Demokratik federasyonda inançlar özgürdür

İslam dini adına hareket ettiğini söyleyen Türk patentli çetelerin verdiği zarara karşın Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu'nda herkes dinini özgürce yaşayabiliyor.

DAİS ve Nusra vahşetini yaşayan Şehbalı imam Zübeyir Kulli,   Şehba'nın kurtarılan bölgelerinde artık yeni bir yaşama başladıklarını belirterek, "Sorunları sulhla çözüyoruz. Özgürüz, camilerimiz var, canımız, malımız ve namusumuz güvende. Halkımız artık seçimlere giriyor. Kim istiyorsa kendini komün, şehir, kanton seçimleri için aday gösterebiliyor. Elhamdülillah demokrasi var. Allah'tan temenni ederiz ki iyiden daha iyiye gidelim” dedi.

Şehba'da 2011'de başlayan iç savaş sonrası Ehrar Şam, Cephet El Nusra, DAİŞ ve diğer çeteleri tarafından her türlü insanlık dışı uygulama, İslam adına yapıldı. Vahşi uygulamaları birebir yaşamış olan Şehba halkları, bugün çetelerden arındırılmış bölgelerinde özgür bir biçimde yaşıyor ve dinine, ritüeline ve örgütlenmesine saygı duyuluyor.

Kendisi de DAİS ve El Nusra’nın vahşetine maruz kalmış  Şehba Yürütme Meclisi Din Komitesi üyesi imam Şêx Zubeyr Kulli, bir nevi cahilliye döneminden kurtulduklarını söyledi. Demokratik federasyon sisteminin, halkların kardeşliğine ve özgürlüğe bağlı olduğuna dikkat çeken Kulli, "Şimdi Şehba’da Kürtler, Araplar, Türkmenler, tüm inançlar kardeşçe bir arada yaşıyor. Bu bizim için en değerli şey. Yıllardır bizi İslam adıyla birbirimize düşman etmeye çalıştılar ama aslında onlar İslam'ın da düşmanlarıydı” dedi.

DAİŞ TARAFINDAN TUTUKLANIR

Şêx Zubeyr, DAİŞ döneminde tutuklandığını hatırlatarak, şunları paylaştı: "14 işkence gördüm. Sufi olduğumuz için sevmezler. Vahabi anlayışına sahip ve her şeyin kendilerine göre olmasını istiyorlar. Beni bıraktıktan sonra bana ‘Git yerine otur, din üzerine konuşmayacak, halkı örgütlemeyeceksin. Sus ve din hakkında hiç konuşma’ dediler. Biz de çıktıktan sonra onların olduğu yeri bırakıp başka bir yere gittik."

CEPHET EL NUSRA DA DAİŞ GİBİ

Cephet El Nusra’nın DAİŞ’e göre biraz yumuşak görünse de özünde aynı olduğunu kaydeden Kulli, "Nusra kendilerine çalışmamı, onlara göre olmamı ve fikirlerimi yaymamamı istedi. Bana ev verdiler ama ben kabul etmedim. Onlar da herkesten kendileri gibi olmasını istiyordu. Onlar gibi giyineceksin, inanacaksın, konuşacaksın. Vahabi inancı dışında her şeyin yalan olduğunu söylüyordu. Cephet El Nusra da halk üzerine çok eziyet yaptı, kadını resmen yok etti" diye konuştu.

KENDİ DİNLERİNİ DAYATTILAR

Şehba halkına esas İslam’ı unutmayı ve kendi istedikleri gibi bir din anlayışını dayattıklarını ifade eden Kulli, halbuki Şehba tarihine bakıldığında, farklı kültürler, inançlar ve halkların bir arada yaşadığının görüldüğünü söyledi. Kulli, şöyle devam etti: “Kim onların dayattığı dine karşı İslam’ı savunduysa kafa kesmeye kadar zulüm estirdiler. İnsanlık onurunu ayaklar altına aldılar. Şehba’da insanları öldürür, cenazelerini kokana kadar güneşin önünde bırakırlardı."

ARTIK HERKESE SAYGI VAR

Zübeyir Kulli, Şehba’da şimdi herkesin inancında ve yaşamında hür olduğunu belirterek, şunları ifade etti: "Şehba’nın bir bölümü Devrimci Güçler tarafından özgürleştirildikten sonra hürriyet oldu. Halkımızın köylerine geri dönüşleri başladı. Özgürlük var, aynı zamanda diyanete saygı da var. Kimse nasıl namaz kıldığımıza karışmıyor. Herkes ibadetinde hür. İnsan ve toplum ilişkileri daha da güzelleştirilmeye çalışılıyor. Sorunları sulhla çözüyoruz. Özgürüz, camilerimiz var, canımız, malımız ve namusumuz güvende. Halkımız artık seçimlere giriyor. Kim istiyorsa kendini komün, şehir,  kanton seçimleri için aday gösterebiliyor. Elhamdülillah demokrasi var.

DAHA DA İYİYE DOĞRU

Allah'tan temenni ederiz ki iyiden daha iyiye gidelim. Özgür ve onurlu yaşayan bir insan, vatanını sevgiyle kurmaya bakar, iyilikler çoğalır. Onların döneminde kötülükler, hastalıklar, cehalet çoğalmıştı. İnşallah federal sistemle bundan sonra cehaletin yerine bilim, hastalığın yerine sıhhat, kötülüğün yerine de iyilik gelecek.”