YJA-Star ve HPG komutanları: Direniş besin kaynağımız

YJA-Star Komutanı Eylem Roni ve HPG Komutanı Sertav Doğan, "Direniş, bizim besin kaynağımızdır” dedi.

YJA-Star Komutanı Eylem Roni ve HPG Komutanı Sertav Doğan, Kahramanlık Haftasını Medya Haber'e değerlendirdi...

Kahramanlık kavramını nasıl ele alıyorsunuz? Halk kahramanlığı nasıl ortaya çıkar?

YJA Star Komutanlarından Eylem Roni:

"PKK’nin felsefesini ortaya çıkartanlardır kahramanlar ve kendinden çıkmanın başka bir adıdır kahramanlık.

Mart ayında kahramanlığı değerlendirmek çok anlamlıdır. Kahramanlık kavramı aslında PKK hareketinin tarihini bir bütünen ele aldığımızda kahramanlık pratiğidir. PKK’nin felsefesini ortaya çıkarıyor. Kahramanlık, olağanüstü koşullar ve süreçlerde tüm halklar ve uluslar açısından bu koşullara açığa çıkan büyük cesaret ve fedakarlık, mücadele ruhu ve bilinciyle bireylerde somutlaşmış bir ifadedir. Ulusları ele aldığımızda dünya devrimlerine bakın, kritik süreçlerde derler ya, deyim yerindeyse ‘bıçağın kemiğe dayandığı süreçlerde’ böylesi kişilikler açığa çıkar. Rus devrimine bakalım misal, hep söz edilir. Fransız devrimi ya da Ortadoğu’da halk hareketlerine bakın, kahraman kişiliklere bir miras var. Kürdistan tarihinde de bir miras var. Rus devriminde Narotnikler var. Devrimin tarihsel gerçeğine bakın, bu devrim içerisinde bireysel kahramanlıklarıyla büyük bir nitel sıçrama yapmışlardır. Devrimi başka bir aşamaya taşımışlardır. Fransız devrimi böyledir. Ortadoğu’dan ele alalım, Anadolu'dan ele alalım. Baba İshak, Torlak Kemal, Börtlüce, Şeyh Bedrettin var. Bunlar ortaklaşmayı savunan demokrasiyi halka taşırlar. Lenin der ki 'Kahramanlar kendi yüreğine ve beynine birçok şeyi sindirmiş kişiliklerdir.'

Halkı her türlü zorluğa, ayaklanmaya hazırlarlar. Cesaretleri, fedakarlıklarıyla tanınırlar.  Kendi tarihimize bakalım, en yakını Derweş’e Ewde destanı var. Çoğu zaman  yiğitlik denince, kahramanlık denince Derweş aklımıza gelir. Aşiretler arası anlaşmazlıklar, kavgalar var. Birinin öncülük etmesi lazım, bir şey yaratması lazım ki toplum ayaklanabilsin. Toplumdaki cesaret duyguları şahlansın.  Kürdistan tarihinde  de böyledir. Bunu halka nasıl vereceğiz... Dediğimiz gibi yiğitlik kavramı seçkin kişiliklerin yapabileceği, öncü, kendisinden çıkan, kendinden çok halkın çıkarını düşünen, geleceğini düşünen, bireysel olmaktan çıkıp daha toplumcu bakabilendir.

'PKK YİĞİTLİK DESTANIDIR'

PKK Hareketi bir yiğitlik destanıdır, romanıdır. Bu anlamda cinsiyeti yoktur. Adule’nin aradığı yiğit kişilik Derweş gibi olmalıdır. Cesaretlidir. Bir ölçü ve ilkedir. Halk öncüsü ve önderidir. Bu duruş bir yürekten, bir beyinden çıkıyor, milyonlara yansıyor. Bir toplumun değerleridir ve kutsalıdır. Bir toplum değerleriyle ayakta durur; bu kültürü, değeri nice bedeller göze alarak, kendinden feragat ederek kendi toplumlarını yaratıyor, kendi kutsallarını yaratıyor. Halk bunlarla ayakta kalıyor, devam ediyor. Yapılan mücadele, ruh, direniş unutulamaz. Bunlar Ortadoğu halkları için hepimiz açısından bizi ayakta tutan mirastır. Bir halkın mirasıdır. Bugün bizde büyük bir direniş ruhu yaratıyor. Böyle de  yayılıyor. Günümüze kadar geliyor.

