ANALİZ

Ulusal Birlik Çalıştayı üzerine

Kürdistan’ın dört parçasından gelen Kürtler büyük bir umut ve heyecanla KNK’nin bir aydır hazırlıklarını yaptığı Ulusal Birlik Çalıştayında iki gün boyunca tartıştı...

İki günün sonunda yürütülen tartışmalar, yapılan konuşmalar, alınan kararlardan oluşan bir bildirge ile çalıştay sonuçlandı.

Çalıştaya Kürdistan’ın dört parçasında varlığını sürdüren 60’ın üzerinde parti ve örgüt katıldı. Her parti ve örgüt adına konuşmalar yapıldı. Konuşmaların ortak noktası; Kürtler için artık birlikten başka bir yollarının olmadığı, birlik için kaybedecek bir günlerinin olmadığı, birlikten yana olmayan, birlik için yapılan çalıştay, konferans, kongre ve görüşmelere katılmayanların tarih önünde büyük bir suç işleyecekleri ve böylelikle kendilerini bitireceklerinde birleşiyordu. Ayrıca, bundan sonra çalıştayların devam etmesi ve ardından katılmayan, katılmak istemeyenlerin, yine de birlik kongrelerini yapmaları yönünde net ve kararlı bir şekilde yapılan vurgular ön plana çıktı.

KDP KATILMADI...

Ulusal Birlik Çalıştayı için KNK bir ay çalışma yürüttü. Bu bir ay içinde Kuzey, Güney, Doğu ve Rojava’da var olan parti ve örgütlerle, direkt veya farklı yöntem ve parçalardaki temsilciler aracılığıyla görüşmeler yaptı.

Tüm parti ve örgütlerin bu konudaki görüş, öneri ve temennileri KNK tarafından alındı. Bu hazırlık çalışmalarını yürütmek amacıyla Rojava’ya geçmek isteyen KNK heyetine Semalka Sınır Kapısı'ndan geçmesi için izin verilmedi. Ancak açıkça 'izin verilmiyor' da denilmedi. Bugün yarın denilerek oyalanıp geçişlerine izin verilmedi. O yüzden KNK adına Rojava’da, KNK’nin Rojava'daki temsilcileri tarafından yapıldı. Çalıştayın başlamasından bir hafta kadar önce Rojava’da sözde ENKS’li partiler olmak üzere tüm parti ve örgütlerle görüşmeler yapıldı. Partilerin büyük çoğunluğu katılacaklarını söyledi ve katıldılar. ENKS ise kendilerine KNK adına görüşen Dr. A. Kerim Ömer ve beraberindeki heyete 10 Temmuz'da toplanıp kararlarını belirleyecekleri cevabını verdi. 11 Temmuz'da ise bu çalıştaya katılmayacaklarını açıkladılar. Dr. A. Kerim Ömer bu kararın kendilerinin Çalıştaya katılmasını engellemek için olduğunu açıklamıştı. Söylediği gibi de oldu. Rojava hiçbir delegenin katılmaması için alınmış bir karardı. Ve zaten tek bir kişinin dahi kapıdan geçmesine izin verilmedi. ENKS’nin aldığı bu karar aynı zamanda KDP’nin kararıydı. Çünkü 15/16 Temmuz'da gerçekleşen çalıştaya KDP katılmadı.

KENDİ ADINA KATILAN MERKEZ KOMİTE ÜYESİ!

ENKS ve KDP dışında Doğu, Güney, Kuzey ve Rojava’dan yaklaşık 60 siyasi parti ve örgüt çalıştaya katıldı. Bu parti ve örgütler dışında çok sayıda yazar, aydın ve bağımsız siyasetçi katıldı. KDP resmi olarak katılmadı. Ancak KDP Merkez Komitesinden biri katıldı. Çalıştay Hazırlık Komitesi konuşma sırasına yazmak istediğinde, "Parti adına değil, kendi adıma katılıyorum. O yüzden konuşma yapmama da gerek yok" dedi. KDP gibi bir partinin merkez komite üyesinin kendi adına herhangi bir etkinliğe katılması düşünülemez. KDP’yi tanıyan herkesin görüşü bu yönde. Kaldı ki merkez komite üyesi oturumlara ara verildiğinde delegeler ateşli tartışmaları aralarda sürdürüp kahve içerken kendisi bir kenara çekilip ara bitene kadar telefonla görüşüyordu. Delegelerden bazıları, "merkeze gidişat hakkında aktarımlarda bulunuyor" değerlendirmelerini yaptı. Bununla aslında KDP'nin katılıp katılmama noktasında bir tutum belirleme için nabız yokladığı gerçeği açığa çıktı.

