Türk askeri üsleri Başur’dan kovulmalı

Bu üslerin varlığı artık Kürtler için onur ve namus haline gelmiştir. Türk devleti her yerde Kürt düşmanlığı yaparken, Kerkük işgali sırasında Türk devletinin tutumu ortadayken bu üslerin Başûrê Kurdîstan’da kalması onur kırıcıdır.

Türk devleti her yerde Kürt düşmanlığı yapıyor. Bunu Efrîn işgal saldırısıyla bir kez daha gösterdi. Zaten Rojava Devrimi’ne başından beri düşmanlık besliyor ve sürekli saldırıyor. Şengal’i de hedef haline getirmiş. Daha önce uçaklarla Şengal’i bombaladılar. Hala da Şengal’i tehdit etmektedirler. Şengal’e saldırı yapmak için Irak ve KDP ile görüşmeler yapmaktadırlar. Bu konuda Irak’la anlaştıkları da söyleniyor. Yine ABD ile Şengal konusunu da pazarlık haline getirmek istiyorlar. Kerkük’e Irak ordusunun ve Heşdi Şabi’nin saldırısını en fazla destekleyen Türk devleti olmuştu. Baûurê Kurdîstan’ı tehdit etmek için Irak askerleriyle birlikte sınırda tatbikat yaptılar. Bakurê Kurdîstan’da şehirleri yakıp yıktığı ve yüzlerce sivili kadın, çocuk, yaşlı demeden katlettiği biliniyor.

Bu devletin Başûrê Kurdîstan’da onlarca yerde üssü ve istihbarat noktaları var. Başûrê Kurdîstan Türk ordusu ve istihbaratıyla işgal edilmiş. Referandum sırasında sınırda tatbikat yapılması, MHP’nin binlerce faşisti Kerkük’e göndereceğiz demesi dikkate alındığında bu askeri güçlerin Başûrê Kurdîstan için büyük tehdit olduğu anlaşılır. Bu kadar Kürt düşmanı üssün bulunduğu bir Kürdistan parçası kendisine ne kadar özgürüz diyebilir? Bu üslerin şimdiye kadar çıkarılmaması Başûrê Kurdîstan için büyük bir zaaftır. Başûrê Kurdîstan Meclisinin bu konuyu gündemine alarak bu askeri üslerin çıkarılması kararı almaması daha büyük bir zaaftır.

Bu askeri üsler, Başûrê Kurdîstan Meclisinin izniyle kalmıyorlar. 2003 öncesi KDP ve YNK’nin onayıyla bu üsler kurulmuştur. Sözde KDP ve YNK arasında barış gücü olarak kurulmuştur. Esas olarak da PKK’ye karşı kurulduğu çok iyi bilinmektedir. O zaman fiili olarak bu üsler kurulmuş olabilir, ancak Irak Anayasası çerçevesinde seçimle oluşmuş Meclis koşullarında bu işgal güçlerinin kalmaması gerekir. Meclisin onayı dışında kalan bu askeri güçler hukuki ve siyasi olarak işgal gücüdürler. Bırakalım partileri, herhangi bir hükümet bile bir ülkenin topraklarına meclisin onayı olmadan asker sokamaz, askeri üs kuramaz. Sadece ve sadece işgalci bir güç olarak girebilir.

Şu anda Türk askeri güçleri ve tüm istihbarat noktaları işgalci bir güçtür. Eğer Başûrê Kurdîstan özgür bir ülkeyiz, federal bir statümüz var diyorsa, Başur Meclisi hemen toplanıp karar alarak bu askerlerin çıkmasını istemelidir. Irak devleti de istemediğine göre hiç gecikmeden böyle bir karar alınması gerekir. Kürdistan’da sadece ve sadece Kürdistan askeri güçlerinin varlığı meşrudur. Bunun dışında bir askeri gücün varlığı işgalci konumda olur. Türk devleti ise sadece Bakurê Kurdîstan Kürtlerine değil, tüm Kürtlere düşmandır. Kürtler nerede biraz özgür ve demokratik yaşama kavuşmuşlarsa Türk devleti oraya düşmanlık yapmakta ve saldırmaktadır. Şengal saldırısı ve Başur’daki referandum sırasında bu gerçeği açıkça gördük. Buna rağmen Başûrê Kurdîstan’da Türk askeri güçlerinin çıkarılması için bir irade ortaya koymamak büyük bir zayıflıktır. Türk işgal güçlerine tavır koymadan hangi özgürlükten ve bağımsızlıktan söz edilebilir? Türk devletinin işgalci güçlerinin varlığı, Başur Kurdîstan’ın ipotek altında olduğunu gösterir. Böyle bir tehdit altında, rehin gibi tutulma ortamında Başûrê Kurdîstan’ın hangi özgür iradesi ve statüsünden söz edilebilir?

