Efrîn'de 'normalleşme' oyunu: Türk askeri çekiliyor mu?

Türk Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy’un “Efrin’de yaşam normale döndü” açıklaması ardından Türk devleti Efrin’deki fazla asker ve askeri teçhizatını çekmeye başladı. Nasıl bir “normalleşme” ve YPG eylemleri karşısında hedef mi küçültülüyor?

Türkiye bazı jandarma tank taburlarını Efrîn şehir merkezi, Cindires ve Raco gibi ilçelerden çekmeye başladı. Güvenilir kaynaklar, tank taburlarının bazılarının dün gece ve bu sabaha karşı Atme’nin arka tarafı, Ezaz ve Minbic çevresine çekildiğini ifade ettiler.

Kaynaklar, Türk devletinin stratejik tepelerdeki gücünü ise olduğu gibi bıraktığını aktardılar. Türk devletinin sivil polis, askeri polis, istihbarat, çeteler, bir kısım Türk askeri ve kurduğu kendine bağlı yönetim eliyle Efrîn’de kalmayı ve Efrîn’i kontrol etmeyi planladığı belirtiliyor.

Ayrıca 3 Temmuz günü bir Rus heyeti, Türkiye tarafından Efrîn’e girerek bazı görüşmeler yaptılar.

EFRÎN NORMALLEŞMEDİ, KAYNIYOR

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, 1 Temmuz'da bir televizyon programına katılarak, Efrîn'de hayatın normale döndüğünü ancak Türkiye'nin Efrîn'de bir süre daha kalacağını söyledi. Oysa Efrîn'de işgal sürecinde hayat hiçbir zaman normale dönmedi.

Efrîn’den hemen hemen her gün işgalcilerin halka işkence ettiği, talan, gasp, tecavüz, yıkım, çeteler arası çatışma haberleri geldi.

YPG, YPJ, QSD güçleri, Efrîn direnişinin 2. aşaması temelinde yaptığı eylemlerde işgalcilere rahat nefes aldırmadı. Giderek artan baskılar, çetelerin kendi aralarındaki çatışmaları işgal harekatı sürecinde Türk devletiyle iş birliği yapan aşiretlerin bile ayaklanmasına neden oldu.

Dışişleri sözcüsünün açıklama yaptığı süreçte, Efrîn’de 27 Haziran günü meydana gelen 3 patlamadan sonra daha da şiddetlenen terör havası yaşanıyor ve ev baskınları yapılıyordu. Aksoy’un belirttiklerinin aksine Efrîn işgaldenbu yana hiçbir zaman istikrara kavuşmadı ve Türk faşizminin tüm bastırma çabalarına karşın kendi içinde kaynıyor.

YPG KARŞISINDA HEDEF KÜÇÜLTÜYOR

Türk devletinin bazı asker, ağır silah ve askeri teçhizatını Efrîn’den çekmeye başlamasının bir nedeni de Efrîn’in gerçekten de Türk devleti için güvenli hale gelmemesi.

Türk devletinin Efrîn’e dönük 18 Ocak’ta başlattığı işgal harekâtına resmi olarak 6 bin 400 Türk askeri ve içlerinde uluslararası terör listesinde yer alan DAİŞ, El Nusra’nın da yer aldığı 47 çete grubundan 25 bin çetenin katıldığı ifade edilmişti. Gerçek sayının bundan çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Türk devleti asker ve teçhizat fazlasını Efrîn’den başka bölgelere çekerken bir yandan 'Efrîn giderek huzura kavuşuyor ve biz işgalci değiliz' havası yaratmaya çalışıyor, diğer ayndan giderek artan YPG, YPJ eylemleri karşısında hedef küçültüyor.

RUS-TÜRK PATENTLİ DEMOGRAFİ DEĞİŞTİRME PLANI SÜRÜYOR

Gerek Efrîn işgal harekatı sürecinde gerekse 18 Mart'ta işgalcilerin şehir merkezine girişiyle tamamlanan işgal sürecinde Guta, Humus, Hama, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerden Efrîn’e 100 bine yakın taşıma kitle getirildi.

Bununla Efrîn demografisinin değiştirilmesi hedeflenirken, tıpkı Guta'ya karşılık Efrîn pazarlığında olduğu gibi demografik değişim planında ortak hareket ettiler. Her ne kadar bir Rus planı olarak Şehba’daki Efrînliler Efrîn’de işgal altında yaşama çekilmeye çalışılsa da, evlerine geri dönmelerine izin verilmiyor.

Rus heyetinin 3 Temmuz'da Türkiye’den Efrîn’e giriş yapması yine 2 Temmuz'da Efrîn’e gelip Türk yetkililerle birlikte Şiye ve Cindirese’deki Gutalı aileleri ziyaret etmesi demografi değiştirme planının süreceğini gösterirken, bazı bölgelerin Rusların denetimine bırakılabileceği şüphesini uyandırıyor.