REFERANDUMA GİDERKEN BİRLİK ÇALIŞTAYINA KATILMAMAK!

Çalıştayda tartışılan ve üzerinde çeşitli görüşler ileri sürülen konulardan biri, Eylül ayında Güney'de yapılma kararı alınan referandum oldu. Konuşan ve tartışan her delege, "Ulusal birlik çalıştay ve çalışmalarına katılmayan bir parti hangi ülke ve bağımsızlığı için referandum yapıyor" mealinde sorular yöneltti. Tabii, bu sorunun muhatabı çalıştayda yoktu. Ancak Kürdistan kamuoyunun tamamı şimdi bu sorunun cevabını istiyor.

Bu soruyu geliştiren tartışmacılar sorularının sonunda şu minvalde vurgular yapıyor: Kürtler için bu aşamadan sonra kaybedilecek bir zaman kalmadı. Bundan sonrası için harcanan her saat Kürtlerin aleyhine olacak. Birlik olmadan bu aşamadan sonra Kürtler hiçbir adım atamazlar. Biz bu çalıştaya katılanlar bundan sonraki çalışma ve hazırlıklarımızdan sonra hangi parti ve örgüt gelmezse gelmesin diyerek ulusal birlik kongremizi yapmaktan yana olduğumuzu belirtiyoruz.

Bu görüş ve öneri aynı zamanda var olmanın zorunluluğundan doğuyor. Kürt parti, örgütü adına hareket eden hiçbir yapı ve kurumun bu birliğin karşısında duramayacağı umudunu ve kararlılığını ortaya koyuyordu. Bu durum aslında başta bu çalıştaya katılmayan KDP olmak üzere tüm Kürt parti, örgüt ve siyasi şahsiyetlerine önemli ve ciddi bir mesaj veriyordu. Mesajları, "Ya gelip birlik için öncülük isteyerek çalışma yaparsınız, ya da biz halk olarak sizleri aşarız" şeklinde okumak gerekir.

YNK'DEN KATILANLARIN PROFİLİ

Ulusal Birlik Çalıştayı'na YNK ve Goran ev sahipliği yaptı bir anlamda. Süleymaniye'de yapılması her iki gücün ev sahipliği anlamına geliyordu. Goran belli bir düzeyde katılım gösterdi. Katılımla birlikte temsilcilerinin birlikten yana olan mesajları oldukça netti.

YNK’den ise istenilen düzeyde bir katılım sergilenmedi. Zira Hiroxan İbrahim Ahmed ve Mele Bahtixar gibi önde gelen kişilerin de katılması bekleniyordu. Ancak bunlardan hiçbiri katılmadı. Bunların katılmamasıyla da kalmadı; bu kesime yakın kişilerle de katılım gösterilmedi. YNK’den katılanlar ise daha çok YNK mevcut politikası ve KDP ile olan ilişkilerden rahatsız olan kesimlerdi. Adil Murad, Rezan Şeyh Diler vb. gibi önde gelen ancak YNK için belli rahatsızlık yaşayanlar katıldı. Konuşma haklarını kullandıktan sonra gittiler. Bu da aslında şöyle bir durumu ortaya koyuyor; bu çalıştayın sahibi olarak kendilerini görmeme, bir nevi bir konuşma yapmak için katılan bir misafir gibi katılım. O yüzden yarın YNK’de bu çalıştayı sahiplenmeme gibi bir durum da ortaya çıkabilir.

