Türkiye’nin Güney Kürdistan’daki askeri faaliyet alanları

Türk devletinin Rojava ve Güney Kürdistan politikası, güncel hesapların ötesinde yüz yıllık bir uhdeye dayanıyor.

2015’te Suriye ve Irak’a sınır ötesi operasyon (hava ve kara) yetkisi veren Türk meclisi, geçen yıl AKP, MHP ve CHP’nin oylarıyla tezkereyi 30 Ekim 2017’ye kadar uzatmıştı. Karar çerçevesinde 22 Şubat 2015’te ‘Şah Fırat’ adı verilen operasyonla karadan Suriye topraklarına girildi. 24 Ağustos 2016’da ise ‘Fırat Kalkanı’ adıyla Suriye topraklarını resmen işgal eden Türk ordusu, Fırat’ın batı yakasında bulunan Cerablus ve Bab kentlerini ele geçirdi. Türk devlet yetkilileri, Fırat Kalkanı operasyonunun ‘sonuçlandığını ancak başka adlarla ve başka biçimlerde sürdürüleceğini’ ifade ederken; ‘Dicle Kalkanı’ adı verdikleri Irak ve Güney Kürdistan’a yönelik sınır ötesi bir harekat üzerinde çalıştıklarını kamuoyuna açıkladılar.

Operasyonlara ‘Fırat Kalkanı’ ve Dicle Kalkanı’ isimlerinin verilmiş olması, Türk sömürgeciliğinin kadim Mezopotamya toprakları ve verimli havza üzerindeki işgalci eğilimini ve emellerini ele veriyor. Her iki harekatı ortak konseptin parçaları olarak ele almak ve ‘Mezopotamya işgal harekatı’ olarak tanımlamak abartı olmayacaktır.

Türk devletinin Rojava ve Güney Kürdistan politikası, güncel hesapların ötesinde yüz yıllık bir uhdeye dayanıyor. Türkiye, 1926 Anlaşmasıyla kaybettiği Rojava ve Güney Kürdistan’ı (o zamanki adıyla Musul Vilayeti) işgal ve ilhak etmek istiyor. Cerablus, Bab, Duhok, Hewlêr, Zaxo ve Musul’da bulundurduğu askeri güçleri ve askeri üsleri, bu işgal planında ve harekatında kullanmak istiyor.

Son bir yılda Türk devleti bir yandan Suriye topraklarında yeni işgal alanları oluştururken, öte yandan Rojava ve Güney Kürdistan sınırı boyunca yeni karakollar inşa ediyor, duvarlar örüyor, tel örgüler çekiyor. Sınırın ‘sıfır noktasında’ bulunan Urfa, Antep, Hatay, Mardin, Şırnak ve Hakkari il ve ilçelerine yoğun asker ve askeri teçhizat sevkiyatı yapıyor. Türk ordusu geçen yıldan beri Habur sınır kapısına yakın bölgelere güç yığmaya devam ederken Silopi’den Doğu Kürdistan sınırında bulunan Esendere ilçesine uzanan hatta onlarca karakol kurarak binlerce asker ve yüzlerce zırhlı araç konuşlandırdı. Rojava sınırında ise devam eden askeri hareketlilik 25 Nisan saldırılarından sonra Efrîn, Tel Abyad, Dirbesiye’de çatışmalar yaşanmaya başlandı.

Hem askeri hazırlıklar hem de Ankara-Hewlêr hattında yapılan görüşmeler ve yapılan açıklamalar, Şengal’de YBŞ güçlerine ve HPG mevzilerine yönelik hava saldırıları, “Türk devleti, KDP ile birlikte PKK’ye karşı yeni bir askeri harekata hazırlanıyor” tezini güçlendiren etkenler oluyor.

Geçen yıl Başika krizi ile gündeme gelen Türk devletinin Güney Kürdistan’daki askeri varlığı, bu yıl Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şengal konusunda savurduğu tehditlerden sonra KDP’ye bağlı güçlerin 3 Mart’ta Şengal’in Xanêsor kasabasında YBŞ ve PKK gerillalarına saldırmasıyla yeniden gündeme oturmuştu. Son Şengal saldırıları ile birlikte konu, gündemin birinci sırasına yerleşmiş durumda.