Başûrê Kurdîstan için asıl tehlike Irak değildir; Türkiye’dir. Bir yönüyle İran’dır. Kuşkusuz Irak da hala demokratik zihniyete sahip değildir. Merkeziyetçi hegemonik bir zihniyete sahiptir. Ancak yılların mücadelesi sonucu ve anayasal çerçevede bazı kazanımlar elde edilmiştir. Bu kazanımların demokratik duruş ve mücadeleyle pratikleştirilmesi ve kalıcı hale getirilmesi gerekir. Çünkü demokratikleşmenin olmadığı hiçbir yerde, hiçbir sorun, hiçbir yazılı metin ve hiçbir kazanımın güvencesi yoktur. Güvence; öz irade, öz örgütlenme, öz güç ve Irak’ın demokratikleştirilmesidir. Ancak son yıllar açığa çıkardı ki, Efrîn işgali ve Rojava Devrimi düşmanlığı ortaya çıkardı ki, sadece Türkiye’de değil, tüm Ortadoğu’da demokrasinin düşmanı Türk devletidir. Türk devleti ne Irak’ın ne de Suriye’nin demokratikleşmesini istiyor. Bu nedenle demokratik olmayan her güce destek veriyor. Demokratik her gelişmeye de saldırıyor. Şu açıktır ki, Türkiye demokratikleşip Bakurê Kurdîstan’daki Kürtler özgür ve demokratik yaşama kavuşmadıkça Kürdistan’ın hiçbir parçasında Kürtler özgür ve demokratik yaşamlarını güvenceye alamazlar ve kalıcılaştıramazlar.

Başur’dan Türk devletinin üslerini çıkarmak acil görev haline gelmiştir. Türk devleti Başur’dan çıkarılmadan, Kürtler özgür irade haline gelemezler. Sürekli bir rehin durumunu yaşarlar; irade zayıflığını yaşarlar. Özgür iradeli toplum haline gelmek için gecikmeden bu üslerin Başur’dan çıkarılması lazım. Yoksa Başur’da gerçek anlamda özgür duruş ve direniş iradesi ortaya konulamaz. Bu açıdan başta gençler olmak üzere toplum derhal harekete geçmelidir. Türk üslerini çıkarma, daha doğrusu kovma kampanyası başlatılmalıdır. Özellikle Behdinan’daki halk da harekete geçmelidir. KDP TC ilişkileri nedeniyle böyle bir hareketi kabul etmez; ancak gençler ve kadınlar başta olmak üzere halk harekete geçerek bu üsleri istemediğini ortaya koymalıdır. Üniversite öğrencileri Hewlêr’de ve Süleymaniye’de bu işgali sonlandırmada öncülük yapmalıdırlar. Eğer özgür statülü bir Kürdistan isteniyorsa, bu mutlaka yapılmalıdır.

Gerilla bu üslere eylem yapmıştır. Ancak gerilladan önce Başur gençliğinin, kadının ve halkın bu işgale karşı çıkması gerekir. Bu işgale karşı çıkmadan, bu üsler kovulmadan ne gençler, ne kadınlar ne de siyasetçiler başı dik gezebilirler. Bu topraklar Kürdistan halkınındır. Bu topraklarda tüm Kürtlere düşmanlık yapan Türk devletinin askeri üsleri barınamaz. Hiçbir siyasi güç de bu üslere izin veremez; bu üsleri koruyamaz. Efrîn işgal edilirken, Rojava Devrimine düşmanlık yaparken Bakurê Kurdîstan’da dünyada görülmedik bir faşist saldırı yapılırken bu üslerin burada kalması ve ses çıkarılmaması kabul edilemez.

Bu üslerin varlığı artık Kürtler için onur ve namus haline gelmiştir. Türk devleti her yerde Kürt düşmanlığı yaparken, Kerkük işgali sırasında Türk devletinin tutumu ortadayken bu üslerin Başûrê Kurdîstan’da kalması onur kırıcıdır. Bu açıdan gençler, kadınlar ve halk ayağa kalkarak bu güçleri kovmalıdırlar. Başur Meclisi de hemen toplanıp bu üslerin çıkması kararını almalıdır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika