDU

Güneş tüm ışınlarıyla doruklardan aşağıya doğru süzülerek zozanların eşsiz doğallığını selamlıyordu. Biz belki de farkında olmadan tarih sayfalarına yazılacak eylemin planlama hazırlığını yapıyorduk. Haruna karakoluna yönelik bir eylem gerçekleştireceğiz. Karakolun keşfini yaptıktan sonra yönetim olarak eylem planlaması için toplandık. Eylemin gece yâda gündüz yapılması konusunda tartışmalar yürüttük. Ancak gündüz yapma konusunda kararlaştırdık. Tabii biz planlama toplantısı yaparken arkadaşlarda planlamanın sonucunu ve düzenlemeleri büyük bir heyecan ile bekliyorlardı. Her arkadaş kendisini saldırı grubu için hazırlıyordu. Yapıda bir fedai ruhun olduğu gözler önündeydi… Herkes merakla eylem düzenlemesini bekliyordu… Planlama toplantısı bittikten sonra düzenlemeler yapıldı. Saldırı grubunda Cuma, Newal, Mordem, Karwan, Ekin, Baz, Amed, Berxwedan, Çırav arkadaşlar ile ben yer alıyordum. Saldırı gurubuna giren arkadaşların sevinçleri yüzlerinden okunuyordu. Savunma grubunda olan arkadaşlar da saldırı grubuna girmek için kendilerini dayatıyordu. Bu durum bu halkın çocuklarının özgürlüğe ne kadar susadıklarının, özgürlük için hiç tereddütsüz canlarını feda edeceklerini, intikam için yanıp tutuştuklarını, onurlu bir kavgaya ne kadar sevdalandıklarını gösteriyordu.

PKK BAYRAĞINI KARAKOL KULÜBESİNE ASACAĞIZ

Genel eylem; saldırı gurubundaki arkadaşlar karakolun içine girip karakolu imha ettikten sonra, düşmanın araziye çekilmesi ile düşmana büyük darbeler vurulacaktı. Kamyon ile karakola girecektik. Arabayı Berxwedan arkadaş kullanacaktı. Araba karakolun önüne geldiği gibi Cuma, Mordem ve Karwan arkadaşlar B-7 roketleri ile ilk önce nizamiyenin ilk üç kulübesini vurup bizlerde arabadan atik bir şekilde atlayacaktık. Cuma ve Ekin arkadaşlar karakol bahçesinin sağ tarafına, Mordem ve Karwan arkadaşlar bahçenin sol tarafını hedefleyeceklerdi. Bu arada Newal, Çırav ve Baz arkadaşlar da yemekhanenin olduğu binaya girecekler. Daha sonra Cuma arkadaş komutanlığa girecekti. Dünya ve Karwan arkadaşlar ile ben de karakol kapısının yanındaki kulübeleri imha edip diğer arkadaşlara gerektiğinde destek vereceğiz. Ve PKK bayrağını Karwan ve Dünya arkadaşlar kulübenin üzerine asacaklar…

12 EYLÜL FAŞİZMİNİN YIL DÖNÜMÜNDE EYLEMİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ

Eylem, 12 Eylül 2012 tarihinde saat öğleden sonra 15.00’de yapılacaktı. 12 Eylül faşizminin yıl dönümünde, devrim şehitlerini anarak düşmana büyük bir cevap verecektik. Normalde kulübelere Karwan ve Dünya arkadaş bayrak asacaktı. Aşikâr arkadaşın yoğun dayatmaları ile sonradan saldırı grubuna girip bayrağı kulübelere asma görevini üstlendi. Bizlerde son karakol keşfi için karakolun bulunduğu alana doğru yola çıktık. İki grup şeklinde gittik. İlk grup olarak biz gittik. Diğer grupta bizden bir gün sonra geleceklerdi. Akşama doğru yola çıktık. Tabi ki yola çıkmadan önce arkadaşlar rextlerini, kurşunlarını, roketlerini, bombalarını ve silahlarını ile alt yapı çalışmalarında bize lazım olacak kazma, kürek ve yanımıza biraz erzak alıp yola çıktık. Yükümüz ağır olmasına rağmen yol esnasında arkadaşların morallerine diyecek yoktu. Bir taraftan şarkılar söylenip, bir taraftan şakalar yapılıyordu. Sanki eyleme değil de düğüne gider gibi sevinç vardı. Bu sevinç belki de içinde zulme karşı biriken tüm öfkeyi kusmaktan geliyor. Belki de sevdalandıkları kavganın kokusunu içlerine doldurmaktan geliyordu. Belki de küçüklüklerinden bu yana hep isyanlı türkülerin ezgilerini artık çalacaklarından geliyordu. Belki de hep bir kahraman olarak tarihte anılmanın verdiği ilhamdan geliyordu. Ama celladın maskesini düşürerek, korku dolu şatoların yumurtadan bir kaya olduğunu göstermek için kendilerinden emin adımlarla ilerliyorlardı.

