Xurmatu, Kerkük, Musul ve Maxmur'da neler oluyor?

Irak Başbakanı Adıl Abdulmehdi’nin Ankara ziyaretinden sonra Irak, Başur ve tartışmalı bölgelerde çok tehlikeli gelişmeler yaşanmaya başladı.

Irak Başbakanı Adıl Abdulmendi, yaklaşık iki hafta önce bir heyetle Türkiye’yi ziyaret etti. Türkiye’de Erdoğan ve birçok AKP yetkilisi ile görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerde Irak ile ticaret, petrol, sınır güvenliği, yeni ticaret yolları vb. birçok konunun ele alındığı açıklandı. Bu ziyaretten sonra "Türkiye, ABD’nin ambargo kararına uyduğu için İran’dan petrol alımını durdurdu" şeklinde haberler çıkmaya başladı. Son günlerde ABD’nin İran’a uyguladığı ekonomik ambargodan ötürü Irak ve Başûrê Kurdistan şirketlerinin Türkiye ile ticaretlerini arttırdığı şeklinde haberler de çıkmaya başladı. Bu, bir bakıma doğru olabilir ancak Türkiye’nin Irak üzerinden İran ile ticaretini sürdürdüğü gibi bir kuşkuyu da yaratıyor.

ABDULMEHDİ İLE GÖRÜŞME VE PAZARLIKLAR

Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, geçtiğimiz ay Bağdat ve Hewlêr' gerçekleştirdiği ziyarette, Türk devletinin Başur ve Irak topraklarındaki askeri üsleri tartışma konusu olmuştu. Çavuşoğlu, bulundukları yerlere Irak’ın asker gönderip doldurması durumunda, o bölgelerden çekilecekleri şeklinde bir seçenek sunmuştu. Çavuşoğlu’nun sunduğu seçenek Başur’un federal yapısını ortadan kaldırmaya dönük bir plandı. Ayrıca Saddam’ın en güçlü olduğu dönemde Irak askerlerinin giremediği bölgelere, sunduğu seçenekle Irak ordusunun girmesini sağlamayı planlamıştı. Abdulmehdi’nin ziyaretinde Türk devletinin Başur ve Irak topraklarında işgalci üsleri konusu yeniden gündem oldu ve görüşüldü. Erdoğan ve AKP’li yetkililer, işgalci güçlerinin bulundukları yerlere karşılık bu kez su kartını kullandı. Yani işgal ettikleri üslerde kalmaları durumunda su verebileceklerini, işgal üslerini boşaltmaları durumunda suyu kesecekleri şeklinde bir pazarlıklar yaptı. Bunun yanı sıra Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı ortak bir operasyon yapmayı da Irak Başbakanı’na dayattıkları, güvenilir kaynaklardan alınan bilgiler arasında. Irak Başbakanı Abdulmehdi’nin bu pazarlıklara nasıl yaklaştığına dair çok net bir bilgi yok.

ABDULMEHDİ ORTAK OPERASYONA SICAK BAKIYOR MU?

Abdulmendi’nin Türkiye ziyaretinde Türkiye’nin tekliflerine sıcak bakmadığı yönünde Irak ve Başûrê Kurdistan’ın yerel medyasında haberler çıkmaya başladı. Ancak Türkiye, bu görüşmeden sonra Bradost’taki işgalini derinleştirmek, Xakurkê’ye yönelik bir operasyon yapmak için Şemzinan, Rubarok sınırdaki bölgelere ciddi oranda güç yığınağı yaptı. Yine Bradost bölgesindeki işgalini derinleştirmek için bir nevi koruculuk olan silahlı gruplar eğitmeye ve Türkçe eğitim veren okullar açmaya başlaması, Adıl Abdulmehdi ile bir anlaşma yapıp yapmadıkları konusunda kuşkular yaratıyor. Elbette adı geçen bölgeler Adıl Abdulmehdi’den çok KDP denetiminde. Bu yüzden Abdulmehdi ile bir anlaşmadan çok KDP ile de anlaşarak bu girişimleri başlatabilir ki kaldı ki şimdiye kadar hep böyle oldu.