'MEHMET TUNÇ, LEYLA VE NASIR HALK KAHRAMANLARI'

Leyla Güven direnişinden yola çıkarak halk kahramanlığını nasıl ele almak gerekir?

Egit arkadaş, silahlı mücadele tarihimizin, çizgisinin yol yöntemi, taktik boyutu. Kürdistan'da komutanlık böyle yürütülür. Egit, bunun mesajıdır . Türk devleti onun için 'PKK’ nin celladı' diyordu. Bu, Türk devletinin ne kadar korktuğunu gösterir. Egit arkadaşın otoritesini gösterir. Eruh baskını, 15 Ağustos başarılı, etkili bir eylemdir. Ulusal bir kahraman olarak tarihe de geçiyor. Türk devletini yüreğinden vuran bir eylemdir. Türk Devleti, PKK’nin yarattığı direnişten, kahramanlardan korkuyor. Oluşan kahramanlık çizgilerinden korkuyor. Bitirmek istiyorlardı, bitiremediler. AKP- MHP faşizmi bunu yapmak istiyor, yapamadı. Mazlum Doğan, Halil Çavgun, Salih Kandal, Egit arkadaş, bunlar bir mirastır. PKK’nin yiğitlik pratikleridir. Egitliktir. Bu bir gelenektir. Günümüze kadar da devam ediyor. İşte Leyla Güven arkadaş, tam bir halk kahramanı ve  öncüsüdür. Dün Mehmet Tunç, bugün de Leyla Güven ve Nasır Yağız. PKK’nin kahramanlık, direnişi var. Biz ruhumuzu, gıdamızı direnişten alıyoruz. Ve bu direniş bizi zafere götürecek. Bu direniş geleneğidir Leyla Güven’i yaratan. Kritik bir anda, Parti Önderliği üzerinde suikast girişimi vardı ve  Zilan ortaya çıktı. Böyle süreçlerde Semalar, Egitler çıktı. Bugün de Leyla Güven, Nasır Yağız, zindan direnişçileri bu ruhu yansıttı. Bir çizgi, bir sembol oldular. Leyla Güven tüm dünya kadınlarına bir çağrıdır. İnsanlık için bir çağrıdır. Fedakarlığıyla, mücadelesiyle, azmiyle kendisi bir çizgidir. Milyonları peşinden sürükledi. Büyük bir cesaret ve ruh sergiledi. 135 günü aşan bir direniştir. Ama bu kendini adamadır. Kendinden çıkmadır. Nasır arkadaş da gıdasını Leyla Güven’den, Fikri Baygeldi arkadaş Sema Yüce’den direniş gıdasını alıyor.

'BİZİ BUGÜNLERE GETİRDİLER'

Mart ayı direnişlerini ortaya çıkaran koşullara değinir misiniz?

HPG Komutanı Sertav Doğan:

"Bugünlere gelmemizi sağlayan, büyük emeği, savaşı olan, fedakar ve kendini feda eden kahramanlıklar nasıl ortaya çıktı ve Kürtlerde nasıl ortaya çıktı; içinden geçtiği dönemi, tarihsel süreçleri iyi incelemek gerekir. Halk olarak yaşanılan süreçler belirleyicidir. Kürt halkı açısından 1925 sonrası gelişen süreç çok farklıdır. Soykırıma dayalı, kendi kimliğinden uzaklaştırılan bir süreçtir. Kürt halkının aslında bilincinde, gerçekliğinde tahribatlar yaratmıştır. Bu kimliği, gerçekliği ortaya çıkartmak şüphesiz kolay değil. Sabır gerektiriyor. Önderlik de  değiniyor; 'Kürdistan’da devrimcilik diğer ülkelerdeki devrimciliğe benzemez, zorlukları fazladır.'  Kaba anlamda düşmanla savaş anlamında değil, kendi içinde yarattığı, gerçekliğiyle yüzleşmesi açısından da böyledir.