GEÇİCİ GÖZLEMCİ GÜÇ, KDP SAYESİNDE KALICILAŞTI

Türk askerinin 36. paralelin kuzeyinde kalan Duhok, Zaxo, Hewler ve Selahaddin gibi kentlerdeki varlığı, 12 Temmuz 1991 çok uluslu Çekiç Güç’ün koruma sorumluluğu aldığı ‘güvenlikli bölge’ dönemine kadar uzanıyor. 1990’lı yılların başında 1300 Türk askerinin, Duhok’a bağlı Bamerni, Şeladize ve diğer bazı kasabalarda ‘geçici’ gözlemci karakollarda konuşlandırılmasıyla başlayan süreç, bir işgal harekatı gerçekleştirebilecek boyutlara vardırılmış durumda. Mevcut durumda Türkiye’nin Bamernê, Şeladizê, Batufa, Kanimasi, Kiribî, Sinekê, Sirî, Kubkê, Kumri, Koxê Spî, Serê Zêr, Geliyê Zaxo ve Amediyê’de askeri üsleri bulunuyor. Bu kamplarda tank, top ve ağır silahlarla donatılmış binlerce asker varlık gösteriyor. Ayrıca Hewlêr ve Duhok’ta MİT’in şubeleri de bulunuyor. Öte yandan Hewlêr yakınlarında Harir bölgesindeki eski askeri havaalanını yeniden faaliyete açtığı belirtiliyor.

Türk üslerinin Güney Kürdistan’da kalıcılaşması, 1994 yılında KDP Başkanı Mesut Barzani ile Türk devlet yetkililerinin ‘sözlü’ anlaşması sonucunda ‘defacto’ bir biçimde gerçekleşti. Anlaşma kapsamında Duhok, Zaxo, Hewlêr ve Salahaddin kentlerinde askeri alanlar oluşturuldu. Batufa, Bamerni, Begova ve Kanimasi’de askeri üsler kuruldu. 1997 yılında ise Türk ordusu ile KDP arasında yapılan anlaşma sonucu bölgede Türk askerinin bulunması resmileşti. Duhok’un kuzeydoğusuna düşen Kanimasi, Deralok ve Sirsi’de dört askeri üs kuruldu. 
O günden bugüne kadar Türk askerleri bölgeden ayrılmak bir yana üslerdeki asker sayısını arttırdı, güçlerini tank ve zırhlı araçlarla takviye etti.

TÜRK ASKERİ NERELERDE?

Büyük çoğunluğu Uludere’nin 60 kilometre güneyindeki şehir merkezinde bulunan Türk askeri varlığı; 5000 civarında asker, 150 dolayında tank, onlarca zırhlı araç ve saldırı tipi helikopterlerden oluşuyor. Zırhlı araçların arasında Alman Leopard 1 tipi tanklar da mevcut. Tank birlikleri özellikle Kuzey Kürdistan sınırına yakın noktadaki Batufa ile Kanimasi’de konuşlandırılmış durumda.

Ayrıca Amediye şehir merkezinin kuzeyinde Türklere ait bir karargah bulunuyor. Tankların da bulunduğu karargahta daha çok istihbarat çalışması yürütüldüğü belirtiliyor. Zap alanı ile Gare Dağı arasında yer alan Şeladize ve Deraluk’ta ise 10’dan fazla tank ve 1000’e yakın asker ve çeşitli askeri araçlar bulunduruluyor.

Türk ordusunun Bamernê, Bêqulkê, Qadişê ve Begova’da tank, top ve helikopter bulundurduğu biliniyor. Ayrıca Amediye, Zaxo, Hewlêr ve Duhok’ta Bolu ve Kayseri Dağ Komando Tugaylarından Türk Özel Kuvvetleri (Bordo Bereliler) ve MİT mensuplarının varlığı söz konusu.

MİT’İN FAALİYET ALANI ARTTI

2011 yılından bu yana bölgede süreklileşen asker takviyesinin yanı sıra MİT ile KDP istihbarat birimi olan Parastin’ın ortak faaliyetlerinde gözle görülür bir artış var.

DAİŞ’in 2014 yılında Musul ve Kerkük’te bazı ilçeleri işgal etmesinden sonra Kerkük-Hewlêr karayolu üzerinde bulunan Altınköprü, Musul’un kuzeydoğusunda bulunan Başika, Êzîdî kenti Şexan’ın güneyinde bulunan Gali Zardık köyü, Şii Kürtlerin yaşadığı Xaneqin, Êzîdî kenti Şengal, Kandil’e 40 kilometre uzaklıkta bulunan Diyana ve Medya Savunma Alanları’na bağlı Xinerê’ye yakın Sideka nahiyesinde yeni askeri üsler kurdu. Başika’daki gücün bir kısmı, geçen yıl Irak merkezi hükümeti ile yaşanan krizden sonra 14 Aralık’ta Bamernê’ye nakledildi.

