Tartışmalı bölgeler ve Irak’ta DAİŞ muamması!- ANALİZ

Irak’taki siyasal belirsizlik ve adeta hortlatılan DAİŞ muamması sürüyor. Özellikle de tartışmalı bölgeler başta olmak üzere son dönemlerde yeniden DAİŞ saldırılarının artması ister istemez bazı soruları akla getiriyor.

IRAK'TAKİ SİYASAL BELİRSİZLİK

Irak’ta siyasal belirsizliğe ve yaşanan sorunlara çözüm bulunması için 12 Mayıs'ta yani yaklaşık iki ay önce Irak Parlamento seçimleri gerçekleşti. Seçimlerin üzerinden yaklaşık iki ay geçmesine rağmen hala seçimlerin kesin sonucu açıklanmadı. Kerkük, Hewler, Süleymaniye, Duhok, yurt dışı ve göçmen kamplarındaki oyların yeniden sayılması kararı alınıp Kerkük başta olmak üzere kimi yerlerde oylar yeniden elle sayılmaya başlandı. 4 Temmuz’dan başlayan oyların elle sayımı bitmesine rağmen hala sonuçları kamuoyuna açıklanmadı. Daha önce Başur’da seçimlere hile karıştırıldı, oylar çalındı, farklı yollarla halkın iradesine el uzatıldı gibi gerekçelerle seçimlere itiraz eden altı parti dünde bir açıklama yaptı.

Goran, Demokrasi ve Adalet Koalisyonu, Yekgırtu, Komel, Komünist Parti ve Bızutnewe yaptıkları ortak yazılı açıklamada, “Az sayıdaki seçim sandığının elle sayılması yasa ve kanunlara aykırı ve yapılan sahtekarlıklara meşruiyet kazandırıyor” dedi.

Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun, Irak Parlamentosu’nun çıkardığı yasayı olduğu gibi uygulaması gerektiği belirtilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“Bütün sandıklar elle sayılmalı. Bütün sandıkların elle sayılmasına yönelik yasa çıktı ve yasa Irak Federal Mahkemesi tarafından onaylandı. Buna rağmen hakimlerden oluşan komisyon, yasayı uygulamadı ve sadece az sayıda sandığın sayılmasına karar verdi.

Süreç içerisinde bir çok itiraz da bulunarak rapor ve şikayetlerimizi Adalet Komisyonu ve ilgili kurumlara teslim ettik. Şu ana kadar yaptığımız şikayetlere ilişkin bir cevap verilmedi.

Seçim komisyonu sürecin yürütme işleyişine dair bizlere bilgi vermedi. 2018 tarihli ve 13 sayılı kararnameye göre siyasi tarafların süreci yakından takip etmesi gerekiyordu. Komisyon buna izin vermedi. Yüzlerce kişinin sayım işlemi yürüttüğü süreci sadece bir üyenin uzaktan takip etmesine izin verildi.”

Altı parti açıklamalarının sonuna üç tane de şart ileri sürerek, bunların yerine getirilmemesi durumunda Irak’taki siyasi sürece katılmayacakları yönündeki açıklamalarını yinelediler. Partilerin ileri sürdüğü şartlar şunlar:

Komisyon, yasayı olduğu gibi uygulamalı ve bütün sandıklar elle sayılmalı.

Komisyon, siyasi parti temsilcilerinin süreci yakından takip etmesine izin vermeli ve temsilci sayısını arttırılmalı. Ayrıca parmak izi ve oy verme barkodu arasında karşılaştırma yapmalıdır.