Kahramanlığı ele aldığımızda karşımıza çıkan ilk gerçeklik; Mart ayındayız, Newroz gerçekliği, Mazlum Doğan direnişidir ve Agit gerçekliğidir. Bunları ortaya çıkaran koşullar o günün Türkiye’si, Kürdistan’ın koşulları bugünle kıyaslanmayacak düzeyde değildir. Türkiye’yi değerlendirelim. '70’li yıllarda Türkiye’de uyanan bir gençlik vardı. Bir yandan bağımsızlık ve özgür düşünceyi savunan, bir yandan demokratik karakteri oturtan bir gençlik hareketi vardı. Bunun karşısında da Türk devlet geleneğinin, oligarşinin sürekli bir şeyi vardı. Bu hareketleri bastırma, Önderlerini yok etme arayışları vardı. Buna dönük politikalar vardı. 12 Mart 1971 tarihinden sonra gelişen süreç, bir yandan Türkiye’deki devrimcilerin direnişi ortaya çıktı. Mahirler'in, Denizler'in, İbrahimler'in direnişi ortaya çıktı. Bu bir direniş kültürüdür. Bu geçmişten, toplumsal gerçekten kopuk  değil. O dönem PKK'yi ele aldığımızda aynı dönemlere denk geliyor. İlk grup toplanması, oluşması, örgütlenmesi aynı süreçlere denk geliyor. Yavaş yavaş sınıf bilinci ortaya çıkıyor. Sınıf bilincinden, ulus bilincinden bahsedemeyiz. Bunu ortaya çıkaran koşullar çok yok. Öncülük gerekiyor. Öncülük normal süreçlerde ortaya çıkaran önderlikler gibi değil. Onun ötesinde bir önderlik gerçeği gerekiyor. Bu halkı tekrardan bilinçlendirmek, diriltmek; kendi yaşamına, öz değerlerine bağlı kalarak yaşayacak bir düzeye getirmek gerekiyor.  Bunun önderliği üst düzey adanma, fedakarlık istiyor. 

'İNSAN İSTERSE BÜYÜK BİR İRADE HALİNE GELEBİLİR'

O dönem Kürdistan’da neler yaşanıyordu?

O dönem elle tutulabilecek, üzerinde değerlendirme yapabilecek çok fazla bir şey yok. Herkesin kendinden korktuğu bir süreç. Aslında Kürtlük öyle sahiplenilen, kucak açılan bir gerçeklik değil. Korkutan, kaçırtan, gizli saklı odalarda olan gerçeklikten bahsediyoruz. Bunun devrimciliğini yapmak, mücadelesini yapmak bedel ister. Kendinden çıkabilmeyi gerektirir. Kahramanlığı ortaya çıkaranlar, Egitler, Mazlumlar'dır. Mazlum arkadaşın direnişi böylesi bir gelenek, halk gerçekliğini ortaya çıkartma, direnişi ve duruşu  kendi şahsında gerçekleştirdi, gösterdi. Nasıl mücadele edilmesi gerektiğini ortaya koydu. Bu bir kimliktir. Bu anlamda partileşmenin adıdır. Eğer bu partinin, PKK’nin gerçekliğini, direniş kültürünü temsil edecekse onun ruhu nasıl olacak işte bunu Mazlum arkadaş gösterdi. Ondan sonra Kürdistan’da PKK militanlığı, Kürtler direnirken hiçbir gerekçenin arkasına sığınmazlar. Elimizde şu imkan yok, düşman üstünlüğü var gibi şeyler gerekçe değil. Mazlum Doğan aslında 'İnsan isterse büyük bir irade haline gelebilir' dedi direnişiyle. İnsan gerçekliğinin irade sınırlarını bizlere gösterdi. Bu direniş kültürü o sürece damgasını vuran, 12 Eylül faşizmine karşı gösterilen bu direniş onun yayılması, bir Newroz gecesi yaktığı üç kibritin yayılarak Kürdistan dağlarında aslında Kürdistan gerillaları tarafından özgürlük mücadelesine dönüştürülmesi, sahiplenilmesi büyük bir mücadeleyi kapsıyor.

'BUNU ANCAK ÖNDER BİRİ YAPABİLİR...'

Mahsum Korkmaz’ı ortaya çıkaran koşullar nelerdi?