Güney Kürdistan’daki askeri faaliyetler ile güçlerin organizasyonu ve koordinasyonunun Türk devletinin Hewlêr Konsolosluğu Operasyon Yönetim Merkezi tarafından sevk ve idare edildiği belirtiliyor.

Türk askerinin Güney Kürdistan’daki varlığı hem Kürtler hem de Irak tarafından kuşku ve kaygıyla karşılanıyor. Birçok defa Türk devletine güçlerini çekme çağrısı ve talebi iletilmesine rağmen Türk devleti güçlerini çekmek bir yana pozisyonunu daha da güçlendiren adımlar attı.

PARLAMENTO 2008’DE ‘TÜRK ASKERİ ÇIKSIN’ DEDİ

Türk ordusunun Zap’a yönelik gerçekleştirdiği kara operasyonundan hemen sonra, 26 Şubat 2008’de konuyu gündemine alan Güney Kürdistan Parlamentosu, üslerin kapatılması kararı aldı. Kürdistan parlamentosu adına yapılan yazılı açıklamada, “Kürdistan Hükümeti’nin çok acil bir şekilde Kürdistan toprakları üzerinde bulunan Türk askeri üslerinin kaldırılması için çalışması gerekiyor” denildi. Başbakan Neçirvan Barzani, bu açıklamadan bir hafta sonra, 3 Mart 2008’de Hewlêr’de yaptığı basın toplantısında, “Kürdistan Hükümeti, Kürdistan bölgesinde bulunan Türk askeri üslerini boşaltmak için çaba içindedir” dedi. Barzani bu temelde Bağdat Merkezi Hükümeti’yle görüşeceklerini de ifade etti.

IRAK HÜKÜMETİ 2012’DE ‘TSK ÇIKMALI’ DEDİ

2012’de ise Bağdat Hükümeti, Türkiye’ye ait askeri üslerin kapatılması ve yabancı güçlerin Irak topraklarına girişinin yasaklanmasına karar verdi. Dönemin Irak Hükümet Sözcüsü Ali Debbag, “Bakanlar Kurulu kendi topraklarındaki yabancı üsler ve birlikleri çıkarmaya ve yabancı güçlerin Irak topraklarına girişini yasaklamaya karar verdi” sözleriyle kararı kamuoyuyla paylaştı.

Irak’ın aldığı karar kapsamında NATO ve ABD, 2003’ten beri Irak’ta bulunan güçlerini geri çekti ancak Türk ordusu bütün itirazlara ve tepkilere rağmen askeri gücünü çekmek bir yana daha da arttırdı.

KÜRTLER TÜRKİYE’Yİ KDP PKK’Yİ SUÇLUYOR

Bölgesel Kürt Yönetimi, ne kendi parlamentosunun ne de Irak’ın aldığı kararın uygulanması için herhangi bir girişimde bulundu. Aksine Türk devletinden daha fazla asker talep etti. Başika’da yaşanan krizde Türk devletine destek veren tek güç olan KDP, Şengal’e yönelik hava saldırılarından sonra Güney Kürdistan’da aralarında hükümet ortağı partilerin de bulunduğu bütün partilerin Türk devletini kınayan açıklamalara rağmen Türk askerinin Güney Kürdistan’daki varlığını savunarak PKK’yi suçlamaya devam ediyor.

HALK TÜRK ASKERİ İSTEMİYOR

Siyasi partilerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları ve Güneyli Kürtler de Türk askerini istemiyor. Birçok kampanya örgütleyen ve yürüyüşler düzenleyen halk, KDP ile Türk devletinin hem siyasi hem de askeri ve ekonomik ilişkilerinden büyük bir rahatsızlık duyuyor.

Bu amaçla 2011’de Güney Kürdistan Yurtsever Gençlik Hareketi, Güney Kürdistan Parlamentosu’nun aldığı kararın uygulanması için imza kampanyası başlattı. Türk ordusunun Güney Kürdistan’daki varlığına son verilmesi talebiyle toplanan 470 bin imza, Güney Kürdistan Parlamentosu’na ve Güney Kürdistan Başkanlığı‘na sunuldu.