SON KEŞİF

Haruna karakolunun bulunduğu alana geldik. Eylemin deşifre olmaması için herhangi bir teknik kullanılmadı. Çok sessiz ve atik bir şekilde geldik. Ve sessiz bir şekilde alt yapı çalışmalarına başlayarak kanal kazdık. Bu çalışma bittikten sonra karakolu iyi gören bir tepeye son keşif için yola çıktık. Sabahın erken saatinde nöbetçi bizi uyandırdı ve sırayla gidip karakolun için keşif yapmaya başladık. Keşif yaparken askerlerin dağınık bir şekilde olduklarını gördük. Bir gün sonra başlarına ne geleceğinden habersiz, silahsız bir şekilde karakol içinde dolaşıyorlardı. Ve gerillanın saldırısı ile hafızalardan silinmeyecek bir tarihin yazılacaklarından haberleri yoktu. O gün keşif, öğleden sonra saat 15.00’e kadar sürdü.

GÜZEL SOHBETLERLE KAHVALTIMIZI YAPTIK

Karakolun gündüz öğleden sonra saat 15.00’te vurmamızın nedeni de saat 16.00-16.30’da askerlerin silah mevzilerine geçmesi ve sayılarını artırmalarından kaynaklıydı. Diğer bir husus ise düşman tüm tedbirini, mevzilenmesini geceye, karanlığa göre yapıyordu. Bu sırada kara bulutlar toplanmaya başladı. Ve yağmur taneleri gökyüzünden bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı. Bizlerde kendimizle getirdiğimiz birkaç şemsiyenin altına girerek birbirimizle şakalaşmaya başladık. Ve her arkadaş keşif yaparken gördüklerini birbirlerine anlatmaya başladı. Yoğunlaşmalarımız eylem esnasında çıkacak pürüzlere karşı tedbir almak ve eylemi güçlü bir şekilde gerçekleştirmeye yönelikti. Eylem keşfi yapıldıktan sonra diğer gruplarla bir araya gelmek için randevu yerine doğru yola çıktık. Randevu yerine ulaştığımızda noktanın kalabalık olduğunu gördük. Ve saat gecenin geç saatleri olduğundan dolayı kendimize bir yer bularak uyumak zorunda kaldık. Sabahın erken saatinde çekilen rojbaş ile birlikte ateş üzerinde kaynayan kara çaydanlarda demlenen çay yudumladık. Sayımız kalabalık olduğundan dolayı ateş üzerinden çaydan eksik olmuyordu. Kahvaltımız ise ekmek kırıntılarından oluşuyor. Öylesine güzel sohbetler ve şakalaşmalar ile kahvaltımızı yaptık. Ardından son kez koordinedeki arkadaş, bizlerle bir toplantı yaptı. Ve gruplar şeklinde yola koyulduk.