Heval Egit de aynı dönemlerde, aynı koşularda ortaya çıktı. Mart ayında  Mazlum doğan direnişi ve bir yandan da Egit arkaşın direnişi başlıyor. Kürtler açısından farklı bir şey ifade ediyor. Kürtler tarih boyunca direndiler. En çok savaşan, direnen bir halk gerçekliğini temsil ediyorlar. Ama bunun bilinçli, örgütlü, tarzı nasıl olur, aslında Egit şahsında gösterildi. Egitleşmek, kahramanlığı temsil ediyor. Egit arkadaşlarla  temsiliyetini buluyor. 15 Ağustos Atılımı'nın öncü komutanı, Küridistan’da gerillanın oturmasının öncülüğünü yapıyor. Hem yürütücüsü hem de başlatıcısıdır. O yüzden o dönemlere değineceksek Kürdistanlı birilerinin Türk devletine karşı savaşı, direnişi başlatması böyle kimsenin hayal edeceği bir durum değil. Türk faşizmine karşı onun Türkler üzerinde gösterdiği direniş bu halkın özgürlük taleplerini dile getirmek için yaptığı bir mücadele kimsenin cesaret edeceği bir durum bile değil. Bunu ancak cesur, yürekli, buna inanan, zaferi görebilen biri yapabilir. Önder biri yapabilir.

Devlet, Ağrı isyanından sonra 'Hayali Kürdistan burada meftundur' diyorlar. Egit gerçeği nedir? Egit mücadelesi ne anlama geliyor, çok iyi biliyorlar... Kürt halkı onları kahraman olarak tanımlıyor tabii ki. Çünkü Kürt halkının kahramanlarıdır. Halk kahramanlarıdır. Onların kişiliğine bakınca halkın ne kadar doğru olduğuna insan kanaat getiriyor. Halk, Egit hevalin mücadelesinin, davaya atılan ilk adımların, sıkılan ilk kurşunun ne anlama geldiğini biliyor.

'DİRENİŞİN ÖZÜ ÖNDERLİKLE ÖZGÜR YAŞAM...'

Bu direnişin özü nedir?

Direnişte sembol olan, direnişi yaşamsallaştıran kahramanlardır ve bunu Kürdistan’ın tüm coğrafyasına yaydılar. Mazlumlaşmak, bilinç sahibi olmak, yaşamda doğru soruları sormak, doğru cevaplar bulmaktır. Kanada’da, Toronto'da gençler bedenlerini açlığa yatırıyorsa bu Zekiyeler'den, Rahşanlar'dan, Semalar'dan kopuk değildir. Kendiliğinden gelişmedi. Baskı, zulüm karşısında öncülüğün gösterdiği tavırdır. Tüm zindanlara yayıldı, Avrupa’ya yayıldı. Özü budur. Özü zaferdir. Ve özü Önderliktir. Önderlikle özgür yaşamdır.

Egit’in oturması, kalkması, konuşması hâlâ Botan'da konuşuluyor. Bu unutulmaz ki. Cesareti unutulmaz, yiğitliği unutulmaz. Topluma yayıldı. Yeni bir insan tipi yaratıyor. Kahraman, kendi toplumunu eğitir, her türlü zor koşula hazırladığı gibi, ahlakını, vicdanını, insanlığın değer ölçülerini yaratır. Yaşam ve ölüm çizgisinin  en fazla derinleştiği ve açığa çıktığı anlardır. Yaşanılacaksa bu değerlerle yaşanılır ve yiğitçe ölünür. Bu bir finaldir bizim için. Bir starttır. Biz Leyla Güven’in direnişi ile, Çiyager yoldaşın, Karker hevalin ruhuyla yaşayacağız. Kemal Pir yoldaş ne dedi; 'Eğer zindandaysak bu direnişle yaşayacağız' dedi. Bu profili ne AKP ne de MHP yıkabilir. Bu bir tohumdur ve kahramanlık profilidir. Her tarafta yeşerecektir.

Son olarak mesajlarınızı alalım?

Leyla Güven direnişi sahiplenme, başarıya götürme yılı olacak. Önderliğimizi özgürleştirme yılımız olacaktır. Bu gerçek değişmeyecek. 40 yıla aşkındır bu mücadele sürüyor ve daha güçlü sürecek. Şu an direnişte olan tüm arkadaşlara selam ve sevgilerimi sunuyorum.

Gerilla bahar ayı ile beraber daha fazla süreci, eylemi sahiplenerek bu direnişi daha fazla sahiplenerek çıkış yapacak. Gerilla bu hamleyi zafere götürecek. Newroz’u tekrar kutluyoruz.