Seçim Komisyonu ve Adalet Komisyonu’nun yapılan itirazlara cevap vermesi gerekir. Irak parti ve listelerinden de benzer itirazlar var ve devam ediyor. Üzerinden iki ay geçmesine rağmen seçimler üzerindeki şaibe ve henüz resmi ve kesin sonuçların açıklanması aynı zamanda hükûmetin de kurulmaması demektir. Geçtiğimiz günlerde resmi olarak Irak parlamentosunun süresi de doldu. Şu an Irak parlamentosuz ve hükûmetsizdir. Bu da siyasi belirsizliğin ne denli derin olduğunu gösteriyor. Hükûmet kurma çalışmaları seçimlerden birinci liste çıkan Sariun Listesinin Lideri Mukteda Es Sadr, kurulacak koalisyon için bazı görüşmeler gerçekleştirdi. Gerçekleştirdiği görüşmelerde ittifak anlaşmaları da yaptı. Ancak siyasal belirsizlik sürdüğü, seçimlerin resmi sonuçları açıklanmadığı için koalisyon için yapılan anlaşmalarda şu ana kadar geçerlilik kazanmadı. Başûrê Kurdistan cephesinden de Irak hükûmetinde yer alma çalışmaları KDP ve YNK tarafından sürdürüldü. En son geçtiğimiz günlerde iki parti yetkili organlarının yaptığı ortak toplantıda Bağdat’a ortak gibi kararı aldılar. Ancak kesin seçim sonuçları açıklanmadığı, üzerindeki şaibeler sürdüğü için yürütülemeyen hükûmet kurma çalışmaları resmen başlatılmadığı için KDP ve YNK de hükûmet kurmak için hala Bağdat’a gidebilmiş değiller.

DAİŞ MUAMMASI!

Irak birçok sorunla en başta da siyasal belirsizlikle uğraşırken, öte yandan yaklaşık üç yıl DAİŞ ile mücadale etti. 2017 yılı bahar aylarından itibaren Tikrit, Anbar ve çevresi ile Xaneqin, Diyala bölgelerinden başlayarak DAİŞ’i işgal ettiği alanlardan çıkardı. Ardından Musul, Telafer, Beac, Kerkük’ün çevresi ile en son eylül ayında Havice’ye yönelik bir hamle başlattı. DAİŞ’in Havice’den de çıkarılmasından sonra uğraştıktan sonra Irak’ın Kerkük ve tartışmalı bölgelere müdahalesinden sonra Irak Başbakanı Haydar Abadi Aralık 2017’de DAİŞ’in tamamen Irak topraklarından çıkardıklarına dair bir açıklama yaptı. Ocak ayında Türkiye’nin Efrîn’e dönük işgal ve katliam saldırıları ile DAİŞ, Kerkük merkezli tartışmalı bölgelerde yeniden harekete geçti.

Kerkük, Xaneqin, Diyala, Baec, Xürmatü çevresinde yeniden harekete geçen DAİŞ'in son altı ayda gerçekleştirdiği saldırılarla yüzlerce insan öldü. Yüzlercesi yaralandı. Onlarcası kaçırıldı. Son günlerde Baec’ı yeniden ele geçirmek için tehditler savurmaya başladı. DAİŞ’in artan saldırılarıyla, uluslararası koalisyon güçlerinin bölge sorumlusu başta olmak üzere birçok kesim DAİŞ’in yeniden tehdit olmaya başladığına dair açıklamalar yapmaya başladı. DAİŞ’in yeniden harekete geçmesi beraberinde çok sayıda soru da getiriyor.

BU BÖLGELERDE NELER OLUYOR...

