Türk devleti yalan söylüyor, Xakurkê’de neler oluyor?

Kürt mitolojisinden işbirlikçiliğin ve ihanetin sembolü olan Enkidû karakteri, bugün de makus Kürt tarihinde yeniden karşımıza çıkıyor. İşgalci Türk güçlerince geliştirilmek ve her fırsatta diri tutulmak istenen işbirlikçilik, bugün de işgale göz yumuyor.

Başûr ve Rojhilat sınırında bulunan Şekîf Dağı’nın 27 Mayıs gecesinde işgal edilmesiyle, işgalci Türk güçlerince Başûrê Kurdistan’a dönük geliştirilen işgal politikası yeni bir aşamaya geçti. Başûr'da 'bağımsızlık’ adıyla yapılan referandumdan sonra başlayan süreç, Türk devletinin işgali ile sürüyor.
Başûr, Bakûr ve Rojhilat üçgeninde bulunan, Bradost Dağları’ndan oluşan Xakûrkê bölgesinde geliştirilmek istenilen Türk işgalinin hangi aşamada olduğunu, buna karşı yürütülen gerilla direnişini ve halkın tepkilerini yerinde görebilmek için, bir süredir Kürt Özgürlük Hareketi gerillalarının denetiminde olan Medya Savunma Alanları’ndayız.

NEDEN XAKURKÊ?

Parlamentoda Neçîrvan Barzanî’nin bölgesel başkan seçilmesi için 28 Mayıs'ta bir oylama yapıldı. Oylamanın yapıldığı saatlerde işgalci Türk devleti, 27 Mayıs akşamında Xakurkê ve Lolan ile çevresini işgal etmek için, işgal saldırılarını, ‘Pençe Operasyonu’ adıyla başlattığını açıkladı. Oylamanın yapıldığı saatlerde bu işgalin başladığının açıklanması, Neçîrvan Barzani’nin bölgesel başkan seçilmesi ile yeni bir sürecin başladığını gösteriyordu. Başûrê Kurdistan’ın tamamen Türkiye’nin işgaline açıldığı bir süreç. Peki, neden Xakûrkê?

Ortadoğu’nun coğrafi anlamda en stratejik arazilerine sahip olan Kürdistan coğrafyasının tam orta bölgesinde bulunan Xakûrkê alanı Başûr, Bakûr ve Rojhilat üçgeninde yer alıyor. Aynı zamanda İran, Irak ve Türkiye üçgeninde bulunuyor. Bradost dağlarıyla etrafı sarılı olan Xakûrke, sarp dağları, derin vadileri ve yüksek manevra kapasitesiyle askeri açıdan doğal bir mevzi ve barınak olma özelliği taşıyor. Yine verimli otlak ve yaylaların, görkemli kaynak sularının bulunduğu bu alan, Hacı Beg ve Lolan Suyu ile cennet gibi bir yaşam alanına dönüşüyor. Birçok endemik bitki ve yok olmanın eşiğinde olan hayvan türleriyle doğal bir sit alanı özelliğinde. Uzun bir süredir Bakûr’u işgali altında tutan Türk devleti, Kürdistan’ın diğer parçalarına dönük işgal çanlarını çalıyordu, Efrîn işgaliyle başlayan bu süreç, bugün Başûr’da devam ediyor. Kürt Özgürlük Hareketi açısından temel öneme sahip olan Xakûrkê, tarihsel anlamda birçok ilke beşiklik yaparak, Kürt Özgürlük Hareketi’nin en önemli merkezi olma özelliği taşıyor. Böylelikle devamı Kerkük ve Musul olan işgal politikaları karşısında en büyük engel olarak gördüğü Kürt Özgürlük Hareketi’nin bulunduğu alanlara yönelen Türk devleti, Yeni-Osmanlıcılık ütopyalarına iyice inanmış ve bu çerçevede hareket ediyor görünüyor. '3. Dünya Savaşı’nın derinleştiği bu süreçte Xakûrkê’ye dönük Türk işgali hem Kürtlere hem Irak’a, hem İran’a, hem de uluslararası güçlere bir mesaj olma özelliği taşıyor. İç siyasette sıkışan ve büyük bir yenilgi alan faşist AKP-MHP ittifakı, sonucunu Hitler ve Saddam örneğinde gördüğümüz, iktidarını kaybetme korkusu ve körlüğüyle ülkeyi büyük bir çılgınlığa sürüklüyor.

ENKİDÛLAŞMIŞ KÜRTLÜK İŞGALİ BESLİYOR!

Kürt mitolojisinden işbirlikçiliğin ve ihanetin sembolü olan Enkidû karakteri, bugün de makus Kürt tarihinde yeniden karşımıza çıkıyor. İşgalci Türk güçlerince geliştirilmek ve her fırsatta diri tutulmak istenen işbirlikçilik, bugün de işgale göz yumuyor, bağrını açıyor, güç veriyor ve işgali destekliyor. Nêçîrvan ve Mesrûr Barzanî dönemiyle başlayan Türk işgali, yakılan yeşil ışıkla devam ediyor, buna karşı yerelde KDP istihbarat gücü olan Parastin ilişkileri ve baskılarıyla işgalin daha bir sonuç alıcı olmasına dönük çalışmaların yapıldığı apaçık görülüyor. Yakın zamanda görüştüğümüz KDP içerisinde etkin bir pozisyona sahip kaynağımız, bizlerle Xakurkê’de bulunan, Hewlêr’e bağlı Sîdekan ilçesinin KDP’li peşmerge güçleri komutanı Lezgin Soro’nun, işgalin gelişimi açısından bundan sonraki aşamayı tartışmak için Türkiye’de olduğunu öğrendik. Yine Parastin ile derin ilişkilere sahip ve bölgede etkin bir sima olan Şêx Hüseyin’in de bu geziye eşlik ettiğini paylaştı ve bu durum karşısında rahatsızlıklarını dile getirdi. Xakurkê bölgesine hayvanlarını götürmek isteyen birçok zom sahibi aileye ajanlık karşısında izin verildiği ise Kürt Özgürlük Hareketi karşısında yürütülen kirli politikada yerel güçlerin nasıl bir rol oynadığını görmemize yetiyor. Peşmerge kıyafeti giymiş Türk askerlerinin Sidekan giriş çıkışında kontrol yapması ise Başûr işgalinde KDP ve ortaklarının destekleyici güç olduğunu gözler önüne seriyor. Bir hanenin bekası ve zenginliği uğruna bir ulusun değerleri acımasızca peşkeş çekiliyor.

BAŞUR HALKI İŞGALİ KABUL ETMİYOR

Karşılaştığımız, görüştüğümüz Başûrê Kurdistan halkı ise bu işgale karşı fazlasıyla öfkeli. Başurlu güçlerin bu işgale onay vermesinden ötürü, öfkeleri işgalci Türk devletine olduğu kadar, Başurlu güçlere de yönelmiş durumda. Başur halkı ilk olarak, direnişin ve savaşçılığın merkezi olan Germîyan’da işgale karşı oluşturulan komitenin açıklaması ile tepkisini göstermeye başladı. Ardından bir grup Peşmergeyê Dêrin oluşturdukları komiteyi Kandil’de ilan ederek, işgale tepkilerini gösterdi, alana giderek, direnen gerilla ile omuz omuza savaşmaya ve işgale karşı durmaya hazır olduklarını söyledi.

Bradost aşireti mensupları, Derbendîxan, Ranya, Şeladizê, Sîdekan ve Amedîyê başta olmak üzere Başurûn her tarafında halk, yaptığı açıklama ile işgali protesto etti. Başûrê Kurdistan Yurtsever Gençlik Hareketi de Kandil'den Xakurkê’ye kadar canlı kalkan eylemini başlattı. İşgalin gelişimi ve buna karşı Başurlu güçlerin ve peşmergenin göz yumması ve desteğinin yarattığı öfke sonucu, Başurlu gençler tarafından, Zaxo’da bulunan 20 Türk askerinin öldürüldüğü eylemden sonra eylemi üstlenerek ilan edilen Başûrê Kurdistan Öz Savunma Güçleri, Kürt halkının işgal karşısındaki tarihi tutumunun nasıl nüksettiğini gösteriyor. Bu eylemler, Başur halkının işgale karşı giderek seslerini yükselttiği ve daha da yükselteceğini gösterirken, zamanla işgale karşı sessiz kalan bölgesel yönetim, hükümet, parti ve liderlere de büyük bir öfke olarak döneceğinin işareti.

GERİLLA: TARİHİ BİR YENİLGİ VE HÜSRAN YAŞAYACAKLAR

İlk olarak 2018 yılında Etruş ve Lelîkan tepelerine dönük işgalle başlayan, 28 Mayıs 2019 itibarıyla yeni bir aşamaya geçen Xakurkê’ye dönük geliştirilen Türk işgali, gerillanın büyük bir direnişiyle karşılaştı. Havuz medyasında verilenlerin ve yansıtılanlarının aksine gerillanın büyük bir taktikle ve manevra kabiliyetiyle, Türk ordu güçlerinin, savaş uçakları ve kobralar desteğiyle geldikleri tepelerde adeta hapsedildiklerini görüyoruz. Türk güçlerinin işgal ettiğini iddia ettiği Şekîf Dağı’nda konuşma fırsatı bulduğumuz HPG ve YJA-Star komutanları, işgalci Türk ordusunun gerilla direnişi karşısında büyük bir kayıp yaşadığını ve kayıplarını kamuoyundan gizlediklerini, Zap ve Oremar’da olduğu gibi geliştirmek istedikleri işgalin tarihi bir yenilgi ve hüsranla neticeleneceğini belirtti. İddia edilenlerin aksine Xakurkê’nin bütün alanlarında güçlerinin mevzilerini koruduklarını, özel savaş yöntemleriyle kamuoyunun aldatılmak istendiğini söylediler. Kanlarının son damlasına dek Başûrê Kurdistan topraklarını savunacaklarını belirten gerillalar, gerillaya karşı sonuç alamayan işgalci Türk güçlerinin, savaş uçaklarıyla Kortek, Çilûçar, Goşînê ve Başur'un birçok yerinde sivil katliamlar ve doğa katliamı ile sonuç almak istediklerini kaydetti.

UYUŞTURULMUŞ BEYİNLER ÖLÜME SÜRÜKLENİYOR

Gittiğimiz alanlarda gerillanın büyük bir hazırlık yaptığını gözlemliyoruz. Gerilla savaşının en büyük taktiği olan su gibi savaşma taktiği ile hareket eden gerilla, içerisine aldığı işgalci Türk askerlerine karşı kaybın minimuma indirildiği sızmalar ile büyük darbeler vuruyor. En küçük hamlede bile ağır kayıplarla karşılaşan işgalci Türk güçleri, bulundukları tepelere sıkışarak acı sonlarını beklemenin kötü psikolojisini yaşıyor. Konuştuğumuz gerilla komutanları, girdikleri birçok asker mevzilerinde buldukları Zanax vb. isimli uyuşturma özelliğine sahip hapların, belirttiğimiz gerçeği kanıtladığını dile getiriyorlar.

Bradost dağları, bin yıllardır hiçbir güce geçit vermedi. Ne Türk ne Arap ne Fars ne de Makedonyalı İskender; hiç kimse, geçmeyi başaramadı. İnsanlığın ve toplumsallığın doğuşuna ve gelişimine beşiklik eden Kürdistan için geçilmez bir mevzi, Kürtler ve Kürdistanlı halklar için büyük bir sığınak oldu. 25. Türk Genelkurmay Başkanı olan Yaşar Büyükanıt, itiraf etmek zorunda kalmış, "bütün ordumuz, gücümüz, tankımız, topumuz ve uçağımızla da girsek Başûrê Kurdistan’da sonuç alamayız" demişti.