YBŞ Komutanı Feqîr: Üzerimize gelenlere karşı savaşacağız

YBŞ komutanlarından Dijwar Feqîr, Türk devleti ile KDP'nin Şengal'e yönelik planlar yaptığını belirterek, "Êzidîler olarak burada olacağız ve kim üzerimize gelirse onlara karşı savaşırız" dedi.

YBŞ komutanlarından Dijwar Feqîr, Türk devleti ile KDP'nin Şengal'e yönelik planlar yaptığını belirterek, "Êzidîler olarak burada olacağız ve kim üzerimize gelirse onlara karşı savaşırız" dedi.

Şengal Direniş Birlikleri (Yekîneyên Berxwedana Şengalê - YBŞ) komutanlarından Dijwar Feqîr, Musul operasyonu, Heşdî El Şabî'nin Şengal'in güneyindeki operasyonları ve Türk devleti ile KDP'nin Şengal'e yönelik saldırılarına ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı. KDP'nin Şengal'in güney köylerini DAİŞ'ten kurtarmak için için bir adım atmadığını ve adım atmak için de kendilerini engellediğini dile getiren Feqîr, KDP'den ayrılarak Heşdî El Şabî'ye katılan Êzidîler için de "KDP'nin köylerini kurtaracağına dair inançları kalmadığı için Heşdî El Şabî'ye katıldılar" dedi.

Türk devleti ile KDP'nin Şengal'e yönelik saldırı hazırlarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Feqîr, Kürt halkının Türk devleti ile KDP'nin planlarına karşı duyarlı olmaları gerektiğini belirterek, şunları söyledi: "Bizler Êzidîler olarak burada olacağız ve kim üzerimize gelirse onlara karşı savaşırız. Herkes bilsin ki, bizler Xanesor'daki saldırılarda savaşmak istemedik. Eğer Xanesor'daki saldırılara karşı saldırı ile karşılık verseydik, savaş Xanesor'dan çıkıp Kürdistan'ın dört parçasına yayılacaktı. Êzidîler olarak bunu istemiyoruz."

* Musul operasyonunda sona doğru geliniyor. Operasyon başlarken kimlerin katılacağı, nasıl katılacağı çokça tartışıldı. Şimdi kent alındıktan sonra buradaki yönetim nasıl olacak, size göre nasıl olmalı?

DAİŞ'i Musul'a getirip yerleştirenler, DAİŞ sonrasında da bazı planlarla kenti ellerinde tutmak istedi. Bu noktada Türk devleti orada örgütlediği bazı gruplar eliyle etkin olmak istedi. Onlar üzerinden siyaset ve ticaret yapmak istedi. Nasıl ki El Kaide gitti, DAİŞ geldiyse DAİŞ'in gitmesinden sonra da yeni bir DAİŞ kurmak istediler. Bunu da resmiyete dökmek istediler. Türkiye ile birlikte hareket eden kimi aşiretler, orada bir yönetim kurmak ve kabul ettirmek istediler. Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Biz operasyona bizzat katılmasak da başka bir yolla operasyonda olacağız" diyordu. Türk askerinin direkt olarak operasyona katılması kabul edilmeyince başka bir şekilde operasyona katılmaya çalıştılar.

MUSUL'DA NASIL BİR YÖNETİM OLACAK?

Operasyonda sona yaklaşılıyor. Bir-iki gün içerisinde Musul kent merkezi tümden kontrol edilebilir. Ama bundan sonra Musul'un nasıl yönetileceği meselesi ortaya çıkıyor. Musul'un 2014'te yaşadıklarının ya da daha önce yaşadıklarının yaşanmaması için nasıl bir yönetim oluşturulacak? Önemli olan bu. Burada önemli olan tüm etnik, dini ve mezhebi farklılıkların bir arada demokratik değerler çerçevesinde bir araya gelerek bir sistem oluşturup oluşturmayacağı konusu önemlidir. Yine bununla birlikte kendi özsavunmalarını kendilerinin alacağı bir sistemin oluşması önemlidir. Ama şimdi görünen o ki, Musul sonrası için birkaç yeni parti kuruluyor. Mesela bunlardan birisi Musul'u DAİŞ'e teslim eden ve Türkiye'ye yakınlığıyla bilinen Nuceyfi'nin (Eski Musul Valisi Esil Nuceyfi) kurduğu partidir. DAİŞ sonrası etkin olmaya çalışıyorlar. Eski yöntemle devam edeceklerine işarettir bu. Eğer öyle olacaksa bu da Musul'un sorunlara açık bir konumda olacağını gösteriyor. Musul'da yaşayan Arap, Kürt, Türkmen, Süryani, Sünni, Şii, Feylî, Êzidî, Hırıstiyan herkesin dahil olacağı bir yönetimin ve idare biçiminin olması gerekiyor. Göç eden herkesin topraklarına dönmesi gerekiyor. Bunun için koşulların oluşturulması gerekiyor. Bunun yanında Musul'u DAİŞ'e teslim ederek burada yaşayan halkların o kadar ızdırap çekmesine neden olanların tekrar oraya yönetici olarak atanmaması gerekiyor.