HÜKÜMET HALKIN TALEBİNİ DİKKATE ALMIYOR

2015’te aynı taleple bu sefer Güney Kürdistan Gençlik Hareketi, Güney Kürdistan Özgür Kadın Hareketi (RJAK) ve Güney Kürdistan Özgür Toplum Hareketi (Tevgera Azad) öncülüğünde başlatılan ve çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşunun desteklediği imza kampanyasında 1 milyona yakın imza toplandı. Bu imzalar da Güney Kürdistan Parlamentosu’na ve Bölgesel Hükümet’e sunuldu. KDP hükümeti bu talebi de görmezden geldi, TSK’nin Güney Kürdistan’dan çıkarılması bir yana son dönemlerde Güney Kürdistan’daki Türk varlığı daha da arttırıldı. 1992’den beri Çekiç Güç kapsamında Güney Kürdistan’da oluşturulan askeri üslere yenileri eklendi, var olan üslere asker ve zırhlı araç takviyesi yapıldı.

TÜRK ASKERİ NEDEN GÜNEY’DE?

Var olan durumu Güney Kürdistanlı siyasi çevreler ve aydınlar bir işgal girişimi olarak değerlendiriyor. Güneyli aydınlar, siyaset bilimciler ve askeri uzmanlar, Türk devletinin Güney Kürdistan’daki askeri varlığına dair çok net konuşuyor:

* Türk ordusu, KDP ile yaptığı anlaşmaların sonucunda Güney’de bulunuyor.

* Türkiye, Irak’ta Sünni ve Türkmen kartını kullanarak bölgeyi domine etmeye çalışıyor ve Musul-Kerkük hayallerini gerçekleştirmek istiyor.

* PKK’ye karşı Güney Kürdistan’da bir ileri karakol ve operasyon gücü oluşturuyor.

SINIR ÖTESİ OPERASYON YENİDEN DENENEBİLİR

Türk devletinin Şengal ve Medya Savunma Alanları’na yönelik kara operasyonu hazırlığında olduğu, böyle bir harekat için ABD başta olmak üzere uluslararası güçleri ikna etmeye çalıştığı belirtiliyor. Geçen yıl Eylül ayında başlayan ve yıl sonuna kadar Hakkari (Şemdinli-Çukurca-Yüksekova) kırsalında devam eden hava destekli kara operasyonunu başarısız bir sınır ötesi operasyon ya da sınır ötesi operasyon girişimi olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu operasyonla hedeflenen Kuzey-Güney Kürdistan sınır hattında gerilla denetimini kırmak ve ardından Güney Kürdistan’a girmekti. Ancak bu operasyon gerillaların sert direnişi sonucunda başarısızlığa uğradı. Eğer amaçlanan gerçekleşmiş olsaydı, bahar ya da yaz aylarında düşünülen sınır ötesi kara harekatı o zaman gerçekleşmiş olacaktı.

Bir yandan Güney Kürdistan’daki askeri hareketlilik, öte yandan sınırın öte yakasında bulunan Şırnak-Silopi-Uludure, Hakkari-Şemdinli-Çukurca-Gever’deki askeri yığınak, PKK’ye yönelik 2008 Zap Harekatı‘ndan daha kapsamlı bir harekatın hazırlıklarının yapıldığına işaret ediyor.

SUİKAST VE KOMPLO PLANLARI

Ayrıca Türk özel kuvvetlerinin PKK’nin yönetim kademesini hedefleyen faaliyetlere hazırlandığı yönünde ciddi iddialar var. Kandil, Xinerê, Haftanin gibi alanlarda indirme, ani baskın, suikast, sabotaj gibi operasyonel planlar yapıldığı belirtiliyor. Ayrıca Türk istihbarat elemanlarının Güney Kürdistan’daki demokratik kurumlara ve kurum çalışanlarına yönelik bilgi merkezi oluşturduğu ve Güney Kürdistan’daki demokratik kurumlara yönelik saldırı hazırlığında olduğu ifade ediliyor.

VARLIK SEBEBİ: SINIR ÖTESİ OPERASYON

Geçmişte defalarca yapıldığı gibi yeni bir saldırı konseptinin devrede olduğu çok açık. Türk yetkililerin açıklamalarından böyle bir gelişmenin yaşanabileceğini çıkarsamak zor değil. Bir yandan Türk ordusunun Güney Kürdistan’daki varlığı, öte yandan Güney Kürdistan’a sınır olan Silopi-Uludere-Hakkari-Yüksekova-Şemdinli-Esendere boyunca uzanan sınır hattında bulunan 50’den fazla karakol ve binlerce askerin varlığı, kapsamlı operasyon hazırlığının olduğuna dair ciddi veriler olmaktadır.