ÇALIŞTAYIN İKİNCİ GÜNÜNDE YNK-KDP GÖRÜŞMESİ

Çalıştayın ikinci gününde YNK ile KDP arasında bir görüşme gerçekleşti. Bu görüşmenin gerçekleşmesinden ötürü YNK televizyonları daha önce planladıkları çalıştay programlarını iptal etti. Birçok kişi tarafından bu durum KDP’nin baskısı olarak değerlendirildi. Bazı delegeler, YNK-KDP ile görüşmesinin olduğu durumlarda bu tür uygulamalara gittiğini ancak bunun kalıcı bir tutum olmadığı yönünde görüş ileri sürdü. Görüşmenin hangi konuları içerdiğine dair herhangi bir şey yansımadı. Ancak ana gündeminin çalıştay ve referandum olduğu yönünde bazı bilgiler var.

REFERANDUM OLACAK MI?

Güney Kürdistan’da edindiğim izlenim, referandumun olmayacağı yönünde. Çünkü 'Türkiye ve İran’ın karşı çıkışlarına rağmen bu referandum yapılamaz' deniyor. Her ne kadar KDP 16 Nisan’da Türkiye’de gerçekleşen referandumda AKP ve Erdoğan’ı desteklese de AKP ve Erdoğan, Güney Kürdistan’da referandumun yapılmaması için tüm güçleri ile karşı çıkıyorlar. Hatta referanduma ilişkin yapılan açıklamalarda bazı açık ve gizli tehditler de yapılıyor.

Hakeza İran da referanduma karşı. O yüzden YNK başta koşulsuz destek açıklaması yapsa da İran ile olan ilişkilerinden ötürü Meclisin işlevselleştirilmesini, daha sonra karar olması koşulunu ileri sürdü. Mevcut durumda Meclisin işlevselleşmesi oldukça güç. Çünkü bir nevi lağvedilmiş durumda. Bunun yanı sıra İran YNK’ye referandumun yapılmaması yada destek vermemesi için bazı dayatmalarda bulunuyor. Kaldı ki bugünlerde YNK’nin İran ziyaretleri sıklaşmış durumda. Şu an Mam Celal İran’da, bazı görüşmeler için. Önümüzdeki günlerde YNK adına bir başka heyet de İran gidecek. Her iki ziyarette referandum ve YNK-KDP ilişkileri ana gündem maddesi olacak.

KDP SUÇLAMALARDA BULUNACAK

KDP her ne kadar referandumda kararlı gibi görünse de içten içe referandumu yapmamak için hazırlıklar da yapıyor. Bu yönlü tartışmalar yürütülüyor. Ancak beklentiye soktuğu kamuoyunu hazırlamak için çabalar sarf ediyor. O yüzden referandum tarihi yaklaştıkça KDP ve özellikle basın yayın organları PKK, YNK, Goran başta olmak üzere birçok örgüt, parti ve yapıya sönük bağımsız Kürdistan’a karşı çıktıkları için bu referandumu yapmadıkları yönünde suçlamalara başlayacak. Yapamayacağı, yaptırılmayan referandum için bu parti ve yapıları suçlayarak varlığını sürdürmeyi düşünecek. Ancak bunu yaparken bile bundan sonra birlikten kaçmakla varlığını sürdüremeyeceğinin bilincine varacak. Aslında şimdiden bunun farkında. Ancak Türkiye’nin Kürt Özgürlük Hareketi ve onu yakın olan grup ve güçlerle görünmemesi için yaptığı baskılardan ötürü bu yönlü çalışmalara katılmadığını da Kürt halkına açıklayamıyor.

Ulusal birliğe uluslararası güçlerden karşı çıkışlar, engelleyici tutumlar olsa da çalıştay, birliğin kolay ve elzem olduğu gerçeğini açığa çıkardı. Çalıştay sonuç bildirgesinde o yüzden tüm partilere inançlı bir şekilde birliğe gelmeleri için çağrı da yapıldı. Çağrıya uyup uymayanlar için hem halk tarafından hem de siyasi parti, örgüt ve yapılar tarafından alınacak tutum ve yapılacak basınçla gerçek sonuçlar ortaya çıkacak. Yani bu birlik bir şekilde olacak. Ancak bu birlikte yer almayanlar tarih önünde hesap verecek duruma düşerler ve bunun vebali ile varlıklarını sürdüremezler.