- Musul'un alınması Telafer, Hawîce ve DAİŞ'in elinde bulunan diğer yerlerin de geleceğini belirleyecek. Bu noktada Musul'un alınmasının Şengal'in DAİŞ elinde bulunan bölgeleri üzerindeki nasıl bir etkisi olacak.

Musul'da artık sona doğru giderken, Şengal'in güney köyleri de DAİŞ'ten alınıyor. Yeni yerlerin alınması operasyonlarında bizler de YBŞ olarak Güney Kürdistan'ın ve Irak'ın bir parçası olarak katılmak isteriz. Kendi ismimizle buraların kurtarılması operasyonlarında yer almaya hazırız.

'O KÖYLERİN ALINMASINI KDP ENGELLEDİ'

- Heşdî El Şabî de Şengal'in güneyinde bazı operasyonlar başlatarak bazı yerleri aldı. Daha önce planlamasında değildi bunlar. Bunu operasyonları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu köylerin özgürleştirilmesi için daha önce planlamamız vardı. Musul operasyonu başlayınca bizler de Şengal'in güneyinde, Kolik dağı bayunca operasyonlarda bulunduk. Hatta Musul operasyonunun birinci aşamasında ilk adımı atan biz olduk. Ama yanlış siyaset, sadece kendi iktidarını düşünme, halkın acılarını göz önünde bulundurmama anlayışları bu köylerin özgürleştirilmesi önünde engel oldu. Sizler de takip etmişsiniz, daha önce bu köylerin özgürleştirilmesi için Kürdi güçlerin ortak bir şekilde hareket etmeleri çağrısında bulunduk. Bir planlama çerçevesinde Şengal'in köylerini kurtaralım dedik. Buna yanıt verilmedi. KDP, sadece kendi iktidarını düşündü ve yanıt vermedi. Burada KDP geç olsun ama benim olsun diye düşündü. Êzidî halkını düşünmedi. Halk ölsün, göçebe yaşasın, perişan olsun ama benim iktidarım altında olsun. Bugün özgürleştirilen alanlar bile eğer KDP'nin planlamasına göre olsaydı, belki 30 yılda özgürleştirilmezdi. Her şey sadece bir partinin, ailenin, aşiretin siyasetine göre şekillenmiyor. İşte Heşdî El Şabî gelerek o köyleri aldı. Şimdi KDP, basın üzerinde "kabul etmiyoruz" diyor. Sen kabul etmeyeceksen özgürleştirecektin. Uluslararası koalisyon destek veriyordu, biz buradaki güçler destek veriyorduk. Şimdi de Heşdî El Şabî neden buraya geldi, diyorlar. Sen beklersen onlar da gelip girer.

- Bu soru ile bağlantılı olarak bazı KDP pêşmergelerinin Heşdî Şabi'ye katıldığı belirtildi. Orada neler yaşandı?

Bu sorunun cevabı KDP yetkililerinde. Şimdiye kadar KDP ile birlikte olan bu Êzidîler, ne oldu da bir günde Heşdî El Şabî'nin saflarına geçti? KDP, bütün Kürdistan'ı bir yana bırakmış Şengal'in statüsünün engellenmesi için uğraşıyordu. Bir buçuk iki yıldır orada bekliyorlardı. Bu köyleri özgürleştirmek için mevzinin dışına bir adım bile atmadılar. Böyle olunca bu kişiler de farklı arayışlara girdiler. KDP'nin köyleri alacağına dair bir inançları kalmadı. Yani çocuklarının, anne-babalarının, dostlarının katledildiği, kaçırıldığı köylere bakmakla yetindiler. Artık buna tahammül kalmadı, diye düşünüyorum. Fikirlerinin, kendilerinin ailelerinin KDP'nin umrunda olmadığını düşündüler. Aylardır izledikleri köylerine Bağdat'tan şurdan burdan gelen Heşdî El Şabî'nin operasyon başladığını görünce, KDP'den ayrılıp onlara katıldılar. 

- Heşdî Şabî'nin şimdi aldığı Şengal köyleri, DAİŞ'in elindeyken KDP, 3 Mart'ta Xanesor'a saldırdı. KDP'nin saldırısı sizin bu köylere yönelik olası bir operasyonlarınızı etkiledi mi? KDP, daha önce bu köylere yönelemez miydi?

O çeteler KDP'nin bile çeteleri değil. Onlar Erdoğan'ın çeteleri. Daha önce Şengal katliamında yer almış olan çetelerdir. KDP'nin o köyleri kurtarma gibi bir niyeti yoktu. KDP'nin tek derdi bizdik. O yüzden de o köylerin kurtarılması için uluslararası destek olmasına rağmen, Êzidîlerin yaşadığı fermandan sonra KDP, Êzidîlerin trajedisini kullanarak Batı'dan tonlarca silah almasına rağmen köyleri kurtarmak için bir şey yapmadı.

'XANESOR'DA KARŞILIK VERSEYDİK ÇATIŞMA TÜM KÜRDİSTAN'A YAYILIRDI'

O silahlar bize karşı kullanıldı ve hala da kullanılmak için fırsat kollanıyor. Bir devletin, aşiretin ya da partinin Êzidî toprağına yönelik olası bir saldırısı bölgede çok büyük sorunlara kapı aralayacaktır. Bu kabul edilemez. Bunu başta da biz kabul etmeyiz. Bizim savaşımız DAİŞ'e ve işbirlikçilerine yöneliktir. Bizler sorunların siyaset çerçevesinde çözülmesini istiyoruz. Ama askeri bir saldırıya karşı da direniriz. Bizler Êzidîler olarak burada olacağız ve kim üzerimize gelirse onlara karşı savaşırız. Herkes bilsin ki, bizler Xanesor'daki saldırılarda savaşmak istemedik. Eğer Xanesor'daki saldırılara saldırı ile karşılık verseydik, savaş Xanesor'dan çıkıp Kürdistan'ın dört parçasına yayılacaktı. Biz Êzidîler olarak bunu istemiyoruz.

- Bir diğer konu ise Türkiye Şengal'i tehdit etmeye devam ediyor. KDP ise Şengal'e askeri yığına yapıyor. Bu konuda görüşleriniz nedir?

Türk devleti, Kürt toprağına yerleşerek Kürtlere saldırıyor. Kürt partilerini kullarak Kürtlere saldırıyor. Bazı Kürt siyasetçileriyle ittifak yapıp gelip Kürt gençlerini katlediyor. Kuzey Kürdistan'ı bırakalım, artık en büyük tehdit Güney Kürdistan'ın üzerindedir. Türk devleti, Şengal için büyük tehdittir. Ama sadece Erdoğan değil kim Şengal'e, Êzidî toprağının üzerine gelirse ona karşı savaşırız. Bunun için hazırlıklarımız da var. Türk devleti Güney Kürdistan'a gelerek güçler oluşturuyor ve Kürtlere karşı saldırıyor. Güney Kürdistan yönetiminin bu gafleti onlar için ölümden beter. Bizler tehlikeyi görüyoruz. Güney Kürdistan halkının da bunu görmesi gerekir. Ama Güney Kürdistan hükümeti hala onları dost olarak görüyor. Kardeşine düşman olan biri sana nasıl dost olsun? Bu gafletten uyanmaları lazım. Rojava'ya düşmanlık yapacaklar, Şengal'e düşmanlık yapacaklar, Kuzey Kürdistan'a düşmanlık yapacaklar ama sizin dostunuz olacak. Tüm Kürt halkının artık bunu görmesi lazım.

- Irak başbakanı Haydar Ebadi geçtiğimiz günlerde "Şengal'de ortak güç oluşturacağız" dedi bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizler Êzidîler olarak Araplara, Türkmenlere, Süryanilere ya da diğer halk ve inançlara karşı değiliz. Öyle bir güç oluşturulması durumunda bizler de DAİŞ'e karşı mücadele edenler, onu durduranlar ve hatta Irak'ta ilk kez DAİŞ'e karşı ciddi anlamda mücadele edenler olarak biz de yerimizi almak isteriz. Şimdi Şengal'in kurumları var, Şengal kendi kendisini yönetmek istiyor. Eğer yapılan açıklama bunları kapsayacak ve kabul edecekse bu olumlu bir adım olur. Bunu sadece Şengal ile sınırlı olarak da görmemek gerek. Irak'ın diğer yerlerinde DAİŞ'in zulmünü yaşayan tüm azınlıkları için de düşünmek gerekir.