Son günlerde Irak ve Başur'un yerel bazı siteleri ve basın yayın organlarında yer alan haberlere göre, Adıl Abdulmehdi’nin ortak operasyona sıcak bakmadığı söylenirken, Türk devletinin Maxmur’a yönelik bir saldırı hazırlığı içinde olduğu yönünde de haberler dolaşımda. Maxmur’a yönelik tehlike sadece bununla da sınırlı değil. Maxmur çevresinde kümelendiği belirtilen DAİŞ çeteleri de yeniden harekete geçirildi. KDP, bu bölgedeki güçlerini çekti. Güçlerini çekmesinin nedeni olarak, "güç değiştirme" dedi, buna rağmen çektiği güçlerin yerine hâlâ yeni güç göndermedi. Bu durum Maxmur’a dönük bir saldırı hazırlığı olduğunu gösteriyor. Burada sorulması gereken soru şu; Maxmur’u kim koruyacak? Maxmur şu ana kadar Türk devletinin desteklediği DAİŞ çetelerinin saldırılarına maruz kaldı. Bunun dışında Türk devleti iki kere hava saldırısında bulundu. Sivil insanlar yaşamlarını yitirdi. Maxmur’a yönelik bir saldırının sorumlusu KDP ile BM olacak. Zira kamp bu iki gücün denetimi altında. Bu plan fazlasıyla tehlikeli ve sadece Maxmur ile de sınırlı değil.

TÜRK DEVLETİNİN KARIŞTIRAN ELİ DEVREDE

Son günlerde Musul, Kerkük, Xurmatu, Xaneqin ve diğer tartışmalı bölgelerde de çok tehlikeli gelişmeler yaşanıyor. Tehlikeli gelişmelerin yaşanmaya başladığı bu bölgeler Başur ile Irak arasında tartışmalı bölgeler olarak biliniyor. Türk devletinin de başta Kerkük olmak üzere Musul ve diğer alanlar üzerinde ciddi planlarının olduğunu da bilmeyen yok. Son günlerde bu bölgelerde yaşanan tehlikeli gelişmeler, "Türk devletinin karıştıran eli" olarak değerlendiriliyor. Bu bölgede DAİŞ yeniden harekete geçirildi. Musul halkı güvenlik sorunu nedeniyle Musul’u terk etmeye başladı. Kerkük, Daqoq, Xurmatu, Xaneqin’de Kürt çiftçilerin tarlaları yakılmaya başlandı. Bununla Kürtlerin bölgeden göçertilmek istendiği de açık. Kürt çiftçilerin tarlalarının yakılmasının faili olarak ‘Araplar’ gösteriliyor.

Bununla, Kürtlerle Araplar karşı karşıya getirilerek çatıştırılmak isteniyor. Bu tehlikeli planın mimarı Türkiye’dir ve Irak ile Kerkük bölgesinde Türkiye’ye yakın olan Zafer El Ali vb. gibi Sünni Araplardır. Türkiye ile hareket eden ve Kerkük, Musul başta olmak üzere tartışmalı bölgeleri karıştırmak isteyen çok az bir Sünni kesimle uygulamaya konulan bu plan oldukça tehlikeli bir plandır.

KDP DE BU PLANIN İÇİNDE

KDP’den bazı kesimlerin Türkiye ile ilişkileri bilindiğinden, bu kesimlerin de tehlikeli planın içinde olduğu açık. Yine şu an Türkiye ile hareket eden Sünni kesimler ile KDP’nin ilişkileri de biliniyor. KDP, bu tehlikeli plandan çekilip çıkarılmak istenen bir Arap Kürt savaşının önüne geçeceğine, gelişmelerden nemalanarak, "Kerkük ve Musul’daki halk KDP ve bölgesel hükümete sahip çıkması için çağrı yapıyor" şeklinde propagandaya başladı. İzlenen politika kendisinin de bu planın bir parçası olduğunu kanıtlamaya yetiyor.

ABD ile İran arasındaki gerilmeden fazlasıyla etkilenen Irak’ı, Türkiye ile KDP, uygulamaya koydukları bu tehlikeli planlarla diğer bir cepheden sıkıştırmaya çalışıyor.