GRUPLAR YOLA KOYULDU

İlk vedalaşan gurup Kemal Qamışlo ve Cahit arkadaşların grubuydu. Bu grup eylem esnasında Şemzinan tarafından gelecek olan müdahaleyi etkisizleştirip engelleyecekler. İkinci grup Fırat arkadaşın grubu. Fırat arkadaşın grubu da karakolun üstündeki tepede yerlerini alarak eylem başlamasıyla birlikte karakolu etkili bir şekilde vuracaklar ve hava saldırılarına karşı tedbir alarak etkisizleştirecekler. Üçüncü ve dördüncü guruplar ise beraber çıkacaklar. Üçüncü grup karakola yakın bir tepede yerleşerek ağır silahlarla eylem esnasında etkili bir şekilde vuracaklardı. Dördüncü gurup ise karakolun sağ tarafına yerleşerek eylem esnasında ağır ve ferdi silahlarla etkili bir şekilde vuracaklar. Jinda arkadaşın grubu da indirmelere karşı hazırlıklı olacaklar. Kemal Cizre arkadaşın grubu da geri çekilme güzergâhını denetleyecekler. Bizim grup ise saldırı gurubu olarak karakola girecekti. Artık diğer gruplarla vedalaştıktan sonra yerimize gittik. Eylem günü Berxwedan arkadaş bir kamyon ile kaldığımız yere geldi. Bizler kamyonun karakolu gören tarafına kumlarla doldurduğumuz çuvalları siper haline getirdik. Rahat ve hızlı bir şekilde harekete, eyleme geçmek için kasanın kapısını da sadece şutik ile bağladık. Karakolu görmeyen kenarının da demirlerini söktük. Çünkü B-7’i kullanacak arkadaşların rahat kullanması ve kasanın içindeki arkadaşların zarar görmemesi için çıkardık.

HAREKETE GEÇME ZAMANI

Artık harekete geçme zamanı geldi. Tüm arkadaşların yüzü gülüyordu. Arkadaşlarda korku, kaygı, tereddütten iz dahi yoktu. Oysa bir saat sonra toz duman olacak, patlama seslerinin bir melodi gibi çalacağı, çığlıklarla barut kokusunun birbirine karışacağı, Azrail’in cirit atacağı karakola girecektik. Ama bunlar arkadaşların umurlarında bile değildi. Sadece zafere kilitlenme vardı. Harekete geçtik. Arabamız ilerlerken B-7 silahını kullanacak arkadaşların hangi kulübeleri hedefleyeceklerini sordum. Cuma arkadaş B-7 silahına hâkim olduğu için sol taraftaki kulübeyi hedef alacak. Karwan arkadaş sağ taraftaki kulübeyi vuracak. Mordem arkadaş ise karakol nizamiyesinin orta kulübesini hedef alacak.

ROKETLER ATEŞLENDİ…

Artık karakola yaklaştık. Sanki hepimiz birazdan tiyatroya çıkacağız. Bunun için herkes perdenin açılmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Kıyamet öncesi bir sessizlik vardı. Araba git gide yavaşlamaya başlayınca kalp atışlarımız eylemin heyecanından dolayı hızlanmaya başladı. Ve araba durdu. Arabanın durması ile B-7 roketlerini kullanacak arkadaşlar roketlerini ateşleyerek hedefledikleri yerleri vurdular. Roketlerin hedefi vurmasının ardından atik bir şekilde arabanın kasasından atladık. Kasanın içinde iken Mordem arkadaş göğsünden vurularak şehit düştü. Ama biz bunun farkında bile olmadık. Çünkü hepimiz bize düşen role kilitlenmiştik. Her şey saniyeler içinde oldu.

KARAKOL KARANLIĞA GÖMÜLMÜŞTÜ

Kasanın içinden çıkışımızla birlikte nizamiye önünde nöbet tutan askerin bizi görmesiyle birlikte şok olup donmuştu. Arkadaşlar o askeri devirip nizamiyeden karakola girdiler. Savunma grubundaki arkadaşlar karakolun sağını, solunu ve bahçesini yoğun ateş altına aldılar. Bizlerde bu yoğun mermilerin altından bir taraftan asker mevzilerine saldırıp karakolun içine girmeye başladık. Tabi bu esnada patlama sesleri, silah sesleri, askerlerin korku çığlıkları tüm alanda yankılanmaya başladı. Adeta bir savaş muhaberesi başlamıştı. Barut kokusu boğazımızı ve burnumuzu yakıyordu. Gündüz ortasında böyle bir saldırı beklemediklerinden dolayı düşman askeri şoka girmişti. Saniyeler içinde karakol mahşer alanına dönüşmüştü. Adeta kıyamet kopmuştu. Sanki devasa bir fırtına kopup kasırgaya dönüşmüş ve içine aldığı her şeyi yutuyordu. Ve gökyüzünden ateş topları yağıyordu. Karakolun içinde bir toz bulutu oluşup güneş kaybolmuştu. Karakol karanlığa gömülmüştü.