Daha önce Kerkük ilçeleri ile Xurmatu, Diyala yakınlarında saldırılar düzenleyen DAİŞ son dönemlerde gerçekleştirdikleri saldırılarla çok daha geniş bir alanda yer aldıklarını gösteriyor. İran sınırında olan Hemrin Dağı DAİŞ’in şimdiki merkez üslerinden biri. Hemrin Dağı, Xaneqin, Xürmatü, Diyala arasında kalan asi, ormanlıklı Başûrê Kurdistan’ın en yüksek dağlarından biri. Ayırca Kerkük’ün Dakuk ilçesine bağlı dört köyden oluşan Hefteğar bölgesi de DAİŞ’in merkezlerinden biridir. Zira bu bölgedeki köylerden üçünü de ele geçirmiş durumda. Bunun yanı sıra Irak’ın Ekim 2017'de Kerkük ve tartışmalı bölgelere müdahale etmesinin ardından Kerkük, Xürmatü ve Kifri üçgeninde bulunan Palkane Dağı ve köyü çevresinde DAİŞ’in yeni bir versiyonu ortaya çıktı. Burada bulunan DAİŞ’in yeni versiyonu, DAİŞ sloganlarının üzerine yazılı olduğu siyah değil de beyaz bayrak kullanıyor. Palkane köyü ve dağındaki DAİŞ’i Kerkük’ten havalanan uluslararası koalisyon helikopterleri tarafından ziyaret edildiği, erzak ve ihtiyaçlarının da bu helikopterler tarafından bir dönem karşılandığı halk tarafından belirtiliyor. İran sınırına yakın bölgeler ile bölgesel yönetim ile Bağdat arasında tartışmalı ve krizli olan alanlarda DAİŞ’in yeniden harekete geçmesi beraberinde birçok soruyu getiriyor. Bu DAİŞ’lilerin nereden ve nasıl ortaya çıktıklarına dair açıklamalar da var. Örneğin, Iraklı emekli komutan Kerim Hasan, “Cezaevleri teröristlerin eğitim yeri haline gelmiş durumda” diyerek, bu DAİŞ’lilere ilişkin şu bilgileri veriyor: “Bazıları genel af kapsamında serbest bırakıldı. Örgüt neticede uyuyan hücre oluşturmaya başladı.” Emekli komutanın söyledikleri ister istemez Musul, Anbar, Telafer, Tikrit, Havice ve diğer bölgelerde sağ ele geçirilen DAİŞ’liler ne oldu gibi bir soruyu da akla getiriyor. Halk tarafından bu çetelerin kontrollü bir şekilde serbest bırakıldıkları söyleniyor ki emekli komutan da bunu söylüyor.

Diğer bir soru ise neden bu çetelerin tartışmalı bölgeler ve İran sınırına yakın alanlarda yoğunlaştıklarına dair sorudur. Son günlerde RTE ve AKP, Efrîn, Cerablus, Bab, İdlib, Deraa ve Suriye’nin diğer bölgelerindeki çeteleri Bradost ve Qendil’e yerleştirme gibi tartışmalar da yapılıyor. Bu da RTE ve Türkiye’nin eliyle yeniden Suriye'nin başta DAİŞ olmak üzere tüm çeteleri Irak’a mı yerleştiriliyor gibi bir soru getiriyor akla. Elbette bu yerleştirmenin nedeni de önemli. Bütün bunlar bir araya getirildiğinde DAİŞ'in Irak’ta yeniden belli bir plan dahilinde harekete geçirildiğini söylemek yanlış olmaz. Yeniden harekete geçirilmesinin temel nedeni ise ABD’nin İran’a yönelik müdahale başlatmada aldığı karar görülüyor. Zira ABD-RTE ve Türkiye eliyle DAİŞ ve diğer tüm çeteleri İran’a karşı harekete geçirme konusunda anlaşmış gibi görünüyor. ABD’nin Minbic ve diğer alanlarda Türkiye ile anlaşmasının bundan başka bir karşılığı olamaz gibi. Elbette RTE Kürtleri yok etme üzerinden ABD ile anlaşırken, İran’a karşı müdahale de yer alma gibi bir taahhütte bulunmuş görünüyor. Ancak RTE ABD’nin taleplerini yerine getirir mi o şimdiden belli değil. ABD ve İngiltere'ye verdiği sözleri sözde de bırakabilir. Verdiği sözler ve taahhütleri yerine getirmemesi durumunda ise Türkiye’yi nelerin beklediğini tahmin etmek zor.