KARAKOLUN İÇİNE GİRİŞ…

Karakola girdiğimiz gibi Çırav, Newal ve Baz arkadaşlar saniyeler içinde yemekhanenin olduğu binaya saldırmaya başladılar. Aşikâr arkadaşta karakolun bahçesinde bulunan akrep tipli zırhlı araca saldırdı. Cuma arkadaşta karakolun sağ tarafında bulunan tank ve komutanlığa saldırmaya başladı. Bu esnada Ekin arkadaşta arkamdaydı. Amed arkadaş bize seslenip caddenin karşı tarafındaki kulübenin bizi hedef aldığını söyledi. Bizlerde bu kulübeye yöneldiğimiz anda Ekin arkadaş sağ kolundan yaralandı. Ve bu kulübeye Ekin, Dünya, Amed arkadaşlarla birlikte keleş ve bombalarla saldırmaya başladık. Ve Ekin arkadaş yaralandığından dolayı Berxwedan arkadaşa arabaya getirmesi yönünde seslenmeye başladık. Ancak korucuların yoğun ateş altında tuttukları için araba, kullanılmaz hale gelmişti. Bizlerde hedef aldığımız kulübeyi etkisizleştirmek için bombalar ile vurmaya başladık. Bir-iki bomba atışımızla birlikte kulübeyi imha ettik. Cuma arkadaş ise B-7 silahı ile önüne çıkan her hedefi imha ediyordu. Cuma arkadaş bu haliyle karakol bahçesinde bir temizlik operasyonu başlatmıştı. Bahçeyi temizledikten sonra Cuma arkadaş komutanlığa doğru yöneldi. Ve önündeki tankı hedef alarak imha etti. Karwan arkadaş ise arabadan indikten sonra kısa bir süre çatıştı ve Baye köyü korucularının ateş açması sonucu şehit düştü. Newal, Baz, Aşikâr ve Çırav arkadaşlarda yemekhaneye doğru ilerlediler. Cuma arkadaş yemekhanenin kapısını B-7 silahı ile imha etti ve 2 askeri öldürdü. Ardından Çırav, Newal, Aşikâr ve Baz arkadaşlar yemekhanenin içindeki askerlere saldırdılar ve burada 20 asker öldürdüler. Sonra Aşikâr arkadaş yatakhaneye girerek oradaki askerleri hedef alarak öldürdü. Her yer kanla kıpkırmızı olmuştu. Beş arkadaş yemekhaneden çıktıktan sonra Cuma ve Aşikâr arkadaşlar komutanlığa saldırmaya başladılar. Ve komutanlık binasına doğru ilerlediklerinde karşılarına çıkan akrep tipli diğer bir zırhlı aracı da imha ettiler. Sonra askerlerin yemek yedikleri kamelyayı hedef aldılar. Burada da bir asker öldürdüler. Sonra komutanlık binasına girdiler. Ve bina toz duman içinde kaldı. Cuma arkadaş burada uzun bir süre çatıştıktan sonra şehit düştü. Aşikâr arkadaşta binadan çıktığı gibi asker kulübelerinden gelen mermi ile kalbinden vurulup şehit düştü. Bu esnada Baz, Newal ve Çırav arkadaşlar da daha önce girdikleri binaya tekrardan girerek 2 askeri daha öldürdüler. Binadan çıktıktan sonra Çırav arkadaş dizinden yaralandı. Baz arkadaşta 5 askerin içinde olduğu panzeri hedef alarak 2 bomba ile panzeri imha etti. Baz arkadaşta Çırav arkadaşın silahını ve raxtını alarak yanımıza geldi. Newal arkadaşta yaralanan Çırav arkadaşı dış kapının önüne getirmeye çalıştı. Ancak Çırav arkadaş şehit düşerken Newal arkadaşta ağır yaralandı. Bizlerde o sırada bahçede halen çatışıyorduk.

GERİ ÇEKİLME

Yavaş yavaş geri çekilmeye başladık. Karakolun karşısında caddenin diğer tarafına ilk geçen ben oldum. Kulübenin alt kısmında ki küçük pencereden geri çekilme esnasında ağır silahlarla yoğun mermiler üzerime gelmeye başladı. Yolun diğer tarafına geçtikten sonra pis suların aktığı bir kanal vardı. Hemen onun içine girdim ve kısa bir süre ilerledikten sonra beni hedefleyen kulübedeki askeri vurdum. Asker öldükten sonra ağır silahın sesi kesildi. Ve geri çekilecek olan diğer arkadaşların savunmasını yapmaya başladım. İlk önce Ekin ve Dünya arkadaşlar gelerek kanalın diğer tarafına geçtiler. Ve ardından Baz arkadaş geldi. Baz arkadaşın arkasından ise Amed arkadaş geldi. Dünya ve Ekin arkadaşlar kanala girmeden karşıya geçtikleri sırada karşımızda bulunan A-4 mevziisinin ateş açması ile birlikte her iki arkadaş da şehit düştü. Arkadaşların şahadetinden sonra bizler, kanaldan geri çekilmeye başladık. Karakoldan üç arkadaş çıktık. Sonra Berxwedan arkadaşa ulaştık. Ondan sonra dördümüz Baye köyüne doğru geri çekilmeye başladık. Bu esnada cihaz ile Fırat arkadaşla bağlantı kurdum. Fırat arkadaş ise Newal arkadaşın da caddeyi geçerken yolun ortasında şehit düştüğünü ve eylemin görüntüsünü de kameraya aldığını söyledi.

BAYE KÖYÜ…

Geri çekilirken Baye köyüne girdik. Ancak bu köyün hepsinin korucu olduğunu bilmiyorduk. İlk karşılaştığımız köy halkına yolu sorduk. Onlarda bizi bilinçli bir şekilde korucuların pusu attıkları yola yönelttiler. Ancak köyde kadın ve çocukların bulunması ve halkımızın hassasiyetinden dolayı ilk ateş açan biz olmadık. Korucular ateş ettikten sonra iki gruba ayrıldık. Baz ve Amed arkadaşlar köyün aşağına doğru, ben de Berxwedan arkadaşla birlikte köyün yukarı tarafına yöneldik. O esnada bir korucu bana silahını doğrultarak Türkçe ‘teslim ol’ dedi. Bende kendimi savunmak için onu öldürdüm. Köyden çıkmak üzereyken bir korucu da bana ateş etti. Ben de onu yaralayarak etkisiz hale getirdim. Sonradan köyden çıktım. Köyde girdiğimiz çatışmalarda bir korucu başını öldürerek 2 korucuyu da yaraladık. Köyün dışındaki çalılıklara ulaştığımızda bir kobra tipli helikopter üzerimizden geçerek etrafı taramaya başladı. Kobranın taraması ardından alandan çıkıp yoğun bir günün ardından arkadaşlara ulaştık. Bu esnada Türk savaş uçakları da gelip alanı bombaladı.

EYLEMDE 64 ASKER ÖLDÜRÜLDÜ

Haruna eyleminden büyük bir sonuç aldık. Düşmanın 64 askerini öldürüp, 3 tank, 2 akrep tipli zırhlı araç, bir panzer ile karakolun geneli imha edildi. 8 arkadaşımızda bu eylemde şehit düştü. Cuma, Ekin, Dünya, Mordem, Aşikâr, Çırav, Newal ve Karwan arkadaşlarda şehitler kervanına katıldılar. Evet, güneş tüm kızıllığıyla batıya doğru yavaş yavaş ilerliyordu. Bizlerde 8 yoldaşımızı ölümsüzler kervanına yolcu etmiştik. Bu sefer 8 kişi eksiktik. Neolitiğin esmer yüzlü çocukları güneşe gülerek sonu olmayan bir kervana doğru yola çıkmışlardı. Sonsuz bir yolun yolcusuydular. Yıldızlarla semaha tutuşmuşlardı. Artık dağlardan, patikalardan ve uçurumlardan bize gülümseyerek, direnmeye çağırıyorlardı.”

2012 yılında Kürt Özgürlük Hareketinin başlattığı “Devrimci Operasyonlarla” birlikte HPG gerillalarının Şemzinan alanındaki Haruna Karakoluna yönelik düzenledikleri bu eyleminin ardından işgalci Türk ordusu Haruna karakolunun yerini değiştirmek zorunda kaldı.